2012 Şubat Anneleri

OP
aZeLYa55

aZeLYa55

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2011
Mesajlar
4.084
Tepki
2.452
Puan
113
Yaş
41
Konum
Samsun
nasıl 70le doğuruyorsun şuan kaç kilosunki..
ula ben şuan 67yim..
ben senden şişman mıyım nassı yani:sok

Ben de şu an 67yim :D 3 kilo daha alırım daha almam gibime geliyor inşallah yani :D Yani toplamda 21 kilo almış olurum..



Aslııııııııııı kız kuku yarışması ney?
 

asliyrt

Daimi Üye
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
2.865
Tepki
1.122
Puan
113
Yaş
40
Konum
Kayseri
Ben de şu an 67yim :D 3 kilo daha alırım daha almam gibime geliyor inşallah yani :D Yani toplamda 21 kilo almış olurum..



Aslııııııııııı kız kuku yarışması ney?

anam biz gökçeylen düşündük taşındık en pufidik kuku yarışması yapalım bari dedik hatta yarışmaya katılım şartlarını yazdım ben mesela kukunun fotosunu çekip koymak kesinlikle sakıncalı ve yasaktır:):):)
hatta gökçede dediki hediyeleride kocalar versin ozaman dedi ahahahhaaaaaa:):)
 

adengokce

Daimi Üye
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
4.281
Tepki
2.349
Puan
113
Yaş
41
Konum
zonguldak
He iyi bişi yani?
Ya ben hemen veririm gibi bi his var içimde, çok gaza geldim ondan olabilir.
Kocamı kendime yeniden aşık etmek istiyorum :evet:

azom içimde eski gökçe olacağıma dair en ufak bi his yok inan. ya fıstık yeşili bi pijama altı (diz izi salona benden önce giriyor düşün), üstüne yakasında çiçekler olan incecik bi atlet (bunların ikisini pazardan aldım acayip rahatlar), içinde sütyeni olmayan, gögüs uçları ok ok, göbeği her daim ortada, saçları mütemadiyen yağlı ve sıçan kuyruğu gibi ensede toplanmış, ve koyu renk (ancak ensemde toplanıyolar kısacıklar çünküsü), ayakları poğaça gibi, burnu patlıcan gibi şiş.... muazzez abacı gıdıklı bi kadın kocasına nasıl güzel gelebilir sorarım sana..

offf offff...
 
OP
aZeLYa55

aZeLYa55

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2011
Mesajlar
4.084
Tepki
2.452
Puan
113
Yaş
41
Konum
Samsun
anam biz gökçeylen düşündük taşındık en pufidik kuku yarışması yapalım bari dedik hatta yarışmaya katılım şartlarını yazdım ben mesela kukunun fotosunu çekip koymak kesinlikle sakıncalı ve yasaktır:):):)
hatta gökçede dediki hediyeleride kocalar versin ozaman dedi ahahahhaaaaaa:):)

Ay ben katılamam benimkisi şişmedi :lilav:

rahat olun ......

sıkıntı yok gerilmeyin ben özel mesaj attım gerekli yerlere....
Tansel'le bebikommm geleceekkk :evet:

Nasıl nere attın? Burdan ben de msj attım sen nerden attın öbür yerden mi :D
 

ecrinnn

Daimi Üye
Katılım
7 Kasım 2011
Mesajlar
3.313
Tepki
1.861
Puan
113
Konum
izmir
Kitubi çok önemli bir konuya, çok güzel bir başlıkla giriş yapmış: Doğumdan sonra hayat var mı?

Tam da İki Numara’ya hazırlandığımız şu günlerde kafamı oldukça meşgul eden bir konu bu. Ne zamandır yazmak istiyor, ancak nereden nasıl başlayacağımı bilemiyordum. Damla’nın bu başlığı beni harekete geçirdi. Kendi tecrübe ve görüşlerimi aşağıda paylaşıyorum. Damla’nın yazı dizisi ise Kitubi‘de devam ediyor.


Deniz üç yaşına bastı, ne de olsa birçok konuda kendini kurtarıyor. Tuvalet eğitimini halletti; eh, yemeğini başından sonuna kadar kendi yemese bile genel olarak sorunsuz diyebiliriz; uykusu gayet düzenli. Zaten de genelde uyumlu bir çocuk. Sonuç olarak hayatımız büyük ölçüde düzene girdi — derken, Nisan sonunda tekrardan alt üst olacak.

“Alt üst olacak” da ne demek? Bebek sahibi olmak muhteşem bir şey değil mi? Doğal yoldan hamile kalamayan birçok çift, senelerini, paralarını bu işe harcayarak anne-baba olmaya çalışmıyorlar mı? Öyleyse sorunsuz bir şekilde hamile kalabilen, sağlıklı çocuklar dünyaya getirebilen benim gibi bir kadın nasıl oluyor da bu konuda olumsuz şeyler dile getirebiliyor?

Şöyle oluyor: Hamileliğiniz boyunca bebeğinizi bekliyorsunuz, onu kımıl kımıl kucağınıza alacağınızı hayal ediyorsunuz, sizi zor günlerin beklediğini de tahmin ediyor, sağdan soldan duyuyorsunuz, ama şu bir gerçek ki bu zor günlerin ne kadar zor olduğunu yaşamadan anlayamıyorsunuz.

Damla bu konuda yolu güzel açtı, ben de kendimce anlatmaya çalışayım:

UYKU:
“Bebek gibi uyumak” lafı tamamen bir yanıltmacadır. Her kim güzel, derin, deliksiz bir uyku uyuyan insanı tarif etmek isterken bu benzetmeyi kullanmışsa bebek sahibi olmamış demektir. Nitekim bebekler hiç de uzun, deliksiz uyumazlar. Daha doğrusu onların uyku devirleri yetişkinlerinkine göre çok daha kısadır. Dolayısıyla çok daha çabuk uyanırlar.

Bu şu anlama gelir: Hamileliğin ilk başlarında karşı koyamamacasına bastıran, sonlarında ise gerek nereye koyacağınızı bilemediğiniz göbeğiniz, gerekse idrar kesenizi ezercesine büyüyen bebeğiniz yüzünden yitirdiğiniz uyku seansları, bebeğinizin doğmasıyla birlikte “uzaklarda bir dost” halini alır. Daha önceleri yedi-sekiz saat uykuyu az bulan siz “Ah, bir beş saat kesintisiz uyuyabilsem, nasıl da kendime gelirim” gibi yakarışlar içine girersiniz.

“Gündüz çocuğunuz uyurken siz de uyuyun” tavsiyeleri ise yalandan ibarettir. Nitekim bu çabanız ya kendinize ayırabileceğiniz tek vakit bebek uyurken olacağından kişisel işlerinizi halletmeyi tercih ettiğiniz, ya da siz tam uykuya geçtiğiniz sırada bebeğiniz uyanmaya başladığı için hüsranla sonuçlanır.

Evet, yeni doğan bir bebeğin günde 16-20 saat uyku uyuduğu doğrudur. Ama bu uyku bloklar halinde olmaktan çok, 20 dakikalık, 40 dakikalık, belki de –o da çok şanslıysanız- iki saatlik bölümler halinde gerçekleşir. Dolayısıyla bırakın bebek uyurken siz de uyumayı, acele etmeden duş almak bile zor zanaattır.

Tünelin sonunda ışık var: Tabii ki bu böyle sürecek diye bir şey yok. Bebeğiniz büyüdükçe uyku alışkanlıkları da değişecek, gece ile gündüzü ayırt edebilecek, geceleri daha düzenli ve uzun uyumaya başlayacaktır. Siz de onun bu “düzenli” uykusuna alışacak, ilk zamanlarda iki saatte bir 20 dakikalık uykuyla bütün gün ayakta durmayı becerebiliyorken dokuzuncu ayın sonunda gecede iki kez uyanmayı külfet kabul ediyor olacaksınız. (Bebeğiniz büyüdükçe uyku eğitimi konusu da gündeminize girecek. Bu konuda benim ve başka bir annenin tecrübeleri için bu yazıları okuyabilirsiniz.)

CİNSEL YAŞAM:

Fotoğraf: Huffington Post
Bebeği yaratmak için gerçekleştirdiğiniz romantik buluşmalar, o yarattığınız yaratığın aranıza katılmasıyla birlikte ciddi şekilde sekteye uğrar. Bunun ilk başlardaki sebebi tabii ki fizikseldir. Özellikle de normal doğum yaptıysanız altı haftaya kadar sürebilen kanamalar zaten cinsel ilişkide bulunmanıza imkân vermez.

Sonrasında ise uykusuzluktan, yorgunluktan haliniz olmaz. Yatak odası eskisi gibi sevdiğiniz, size çekici gelen erkeğinizle birlikte güzel vakit geçirmek istediğiniz bir yer değil, en fazla miktarda uykuyu uyuyabileceğiniz bir mekân haline gelir. Dişiliğinizin simgesi göğüsleriniz artık sadece yavrunuzun besin kaynağı haline gelmiş, seks objesi olmaktan çıkmıştır; yan gözle bakanı yakarsınız. “Seks mi, o da nereden çıktı?” yeni felsefenizdir. Bir noktadan sonra eşinize ayıp olmasın diye yola gelecek olsanız bile “Ne güzel uyuyacaktık” düşüncesi sizi rahat bırakmaz.

Tünelin sonunda ışık var: Bu sıkıcı dönemin tek ilacı biraz zaman ve biraz özendir. Çünkü aslında sizi siz yapan ve en nihayetinde bebeğinizi de yaratan anlar sevdiğinizle birlikte geçirdiğiniz bu özel dakikalardır. Bebeğinizden önce de bir çift olarak var olduğunuzu hatırlamanız ve ilişkinize gereken özeni göstermeniz çok önemlidir. Bunu sizden başka kimse yapamaz. Biraz özen (kişisel bakım), biraz fedakârlık (daha az uyku) ve biraz karşılıklı anlayış ile bu dönem geçecek, hayat en nihayetinde yeniden renklenecektir.

ÇİFTSEL YAŞAM:
Eşinizle aranızda sekteye uğrayan tek şey cinsel yaşamınız değildir. Birlikte yapmaktan hoşlandığınız sinemaya gitmek, şarap içmek, yürüyüşe çıkmak, maç seyretmek gibi aktiviteler de “mazide hoş bir anı” halini alır; anketlerde sorulan “Sinemada en son seyrettiğiniz film?” sorusunun cevabı “Hatırlamıyorum”a dönüşür.

Eşinizle/sevgilinizle olan paylaşımınız ve gün içindeki diyaloglarınız yeni bir boyut kazanır. Örneğin bebeğinizi yatırıp akşam yemeğine oturduğunuz sırada bebeğiniz birden ağlamaya başlar, eşiniz ise hayretler içinde “Sevgilim, fışkırıyorsun” diyebilir. Siz eşinizin size iltifat edip etmediğini çözmeye çalışırken aslında olan bebeğinizin ağlamasını acıktığının bir sinyali olarak alan beyninizin süt salımına başlamasıdır. O günden sonra göğüs pedleri en yakın dostunuz haline gelir.

Tünelin sonunda ışık var: İster televizyon seyrederek, ister şarap içerek eşinizle/sevgilinizle baş başa geçirdiğiniz anlar ilk aylarda ciddi anlamda travmaya uğrasa da bebeğinizin büyüyüp hem uyku düzeninin oturması, hem de emziriyorsanız sağdığınız sütü biberondan verme imkânınızın olması bu tür aktivitelere vakit ayırmanızı kolaylaştıracaktır. Bebeğinizin giderek biraz daha düzene giren uyku saatleri sayesinde “O uyur uyumaz ben de uyumalıyım, gece kaç kere uyanacağı hiç belli olmaz” endişeleri yerini “Şu filmi seyredelim de öyle yatarım” ya da “Bu gece bir kadeh şarap içeyim, gece de önceden sağdığım sütü veririm” düşüncelerine bırakacaktır.

EVSEL YAŞAM:
Bebeğin hayatınıza eklenmesiyle beraber ev işleri çığırından çıkmış bir kapasiteye ulaşır. Yıkanan çamaşırın haddi hesabı yoktur. Biberonlar sterilize edilmeli, emzikler düzenli olarak yıkanmalıdır. Kokulu bebek bezleri torbalara sarılarak çöpe atılmalıdır. Her şey o anda yapılmalıdır, bunların hiçbiri beklemeye gelmez.

İlk aylarda evin her köşesinde rastlayabileceğiniz emzik, battaniye, biberon, ıslak mendil, bebek bezi gibi eşyalar bebeğin büyümesiyle birlikte yerini dipsiz bucaksız bir oyuncak denizine bırakır. Ev ev olmaktan çıkar.

Tünelin sonunda ışık var: Bu bebek eşyalarının istilasıyla başa çıkmanın bir yolu en çok vakit geçirdiğiniz mekânda (salon ya da oturma odası) giderek büyüyen bebeğinizin giderek artan eşyalarını toparlayabileceğiniz bir alan yaratmak, gündüz dağılan eşyaları bebeğiniz uyurken bu alana toparlayarak evinizin eski halini hatırlatacak bir görüntü yaratmaktan geçer. Ayrıca bebek koltuğu, mama sandalyesi gibi eşyaları da sevimli olsun diye rengarenk desenlilerden değil de, mümkünse daha pastel renklilerden seçmek gözünüzün daha az yorulmasına sebep olacaktır.

SOSYAL YAŞAM:
Bebeğiniz hayatınıza girdiği günden itibaren tüm zamanınız onunla, onun için, ona göre programlanmaya başlar. Bundan hareketle, tabii ki ev dışındaki sosyal yaşamınız da tamamen bebek odaklıdır. Özellikle de yakın arkadaş çevrenizde sizin gibi çocuklu çiftler yoksa, 10 senedir görüşmediğiniz ve Facebook sayesinde haberdar olduğunuz, sizinle aynı yaşlarda bebeği olan lise arkadaşınız birden en yakın arkadaşınız haline gelir. Arkadaş toplaşmalarında konular “uyku, gaz, kaka, diş, emekleme, yürüme” etrafında toplanır.

Daha önceden “Amerikan dayatması” diye uzak durduğunuz Starbucks, sigara içilmeyen ve bebekle gidebileceğiniz tek mekân olduğu için ikinci adresiniz haline gelir. Akşamları sinemaya gitmek hayatınızdan neredeyse tamamen çıkmış olsa bile gün içinde anne-bebek matineleri sunan sinemaları takdirle karşılar ve bir kere bile olsa denemeden edemez, sonrasında ise yolda gördüğünüz her arkadaşınıza tavsiye eder hale gelirsiniz.

Tünelin sonunda ışık var: Bundan böyle “çocuklu bir kadın” ya da “çocuklu bir çift” olmanız size yepyeni ufuklar açar. Normalde hiç ortak noktanızın olmadığını düşündüğünüz insanlarla saatler süren koyu sohbetlere dalar, bebekleriniz gelişimin aynı evresinde olduğu müddetçe eşlerinizin birinin Galatasaraylı, diğerinin Fenerbahçeli olmasını yadırgamadan arkadaşlığınızı sürdürürsünüz. Çocuklu çiftlerle arkadaşlık etmek aynı zamanda yeni trendlerden (kolay kapanan bebek arabaları, çocukla rahat gidilen oteller, iyi eğitim veren okullar) kolaylıkla haberdar olmanızı da sağlar.

SONUÇ:
“Doğumdan sonra hayat var mı?” sorusunun cevabı – Evet, var. Belki eskisi gibi değil, ondan daha farklı, kimi zaman onu özleten, hayatınıza katılan minik şey sayesinde hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını anladığınız, ama yepyeni, heyecan dolu, sürpriz dolu bir hayat…

alıntıdırrr.. blogcu anneye sevgiler:huhuu:
 
OP
aZeLYa55

aZeLYa55

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2011
Mesajlar
4.084
Tepki
2.452
Puan
113
Yaş
41
Konum
Samsun
azom içimde eski gökçe olacağıma dair en ufak bi his yok inan. ya fıstık yeşili bi pijama altı (diz izi salona benden önce giriyor düşün), üstüne yakasında çiçekler olan incecik bi atlet (bunların ikisini pazardan aldım acayip rahatlar), içinde sütyeni olmayan, gögüs uçları ok ok, göbeği her daim ortada, saçları mütemadiyen yağlı ve sıçan kuyruğu gibi ensede toplanmış, ve koyu renk (ancak ensemde toplanıyolar kısacıklar çünküsü), ayakları poğaça gibi, burnu patlıcan gibi şiş.... muazzez abacı gıdıklı bi kadın kocasına nasıl güzel gelebilir sorarım sana..

offf offff...


Ohoooooo, resimdeki kim piki avatardaki :D
Kız boyatıverirsin sarıya yeniden, kilonu verirsin zaten sen bile şaşırcan nasıl verdiğine..Burun desen inecek 40ınız bi çıksında..
Geriye kıyafet kaldı ki o mühim değil alınır :D
Ben 21 kilodan korkmuyom 12 kilo için ne kadar karamsar oldun sen:durbun: 15le tamamlarsın.
 

adengokce

Daimi Üye
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
4.281
Tepki
2.349
Puan
113
Yaş
41
Konum
zonguldak
anam biz gökçeylen düşündük taşındık en pufidik kuku yarışması yapalım bari dedik hatta yarışmaya katılım şartlarını yazdım ben mesela kukunun fotosunu çekip koymak kesinlikle sakıncalı ve yasaktır:):):)
hatta gökçede dediki hediyeleride kocalar versin ozaman dedi ahahahhaaaaaa:):)

he birinci gelene çok büyük ödüller var azom. kocalar veriyo ödülleri ama.

tam senlik kabul et.
 
OP
aZeLYa55

aZeLYa55

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2011
Mesajlar
4.084
Tepki
2.452
Puan
113
Yaş
41
Konum
Samsun
kazmaaaa kazzzmaaaaa

Ay anlamadım ya yazsana özelden bişe anlamadım bugün çok beynim dolu :D

he birinci gelene çok büyük ödüller var azom. kocalar veriyo ödülleri ama.

tam senlik kabul et.

evet bak benimkisi şişmedi dediydi ya gökçe bak şimdi en çok benimki şişti diycek büyük ödülü öğrendikten sonra:D:Ddemedi deme

Evet ama şişmişti benim şimdi inmiş ondan inik yazdım, bak yarın bakım nasıl şişmiş olur :D
 

adengokce

Daimi Üye
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
4.281
Tepki
2.349
Puan
113
Yaş
41
Konum
zonguldak
Ohoooooo, resimdeki kim piki avatardaki :D
Kız boyatıverirsin sarıya yeniden, kilonu verirsin zaten sen bile şaşırcan nasıl verdiğine..Burun desen inecek 40ınız bi çıksında..
Geriye kıyafet kaldı ki o mühim değil alınır :D
Ben 21 kilodan korkmuyom 12 kilo için ne kadar karamsar oldun sen:durbun: 15le tamamlarsın.

o benim de orda çıtırım be. 3 senelik foto nerden baksan.

ben sarı saç istıyom azo. 52 kilomu ıstıyom. mınnak burnumu gerı ıstıyom. ince ayak bileklerımı, kemikli yüzümü istıyom. yaaaaaaaaaaaaaaa...

azcıktamı şişmedi kızz minnacıktamı şişmedi:)
ozaman bizimki neden şişti yaa haksızlık var emme:(

20 kilo aldın şeyin şişmedi oyle miİ? vay anasına arkadaş...
 

asliyrt

Daimi Üye
Katılım
10 Kasım 2011
Mesajlar
2.865
Tepki
1.122
Puan
113
Yaş
40
Konum
Kayseri
Ay anlamadım ya yazsana özelden bişe anlamadım bugün çok beynim dolu :D





Evet ama şişmişti benim şimdi inmiş ondan inik yazdım, bak yarın bakım nasıl şişmiş olur :D

bak gökçe ahanda dedim gördünmü bugün şiş değilde yarın şişecek dedi şahitsin bak:):)sen şişmesede duvara durmaya falan kalkar şişirsin kız mazallah :):):)
 
OP
aZeLYa55

aZeLYa55

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2011
Mesajlar
4.084
Tepki
2.452
Puan
113
Yaş
41
Konum
Samsun
o benim de orda çıtırım be. 3 senelik foto nerden baksan.

ben sarı saç istıyom azo. 52 kilomu ıstıyom. mınnak burnumu gerı ıstıyom. ince ayak bileklerımı, kemikli yüzümü istıyom. yaaaaaaaaaaaaaaa...



20 kilo aldın şeyin şişmedi oyle miİ? vay anasına arkadaş...

Aldığım kilolar yüzüme, gıçıma,baldırlarıma,memişlerime,göbeeeme,kollarıma gitti anam, kukudan kilo almadım :D zuahahah

Bu arada 3 sene çok zaman mı len, olcaz yine aynı olcaz ben inanıyorum.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst