Ramazan Ayını Nasıl Değerlendirelim,

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
Seneden seneye hayır, bereket, nur ve feyizle gelen, her gelişinde huzur ve rahatın arttığı ve kötülüklerin azaldığı aziz misafirimiz Ramazan Ayı başlıyor.
Misafire güzel davranmak, onun hoşlanmadığı hareketlerden kaçınıp hoşlandığı şekilde hareket etmek, o misafiri ağırlayanlar üzerine borçtur. Nur ve huzur ayı olan Ramazan ayına ise diğer misafirlerden daha çok hürmet etmek gerekiyor.

Ramazan Ayını nasıl değerlendirmeliyiz:
Günahlardan, diğer aylarda kaçındığımızdan daha çok kaçınmalı, ibadetlere de diğer aylarda sarıldığımızdan daha fazla sarılmalı zekat ve sadaka vermeliyiz. Sünnet olarak teravih namazını kılarken, diğer bir sünneti, yani Kur’an hatmini unutmamalı, bu ay içinde mutlaka bir hatim yapmalıyız.

Bol bol Kur’an okıumalı bilmiyorsak öğrenmeye çalışmalı veya bildiklerimizi okumalıyız. Namaz kılan her Müslüman İhlâs Sûresi’ni bilir. Öyleyse, Kur’an okumasını bilmeyenler de Peygamberimiz (sav)’in, “Kur’an’ın üçte birine denktir” buyurduğu İhlâs Sûresi’ni okumalıdırlar. Her birinin başında Besmele çekerek, meselâ 100 defa İhlâs Sûresi okumak 10 dakika sürmez. Ebedî hayatımıza yatırım için her gün hiç olmazsa 10 dakikamızı ayırarak 100 defa İhlâs Sûresi okumak bize çok şey kazandıracaktır.

Allah’ın varlığı ve birliğinden bahseden bu sûreyi, sadece Ramazan ayında değil, bütün sene boyunca okumakta büyük mükâfat vardır. Sadece Kur’an okumasını bilmeyenler değil, bilen bilmeyen herkes bu mübarek sûreyi bol bol okumalıdır.

Bilhassa iş-güç sahibi olanlar, Teravih namazını kıldıktan sonra fazla zaman geçirmeden yatıp uykusunu almalı, sahurdan sonra da yatmamalıdırlar. Sevabı en bol olan vakit, seher vakti, yani imsak ile güneş doğması arasıdır. Bu vakti ibadetle geçirmeye çalışmalıdır. Ancak, imsaktan sonra nafile namaz kılmak mekruh olduğundan, nafile namazları imsaktan önce kılmalı, ondan sonraki vakti diğer ibadetlerle geçirmelidir. Kur’an okumak, salevâtı şerife, zikir ve dua gibi ibadetlerle.
Geceleri kılınan Teheccüd namazının sevabının sınırı yoktur, İmsaktan önce davranıp, Teheccüd namazı niyetiyle kılınacak olan, meselâ 6 rek’at Teheccüd namazı, 10 dakika sürmez.

Ramazan-ı Şerîfte Peygamber Efendimizin tavsiyelerinde yer alan belli başlı birtakım husûslara dikkat etmek gerekir:
a. Kelime-i şehâdet,
b. İstiğfâr ve zikir,
c. Cenneti tahsîl edebilmek için bolca amel-i sâlih,
d. Cehennemden kurtuluş için harâmlardan ve kerâhetten sakınmak,
e. İmkânlar nisbetinde çokça hayır ve hasenatta bulunmak, kırık ve mahzûn kalblerin duâsını almak,
f. Oruçlu bir kimseye iftar ettirmek. gibi

Hazret-i Peygamber ‘sallâllâhü aleyhi ve sellem’:
‘Oruçla Kur’ân, kıyâmet gününde kula şefâat edecektir. Oruç, sabrın yarısıdır.’ buyurmuşlardır.
Orucun sevabı Cenâb-ı Hakk katında saklıdır. Hadîs-i kudsîde buyurulur:
“Âdemoğlunun her amel ve hareketi kendisine âiddir. Oruç ise böyle değil! Çünkü o, benim içindir. (Çünkü ben yemem, içmem ve bütün beşerî sıfatlardan münezzehim.) Dolayısıyla ben, onun mükâfâtını (husûsî bir şekilde) bol bol vereceğim.”

Hadîs-i şerîfte buyurulur:
‘Cennet seneden seneye Ramazan için süslenerek şöyle der:
Allâh’ım! Bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl’ (Taberânî)
Yine Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem- buyurur:
‘Oruç tutunuz ki, sıhhat bulunuz!’ (Taberânî)
‘İftarı acele ediniz; sahûru geciktiriniz!..’

Oruçlarımızı sakatlayacak ihmâllerden kaçınmak gerekir. Öfkeden şiddetle uzaklaşmalıdır.
Oruçlarımızı Allâh -celle celâlühû- beraberliğinde tutmamız için ‘sahur, terâvih, zikir, Kur’ân ve duâ’ gibi mânevî istinadlardan lezzet almak îcâb eder.

İftar zamanı da, duâların kabûl olduğu ince bir vuslat demidir. Bunun içindir ki, bu heyecanlı anların birlikte yaşanması da ayrıca bir rahmet ve huzûr kaynağıdır. Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem- buyururlar:
‘Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun ecri gibi -oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeden- ecir alır.’ (Tirmizî)

Bu müjdeyi duyan ashâb-ı kirâmın fakîrleri, Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem-?e gelerek kendilerinin zenginler gibi oruçluyu doyuracak derecede iftâr yemeği vermeye güçlerinin yetmediğini hüzünle arzettiklerinde de Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, şöyle buyurdular:
‘Kim bir oruçluyu bir hurma ile iftâr ettirirse veya bir içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftâr ettirirse, Allâh Teâlâ, ona aynı sevabı verir.’

Ramazan ayının en kıymetli kısmı son 10 günüdür. Sevgili Peygamberimiz (sav), bu 10 günde, ibadeti son derece artırırlardı. Bize onun gibi yapmak yakışır.

Bir Müslüman manevî cihetten Ramazan ayında nasıl olursa, bütün senesi öyle geçer. Ramazan’da derlenip toparlanamayanlar, sene içinde kolay kolay toparlanamazlar. O halde, kendisinde manevî eksiklik görüp bunu gidermek isteyenler, ne yapıp edip vaziyetlerini düzeltmelidirler. Bunun için lâzım olan sermaye, Ramazan Ayının son 10 günüdür Kadir Gecesi bu 10 gün içinde yer alır.

O, öyle değerli bir gece ki, o gecede yapılan ibadetler insanın bütün günahlarını silip süpürüyor. İşte sevgili Peygamberimizin bu husustaki müjdesi: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesi’ni ihya ederse (o gece ibadet ederse) geçmiş günahları af olunur.”

Günah sıkıntısı çekenlere, onun manevî ağırlığından rahatsız olanlara işte bulunmaz fırsat…
Bayram geceleri de çok değerli gecelerdendir. Bu geceleri de ibadetsiz geçirmemelidir. Bayram gecesi, Ramazan’ın son günüyle, bayramın ilk gününü birbirine bağlayan gecedir…

Kur’an ve orucun, hakkını verenlere ahirette şefaat edeceği hadis-i şerifte haber veriliyor.

Alinti
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst