Sezai aydın

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
3612.jpg


1952 doğumlu.
Ankara
İktisadi Ticari İlimler Akademisi


Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu olan Sezai Aydın, Şehir Tiyatroları sanatçısı olup, bugüne kadar birçok oyunda görev yapmıştır. Bir dönem Keçiören Belediyesi'nde "Cumartesi cumartesi" adlı bir çocuk eğlence programını yürütmüş olan ve kamera karşısına da geçerek sinema ve dizi filmlerde de rol alan usta sanatçı, yıllarca bir çok ünlü yerli ve yabancı karakterin seslendirmesini başarıyla yürütmüştür.

Fred Çakmaktaş’tan Bill Cosby’nin sesine Robert de Niro’dan Sylvester Stallone’ye Jack Lemon’a kadar pek çok ünlüyü başarıyla seslendirmiş bir ustadır. Bir dönem seslendirme yönetmenliği de yapan sanatçı halen İstanbul Şehir Tiyatrolarında oyuncu.

Rol aldığı oyunlar arasında:

Rumuz Goncagül
Lüküs Hayat (İst Şehir Tiyatrosu)
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (İst Şehir Tiyatrosu)
Hadi Öldürsene Canikom (İst Şehir Tiyatrosu)
Dosya (İst Şehir Tiyatrosu)

Rol aldığı filmler :

Gizli Patron
Ömer Seyfettin: Perili Köşk Servet
Beni Bekledinse
Serseri
Kınalı Kar
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
İç Güveyi Billy
Örümcek
Kanal Yumuşak G
Kaynanalar

Türkçe film izlemekten soğudum

Sezai Aydın, yabancı film seslendirmesi alanında deyim yerindeyse ülkemizdeki 'anıt' isimlerden biri. Onun sesini ilk anda hatırlayamayanlara 'Cosby Ailesi'nin babası Bill Cosby, Rocky'ler başta olmak üzere hemen bütün Sylvester Stallone filmleri, Dustin Hoffman, Al Pacino, Fred Çakmaktaş ve Robert de Niro dersek, herhalde kendisinin artık simge olmuş sesi hemen aklınıza geliverir.

Aydın, bu alandaki ağır 'kıdemi' ve tecrübelerinin de verdiği özgüvenle, genç kuşağın özensizliğine en fazla kızan seslendirme sanatçılarının başında geliyor. Ünlü sanatçının son dönemde piyasaya egemen olan dublaj anlayışına ilişkin görüşleri özetle şöyle: 'Mesleğimizin gidişatını açıkçası hiç beğenmiyorum. Dublaj sanatı, taşeron stüdyolar yüzünden tamamen ayağa düşmüş durumda. Öncelikli sorun çevirilerin kalitesizliği ve sektöre yeni giren gençlerin stüdyoda Türkçe'yi berbat bir biçimde kullanmaları. Bu iş tamamen bir ruhunu adama işi, yetenek ve çalışma da çok önemli.

Bambaşka dildeki bir filmi alıyor, onu bizden bir parçaya dönüştürüyorsunuz. Kötü tonlamalar, Türkçe bozuklukları, karakterlere uymayan sesler.. Yahu genç kardeşlerim, ustaları bir izlesenize! Geride dişimle tırnağımla kazandığım bir dizi dublaj ödülüm var. Ki onlar benim en büyük gurur kaynağım.. Bunca yıldır bu sanattan geçimimi sağlıyorum, ama inanın artık Türkçe film izlerken zevk alamaz duruma geldim.

Çevirmenler de giderek Türkçeden uzaklaşıyor, uyduruk bir dile doğru yöneliyorlar. Mesela, Allah kelimesinin anlamı Yaradan'dır, Tanrı ise 'tapılan şey' anlamındadır. Tanrı kahretsin, Tanrı yardımcın olsun gibi deyişler çevirilerde sıklıkla kullanılıyor. Dilimiz konusunda taviz vermekten hiç hoşlanmıyorum. Çünkü bizlerin ekranda verdiği her taviz, sonradan genç kuşakların belleklerine kazınıp kalıyor."

Bill Cosby'nin Dublajı

Sezai Aydın, seslendirme yaparken sesle oyun arasında bir bütünlük olmasına çalışıyor. Bu arada hoş 'iş kaza'ları olmuyor değil. Örneğin Bill Cosby'nin dublajı. Dizide Türkçe çevirinin kısa tutulması nedeniyle, dublajda kelime eklemek zorunda kalan Aydın, kelimeleri iyice yayarak seyircinin de benimsediği Bill Cosby sesini oturtmuş. Böylece Bill Cosby'nin orijinalindeki sesinden apayrı bir tip çıkmış ortaya.

Dublaj Bir Sanattır

Sezai Aydın, dublajın sanat olduğunu düşünenlerden: "Dublaj, birçok duygunun harekete geçtiği bir iş. Seslendirilecek kişinin perdedeki mimik ve jestlerini takip edecek gözün, yabancı film seslendiriliyorsa, optik sesi algılayabilecek bir kulağın olması lazım. Bunun yanında Türkçenin doğru kullanılması çok önemli. Eldeki metinle ekrandaki film arasında iyi takip yapabilmelisiniz. Duyu organlarınızın organize çalışması gerekiyor."
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst