
Ramazan-ı Şerif, bir kutlu ay, bir kutlu günler ve geceler topluluğu. Her dakikasında nefs ile savaş var, her zerresinde Allah’ın rızasına kavuşmak.
Öyle ki maksadımız, ne öne gelen yemekler ağza götürülebilsin, ne de ok gibi sivri, zehir gibi acı sözler ağızdan çıkabilsin…
Ramazan ‘da gönül, dil, mide, akıl hepsi topyekun temizlenmede, arınmada, susmada hâsılı terbiyede ama bir o kadar da teyakkuzda. Teyakkuzda çünkü her daim hazır ve nazırlar Allah kelâmı bir güzel söz sarfetmek, dua etmek, besmeleyle iftar ve sahura ermek için.
Buyrulduğu üzere; “Recep mahsul ekme ayı, Şaban ayı mahsulü yetiştirme ayı, Ramazan ayı da mahsulü biçme ayı.” Ramazan-ı Şerif’te faydalı mahsuller derip, Rabbimiz’in huzuruna çıkmak nasip olsun hepimize.
Dillere pelesenk olan “ aah o eski ramazanlar” sözünden sıyrılıp, geçmiş ramazanlara ağlamaktansa, geçmiş günahlarımıza ağlamak daha evla, daha akilâne değil midir? Ramazanda yalnızlığı ganimet bilip, kendimizi hesaba çekmek Ramazan’ın ihyası için daha elzem değil midir?
Şu mübarek aylarda nefsine galebe çalan, ibadetini huşû ile gerçekleştiren, yoksulu fakiri, açı gözeten, Rabbi’ne kul, etrafına örnek olabilen, ahlaklı, edepli, saygılı, akıllı, usulünce söz söyleyip, işiten Müslümanlardan olmamızı Allah’dan niyaz ederiz.
Ve ey Ramazan, hoş geldin gönül hanelerimize! Sana layık olmaktır emelimiz…
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun.