Oysa ne güzel şeyler söylemişlerdi hayat hakkında...
Her şeye rağmen diyordu dertleri ciğerlerine çeken adam... Her şeye rağmen diyordu elleri buruş buruş tebessüm eden bir dede... Her şeye rağmen diyordu eski mektupları karıştıran gözü yaşlı bir teyze...
Ardına bir “bazen” düşüyordu kırışmış defterlerden...
Bazen nefes almanın ne mühim olduğunu anlamaktı, bazen bir çiçeğin yeryüzünde ne kadar değerli olduğunun farkına varmaktı, bazen sevene maşuk, sevilene aşık payıydı, bazen acıydı hiç olmadığı, bazen sevinçti hep olduğu kadar... Bazen de yakındı onca uzaklığa, bazen de uzaktı yanı başında olmasına rağmen...
Bazı Babil'di bilmemecesine, bazı Bağdat'tı bilircesine...
Bazı da İstanbul'du; vurulup orta yerinde ölümü de öldürürcesine...
Yârdı, yârandı;
Candı, cânândı;
Bulan, bazen arayan
Bulunan hep aranandı...
...Yaz kâtip! Sessiz se(v)dasız...