Peygamber Ziyaretinize Gelse Dini Yazılar

mes32

Daimi Üye
Katılım
28 Kasım 2011
Mesajlar
1.315
Tepki
1.200
Puan
113
Yaş
36
Konum
ısparta
"Bir gün Peygamber ziyaretinize gelse, Yalnızca birkaç günlüğüne çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı"
Bunu okuduğunuz anda, inancı sıkı veya gevşek nasıl biri olursanız olun hafiften sarsılıyorsunuz


Gerçekten de ne yaparız Peygamber kapımızı çalıverse! Hele O'nu dilinden düşürmeyen ama bir yandan da hayatın harala gürelesi içine "düşen"ler nasıl bir telaşa kapılırlar acaba?



Ancak bu şiirimsi metni yazan aslında neler yapacağımızdan emin Diyor ki
"Biliyorum Böylesine şerefli bir konuğa en güzel odanızı açacağınızı, Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını, Ve inandırmaya çalışacağınızı, Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı; Fakat söyleyin bana, Evinize doğru gelirken gördüğünüzde, O'nu hemen kapıda mı karşılayacaksınız? Yoksa içeri almadan önce, aceleyle, Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp Yerine Kur'an'ı mı koyacaksınız? "


Diyor ki


"Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?
Ve bunun yerine ortalığa, Kitaplığınızın raflarında tozlanmış, Hadis kitapları mı çıkaracaksınız? Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz? Yoksa telaşla ne yapayım diyerek, Sağa sola mı koşturacaksınız?"


Diyor ki


"Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla? Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız, Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle? Şimdi söyleyin açık yüreklilikle, Onun kalmasını ister misiniz sizinle?
Sonsuza dek, hep birlikte Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız, Ziyareti bitip gittiğinde?"



Kabul edelim ki çok etkileyici bir sorgulama bu! İnananların kendilerini hep eksik, hep kusurlu görme (ama alttan alta da kendilerini değil de çağı suçlu çıkarma) eğilimini destekleyici mahiyette bir etkisi var
Ve adım gibi eminim ki, bu metin şimdi Mevlit Kandili ve Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yine internette sık sık karşımıza çıkacak, e-mektup yoluyla ondan ona dolaşacaktır


Yalnız namazında niyazında olanlara değil, belki daha çok da benim çevremden insanlara; yani az çok bu manevi iklimi soluyan ama kafası hep bulanık kalanlara ulaşacaktır


O yüzden, belki "senin üzerine vazife değil ki" diyeceksiniz bana ama konuyla ilgili bir iki satır not düşmek istiyorum şu köşeye


Çünkü bu gönül çalan, inananları hemen etkileyen metnin ciddi sorunları var



Asrı Saadet, bazılarının uzaktan uzağa sandığının aksine aynı bugün gibi insani ve toplumsal eksikler, kusurlar, hınçlar, nefretler, düşmanlıklar, ayrılıklar, açgözlülükler ve yalan imanların iktidarıyla doluydu Merak eden açar kitapları okur, okuyunca da şaşkınlıktan küçük dilini yutar O çağı "saadetli" kılan O'nun varlığıydı O'nun yaşadığı bir dönemde yaşamak, aynı vakti ve atmosferi solumaktı saadet


"Peygamber ziyaretimize gelse ne yapardık?" diye dövünmeye kalkışmadan önce bunu bilmek gerekir O, içerisinde hangi rüzgarlar esiyor olursa olsun, ziyaretinin değerini bilen her evin değerini vermişti!
O'nu yakından tanıyanların deyişiyle "umanı umutsuzluğa düşürmeyen, güleryüzlü, yumuşak huylu, asla bağırıp çağırmayan" Peygamber'in ziyaret ettiği bir eve "bakalım içeride ne kusurlar ne sapkınlıklar göreceğim" fikri ve duygusuyla gireceğini hayal etmek ve ettirmek yanlıştır


Ziyaret edilenler açısından da asıl olan O'na gönüllerini açmalarıdır Yoksa yalancıktan çeki düzen verilmiş evlerini değil
Korkuya, telaşa ne gerek var? Huysuzluğa, karamsarlığa ne gerek var? Gelen Peygamber



"Bir an önce gitmesini isteme" konusuna gelince Kimsenin bu konuda başkası yerine konuşma, bu soruyu siyasal-toplumsal bir sorgulama haline getirme hakkı yok


Çünkü


Gelen "sevgili"yse eğer, kim gitmesini ister?
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst