Sandra Bullock

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.528
Puan
113
Konum
İstanbul
87456.jpg


Gerçek Adı Sandra Annette Bullock
Doğum Yeri Arlington, Virginia
Doğum Tarihi 26.06.1964
Onu Ünlü Yapan Ne? Speed'deki Annie rolü (1994)

Annesi, oldukça tanınmış bir opera sanatçısı olan Helga Bullock babası ise bir ses eğitmeni olan John Bullock.

Şarkı söyleme yeteneği ona The Thing Called Love'daki rolünü kazandırdı.

East Caroline Üniversitesi'nde oyunculuk eğitimi aldı. Okulu bitirmeden şov dünyasına girdi.

Two if by Sea filminin çekimlerinde atlara allerjisi olduğunu öğrendi.

While You Were Sleeping (Sen Uyurken) 'teki rolü için daha önce Demi Moore düşünülmüştü.

The Thing Called Love'daki Heaven Knocking On My Door şarkısını kendisi yazdı ve söyledi.

Tam bir İnternet fanatiği.

Arlington'daki Washington Lee Lisesi'nden mezun oldu.

US Magazine okuyucuları 1995'te onu en iyi kadın oyuncu seçtiler.
Lisede bir amigo kızıydı.

Alnındaki yara izi bir göle düşüp kafasını kayalardan birine çarpmasıyla oluştu.

Kardeşi Gesine Bullock, küçükken garj kapısını açmaya uğraştığı sırada Sandra'nın burnunu kırdı.

28 Days'teki rolü için bir süre bir rehabilitasyon merkezinde kaldı.

Aktör Tate Donovan ve Matthew McConaughey ile birlikte oldu. McConaughey bir kaç kez ayrılıp birleşmesi bu ilişkiyi basın için iyi bir malzeme haline getirdi.

Katıldığı bir talk-show programında Sandra annesinin katı kuralları olan bir anne olduğundan, 18 yaşına kadar dışarıya erkek arkadaşla çıkmasının yasak olduğundan bahsetmiştir.

Sandra, lisede ponpon kızlardan biriyken arkadaşları ona "sınıf paylaçosu" lakabını takmışlardı, ona "büyük ihtimalle gününüzü aydınlatacak kız" diyorlardı.

Sandra, üniversitede drama eğitimi almıştır fakat eğitimi oyunculuk kariyeri için yarım kalmıştır.

"Monster Garage" programını yapan Jesse James ile 16 Temmuz 2005'te evlenmiştir. Sandra, vatfiz oğlunu, Noel hediyesi olarak Jesse ile tanışmaya götürdüğünde tanıştığını belirtiyor.Ayrıca Jesse'i ruh ikizi olarak tanımlıyor.

Hız Tuzağı, Miss Congeniality, 28 gün, Adım adım Cinayet, Göl evi ve Sıradışı gibi önemli yapıtlara imza atmıştır.

Hız Tuzağı ve Göl evi filmlerindeki partneri Keanu Reeves ile çok iyi iki dost olduklarını belirtiyor. Sandra Bullock iletişimlerinin filmdeki gibi mektuplarla gerçekleştiğinin altını çiziyor.


1995: MTV Film Ödülü: En İyi Kadın Oyuncu, Speed
1995: MTV Film Ödülü: En İyi İkili, Speed'de Keanu Reeves ile birlikte aldı
1995: MTV Film Ödülü: En Çekici Kadın, Speed
1996: NATO/ShoWest: Yılın Kadın Yıldızı
1996: Halkın Tercihi, Favori Kadın Oyuncu
1997: Halkın Tercihi, Favori Kadın Oyuncu
1999: Halkın Tercihi, Favori Kadın Oyuncu

Filmleri

The Sprinkler Queen
Kiss & Tango
Jingle
One of the Guys
The Blind Side (2009)

All About Steve (2009)
The Proposal (2009)
The Blind Side (2009)
Premonition (2007)
The Lake House (2006)
Infamous (2006)
Miss Congeniality 2 (2005)
Crash (2004)
Two Weeks Notice (2002)
Murder by Numbers (2002)
Divine Secrets of the Ya Ya Sisterhood (2001)
Miss Congeniality (2001)
28 Days (2000)
Forces of Nature (1999)
Hope Floats (1998)
Practical Magic (1998)
Speed 2: Cruise Control (1997)
In Love and War (1996)
While You Are Sleeping (1995)
Speed (1994)
******** (2005)
Gun Shy (2000)
Making Sandwiches (1998)
A Time to Kill (1996)
Two If by Sea (1996)
The Net (1995)
While You Were Sleeping (1995)
Who Do I Gotta Kill? (1994)
Wrestling Ernest Hemingway (1993)
Fire on the Amazon (1993)
Demolition Man (1993)
The Thing Called Love (1993)
When the Party's Over (1993)
The Vanishing (1993)
Love Potion No. 9 (1992)

Sandra Bullock

" İster beyazperdede olsun ister başka bir yerde, herhangi iyi bir ilişki için gerekli olan anahtar iletişim ve karşılıklı saygıda saklıdır. Ve inanıyorum ki siz de diğer insanların gülümsediği şekilde gülümsemek zorundasınız " diyen ve seyircinin karşısına çıktığı ilk andan itibaren Amerika'nın yeni sevimli dilberi olarak anılan Sandra Bullock, bu sözleri ile bir anlamda başarısının sırrını açıklıyor.

1994 yılında Keanu Reeves ile birlikte rol aldığı " Speed " filmiyle ilk çıkışını gerçekleştiren Bullock, bu filmin peşi sıra oynadığı " While You Were Sleeping " gibi beğeni toplayan filmlerle Hollywood'un starlık basamaklarında hızla yükseldi.

Bir filmle bir anda bütün dünyanın değişebileceğinin somut bir kanıtı olan Sandra Bullock, bu hızlı yükselişini hala hayretle karşıladığını belirtiyor : " Her zaman açılmasını umut ettiğiniz kapıların bir otobüs ile birlikte bir anda açılacağını aradan bir milyon yıl da geçse hayal edemezdim. "

Yarı Alman yarı Alabama'lı olan aktris, Washington'da doğdu. Çocukluk yıllarını opera sanatçısı olan annesi ile Avrupa'yı dolaşarak geçirdi. Annesinden çok etkilendiğini belirten Bullock, sahneye ve dolayısıyla oyunculuğa olan ilgisinin o zamanlardan itibaren başladığını söylüyor. Aktris, ufaktan başladığı ilk sahne deneyimlerini şu şekilde özetliyor : " Bir operada her zaman kirli bir çingene çocuğu bulunur. İşte o bendim ".

Eğitimi dolayısıyla annesi ile dolaşmayı bırakan Bullock, herkes tarafından kabul edilebilir olma özelliği dolayısıyla okul yıllarında sivrilen bir isimdi. Okulu bitirdikten sonra Doğu Kaliforniya Üniversitesi'nde drama programına katıldı. 1985 yılıyla birlikte şov dünyasında kariyer yapmanın zamanının geldiğine inanan Bullock, bir süre ünlü dramaturglardan Sanford Meisner'in altında oyunculuk eğitimi aldı.

Üç sene boyunca sahne oyunculuğuyla ilgilendikten sonra bir Broadway yapımı olan " No Time Flat " adlı oyunda şımarık bir Güneyli dilberi canlandırdı. Tiyatrodan sonra 1989 yılında televizyona yöneldi ve " Bionic Showdown : The Six-Million-Dolar Man and the Bionic Woman " adlı bir yapımda görev aldı.

Ertesi yıl bir NBC yapımı olan romantik komedi filmi " Working Girl "de rol alan Bullock, 1992 yılında sevgilileri tarafından terk edilmiş bilimadamlarını konu alan ikinci sınıf romantik komedi " Love Potion No. 9 "da yer aldı. Profesyonel oyunculuk kariyeri içerisinde önemli bir yere sahip olmayan bu filmin ilginç yanı, aktrisi üç yıl süresince kendisiyle büyük bir aşk yaşayacağı aktör Tate Donovan ile tanıştırmasıydı.

1993 yılında Sylvester Stallone'in yanında " Demolition Man " adlı filmde rol alan aktris, performansı ile filmin yapımcısı Joel Silver'ın, uzun bir süre büyük aksiyon filmlerinde sinematograf olarak görev alan ve " Speed " filmiyle ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştirecek olan De Bont'a kendisinden övgüyle bahsetmesine neden oldu.

Önceleri Keanu Reeves için romantik yakıt olarak görülen Bullock'un, çekimler sonunda ortaya çıkan tabloda filmin ağır toplarından biri olduğu anlaşıldı. Ertesi yıl gişede yüzleri güldürmeyi başaran " While You Were Sleeping " adlı filmde rol alan aktris, aynı yıl bir John Grisham uyarlaması olan " A Time to Kill "de oynadı.

Bir anda romantik komedilerin aranan yıldızı haline gelen Bullock, 1996 yılında " Two If by Sea " adlı filmde hızlı konuşması ile tanınan komedyen Denis Leary ile birlikte oynadı. Filmde istediği rol arkadaşını bulamayarak uyumsuz bir ikili portresi çizen Bullock, Ernest Hemingway'i canlandıran Chris O'Donnel ile " In Love and War "filminde oynadı. Filmde savaşta gönüllü hemşirelik yapan Agnes Kurowsky'i canlandıran aktris, 1997 yılında kötü tasarlanmış " Speed 2 : Cruise Control "da rol aldı.

Sinemadan kazandıklarıyla Fortis Films adlı bir yapım şirketi kuran Bullock, 1998 yılında " Hope Floats " filminin yapımcılığını üstlendi. Aynı yıl Nicole Kidman ile birlikte sihirle uğraşan New England'lı iki kız kardeşin hikayesini konu alan " Practical Magic " adlı filmde rol aldı. DreamWorks'ün yapımcılığını yaptığı " The Prince of Egypt "de seslendirme yapan aktris, Ben Affleck ile " Forces of Nature " ve Liam Neeson ile de " Gun Shy " adlı filmlerde rol aldı.

2000 yılı içerisinde yaşamda ikinci bir şans arayan alkol bağımlısı bir yazarın hikayesini konu alan "28 Days " de rol alan Bullock, aynı yıl rol aldığı " Exactly 3:30 "de de dakiklik sorunu yaşayan bir iş kadınını canlandırmıştı. Donald Petrie'nin yönettiği " Güzel Dedektif " filminde ise, işi gereği bir güzellik yarışmasına katılmak zorunda kalan FBI ajanı Grace Hart'ı canlandırdı.

2002 yılında Barbet Schroeder'ın yönettiği " Murder By Numbers " ile kamera karşısına geçen Bullock, filmde cinayet masası dedektifi Cassie Mayweather rolündeydi. Aktristin son çalışmaları arasında " Two Weeks Notice " ve " Exactly 3:30 " isimli filmler yer alıyor...film.gen.tr/bigglook



‘Oğlum’ diyeceğimi hiç düşünmezdim

Sandra Bullock, son zamanlarda çeşitli sebeplerle manşetlere taşındı. Oscar kazandı, kendisini aldattığı için eşi Jesse James’i terk etti ve anne oldu. Bullock, evliliğinin bitişini ve evlat edindiği üç aylık bebeği Louis’i Hello! dergisine anlattı.

Evlat edinmeye ne zaman karar verdiniz?

- 2005 yılında gerçekleşen Katrina Kasırgası’ndan sonra New Orleans’da çok fazla zaman geçirmiştik ve bir an, oradan bir bebek alarak hayatını değiştirme fikri oluştu. Evlat edinme sürecine dört yıl önce başladık. Hiçbir zaman da gelecek olan bebeğin ne renk olacağı, nasıl bir tipi olacağını düşünmedik.

Oğlunuzla nasıl tanıştınız? Nasıl bir deneyimdi?

- Dürüst olmak gerekirse, bizi ilk aradıklarında panikledim. Ödül sezonunda tüm medyanın ilgisini çekmek anlamına geliyordu bu. Tüm bu çılgınlığın içine bir bebeği getirmenin nasıl olacağını, onu güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşatmayı nasıl sağlayacağımı düşünüp korktum. Ama Louis’le tanıştığım ilk an, dünya bir anda sustu sanki. Onunla tanıştığımda, ‘ışte, buradasın’ dedim. Sanki o hep ailemizin bir parçasıydı.

İsmine nasıl karar verdiniz?

- Aklımıza gelen ilk isimdi. Ona baktığım an, Louis Armstrong’un şarkısı “What a Wonderful World” çalmaya başlıyor zihnimde. Başka bir dolu isim denedik ama Louis hep kaldı.

BANA BUNLARI SÖYLESEYDİNİZ DELİ OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜRDÜM

Oğlunuz eve gelince, ailece bir kutlama yaptınız mı?

- Herkes bunun gizli kalması için elinden geleni yaptı. Sanki bir CIA göreviymiş gibi, benim ödül sezonunda her gün bir yere gitmeme, yoğun programıma karşın Louis’i gizli tutmaya çalışıyorduk. Hekimler bile siyah arabalarla geceleri geliyordu kontroller için. Bir arkadaşımız bris (Yahudilere özgü sünnet seremonisi) hazırladı, çünkü prosedürden dolayı hastaneye gidemiyorduk.

Neden bir sır olarak sakladınız?

- Bu haber, bizim dışımızdaki dünyada büyük etki yarattı. Fotoğrafçılar 7/24 dışarıda beklemeye başladı. Hayatının böyle olmasını istemiyoruz. Louis’in ödül sezonunun enerjisinden etkilenmesini istemedim. Onu tamamen kendime istedim. Ama bir taraftan da olaylar paralel ilerliyor. Ben, evlat edinen bir ailenin hikayenin tanıtımını (The Blind Side) yapıyorum, biz de aynı durumu yaşıyoruz. Bana bir gün bunun olacağını söyleseydiniz, deli olduğunuzu düşünürdüm! ‘Oğlum’ diyeceğimi hiç sanmazdım. Birlikte çalıştığım insanlar, neden onlarla evimde buluşmadığımı bir türlü anlayamadılar. Makyözüm, neden gözaltlarımın o kadar yorgun göründüğüne anlam veremiyordu. ıki üç saatlik uykularla katıldığım törenlerde hep bir an önce Louis’e kavuşmak istiyordum. Onu içten olmayan bir dünyada yetiştirmek istemiyorum.

İHANETİ ÖĞRENİNCE LOUIS’İ ALIP ÇIKTIM

Oscar sonrasında Jesse’in sizi aldattığı öğrendiniz. Bir gazetede haber yer alana kadar onun sadakatsizliğiyle ilgili hiç fikriniz yoktu değil mi?

- Ah, kaçınılmaz soru! O telefonu aldığım ana kadar hiçbir fikrim yoktu. Sanki tüm bunlar yüzlerce yıl önce olmuş gibi geliyor bana. Tek hatırladığım, “Akbabalar üşüşmeden Louis’i buradan alıp götürmeliyim” diye düşündüğümdü. Milyonlarca yıl geçse de böyle bir şey olacağını düşünmezdim. Olmamasını isterdim, zaten hâlâ gerçek gibi gelmiyor bu yaşadıklarım.

Haberlere nasıl tepki verdiniz?

- Yapabileceğim tek şeyi yaptım. Kendime birkaç kıyafet aldım, Louis’in eşyalarını da topladım ve kasabama doğru yola çıktım. Konsantre olduğum tek şey Louis’di. Ailem ve dostlarım yanımdaydılar, Louis’in hayatının güvenli ve huzurlu bir şekilde süreceğiyle ilgili bana destek oldular.

Boşanma davası açtınız mı?

- Evet, boşanma davası için başvurdum. Ne söylenir bilemiyorum. Üzgünüm ve korkuyorum.

Jesse’le şu anki ilişkinizin nasıl tanımlarsınız?

- Farklı bir şekilde. Hem acı hem tatlı. Yeni bir anlayış. Bir bağışlama. Onun düzelmesine destek olma. Yollarımız ileride kesişir mi gerçekten bilemiyorum. Jesse, harika bir babadır. Umarım bir gün Louis bu deneyimi tadar, bizim Jesse’le hayatımızın nasıl gideceği değil önemli olan.



BENDEN BAŞKA KİMSE ALTINI DEĞİŞTİRMESİN

Jesse’in çocuklarının üvey annesisiniz. Onlar hayatınızın bir parçası olmaya devam edecek mi?

- O çocuklar olmadan hayatım nasıl devam eder bilemiyorum. Jesse ve ben çocukların öneminin farkındayız. En sağlıklı şekilde nasıl yapacaksak, ortak ebeveyn olmaya devam edeceğiz. Louis de onların kardeşi.

Yeni bir anne olmanın en şaşırtıcı yanı nedir?

- Üç saatlik uykuyla durabileceğimi gördüğümde çok şaşırdım. Bir insanın çığlığının altı farklı şey ifade edebileceğini öğrendim: açım, ıslağım, yorgunum, rahat değilim, acı çekiyorum ya da gazım var. Bir de Louis sanki hep buradaydı gibi hissediyorum. Sanırım bunu söyleseydiniz çok şaşırırdım.

Bekar bir anne olarak çok fazla işiniz oluyordur. Yardıma ihtiyacınız oluyor mu?

- Şu anda sadece çocuk bakımına odaklandım. Ailem ve dostlarımdan oluşan tatlı bir grup bana yardımcı oluyor. Ama benden başka hiç kimsenin altını değiştirmesini istemiyorum. Bu hayatımdaki ilk deneyim ve hiçbir şeyi kaçırmak istemiyorum.

O FOTOĞRAF BENİ ŞOKE ETTİ

Jesse James’in Nazi şapkasıyla çekilmiş fotoğraflarını gördük. Onun Nazizm’e ya da ırkçılığa ilgisini hiç fark etmiş miydiniz?

- O fotoğraf beni şoke etti ve çok üzdü. Benim evlendiğim adam bu değil. Bu, aptalca ve bilgisizce! Irkçılık, anti-semitizm, seksist bakış açısı, homofobi, Nazizim, bu görüşlerin benim hayatımda yeri yok. Umarım Jesse de bir gün bunları söyler.

GİTMESİNE İZİN VERMEMEK BENCİLLİK OLURDU

Jesse James: “Bütün hayatım zor kararlarla dolu. Eşimi bırakma kararı ve Louis’i evlat edinme sürecine devam etme kararı en zoruydu. Louis’e olan sevgim, kalbimde çok büyük bir yer kaplıyor. Sandy (Sandra Bullock) benim hayatımın aşkı ama onun acı çekmesine ve harap olmasına neden oldum. Gitmesine izin vermemek bencillik olurdu. Herkesin düşündüğü gibi biri olmadığımı kanıtlama zamanı. Bütün kalbimle biliyorum ki dört çocuğumun da sahip olabileceği ve Sandy’nin hak ettiğini verecek en iyi baba benim. Son 30 günde attığım adımlar (rehabilitasyonda) bunların gerçekleşmesi için temel. Ömür boyunca gerçek bir koca ve baba olacağımla ilgili bir taahhüt.”
Hürriyet
 

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
aynen bende çok seviyorum..... Göl evi diye filmine bayılmıştım... gerçi bütün filmleri harikaaaaa...

teşekkürler...:hhhhhh:
 
OP
nk83

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.528
Puan
113
Konum
İstanbul
Bende çok severim filmi kötü bile olsa izliyorum :) göl evi güzeldi gerçekten Keanu Reeves ve Sandra Bullock uyumu çok iyi speed filminde de beraberlerdi çok severim bu ikiliyi...

Favorilerim
1-While You Are Sleeping
2-28 Days
3-Practical Magic
4-The Lake House
5-The Proposal
 

Arina

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
49.102
Tepki
50.485
Puan
113
Yaş
40
Konum
..
Çok beğendiğim bir aktrist. Özellikle The Blind Side filmi süperdi. Kesinlikle Oscar'ı haketti yani :eek:
 

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
39
Konum
Çıkmaz Sokak
Keanu Reaves'i de ayrıca beğeniyorum rüzgarım.

Kasım da aşk başkadırı izlediniz mi?Muhteşemdi,izlemediyseniz muhakkak izleyin derim

Göl evinin cdsine baktım bir ara bulamadım:dertli:
 
OP
nk83

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.291
Tepki
83.528
Puan
113
Konum
İstanbul
Evlat edinmişti çikolata gibi dimi maşallah...
 

Lilav

Daimi Üye
Katılım
28 Haziran 2010
Mesajlar
22.427
Tepki
21.987
Puan
113
Yaş
40
Konum
Almanya
cok begeniyorum ben ilk bastaki resmini avatarinda kullaniyordun yaa sana cok yakisiyordu canim:eek:ys:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst