Elif20 'den Kıssadan hisseler bölümü ( acizane )

OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Kays bin Saad radıyallahu anh anlatıyor:

Hîre'ye geldim, oradaki halkı, başkalarına üstün tutulan bir Iran'lıya secde eder halde gördüm ve «Allah'ın Resulü bu secde edilmeye herkesten daha lâyıktır» dedim. Sonra gelip bunu Peygamber aleyhisselâmın kendisine anlatınca, Allah'ın Resulü şöyle buyurdular:

— Ne dersin? Bir kabire uğrarsan ona secde eder misin? Dedim ki:

— Hayır, etmem. Peygamber aleyhisselâm:

— Şu halde bunu asla yapmayın. Bir insanın başka bir insana secde etmesini emretseydim, Allah'ın hanımları üzerinde kocalarına verdiği haktan dolayı, hanımların kocalarına secde etmelerini emrederdim, buyurdular.

(Ebû Davud, Hâkim, Tirmizi)
 
M

madesam

Misafir
Kays bin Saad radıyallahu anh anlatıyor:

Hîre'ye geldim, oradaki halkı, başkalarına üstün tutulan bir Iran'lıya secde eder halde gördüm ve «Allah'ın Resulü bu secde edilmeye herkesten daha lâyıktır» dedim. Sonra gelip bunu Peygamber aleyhisselâmın kendisine anlatınca, Allah'ın Resulü şöyle buyurdular:

— Ne dersin? Bir kabire uğrarsan ona secde eder misin? Dedim ki:

— Hayır, etmem. Peygamber aleyhisselâm:

— Şu halde bunu asla yapmayın. Bir insanın başka bir insana secde etmesini emretseydim, Allah'ın hanımları üzerinde kocalarına verdiği haktan dolayı, hanımların kocalarına secde etmelerini emrederdim, buyurdular.

(Ebû Davud, Hâkim, Tirmizi)

bu ağır geldi bana:(
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Ebû Hureyre radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatır.

Cehennem ateşine giren kimselerden iki kişi şiddetli bir şekilde feryâd etti.

Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Çıkarın şunları! diye emir buyurdu.

Çıkarılınca kendilerine:

— Neden feryadınız çok şiddetlendi? diye sordu. Onlar

— Bize merhamet edesin, diye böyle yaptık, diye cevap verdiler. Allahü Teâlâ:

— Benim size rahmetim, gidip kendinizi, önceden bulunduğunuz ateşin içerisine tekrar atmanızdır, buyurdu.

Dönerler ve bunlardan birisi, kendini tekrar ateşe atar. Allahü Teâlâ da, kulu emrine uyduğu için ateşi soğuk ve selâmet kılar. Diğeri ise yerinde durur ve kendini tekrar ateşe atmaz.

Allahü Teâlâ kendisine:

— Niçin arkadaşının attığı gibi, sen de kendini ateşe atmadın? diye sorar.

Adam,:

— Ey Rabbim, muhakkak ki ben, ateşten çıkarıldıktan sonra tekrar beni oraya atmayacağınızı ümid ve niyaz ederim, diye cevap verir. Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Niyaz ve ümidin kabul olunmuştur, buyurur ve Rablerinin rahmeti ile her ikisi de Cennete girerler.

(Tirmizî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Ebû Hüreyre radıyallahü anh şöyle anlatıyor:

Peygamber aleyhisselâm kabristana gelip buyurdu:

— Selâm sizlere ey müminler topluluğunun diyarı! Ve biz de,,—Allah dilerse— muhakkak size ulaşacağız. Kardeşlerimizi görmeyi arzu ediyorum.

— Ey Allah'ın Resulü, biz senin kardeşlerin değil miyiz? dediler. Peygamber aleyhisselâm:

— Siz arkadaşlarımsınız. Kardeşlerimiz ise, henüz gelmemiş olanlardır.

Bunun üzerine:

— Ey Allah'ın Resulü, ümmetinden henüz gelmemiş olan kimseyi nasıl bilir ve tanırsın? diye sordular. Peygamber aleyhisselâm:

— Bilmiyor musun ki, siyah atlar arasında yüzleri ve ayakları beyaz olan bir atın sahibi kendi atını bilmez, tanımaz mı? buyurdu.

— Evet, Allah'ın Resulü tanır, dediler. Peygamber aleyhisselâm:

— Çünkü onlar abdest sebebiyle yüzleri, el ve ayakları bembeyaz, parlak olarak gelirler. Ve ben de onları Havzın kenarında beklerim. Dikkat! Bazı kimseler benim Havzıma yaklaştırılmayacaktır. Haydi geliniz! diye çağıracağım. >

— Onlar senden sonra değiştirdiler, denilecektir.

Ben de:

— Yazık onlara! diyeceğim.

(Müslim, Neseî)
* * *
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Talha bin Ubeydullah'dan anlatılıyor:

Necid ahalisinden saçları dağınık, sesinin gürültüsü işitilip ne dediği yanımıza gelinceye kadar anlaşılmayan bir şahıs Resûlüllah aleyhisselâma geldi; baktık ki:

İslâm nedir? diye soruyor adam.

Bunun üzerine Resûlüllah aleyhisselâm:

Bir gün bir gecede beş vakit namazdır, buyurdu.

Adam:

Beşten fazla bir şey yok mu? dedi.

Peygamber aleyhisselâm:

Hayır, nafile kılmak arzu edersen başka, fakat farz olarak sadece beştir, buyurdu. Ve kendisine Ramazan ayı orucunu anlattı:

Adam:

Bundan başka oruç var mı? dedi.

Resulüllah aleyhisselâm:

Nafile olarak tutmak istersen başka, fakat farz olarak yoktur, buyurdu. Ve kendisine zekâtı, anlattı,

Adam:

Söylediğin miktardan fazlası var mı? diye sordu.

Peygamber aleyhisselâm:

Nafile olarak vermek arzu edersen başka, fakat farz olarak, anlattığım kadardır, dedi.

Bundan sonra adam:

Allah'a yemin ederim ki, bundan ne fazla ne de noksan yaparım, diyerek dönüp gitti.

Allah'ın Resulü de:

Doğru söylüyorsa, felaha erişti, buyurdu.

(Buharı, Müslim, Ebû Davud, Neseî)
 

Hayriye2010

Aktif Üye
Katılım
2 Eylül 2010
Mesajlar
145
Tepki
115
Puan
43
Konum
İstanbul
Güzel kardeşim hepside birbirinden çok güzelller hangisine yorum yazacağımı bilemedim Allah (cc) Razı olsun senden Güzel kardeşim Rabbim bizleri (SAS ) Efendimizin yolundan ayırmasın
 
G

guzelcem

Misafir
Canısı kalbin islam için atıyor, ALLAH RAZI OLSUN emeğine yüreğine sağlık...
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Hazreti Ömer bin Hattâb radıyallahü anh anlatıyor: Bir gün biz, Peygamber aleyhisselâmın yanında iken birden, elbisesi bembeyaz sakalının kılları ile saçları kapkara, üzerinde yolculuk eseri görünmeyen, hiçbirimizin tanımadığı bir adam geliverdi. Peygamber aleyhisselâmın tâ yanına oturdu. Diz kapaklarını O'nun diz kapaklarına dayadı. Ellerini dizlerine koydu Ve:

— Ey Muhammed, bana islâm'dan haber ver? dedi. Allah'ın Peygamberi:

— islâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan ayında oruç tutman, yol bakımından gücün yettiği takdirde hacc etmenden ibarettir, buyurdu.

Adam:

— Doğru söyledin, dedi.

(Hazreti Ömer) Biz buna hayret ettik. Hem soruyor, hem de Hazreti Peygamberi tasdik ediyor.

Adam devam ederek:

— Bana îman nedir? anlat, dedi. Allah'ın Peygamberi:

— iman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve bir de hayır ile şer (herşey) in Allah'ın takdiri ile olduğuna inanmandan ibarettir, diye cevap verdi.

Adam:

— Doğru söyledin, dedi ve:

— İhsan nedir? diye sordu.

Allah'ın Peygamberi: .

— İhsan, Allah'ı görür gibi kendisine ibadet etmendir. Çünkü sen O'nu görmesen de, O seni görür, buyurdu. Adam:

— Bana kıyametin zamanından haber ver? dedi. Peygamber aleyhisselâm:

— Bu meselede kendisine sorulan kişi, sorandan daha bilgili değildir, dedi. Adam son olarak:

— O'nun (kıyametin) alâmetlerinden bana haber ver, dedi. Peygamber aleyhisselâm:

— Cariyenin efendisini doğurması; yalın ayaklıları, çıplakları, fakirleri ve koyun çobanlarını yapılarının yüksekliği ile övünür ve yarış eder oldukları halde görmendir, buyurdu.

(Hazreti Ömer) Sonra bu adam gitti ve ben, bir süre Peygamber aleyhisselâmın huzurundan ayrıldım; sonra kendisine vardığımda; Peygamber aleyhisselâm:

— Ey Ömer, soranın kim olduğunu biliyor musun? diye sordu.

— Allah ve Resulü en iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

— O, Cebrail'dir; dininizi öğretmek üzere size geldi, buyurdu.

(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Neseî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Ebû Hüreyre radıyallahü anh'ten rivayet edilerek anlatılıyor:

Muhacirlerin fakirleri Resulüllah aleyhisselâma gelip dediler ki:

«Servet sahibi Müslümanlar derece ve nimetler bakımından bizi geçtiler...» Resulüllah aleyhisselâm da «ne hususta» diye buyurunca; muhacir fakirler:

«Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyorlar; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar sadaka verdikleri halde biz veremiyoruz; onlar köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz.» dediler.

Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

«Size, sizden ilerde bulunanlara yetişebileceğiniz, sizden, geride, sizden aşağıda olanları geçebileceğiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna, sizden başka kimsenin daha faziletli olamıyacağı bir şey öğreteyim mi?» buyurdu.

Muhacirlerin fakirleri: _

«Evet, Öğret, ey Allah'ın Resulü» diye cevap verdiler.

Peygamber aleyhisselâm da:

«Her namazın sonunda otuz üç defa Sübhânellah (Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ederim.) otuz üç defa Elhamdülillah (Hamd Allah'a mahsustur,) otuz ÜQ defa Allahü Ekber (Allah en büyüktür) deyiniz» buyurdu.

Muhacir fakirler, Resulüllah aleyhisselâma gelerek dediler ki:

«Mal ve servet sahibi kardeşlerimiz bizim bu yaptığımızı işitip onlar da aynen böyle yaptılar.»

Bunun üzerine Allah'ın Resulü şöyle buyurdu:

«Bu Allah'ın fazlıdır, dilediğine verir.»

(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Ebû Vâkıd el Leysî anlatıyor: Peygamber aleyhisselâm insanlarla birlikte mescitte otururken hemen üç kişi yanına geliverdi. Bunlardan ikisi Peygamber'in huzuruna doğru yürüdü. Birisi ise dönüp gitti. Bu ikisi Peygamber aleyhisselâmın huzuruna gelince, bunlardan biri, cemaat arasında bulduğu boş yere oturdu, ikincisi ise, cemaatın arkasına oturdu. Üçüncüsü de oturmayıp döndü ve gitti. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm mescitten ayrıldıktan sonra:

Bu üç kişiyi size anlatayım mı, dedi. Ve ilâve etti: — Birincisi, Allah'a sığındı. Allah da onu ilim mescidinde oturmakla mükâfatlandırdı, ikincisi, Allah'tan haya etti, Peygamber'in meclisinde bulunanları sıkıştırıp rahatsız etmekten kaçındı. Allah da ,onu cezalandırmaktan kaçındı ve ona, ihsanda bulundu. Üçüncüsüne gelince, o yüz çevirdi. Allah da ondan yüz çevirdi, buyurdu.

(Buharı, Müslim. Tirmizî, Neseî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
İbni Abbas radıyallahü anh anlatıyor:

Peygamber aleyhisselâm zamanında güneş tutulmuştu. Allah'ın Resulü namaz kılıp uzun uzun kıyamda kaldı.

Bundan sonra Peygamberimiz şöyle buyurdu:

— Muhakkak güneş ile ay Allah'ın âyetlerinden birer âyettir. Hiç bir kimsenin ölümü ve yaşaması için tutulmazlar; şu halde tutulduklarını görünce Allah'ı zikrediniz.

İnsanlar dediler ki:

— Ey Allah'ın Resulü, durduğun yerde bir şey almaya uzanmış olduğunu, sonra da irkilip geri çekildiğini gördük. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

— Katî olarak Cenneti gördüm de, bir salkım üzüm yakaladım. Koparmaya muvaffak olsaydım, dünya durduğu sürece ondan yiyebilecektiniz. Bana Cehennemde gösterildi. Şu anda gördüğüm manzaradan daha kötü hiç bir manzara görmedim. Cehennemdekilerin çoğunu da kadınlardan gördüm, buyurdu.

— Ey Allah'ın Resulü, ne sebeble onların çoğu kadınlardandır? diye sordular da, Peygamber aleyhisselâm:

— Küfürleri sebebiyle, cevabında bulundu.

— Allah'a mı küfrediyorlar? diye yine sordular. Peygamber aleyhisselâm:

— Kocalarına ve kendilerine yapılan nimete küfrediyorlar; onlardan birine dünyayı versen, yahud ömrü boyunca iyilikte bulunsan, yine senden hoşlarına gitmeyen bir şey görünce, senden hiç bir zaman hayır görmedim, derler, buyurdu.

(Buharî, Müslim, Neseî)
 

melek_yüzlüm

Daimi Üye
Katılım
6 Aralık 2009
Mesajlar
2.437
Tepki
2.195
Puan
113
Yaş
39
Konum
kayseri
ayyy Allah korusun cehennemin çoğu kadınlarla doluymuş.bu kıssayı duymuştum sende bizle paylaştığın için teşekkürler canım...
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.422
Puan
113
Yaş
32
Konum
Mersin
Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor:

Peygamber aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında hazır olduğumuz vakit.. Allah'ın Resulü başlamadan önce ellerimizi yemeğe uzatmazdık. Bir defa Resulüllah aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında toplanmıştık. Bir cariye, biri tarafından itilircesine gelip elini yemeğe uzatınca, Peygamber aleyhisselâm cariyenin elini tutup onu durdurdu. Ondan sonra bir Arâbî de aynı şekilde itilircesine geldi. Allah'ın Resulü bununda elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldu ve şöyle buyurdu:

— Muhakkak ki şeytan, Allah'ın ismi anılmamak, yani besmele çekilmemek suretiyle yemeği kendisine helâl kılmaya gayret eder. Bu sebeple bu cariyeyi getirdi ve besmele çektirmeden yemeğe başlatarak, bunun vasıtasıyla yemeği kendisine helâl kılmak istedi. Bunun için cariyenin elinden tutup yemeğe başlamasını önledim. Sonra, aynı sebeple şu ârâbiyi getirdi. Onun da elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldum. Hayatımı kudreti ile tutan Allah'a yemin ederim ki, cariyenin eli ile birlikte şeytanın da eli elimde idi.

(Müslim, Ebû Davud, Neseî)
Hazreti Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

Resülullah aleyhisselâm sahabîlerinden altı kişi ile beraber yemek yiyordu. Bu arada bu ârâbî geldi ve iki lokma yedi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

— Eğer şu ârâbî besmele ile yemiş olsaydı yemek hepinize yeterdi, buyurdular.

(Tirmizî)
* * *
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst