Süt içmek hasta mı ediyor?

KraLiçe

Daimi Üye
Katılım
30 Eylül 2011
Mesajlar
2.625
Tepki
3.576
Puan
113
Konum
Saray'dan Tatlım


Arkadaşlar şu videoyu kesinlikle izlemenizi öneriyorum

fft2mm850805.jpg


Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk ****bolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Ahmet Aydın, Vatan gazetesinin sorularını yanıtladı.

- “Bol bol tereyağ yiyip, unu şekeri keserseniz kolesterolünüz düşer” demiştiniz. Bu kadar basit mi?

Unlu şekerli gıdalar diyorum. Bu basit bir cümle ama bir düşünün. Unlu şekerli her şey. Yani ekmek, makarna, pilav... Hele ki dışarıda yiyorsanız, yandınız. Börekler, çörekler, poğaçalar, simitler, hepsi çok tehlikeli. Bu arada meyvelerin çok tatlılarına da yanaşmayacağız...

- Nasıl beslenmemiz gerekiyor? Siz herhalde Taş Devri Diyeti’ni uyguluyorsunuzdur ama... Bize ne önerirsiniz?

Bence Karatay Diyeti de, Taş Devri Diyeti de uygundur. Ben ikisine birden ‘Tabiat Ananın Diyeti’ diyorum. Kolayca uygulayabilirsiniz. Eğer unlu şekerli gıdalarla beslenirseniz ****bolik sendrom olursunuz. Vücudunuzda, damarları tahrip eden, daraltan iltihap hücreleri artar.

"HER TÜRLÜ GAZOZ, MEYVE SUYU, HATTA DOĞAL MEYVE SULARINA BİLE KARŞIYIZ"

- ****bolik sendrom nedir?

****bolik sendrom diyabet öncesi durumdur. Prediyabet diyoruz biz bu döneme. Birden bire diyabet olmuyorsunuz, çocukluğunuzda beslenme alışkanlığınıza bağlı olarak yavaş yavaş hastalanmaya başlıyorsunuz. Kan şekeriniz yükseliyor yükseliyor, 100-110’ları bulunca ‘Diyabet oldun’ diyorlar. Bu ****bolik sendrom daha siz diyabet olmadan önce iltihap hücrelerini artırıyor, vücudunuzda ve damar sertliği de çocukluktan itibaren başlıyor. 30’lu, 40’lı yaşlarda değil... Unlu ve şekerli gıdaları fazla yediğiniz için hastalanıyorsunuz. Bu yüzden biz her türlü gazoz, meyve suyu, hatta doğal meyve sularına bile karşıyız.

- Yani meyveden sıkılmışına bile...

Evet. Meyvenin kendisini yiyin diyoruz. Çünkü lifli olduğu için geç emilir bağırsaklarda, damarlara o kadar zarar vermez. Ama çok tatlı meyveleri de çok yemeyin diyoruz.

- Üzüm gibi mi?

Evet. Tabii ki, makul miktarda yiyebilirsiniz. Ama üzüm yerine, kivi, vişne, kiraz ya da ekşi elmayı tercih edin. Meyveye biraz kısıtlama getiriyoruz ama sebzede hiç kısıtlamamız yok.

"BİR TANE İNCİR YİYECEĞİNİZE, DÖRT TANE MANDALİNA YİYİN"

- Peki ya kuru meyveler?

Kuru incirin içindeki şeker oranı korkunçtur, kuru kayısının da öyle...

- Ama günde bir incir ya da iki kayısı yeniyorsa?

O zaten günlük şeker limitinizi doldurur. Bir tane incir yiyeceğinize, dört tane mandalina yiyin daha iyi.

- Peki Karatay Hoca hiç ekmek önermiyor? Ama siz, bir-iki dilim ekmeğe hayır demiyorsunuz...

Bizim görüşlerimizin yüzde 99’u aynıdır. Bence de hiç ekmek yenmese daha iyidir. Ben üzerine tereyağ sürmek için yiyorum. Tereyağ yemiyorsam o gün, ekmek de yemiyorum. Tereyağ, zeytinyağ bunları yediğiniz müddetçe sorun yok. Çünkü bunlar aynı zamanda tok da tutar. Bizim derdimiz un ve şekerle. Çünkü insanlar bu iki gıda ucuz da olduğu için çok fazla tüketiyor.

"HAFTADA İKİ GÜN BİTTER ÇİKOLATAYA İZİN VAR"
- Meyvelerin çok tatlılarına yanaşmayacağız. Peki ya çikolata, bal, pekmez?

Biz sadece esmer çikolataysa ona biraz izin veriyoruz. Haftada iki gün bitter çikolataya... Balı ancak çok saf bir balsa yiyebilirsiniz. Ama maalesef piyasada fiyatı 10 lira olan bal gerçek bal değildir. Belki arı yapıyordur. Ama gerçek bal değildir. Önüne konan glikoz şurubundan yapıyordur.

Bizim baldan istediğimiz şey ne? Arı gidip bir yığın çiçeği dolaşıyor, oradaki özleri, vitaminleri alıyor, o sizin vücudunuz için çok gerekli, bunun için de bu balı yiyin istiyoruz. Ama günde bir-iki çay kaşığı kadar. Bir de her mevsimin kendi sebzesini yiyin istiyoruz. Şimdi pırasa, ıspanak varsa onları, yazın da domates, salatalık yiyin diyoruz. Bunların mevsimi dışında yenmesini de istemiyoruz.

"D VİTAMİNİ ŞART"

- Peki organikse salatalık ve domates?

Bu mevsimde organik salatalık domates olmaz. Varsa serada yetiştirilmiştir. Onu da önermiyoruz. Dedeleriniz, nineleriniz gibi beslenin. Eğer koroner kalp hastalığını önleyici tedbirler üzerinde duracaksak, diyoruz ki bir unlu şekerli gıdaları iyice çıkartacaksınız diyetinizden. İki, her mevsimin taze sebze ve meyvesini yiyeceksiniz. Meyvede aşırıya kaçmayacaksınız.

Sebzede istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Et, yumurta gibi gıdaları serbestçe yiyebilirsiniz, ama bu et mümkünse merada beslenen, özgürce dolaşan hayvanların eti olsun. Ben ayrıca D vitamini konusuna çok önem veriyorum. Ya iyi güneşleneceksiniz, ya da mutlaka D vitamini alacaksınız. Pratikte erişkinler için söylüyorum, iki ayda bir en azından bir ampul D vitamini için. İğne olarak yaptırmanıza gerek yok. Tanesi 2 lira. Reçeteye bile yazdırmaya gerek yok. Herkesin ulaşabileceği kadar ucuz.

- Süt ürünleri dediniz. Ya süt? İçmeyecek miyiz?

Hayır. Süt ürünlerini tüketeceksiniz. Peynir, yoğurt, kefir... Peynir, beyaz peynirse klasik ezine peyniri olacak, kaşarsa Kars ya da Trakya’nın tekerlek peyniri olacak. Ya da tulum peyniri. Sınır yok. İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

GÜNDE 5 YUMURTA BİLE YİYEBİLİRSİNİZ, ZARARI YOK

- Yumurtayı da istediğimiz kadar yiyebilir miyiz? Bir zararı olmaz mı?

İsterseniz 5 tane bile yiyebilirsiniz. Ama yiyemezsiniz ki! Bir de ağız tadınıza bakacaksınız. Yani biz demiyoruz ki, her gün illa 5 tane yiyin. Canınız istiyorsa, yiyebiliyorsanız yiyin ama ertesi gün isteseniz de 5 tane yiyemezsiniz... Bakın, o yumurtadan 21 gün sonra bir civciv çıkıyor. Yumurtanın neresi kötü olacak? Tam tersine faydası var. Olağanüstü bir besin.

Tam bir yiyecek. Hele de bu özgür dolaşan bir tavuğun yumurtasıysa, börtü böcek yiyorsa o tavuk. Ama börtü böcek yemiyorsa onun yumurtasının yerini tutmaz. O yumurtadan kolay kolay civciv de çıkmaz zaten. Çünkü Omega 3’ü falan yeteri kadar alamıyordur. Ben her sabah mutlaka tereyağına iki yumurta kırıyorum. Kısık ateşte pişiriyorum. Hem gün içinde çok tok tutuyor, hem de çok besleyici...

SÜT YERİNE YOĞURT VE PEYNİR
Peki hocam neden süt içmeyin diyorsunuz?

Bir kere hangi sütü içeceksiniz? Bırakın kutu sütünü, sütü mandradan alsanız bile kaynatıyorsunuz, birçok özelliğini kaybediyor o süt, enzimleri kayboluyor... Bu yüzden bu sütü alıp ne yapacaksınız? Yoğurt haline getireceksiniz. Aslında bizim geleneğimizde de süt içmek yoktur. Yoğurt, peynir yenir. Tabii şu anda peyniri rahat bulabiliyorsunuz da, doğal yoğurt bulmak çok zor. Marketten aldığınız hiçbir yoğurt ekşimiyor. Ekşimeyen, sulanmayan yoğurdu yemeyeceksiniz. Çünkü içinde faydalı enzimleri yok. En güzeli kendiniz yapacaksınız.

Bunun için de sütü ya mandradan almalısınız ya da günlük olanını kullanmalısınız. Yoğurt gibi kefir de yapabilirsiniz. Hatta kefir yoğurda göre bir gömlek daha üsttedir. Kefir de yoğurt da ikisi de mayalandıkça, ekşidikçe değerleri artıyor. İçlerinde bir yığın faydalı mikrop oluşuyor. Faydalı mikroplar insanı başta alerji ve astım olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyor.

İçindeki enzimler sindirimi kolaylaştırıyor. Bu arada mutlaka Omega 3 takviyesi alınsın istiyoruz, her gün en az 2 gram kadar balıkyağı kapsülü alınmalı. Hem kandaki Omega 3’ü artırır, hem de kanı sulandırır. Tabii bu arada mutlaka zeytinyağı, tereyağı ve hayvansal yağlar dışındaki diğer yağları da azaltmak gerekiyor. Ayçiçek yağı, mısır yağı, margarin gibi yağların diyetten çıkartılması gerekiyor. Pilavı, makarnayı elbette önermiyoruz ancak bulgura biraz izin var. Karatay Hoca da karşı çıkmıyor bulgura. Tereyağlı bulgur içine domatesi katarsanız çok lezzetli ve sağlıklı bir yiyecek olur.

BAKLAGİLLERİ İKİ GÜN SUDA BEKLETİN

- Hocam ben süt konusuna takılıp kaldım. Süt içmenin bir zararı var mı?

Var tabii. Bir numaralı alerjen süttür.

- Siz çocuklara kaç yaşından sonra süt önermiyorsunuz?

Ben anne sütü dışında süt verilsin istemiyorum, süt ürünleri verilsin diyorum. Yani yoğurt, peynir, kefir... Ek gıdalara başlar başlamaz hemen. Zaten kefire alıştığı zaman tatlı şey de istemiyor çocuklar...

- Benim çevremde insanlar zorla süt içiriyorlar...

Kesinlikle yanlış. Bir kere sütü sıcak işlemden geçiriyorsunuz, içindeki vitaminler, enzimler kayboluyor. Sonra bizim ırkımız süt içmeye çok uygun değil. Sütün şekerini vücudumuz zor sindiriyor. Onun için birçok çocukta süt mide bulantısı yapabilir. Tabii bir de bağırsaklarda iyice parçalanmadığı için süt bir numaralı alerjik gıdadır. En fazla alerjik olan besinler evrimde insan diyetine en son giren gıdalardır. Bunların başında bebeğin annesinin sütünü değil başka hayvanların sütünü içmesi gelir, ikincisi ise buğday glutenidir. Üçüncüsü de baklagillerdir. Bu yüzden de baklagilleri, nohutu, kuru fasulyeyi iki gün suda bekletmek gerekir. 8 saatte bir suyunu değiştirerek... Mercimeği de mutlaka suda bekletmelisiniz ama o kadar fazla değil.

- Baklagilleri de konuşalım istiyorum ama bebek hiç anne sütü almıyorsa ne yapacağız peki?

6 aya kadar mecburen mama vereceksiniz... Ama sonra yoğurt ya da kefir verebilirsiniz.

- Ne miktarda?

Belli bir miktarı yok. Alıştırmak için önce birkaç kaşıkla başlarsınız, sonra bir kase verebilirsiniz. Ama tabii çocuk bu arada başka ek gıdalar da alacak. Bu arada yoğurtta ya da kefirde kullanacağınız sütü mandradan alırsanız daha iyi, günlük şişe süt de olabilir. Kefiri piyasadan da alabilirsiniz eğer meyveli değilse...

"ALERJİK HASTALIKLARIN EN BÜYÜK SEBEPLERİNDEN BİRİ SÜT"

- Diyelim ki bebek köyde yaşıyor ve günlük süte ulaşmak mümkün. O zaman içirebilir miyiz?

Hayır. Ben anne sütü dışında süt içilmesini önermiyorum. O sütü de, keçi sütü de olsa yoğurt yapsınlar. Çünkü dediğim gibi süt bir sürü ısıl işlemden geçiyor, içindeki sindirici enzimler özelliklerini kaybediyor, vitaminler azalıyor. Halbuki siz onu mayaladığınız zaman enzimler tekrar canlanıyor, yeni enzimler, sindirici enzimler oluşuyor. Günümüzde o kadar çok alerjik çocuk var ki, daha sonra astım ya da ottoümmin hastalıklara yakalanabiliyorlar. En büyük sebeplerden biri de süt.

- Siz kutu sütleri hiç önermiyorsunuz.

Evet. Çok yüksek ısıl işlemden geçiyorlar, süt molekülleri tahrip oluyor, sütün bütün molekül yapısı değişiyor, süt süt olmaktan çıkıyor ve en büyük alerjen oluyor.

- Peki ama süt içmezseniz osteoporoz riskiniz artıyor deniyor?

En fazla süt içilen ülke Amerika’dır. En fazla osteoporoz de beyaz Amerikalılar’da görülür. Ama zenciler ya da Latin Amerikalılar’da Kızılderililerde süt tüketimi azdır. Çünkü tıpkı Türkler gibi sindiremezler sütü ve kemik erimesi daha azdır onlarda. Sütün içinde kalsiyum yüksek ama bunun emilmesi çok büyük sorun. Bu yüzden bu görüş de yanlış. Dediğim gibi bunun için yoğurt yiyin, kefir yiyin, çok daha iyi...
 

SILA

Daimi Üye
Katılım
9 Kasım 2008
Mesajlar
3.667
Tepki
3.185
Puan
113
Yaş
48
Konum
almanya
çok teşekkür ler şekerim paylaşım için valla
ne yeyip ne içecez şaşırdık artık :acep::acep:
 
H

Hera

Misafir
Ben Kalsiyumu mu Rokadan Ve Dere Otundan alıyorum süt pek içmem yoğurt yerim Kivi yerim ve bol sebze Isrgan otu favorim Teşekkürler bilgiler için..
 

ferah

Daimi Üye
Katılım
2 Ocak 2010
Mesajlar
6.141
Tepki
9.343
Puan
113
Konum
izmir
ben hergün çocuklara veriyorum süt:acep:yine kafamızı karıştırdılar işte :sinir:
 

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.717
Tepki
84.388
Puan
113
Konum
İstanbul
-cocuklara-sut-icirmeyin-iddialarina-uzmanlarindan-yanit-1860863.Jpeg


'Çocuklara süt içirmeyin' iddialarına uzmanlarından yanıt

"Bilgi kirliliği nedeniyle tüketiciler, tüketmesi gereken sağlıklı ürünlerden bile kuşku duyar hale geldi"

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, gıdayla ilgili bilgi kirliliği oluşturulduğunu belirterek, "Bilgi kirliliği nedeniyle tüketiciler, tüketmesi gereken sağlıklı ürünlerden bile kuşku duyar hale geldi" dedi.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından son dönemde bazı basın-yayın organlarında süt ve süt ürünleri hakkında yapılan yanlış yayınlar hakkında basın toplantısı düzenlendi.

Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Ataman, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi durumunda, sağlıklı bir toplumun olacağını belirtirken, son dönemde bilgi kirliliği nedeniyle tüketicinin tüketmesi gereken sağlıklı ürünlerden bile kuşku duyar hale geldiğini söyledi.

Gıda güvenliği ile ilgili bazı sorun ve riskler olduğuna işaret eden Ataman, ancak tüketicinin dikkatinin gerçek risklerden uzaklaştırıldığını ve bir başka boyuta çekildiğini vurguladı.

Gıda güvenliğiyle ilgili bilgilendirmeler yaparken, bilim adamları ve meslek mensuplarının çok dikkatli ifadeler kullanması gerektiğini vurgulayan Ataman, gıda güvenliğinin "multi disipliner" bir alan olduğunu ve birçok meslek mensubunu ve uzmanı içinde barındırdığını kaydetti. Ataman, şöyle devam etti: "Bir bakıyorsunuz bir, iki kişi her konuda uzman ve her konuda tüketiciyi yönlendiriyor. Bunun mantığını hakikaten anlamak mümkün değil. Alerji konusunun uzmanı başka, UHT konusunun uzmanı başka. Uzmanlık alanları spesifikken, bu konuyla ilgili bilim adamları uzmanlık konuları hakkında konuşurken, bir takım kişiler hiç kimseye danışma ihtiyacı hissetmeden bilgilendirmede bulunuyorlar. Gıda teknolojisi konusunda ne zaman eğitim almışlar, gıda teknolojisiyle birlikte hangi ürünün hangi bileşenin başına neler geliyor, ne zaman araştırmışlar, bunları anlamakta güçlük çekiyorum. Ya biz bir şeyleri yanlış biliyoruz ya da farklı bir nokta, farklı bir hedef var diye düşünüyorum.

Gündemde hep gıdayla ilgili bir takım krizler yaratılıyor, bilgi kirliliği oluşturuluyor. Son dönemde basında UHT sütler, süt tüketimi, yoğurt, yoğurt ekşiyor mi gibi konularla uğraşıyoruz. Ölü süt, canlanan süt, yoğurt yaparken enzimler ölüyor, inek sahibinden süt almayı önerme hatta maya yerine toprak kullanma gibi söylemlere şaşırmış durumdayız. Bilime böyle yaklaşan insanların kendi mesleklerini de aynı mantıkla yapmasından korkulması gerekiyor."

Basının bilgi kirliliği önünde ilkeli durması gerektiğini ifade eden Ataman, gıda güvenliği ile ilgili program yaparken, konunun uzmanlarının çağrılması gerektiğini söyledi.

Ataman, televizyondaki gıda ürünleri hakkındaki yanlış yayınları önleme amacıyla RTÜK’e de yazı gönderiklerini ve gıda konusunda uzman olmayan insanların programlara çıkarılmamasını istediklerini ifade etti.

-Uzmanlar süt konusunda ne dedi?-
Toplantıya katılan uzmanlar da süt ve süt ürünleri hakkındaki iddialar konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Hacettepe Üniversitesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. İsmail Çelik, uzmanlarca 2 yaşına kadar anne sütünün, 2 yaşından sonra da 2 bardak süt içilmesi önerisinde bulunulduğunu hatırlatarak, kalsiyum kaynağı sütün, kemikleri büyütecek ve kanserden koruyacak dünyanın içime en uygun ürünü olduğunu ifade etti.

Çelik, "Tıp doktoru diplomasıyla süt içmeyin iddiasında bulunanların diplomasını yırtması ve diplomanın üstüne basarak konuşması lazım" dedi.

Ankara Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı ve Gıda Teknolojisi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Celalettin Koçak da sütün canlı organizmalar için gerekli besin değerlerini barındıran yegane ürün olduğunu ifade etti. Sütte en önemli konunun hastalık yapıcı etkenleri olan patojenleri öldürmek olduğunu belirten Koçak, pastörize ve UHT yöntemiyle, yüksek teknoloji ile bu patojenler öldürülürken, sütün doğal niteliklerine hiçbir şekilde zarar verilmediğini söyledi.

Türkiye’de kişi başına 26 kilogram süt tüketilirken, bunun 6 katı süt tüketen ülkeler bulunduğuna dikkati çeken Koçak,"biz süt içirmek için uğraşıyoruz, 1-2 kişi çıkıp, süt içirmemek için çalışıyor" dedi.

A.Ü. Süt Teknolojisi Bölümünden Prof. Dr. Emel Sezgin de çiğ sütün içinde hastalık yapıcı etkenlere sahip patojen bulundurması nedeniyle insan tüketimine uygun olmadığına işaret ederek, çeşitli uygulamalar ve teknolojilerle sütün insan tüketimine emin ve dayanıklı hale getirildiğini bildirdi.

UHT, pastörize gibi bu uygulamalar konusunda tüm dünyada binlerce araştırma yapıldığını ve bunun insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmadığının tespit edildiğini anlatan Sezgin, "çocuklara süt içirmeyin gibi iddialarda bulunanlar hangi çalışma ya da araştırmalara göre bu sonuca varıyor. Bunu anlamak mümkün değil" diye konuştu.

Aynı bölümden Prof. Dr. Asuman Gürsel de pastörize ve UHT teknolojisiyle hastalık yapan mikroorganizmaların yok edildiğini belirtirken ancak sütün besin değerinde bir azalma olmadığını bildirdi.

Prof. Dr. Ayşe Gürsoy, bir insanın gözünü ilk açtığında ağzına ilk giren besinin süt olduğunu hatırlatırken, süt hakkında iddialarda bulunulurken dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hamit Köksel de UHT, pastorize gibi uygulamalarının sadece Türkiye’de değil tüm dünyada aynı şekilde yapıldığına işaret etti ve bu konuda insanların kafasını bulandırmamak gerektiğini söyledi.

Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Beslenme Bilimlerinden Dr. Reyhan Nergiz Ünal ise sağlıklı bir süt tüketimi için ısıl işlemin kaçınılmaz olduğuna işaret ederken, gazlı ve şekerli sıvı tüketiminin süt tüketiminden daha fazla olduğu Türkiye’de günde 2 bardak süt içilmesini önerdiklerini söyledi.

Sütle ilgili mesajlarda çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Ünal, ısıl işlemin iddiaların aksine sütteki alerjen özelliğini azalttığını kaydetti.

Milliyet
 

LiLi

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2010
Mesajlar
9.393
Tepki
12.557
Puan
113
Konum
♥ Kızının Yanından ♥
Tabiki içeriğinde koruyucu maddeler var özel ambalaj materyalleri ile de uzun ömürlü olması destekleniyor, yoksa normal kaynatılmış süt buzdolabı sıcaklığında en fazla 1-2 gün dayanır. İçeriğindeki koruyucu madde miktarı Dünya Sağlık Örgütü ''WHO'' nun önerdiği miktarda , bu miktarın sağlığa zarar vermediği gözlemlenmiş.. Tabi bu bile herşeyin doğal olmasından yana olanlarımız için risktir.
Ben süt sevmiyorum ama çocuğum içiyor , şimdilik yapabildiğim tek şey bugüne kadar ismi sağlık skandalına karışmamış bu bakımdan güven duyulan markaların günlük sütünü almak , kendime çiftlik alıp inek beslesem bu seferde deli dana hastalığı , salmonella riski gibi şeylerle uğraşmak zorunda kalabilirim , sokakta satılan doğal süt zaten İstanbul'da yaşıyorsan alınabilecek risklerin en büyüğüdür..
 

tobe

Genel Yönetici
Genel Yönetici
Katılım
7 Nisan 2011
Mesajlar
3.397
Tepki
3.766
Puan
113
Yaş
38
Konum
Eskişehir
Benim yeğenim astım bronşit geçen ay çok sık hasta oluyordu.
Çıktığı bütün doktorlar ilaç verip gönderiyordu.
Arkadaşımın bir tavsiyesi üzerine başka bir doktora çıkardık doktor süt zararlı sütü içirmeyin demiş...
Sütü kestiler şimdi maşallah eskisi gibi değil.... iyileşiyor...:beyazbayrak:
 

nk83

࿐*⁀➷
Sitenin Hikaye Yazarı
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.717
Tepki
84.388
Puan
113
Konum
İstanbul
447020110614012756973.jpg


Hacettepe ''Süt içmeye devam'' dedi

Son günlerde özellikle çocuklara süt içirilmemesi yönündeki açıklamalara tepki gösteren bilim insanları, kanserden korunma, diş sağlığı, kemik gelişimi ve bağışıklığın kuvvetlenmesinde olmazsa olmaz olarak gösterdikleri sütün, mutlaka içilmesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri olan ve önemli bilimsel araştırmalara imza atan Hacettepe Üniversitesi (HÜ), son günlerde özellikle çocuklara süt içirilmemesi yönündeki açıklamalara tepki göstererek, kanserden korunma, diş sağlığı, kemik gelişimi ve bağışıklığın kuvvetlenmesinde olmazsa olmaz olarak gösterdikleri sütün, mutlaka içilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kolesterol ilaçlarının faydalı olmadığına yönelik tartışmaların ardından son günlerde özellikle çocuklara süt içirilmemesi yönünde bazı hekimlerce yapılan açıklamalara tepki gösteren bilim insanları, kanserden korunma, diş sağlığı, kemik gelişimi ve bağışıklığın kuvvetlenmesinde ''düzenli süt içilmesinin'' olmazsa olmaz olarak kabul edildiğini, başta çocuklar olmak üzere yetişkinlerin de süt içmesi gerektiğini belirtti.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne adaylarının, 6 aydan sonra bebeklerin, küçük çocukların, ergenlik çağındakilerin, gençlerin ve yaşlıların; yani her yaş grubunun hayatının her döneminde yeterli ve dengeli beslenmek için süt tüketmesi gerektiğini söyledi. Süt ve süt ürünlerinin, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez besin gruplarının başında geldiğini vurgulayan Tuncer, ''Bilhassa kalsiyum bakımından zengin olan sütte en az 9 tane olmazsa olmaz besin ögesi bulunmaktadır. Tuncer, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2 yaşından sonra her gün 2 bardak süt içilmesi yönünde öneride bulunduğuna dikkati çekti.

''Pastörize ya da UHT sütler, güvenle tüketilebilir''

Hacettepe üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhat Ünal da süt ve süt ürünlerinin tıbben alerjik bir durum tespit edilmediği takdirde mutlaka tüketilmesi gerektiğini, ancak tüketirken göz önünde bulundurulması gereken unsurlar olduğunu söyledi.

Süt ve süt ürünlerinin ''güvenilir'' olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Ünal, zengin bir besin kaynağı olan sütün, mikroplar için de iyi bir besin olduğu ve pastörize ya da sterilize edilmemiş sütün çok ciddi hastalıklara neden olabileceğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. Ünal, bunların başında bruselloz, listerioz, tüberküloz, tifo ve kolera mikroplarının geldiğini anlatarak, ''Kaynatma, bu risklerin tamamını ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Çiğ süt ile bulaşabilecek bu hastalıklar açısından (maalesef bu değerli besini en çok tüketmesi gereken) hamileler, yaşlılar, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf insanlar en riskli gruplardır'' diye konuştu.

Bu risklerin ortadan kaldırıldığı ve kaynatma işlemi ile kıyaslandığında sütün besin ögelerinin çok daha iyi korunduğu ''pastörize ya da UHT sütlerin'' güvenle tüketilebilecek ürünler olduğunun altını çizen Ünal, son kullanma tarihine dikkate edilerek bu sütlerin güvenle içilebileceğini söyledi.

Süt tüketimi, kanserden ve astımdan koruyor''

HÜ Prevantif Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik de tüm dünyada süt tüketimi için çeşitli kampanyalar yürütüldüğünü, hatta hükümetlerin sağlık politikalarında süt tüketimini arttırmaya yönelik uygulamalara yer verdiğini anımsattı.

Türkiye'deki süt tüketimini engellemeye yönelik iddiaların nedeni ve temelinin ciddi biçimde sorgulanması gerektiği değerlendirmesinde bulunan Çelik, ''Asılsız iddiaların aksine sütün, kanserden ve hatta astımdan koruyucu etkisi birçok çok bilimsel çalışma ile ortaya konulmuştur'' dedi.

Sütün, içerdiği kalsiyum ve D vitamininden dolayı ''kanseri önlemede oldukça yararlı'' olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

''Sütte bulunan kalsiyum bağırsaklardaki, kansere yol açabilen fazla asitleri yok eder ve böylece sindirim sistemi sağlıklı bir şekilde çalışır.

Süt içen hastaların kanser hücrelerine bakıldığında, hücre gelişmelerinde yavaşlama saptanmıştır. Böylece, kalsiyumun kanser hücrelerini yavaşlattığı kanıtlanmıştır. Yine bir çok bilimsel araştırma, D vitamininin başta meme, yumurtalık, prostat ve bağırsak kanseri gibi toplumda sıkça görülen çok kanser türünden ve kalp hastalıklarından insanları koruduğunu göstermiştir.''

Süt, sporcuların performansını artırıyor

HÜ Spor ****** Basketbol Şube Sorumlusu Doç. Dr. Mutlu Hayran da sütün, sadece kemik sağlığı değil, kas kitlesi ve yağ dağılımı üzerindeki olumlu etkileriyle de önemli olduğunu söyledi.

Hayran, ''Süt, içerdiği mineral, vitamin ve proteinler bakımından, ideal bir egzersiz sonrası içecek olarak sporcu sağlığının korunması ve performansın arttırılması bakımından vazgeçilmez öneme sahiptir'' dedi.

ZMO Başkanı Tuncer ne demişti?

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk ****bolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, ''Çocuklara yoğurt verin, kefir verin ama sütü süt olarak içirmeyin. Çünkü süt en alerjik gıdadır'' açıklamasında bulunmuş, buna başta bilim insanları ve ilgili sivil toplum kuruluşları tepki göstermişti.

Ulusal Süt Konseyi, yaptığı yazılı açıklama ile ''çocuklara süt içirmeyin'' diyen zihniyetin bilimden ve sağlıktan bihaber olduğunu savunarak, süt ve ürünlerinin sağlıklı üretimine, tüketimine destek ve hatta öncülük etmek yerine; sağlıklı ve zeki bir nesil yetiştirilmesine engel olmaya çalışan sorumsuz yayınlara derhal son verilmesi gerektiğini belirtmişti.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Turhan Tuncer de ''Süt insan sağlığı için çok önemli bir besin kaynağıdır. Bu yaklaşımı gösterenlerin amacını bilmiyoruz ama bu açıklamalara itibar edilmesin'' şeklinde açıklamada bulunmuştu.

AA
 

Arina

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
49.102
Tepki
50.487
Puan
113
Yaş
41
Konum
..
Valla kime inanacağımızı şaşırdık! Ben şuanda kutu sütlerin gerçek köy sütlerinin yanından bile geçeceğini düşünmüyorum. Bu yüzden de oğluma 1 yaşına kadar inek sütü vermeyi düşünmüyorum.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst