Öğretmen Öğrenci Skeçleri

Şekerpare

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2011
Mesajlar
14.496
Tepki
20.501
Puan
113
Konum
Mutluluklar Diyarından (:
(Öğretmen uçuk bir tiptir.) Öğretmen derse gelmeden önce öğrenciler kendi arasında konuşmaktadır. Plan yapmaktadırlar.

I. Öğrenci: Bugün hiç keyfim yok aslanım ya.

II. Öğrenci: Meraklanma birazdan keyifleniriz. (Güler. Mümkünse Aykırı bir gülüş)

III. Öğrenci: Ödev yaptınız mı lan?

II. Öğrenci: Saf olma oğlum ödev yapılır mı nolcak kafalarız şimdi hocayı.

I. Öğrenci: Bugün hocayla uğraşmayalım be.

III. Öğrenci: Hocayla uğraşmasak ne olacak ki. Nasıl olsa o bizimle uğraşacaktır.

I. Öğrenci: Eh Görelim bakalım.

(biraz sonra hoca oynayarak içeri girer.) Çocuklar hocaya bakar şaşırır. Sonra hocaya uyup onlar da oynamaya başlarlar. Hoca kendine gelir. Bir süre çocukların bu halini izler. İzledikçe kızar, bağırır:

Öğretmen: Kesin ulan bu ne kepazelik böyle noluyor burada? Öğretmen böyle mi karşılanır? Haylaz herifler oturun yerinize.

II. Öğrenci:Ama hocam baktık ki neşeniz yerinizde sabah sabah oynuyorsunuz biz de size uyduk.

Hoca: Neyyyy! Bak bak bak bir de iftira ediyor. Ben oynuyor muşum. Öğretmen derste oynar mı densiz?
II. Öğretmen: Peki hocam oynamıyordunuz. Biz kendi kendimize oynuyorduk.

III. Öğrenci(öğretmenin yüzünde izler vardır): Öğretmenim yüzünüze noldu?

Öğretmen: Püsü cırttı.

I: öğrenci: Noldu hocam noldu?

Öğretmen:püsü cırttı oğlum püsü cırttı. Akşam saati kurdum, yattım. Sabaha karşı saat çalmaya başladı. Saati kapatayım diye elimi attım. Mauuuuuk diye bir ses geldi. Meğerse benim püsü saatin yanına yatmışımış. Ben de onu avcuma alınca korktu. Yüzümü bu hale getirdi işte.

Öğretmen: (Öğrencilerin hepsi aynı anda gülerler.) Kesin lan soytarılar. Oturun yerinize.

II. Öğrenci: Öğretmenim öğretmenler gününüz kutlu olsun. Hediye alamadım geç kalıyom diye ama bari parasını vereyim der 1 lira uzatır.

Öğretmen: Eh napalım böyle de kabul edelim bari. Sağol oğlum.

II: Öğrenci: (Bekler)

Öğretmen: eeeee Ne bekliyorsun?

II. Öğrenci: Paranın üstünü

Öğretmen: Ne üstü oğlum?

II. Öğrenci: Hediye 50 kuruştu hocam ben size 1 lira verdim verin 50 kuruşumu.

Öğretmen: Elini cebine atar. Tamam tamam al 50 kuruş sana. Otur yerine der.

Öğretmen: (hoca yoklamayı alır. Defteri yazar )

I. Öğrenci: Nerde lan malzemeler?

II. Öğrenci: (Cebinden bir paket çıkarır. İçinde zeytin, simit ve kaynamış yumurta vardır.) Sıranın üzerine örtü sererler. ) Yumurtaya bak yumurtaya. Sabahleyin bizim celfin yumurtladı kaptım geldim.

III. Öğrenci: Oyyy oyyy oyyy simit de çıtır çıtır. (Öğretmenin dikkatini oraya çekerler.) Yiyecekleri yemeğe başlarlar.

Öğretmen: Noluyor lan orda?

II. Öğrenci: Hiç hocam. Acıktık da. Bir şeyler atıştırıyoruz. Sen de gel buyur hocam . karnın aç duruyor.

Hoca: Eh bi tadına bakim bari.

I. Öğrenci: Diğerlerine) Buldu beleşi tok olsa da yer bizim hoca valla.

Öğretmen: (Bir yandan atıştırır.)Aslında kahvaltı yaptım ama sırf hatrınız için yiyom ha.Bu arada ödevleri de çıkarın bi yandan yiyelim bi yandan da kontrol edeyim ben. Bu söz üzerine çocukların iştahı Kaçar.

III. Öğrenci: Boğazına bir şey kaçar) Aman hocam ağzımızın tadını bozma ne güzel yiyoruz işte şurda ne ödevi yaaaa

Öğretmen: Çıkarın çıkarın kontrol edecem yapmadınız mı yoksa?

I. Öğrenci: Hocam hiç sorma

Öğretmen: Noldu oğlum

I. öğrenci: Ağlamaklı olur. Anlatması çok zor hocam. Bir bilsen ne kadar acı, ne kadar acı.

Öğretmen: Anlatsana oğlum noldu?

I. Öğrenci: Babaannem hocam. (Bağıra Bağıra ağlamaya başlar sümkürür.)

Öğretmen: Noldu oğlum babaannene.

I. Öğrenci: Domuz gribi oldu. Evde ateşler içinde yatıyor. Yemeden içmeden kesildi hocam. Köye gitmişti geçen. Bizim köyün yükseklerinde yaşayan domuzlar inmiş aşağıya. Bulaştırmışlar neneme gribi bir görsen nasıl hapşuruyor nasıl hapşuruyor. Getti koskoca kadın gettiiii.

Öğretmen: Tamam oğlum tamam. Sakin ol. Öğretmen bir anda bir şeyi hatırlamışçasına irkilir. Bi Dakka Bi Dakka. Kim hastalandı demiştin.

I. Öğrenci: Babaannem.

Öğretmen: Oğlum senin babaannen 2 hafta önce ölmemiş miydi ? O yüzden ödev yapmamıştın ya.

I. Öğrenci: (Eyvah) Şeyyyy öğretmenim o ölen babamın babaannesiydi. Bu haftada benimki hastalandı. (Ağlamaklı olur) Ya hocam hayat böyle işte. Birini daha yeni yollamışken, öbürü de tutturdu ben de gidecem diye.

Öğretmen: (Üzülür, ağlamaklı olur, çocuğun boynuna sarılır. Çocuğu hafifçe iter. )

Noluyor lan ne bu laubalilik! Ödevini yapmıyorsun bir de şaklabanlık ediyorsun. Otur yerine. Sıfır.

(Diğer öğrenciler kahkahalarla gülerler.

ÖğretmenII.Öğrenciye döner) Sen neden yapmadın bakim ödevini?

II. öğrenci: Valla hocam elektrikler kesildi yapamadım.

Öğretmen: Heh Bizim evde de lağım tıkandı günlük planı yapamadım. (Sonra irkilir) Oğlum bu klasik bahaneler bayatladı artık bunları biz öğrenciyken bile yutmuyordu öğretmenler otur yerine sıfır.

(Diğer öğrenciler gülerek dalga geçerler.)



Öğretmen: (üçüncü öğrenciye yönelir.) Sen yaptın mı ödevini bakim?

III. Öğrenci: (sırıtır. Diğerlerin dönerek) Bakın şimdi der. Hayır yapmadım hocam ama bir sor bakim niye yapmadım. (öğretmen öylece bakar.) Sor hocam sor bakim neden yapmamışım?

Hoca: (meraklanır) Niye yapmadın?

III. Öğrenci: Şimdi hocam karşı mahalle ile maçımız var. Cumartesi antrenmana çıktık tabi taktikler çalışmalar falan. Eeeee tabi önemli maç hocam Fener Galatasaray maçı bizimkinin yanında gazozuna maç gibi kalır tabi.

Öğretmen: Allah Allah. Eeee Anlat

III. Öğrenci: Pazar günü maç saati geldi çıktık maça ben hem teknik direktör hem kaptanım hem sol bek oynuyorum hem hakemim bir yandan da forvete destek veriyorum.

Öğretmen: Devam et oğlum maça geç. (Heyecanlanır)

Öğrenci: (ortaya geçer) Hocam arkadaş topu bana verdi bir çalım ona attım sonra rakip defanstan ard ardına on beş oyuncuyu geçtim baktım kaleciyle karşı karşıyayım

Öğretmen: Vur oğlum at golü artık

III. Öğrenci: Olmaz hocam böyle kolay gol atmak bize yakışmaz. Döndüm geri baktım üç defans oyuncusu üstüme geliyor. Üçünü birden çalımladım bizim sahaya doğru gidiyorum ki biri seslendi yanlış kaleye gidiyorsun lan salak dedi arkadaş döndüm ordan tekrar bir çalım bir çalım daha kaleciyle karşı karşıyayım bir çalım da kaleciye (Öğretmen de öğrenciyle beraber maçtaymış gibi çalım atmaya başlar.)

Öğretmen: Gooooooooool goooooooooool?

III. Öğrenci: Ne golü hocam ne golü?

Öğretmen:eeeee kaleciyi de çalımladın atsana gölü oğlum?

III: Öğrenci: Valla hocam o gazla dayanamadım. Kaleye de attım bi çalım ve tabi auta gitti top.

Öğretmen: Tüh yazık olmuş.

III. Öğrenci: Eh işte hocam maçı böyle kaybettik. Ben de o moral bozukluğuyla gittim eve yattım. Uyandım okula zor yetiştim valla.

Öğretmen: aferin oğlum iyi ki okula geç kalmamışsın der sırtını sıvazlar. (Çocuk arkadaşlarına pişkin pişkin bak nasıl yutturdum derken hoca çocuğun sırtına bi tokat atar. ) Geç yerine soytarı herif der. Otur Sıfır der. (Diğer öğrenciler kahkahayı koparır.)

Öğretmen: Eveeet geçelim dersimize. Nerde kalmıştık?

II. Öğrenci: Hocam en son toplama işlemindeydik. Benim kafam karışmıştı. Bi soru sormuştum tam dayak yiyecektim. Zil çaldı. Size çok kırgınım hocam.

Öğretmen: Noldu oğlum anlatsana?

II: Öğrenci: küs numarası yapar. Sırtını döner omuz silker.) valla hocam çok kırgınım söylemem.

Öğretmen: Hadi söyle oğlum meraklandırma insanı.

II. öğrenci: Hocam geçen toplama işlemini anlatıyordunuz. Dediniz ki beş ile beşi toplarsanız on eder. Tamam inandık. Sonra altı ile dördü topladınız. Yine on etti. Eh dedik hadi hocamızın hatrı var buna da inandık. Üç ile yediyi topladınız bilin bakalım yine kaç çıktı? (pişkin pişkin hocaya bakar)Yine on dediniz hocam yaaaa. Bizimle dalga mı geçiyorsunuz hocam ya? Tamam matematiğimiz kötü olabilir ama bu hiçbir şey bilmiyoruz anlamına da gelmez. Yani bu kadar da cahil zannetmeyin bizi hocam çok kırıldım teessüf ederim.

Öğretmen: Hasbinallah. Oğlum ne diyeyim ben size yirmi dokuzdan dokuz çıkıyorsunuz yirmi buluyorsunuz benden sınıf geçeceksiniz.

I. öğrenci: haklısınız hocam yirmi dokuzdan dokuz çıkınca yirmi kalır mı hiç? Benim matematiğim çok iyi.

Öğretmen: Gel bakim sen buraya benim akıllı oğlum gel Tahtaya bir üçgen çizer iki köşesine sayı yazar bir köşeye x yazar. X’i bul bakalım oğlum. Der

III. Öğrenci: Parmağıyla X’i gösterir işte hocam X burada der.

Öğretmen : Aferin oğlum işte böyle der. Şimdi bana g ile başlayan üç kelime kur bakim.

Öğrenci: G ile mi hocam?

Öğretmen: Evet G İle.

Öğrenci: Şu bildiğimiz G ile ha tamam. Şey eeee Gavun, garpuz, gabaaaaak.

bu sırada kapı çalar.

(İçeriye giren birinci öğrencinin babasıdır. Öğretmen müfettiş geldi zanneder.)

Veli: Elini arkaya bağlamıştır. İyi dersler hocam der.

Öğretmen: (Seyirciye döner. Eyvah müfettiş geldi. Tavuk da yok napacaz şimdi? Der.) Düğmesini ilikler velinin yanına yaklaşır efendim hoş geldiniz der.

Veli: hoş bulduk napıyorsunuz hocam der.

Öğretmen: Matematikten bir problemi çözüyorduk efendim der.

Veli: Ohhhh ne güzel ne güzel (Sıranın üzerine bakar) Kahvaltı mı yapılmış burada kahvaltıyı kim yaptı bakim? Der

Öğretmen: Vallahi ben yapmadım efendim çocuklar yapmışlar ben gelmeden önce der.

Veli: Ne iyi yapmışlar canım keşke siz de yapsaydınız Sabah sabah aç karnına ders anlatılmaz ki der. Efendim çok sık gelemiyorum okula ama size güveniyorum çocuklara en iyi eğitimi verdiğiniz konusunda şüphem yok

Öğretmen: Aman canım öyle sık sık gelmeyin tabi ne işiniz var? Malum yoğunsunuz ama meraklanmayın biz burada eksiksiz çalışıyoruz.

Veli: Aman efendim mahçup ediyorsunuz bizi. Benim oğlan demişti çok iyi bir hocam var diye ama bu kadarını da beklemiyordum.

Öğretmen: Sizin oğlan mı? Nereden tanıyor beni?

Veli: Kendisi burada. Öğrenciniz olur. Ben Ahmet’in (I. Öğrencinin) babasıyım.

Öğretmen: Ne sen müfettiş değil misin?

Veli: Yok canım kasabım.

Öğretmen: Kasap mı? Etin kilosu kaç lira oldu?

Veli: 20 lira efendim haberiniz yok mu?

Öğretmen: Nerden olsun ben en son et aldığımda 5 liraydı. Epey zaman geçmiş demek der gülümser.

Veli: Çok şakacısınız. Neyse bizim çocuğun durumu nasıl?

Öğretmen: Oğlunuz derste çok konuşuyor.

Veli: O da bi şey mi efendim? Siz onun annesini görseniz evlendiğimizden beri hiç susmadı ömrümü yedi valla hocam.

Öğretmen: Efendim çocuğunuz hiç ders çalışmıyor sürekli haylazlık peşinde geçen yazılı yaptım arkadaşı 3. soruya bilmiyorum yazmış kendisi de ‘ben de bilmiyorum’ yazmış. Ona kadar kopya çekiyorlar yani.

Veli: Vay haylazlar vayyy iki kişi kafa kafaya verdiniz bir soruyu yapamadınız mı? Siz merak etmeyin hocam ikisinin de kulağını çekerim ben bi dahaki yazılıda doğru yaparlar.

Öğretmen: (Şaşırır)

Öğretmen: Ayrıca ödevlerini de yapmıyor. Yaptığında da yanlış yapıyor. Geçen bi harita ödevi verdim İstanbulu İç Anadoluda göstermiş.

I. Öğrenci: Hocam o haritayı babam çizmişti. Ben askerde haritacıydım getir ben çizerim dedi.

Veli: Sus ulan eşek herif. Hocam bizim oğlan çok şakacıdır da.

Öğretmen: Ya bilmez miyim.

Veli: Neyse ben müsaade isteyim hocam sizleri daha fazla meşgul etmeyim. Tabi bir velinin çocuğunun durumunu öğrenmek için arada bir ziyarete gelmesi gerekir değil mi hocam.

Öğretmen: Allah aşkına çocuk 5. sınıfa geldi ilk defa yüzünüzü gördük. Bu mu duyarlılık.

Veli: Öyle demeyin hocam ya hiç gelmesem napardınız?

Öğretmen: Evet haklısınız.

Veli: Hadi bana müsaade hocam iyi dersler çocuk size emanet eti senin kemiği benim.

Öğretmen: Derisi senin kemiği benim desen daha iyi olurdu. Baksana çocuk bir deri bir kemik.

Öğrenciler: Gülerler.

Veli: Çok şakacısınız. Ben kaçtım hadi iyi dersler.

Öğretmen: Sağolun güle güle efendim. Evet çocuklar nerde kalmıştık.

III. Öğrenci: Diğerlerine :Bak şimdi nasıl kaynatıyom dersi. Şey hocam siz eskiden çok iyi güreşiyormuşsunuz. Bize güreşle ilgili anınızı anlatıyordunuz.

Öğretmen: (Şaşırır. Bozuntuya vermez.) Heh şimdi hatırladım. Bi gün yine dağda geziniyom . Karşıma bi ayı çıktı.

Öğrenciler: Allah Allah.

Öğretmen: (Heyecanlanır) Ayı beni görünce başladı peşreve (Öğretmen peşrev çekmeye başlar) 2 saatlik bi peşrevden sonra tutuştuk güreşe. Ayı bana bi sarıldı omuzladığım gibi çaldım ayıyı yerde derken boğuşuyoruz. Al ha vur ha al ha vur ha. Ayıyla tam üç gün güreştik. Yenişemedik. Ayı sağol hocam dedi. Selamlaştık gitti.

(Bu sırada içeri genç, iri yarı, kaba saba biri girer.Adı Abdullahtır.)

Abdullah: (Gayet sert biçimde): Selamün aleyküm.

Öğretmen: Aleyküm selam.

Abdullah: Ben öğretmeni arıyordum.

Öğretmen: Benim buyur ne istedin.

Abdullah: Diploma.

Öğretmen: Diploma mı?

Abdullah: Heh diploma alacam ben yarına hazır olsun gelir alırım tamam mı?

Öğretmen: Kardeşim senin diploma alman için öğrenci olman gerekiyor.

Abdullah: Valla ben 15 sene önce öğrenciydim. Bi kaç gün geldim sonra bıraktım okulu. Şimdi diploma lazım oldu. Parası neyse veririz. Yarına hazır olsun hoca. Anladın değil mi?

Öğretmen: Kardeşim git işine ya. Sana diploma miploma yok. Almak istiyorsan gel otur. Hak edersen alırsın.

Abdullah: (Kollarını sıvar) Sen şimdi bana diploma veriyon mu vermiyon mu hoca?

Öğretmen: Vermiyorum ne olacak.

Abdullah: Ben almasını bilirim. (Der. Hocanın üzerine yürür.)

Öğretmen: Ya Allah der başlarlar güreşe birazcık boğuşmadan sonra hoca Abdullah’ı altına alır. Tövbe de ulan tövbe mi he der.

Abdullah: Tövbe hoca tövbe bırak gideyim bırak kolumu kıracan der. Hoca Abdullahı bırakır.

öğretmen misin kabadayı mısın kardeşim hani eğitimde dayak yoktu yaaa diyerek kaçar.

Öğrenciler: Şaşırır.

II. Öğrenci: Hocam siz ne yaptınız ya o adamı nasıl yıktınız ya.

Öğretmen: Dedik ya oğlum ayı bile yıkamadı beni inanmadınız mı yoksa.

Öğrenciler: İnandık hocam inandık.

I. Öğrenci: Hocaya bak lan kapı gibi adamı perişan etti.

II. Öğrenci: Oğlum biz bu hocayla uğraşmayalım o adamı paspasa çevirdi bizi salça yapar valla. (Zil çalar)

Öğretmen: Çıkabilirsiniz çocuklar. Ödevlerinizi yapmayı unutmayın tamam mı?

Öğrenciler: Titreyerek tamam hocam yapmaz olur muyuz?

II. Öğrenci: Geçmiş yılların ödevlerini de yapacaz hocam söz yeter ki siz kızmayın der korka korka çıkarlar.

Öğretmen: (şaşırır.)Başını sallar. Allah Allah noldu bu çocuklara ya. Haaa. Ayıyla güreş hikayesini gerçek sandılar herhalde saflar. Neyse iyi oldu. En azından korkup ödev yaparlar belki. Eh ben de gideyim artık. Geç oldu. Hoşça kalın der. Çıkar.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst