Suleyman Hilmi Tunahan (1888-1959)

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
KÜNYESi

Ebu’l-Fârûk Süleyman Hilmi Tunahan (K.S.) Hazretleri, yakin tarihimizde, zamaninin Islâmî ilimlerini tahsil ederek, ilimde en ileri noktaya varmis; müderris, dersiâm, hukûkçu, hadîs ve tefsîrde mütehassis bir Islâm âlimi, tasavvufta Naksibendi silsilesinin 32. halkasi Buhârali Ibn-i Mevlânâ Sirâcüddin Hazretlerinin en büyük halîfesi, vekîli, bu silsilenin 33. ve son halkasidir

SECERESi Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Efendi Hazretleri, Rûmî 1304 (Mîlâdî 1888) yilinda ,bugün Bulgaristan sinirlari içinde kalan Silistre’nin, Hezargrad kasabasinin, Ferhatlar köyünde dünyaya gelmistir. Pederi, tahsilini Istanbul’da tamamlamis, Satirli Medresesinde yillarca müderrislik yapmiş, Hocazâde Osman Efendidir.

Osman Efendi, gençlik çaginda Istanbul’da tahsilde iken bir rüya görür. Rüyâsinda vücûdundan kopan bir parça gök yüzüne yükselmis, oradan dünyaya isik saçmakta. Osman Efendi, bu rüyayi kendi sulbünden dünyaya gelecek hayirli bir evlat mânâsina yorar ve Silistre’ye döndügünde evlenir. Dünyaya gelecek çocuklarindan hangisinin rüyâda gördüğü, isik saçan evlada uygun düsecegini takibe baslar. Fehim, Süleyman Hilmi, Ibrahim, Halil isimli dört erkek ve Zâhide isminde bir kiz evladi dünyaya gelir. Bu çocuklarinin içinden Süleyman Hilmi dünyaya gelip te, yetismeye baslayinca, tespit ettigi alâmetlere göre bütün ümidini ona baglar. O kadar ki Süleyman Efendi Silistre’de Satirli Medresesinin ilk siniflarinda iken, babasinin huzûruna her çikisinda onun ihtirâmla ayaga kalktigina ve “Buyurun Süleyman Efendi oglum” diye asiri bir saygi gösterdigine sâhit olur. Süleyman Efendi, bu halden o kadar mahcûpdur ki babasinin huzûruna girmek için, onun basini egerek kitap okuduğu, mangala cezve sürdügü veya baska bir isle mesgul bulunduğu anlari seçer olmustur.

Süleyman Efendi Hazretlerinin dedeleri, Kaymak Hâfiz diye taninan Mahmut Efendi isimli bir zât olup, 110 yaslarina dogru vefat etmistir. Büyük dedeleri, Seyyid Idris Beydir. Idris Bey, Fâtih Sultan Mehmed Han tarafindan Tuna hani nasbedilmis ve kendisine kiz kardesi tezvic edilmis bir zâttir. Fâtih Sultan Mehmed Hazretleri padisahligi zamaninda, Peygamber Efendimize olan sevgilerinden dolayi “Yeryüzünde evlad-i Resûlden kimler kaldi” diye arastirmiş, seceresine hiç sâibe ve süphe karismamis oldugunu tespit ettigi Seyyid Idris Bey’i bulmus ve kizkardesi ile evlendirerek, Tuna havalisine han tayin etmis; o bölgenin vergi ve sair mükellefiyetlerini tedvir için görevlendirmistir. Bu görev, Süleyman Efendinin babasi Osman Efendi’ye kadar devam etmistir.

Süleyman Efendi Hazretlerinin şeceresi, Peygamber Efendimizin pâk nesline dayanmaktadır. Pederleri tarafından Hz. Hüseyin’e (r.a.) nisbeti olup “Seyyid”, anneleri cihetinden Hz. Hasan’a (r.a.) nisbetleri bulunmakla “serîf”tirler.

VEFATI Süleyman Efendi Hazretleri (k.s.), bir ömür boyu devam eden çileli ve yorucu mücâdelesinin nihayetinde, ani bir deker hastaligina yakalandi. Kaninda yükselen seker bütün gayretlere ragmen düsürülemedi. Ve 16 Eylül 1959 Çarsamba günü, Istanbul Kisikli’daki hâne-i seâdetlerinde Rahmet-i Rahmâna kavustu.

O büyük zâtin dirisine tahammül edemeyenler, ölüsüne de tahammül edememis, cenazesinin daha önce resmi müsâade alindigi halde, Fâtih Camii avlusuna defnine mani olmuslardi. “Karacaahmet mezarliginda, polisin kazacagi bir kabre defnedeceksiniz” denilerek en tabii hakki olan Fâtih’e defni, gayr-i kanuni sekilde engellenmis ve cenazenin Üsküdar’dan Avrupa yakasina geçmesine mani olunmustu. Naasi Altunizade camiinin musalla tasinda saatlerce bekletilmis, Fatih’e defnedilmesi için yapilan tesebbüsler fayda vermemis, cenaze namazi orada kilinarak, Karacaahmet Mezarligina defnedilmistir.

O, vazifesini kemâli ile ifa etmenin huzûru içinde Refîk-i A’lâya kavusurken, Allah (c.c) ve Resûlü yolunda, i’lâyi kelimetullah ugrunda, hizmet etmek üzere binlerce baglilarini birakarak ayriliyordu.

Cehd, çile, ilim, irfan, feyz ve başarı dolu 72 yillik dünya hayatına veda ederken, geride; yüce Islâm ve imân davasina pazarliksiz, sarsilmaz bir imân ve idealle bagli yetiskin bir kadro birakiyordu.

O, bu hali ile Sevgili Peygamberimizin “Vefat edenlerden; sadaka-i câriye sahipleri, ilminden istifade edilen âlimler ve sâlih evlat birakanlarin dünya ile ilgileri kesilmez” meâlindeki peygamber müjdesine hakkiyla mazhar olmus, bahtiyar ve muhterem bir zâttir. Çünkü O, az veya çok mâlik bulunduğu malini ögrencileri için harcamis, sahip bulunduğu ilmini onlara aktarmak için karakol karakol sürünmeyi, idamla yargilanmayi, tabutluklarda ve zindanlarda çürümeyi göze almis, hayatini hiçe sayarak bütün ömrünü Kur’ân davasına hasretmis, emsâli az bulunan bir kahraman idi.

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretlerinin Kronolojisi Tarih (Miladi/Rumi)
1888/1304 Süleyman Efendi (k.s.), Silistre’nin Hezergrad kasabasinin Ferhatlar köyünde dünyaya geldi.
1913/1329 Dârü’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medreseleri Kism-i Âli (Sahn) Medresesine girdi. Dogrudan üçüncü siniftan basladi.
1915/1331 3.Sinif 1.subesini 90 üzerinden 88 puanla bitirdi.
1916(Eylül)/1332 4. Sinifi 80 üzerinden 76 ile bitirdi.
1916(30 Eylül)/1337 Medreset’ül-Mütehassisin’in (Süleymaniye Medresesi) Tefsir-Hadis bölümüne girerek Hâfiz Ahmed Pasa Medresesine kaydoldu.
1918/1334 Istanbul Müderrisligi Ruûsu verildi.
1919(27 Mayis)/1335 Süleymaniye Medresesinin Tefsir-Hadis subesinden mezûn oldu.
1926 Köyü olan Ferhatlar’i son defa ziyaret ederek 40 gün kaldi.
1927 Babasi Osman Efendi vefat etti.
1936 Bi’l-fiil irsâd vazifesine basladi.
1939 ilk defa tevkif edilerek, birinci subenin tabutluklarinda iskence ve hakaretle dolu 3 gün geçirdi.
1941 Bulabildigi bir kaç talebeye ilim ögretmeye basladi.
1944 ikinci defa tevkif edildi. Birinci sube tabutluklarinda, 8 gün iskenceye tabi tutuldu.
1949 Kur’ân kurslarinin açilmasina, sinirli da olsa müsâade eden kanunun yürürlüğe girmesiyle, Süleyman Efendi Hazretlerinin ilim ögretme faaliyeti bir nebze rahatladi.
1951 Süleyman Efendi Hazretleri, Şehzadebaşı’ndan Kisikli’ya tasindi ve Avrupa yakasindaki talebelerin tedrisini damadi Kemal Kacar’a birakti.


1951 Çamlica’da, Konya Lezzet Lokantasi sahibi Mustafa Bey’in köskünün birinci katinda ilk düzenli Kur’ân Kursu faaliyeti başladi.
1952 Çamlica’da Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin Çilehanesinin yaninda ilk resmi Kur’an Kursu, Üsküdar müftülügüne bagli olarak açildi.
1956 Cezâyir Müslümanlarinin Fransiz sömürgeciligiyle mücadelesi esnasinda, vaazlarinda “Müslüman kardeslerimize duâ edelim” dedigi için, defalarca karakola çagrildi ve ifadesi alindi.
1957 Bursa’da tertiplenen mehdilik hâdisesi üzerine tutuklandi ve Kütahya Hapishanesi’nde, 69 yasinda olmasina ragmen 59 gün hapsedildi. Idam talebiyle yargilandi, berâat etti.
1959 (16 Eylül) Istanbul Kisikli’daki Hâne-i Seâdetlerinde, 72 yasinda olduklari halde dâr-i bekâya intikâl ettiler.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst