Ben de size başıma geleni anlatayım. Pazar akşam bakıcımızın oğlunun düğününe gittik. Biliyorsunuz bakıcımız kayınvalidenin 20 yıllık komşusu. Biz Pazar günü yoldan geldik, Kemer’den Eskişehir’e geçtik, annemi aldık, henüz 2 saat kadar olmuştu geldiğimiz düğüne gittik. Ada evde annemle kaldı. Yolda çok hırpalandı çocuk, çok huysuzdu, saatlerce süren ağlama krizleri filan. Bıraktığımda da huysuzdu.
Düğün salonundan girdik, eşimin ablasını kapıda gördük. Büyük ablasını. Eşim ablasını görünce bana hemen sen ablamla çık yukarı, ben arabayı düzgün bir yere park edeyim dedi.
Yahu bi benimle çık yukarı. Sanki yukarı çıkamam ben, ablanı gördün teslim ettin iş bitti. Ben yalnız çıkamıyorum diye benimle geliyosun sanki, eşlik etmek bu mu demek!
Neyse çıktım, tam masaya giderken telefonum çaldı, annem arıyor. Ada ağlamaktan katıldı, ben susturamıyorum, sakinleştiremiyorum, gel dedi.
Gittim en azından selam vereyim kayınvalidelere dedim. Komşularıyla aynı masada oturuyorlar. Küçük görümcem ne ayağa kalktı ne suratıma baktı, ne hoş geldin dedi. 10 gündür yoktum ve yoldan döndüm sonuçta. Beni sormuyosan da yeğenini sor.
Neyse 5 dk oturdum. Büyük görümce, tatil nasıl geçti dedi, zehir mi oldu, burnundan mı geldi dedi gülerek. Öyle olsa kına yakacak çünkü.
Ne münasebet, gayet iyiydi, bebekle gittiğimin bilincindeyim ben dedim.
5 dk. Oturup kalktım eve geri gittik, Adayı sakinleştirdik. Uyuttuk. Geri döndük salona.
Ayıp olmasın diye.
Yine kapıda büyük görümceyle karşılaştık, evine gidiyordu. Çocukları çok şımarmış, burnundan getirmişler.
Bu sefer eşim, ben seni bırakırım abla dedi. 40 yaşında kadın gidemiyo ya evine! Kayınvalide de yanında bu arada.
Sen X ablamın yanına çık otur dedi bana! Emredersin.
Çıktım ama bu kez de ben selam filan vermedim görümceye, küçük görümce bu. Çok hırslıdır, felakettir.
Oturdum masaya. Hiç sormadı Ada nasıl oldu diye.
O arada kayınvalide de gelmiş, görmedim. Oturmuş masaya.
Biraz oturduk, servisler kalkıyo diye anons yapıldı. Baktım kalktı bizim görümce, gidiyo.
Üstelik de engelli, zor yürüyor. Otursana dedim, X gelecek (eşim) bırakır sizi.
Yok ben gitcem dedi, 1-2 kez daha rahatca gidersin servisle uğraşma dedim, 5 karış suratıyla yok dedi.
Sen bilirsin dedim. Baktım anası da kalktı. Başım şişti ben de gidiyorum dedi, bastı gitti.
Komşular da kalktılar. Başka hiçbir tanıdığımın olmadığı düğünde masada tek başıma g*t gibi kaldım afedersiniz.
Eşim geldi aldı, ona anlattım, cevap koca bir sessizlik. Ben yapsam tefe koyarlar ama.
Bana kızdıkları zaman, evlerine gidiyorum ya mesela görümce hanımlar kalkıp evden gidiyorlar ama, bir komşuya, bir yere.
Neymiş beni görseler, kaşılaşsalar, çok kötü şeyler olurmuş, çok sinirlilermiş!
Onlar bana birşey yapınca ben kızınca tavır yapmaya hakkım yok ama!
Oh ne ala memleket!
Düğün salonundan girdik, eşimin ablasını kapıda gördük. Büyük ablasını. Eşim ablasını görünce bana hemen sen ablamla çık yukarı, ben arabayı düzgün bir yere park edeyim dedi.
Yahu bi benimle çık yukarı. Sanki yukarı çıkamam ben, ablanı gördün teslim ettin iş bitti. Ben yalnız çıkamıyorum diye benimle geliyosun sanki, eşlik etmek bu mu demek!
Neyse çıktım, tam masaya giderken telefonum çaldı, annem arıyor. Ada ağlamaktan katıldı, ben susturamıyorum, sakinleştiremiyorum, gel dedi.
Gittim en azından selam vereyim kayınvalidelere dedim. Komşularıyla aynı masada oturuyorlar. Küçük görümcem ne ayağa kalktı ne suratıma baktı, ne hoş geldin dedi. 10 gündür yoktum ve yoldan döndüm sonuçta. Beni sormuyosan da yeğenini sor.
Neyse 5 dk oturdum. Büyük görümce, tatil nasıl geçti dedi, zehir mi oldu, burnundan mı geldi dedi gülerek. Öyle olsa kına yakacak çünkü.
Ne münasebet, gayet iyiydi, bebekle gittiğimin bilincindeyim ben dedim.
5 dk. Oturup kalktım eve geri gittik, Adayı sakinleştirdik. Uyuttuk. Geri döndük salona.
Ayıp olmasın diye.
Yine kapıda büyük görümceyle karşılaştık, evine gidiyordu. Çocukları çok şımarmış, burnundan getirmişler.
Bu sefer eşim, ben seni bırakırım abla dedi. 40 yaşında kadın gidemiyo ya evine! Kayınvalide de yanında bu arada.
Sen X ablamın yanına çık otur dedi bana! Emredersin.
Çıktım ama bu kez de ben selam filan vermedim görümceye, küçük görümce bu. Çok hırslıdır, felakettir.
Oturdum masaya. Hiç sormadı Ada nasıl oldu diye.
O arada kayınvalide de gelmiş, görmedim. Oturmuş masaya.
Biraz oturduk, servisler kalkıyo diye anons yapıldı. Baktım kalktı bizim görümce, gidiyo.
Üstelik de engelli, zor yürüyor. Otursana dedim, X gelecek (eşim) bırakır sizi.
Yok ben gitcem dedi, 1-2 kez daha rahatca gidersin servisle uğraşma dedim, 5 karış suratıyla yok dedi.
Sen bilirsin dedim. Baktım anası da kalktı. Başım şişti ben de gidiyorum dedi, bastı gitti.
Komşular da kalktılar. Başka hiçbir tanıdığımın olmadığı düğünde masada tek başıma g*t gibi kaldım afedersiniz.
Eşim geldi aldı, ona anlattım, cevap koca bir sessizlik. Ben yapsam tefe koyarlar ama.
Bana kızdıkları zaman, evlerine gidiyorum ya mesela görümce hanımlar kalkıp evden gidiyorlar ama, bir komşuya, bir yere.
Neymiş beni görseler, kaşılaşsalar, çok kötü şeyler olurmuş, çok sinirlilermiş!
Onlar bana birşey yapınca ben kızınca tavır yapmaya hakkım yok ama!
Oh ne ala memleket!