Latife Hanımın Duygusal Zekası

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Mustafa Kemal ile Latife Hanım'ın evlilikleri için bin tane şey söylendi şimdiye kadar. Bilemeyiz. Her evlilik başkadır, biriciktir, kendine mahsustur, kıyasa gelmez.
İlk evliliğinde nasıl da hırçın, sert, çetin ceviz olan biri, ikincisinde kaymaksı bir hal alabilir ya da pamuk helva zaman içinde çifte kavrulmuşa dönüşebilir.
Ama mizah anlayışı, her evliliğe lazımdır. Yapılan espriyi anlamayan, bulmaca çözmekten hoşlanmayan biriyle hayat zor geçer.
Karşınızdaki dünyanın en kültürlü insanı olabilir. Muazzam bir zekâ olabilir. Ama bakalım duygusal zekâsı ne alemde?
Hayat sadece fizik teorilerinden ibaret değil ki. İyi iletişim kurmak, birtakım ilişkileri mümkün mertebe daha az kafa göz yararak yürütmek için IQ'dan ziyade EQ gerekiyor. Eski usul zekâsı göklerde seyretmesine rağmen, hayatını çaresiz bir kaybeden olarak sürdürenleri ille de 'akılsız' diye mi etiketleyeceğiz?
Belki de duygusal zekâsı zayıf.
Latife Hanım, uçsuz bucaksız bir kültüre sahip, hatta derya deniz birikiminde Mustafa Kemal'i boğabilecek bir kadın.
Ve sıkı bir zekâ. Ama hissettiğim kadarıyla duygusal zekâsı çok zayıf.
İpek Çalışlar'ın Doğan Kitap'tan çıkan 'Latife Hanım'ında, bilmiyorum belki de algıda seçicilikle, bunu destekleyen anekdotlar buldum.
Taa o zaman için gayet 'tasarım' sayılabilecek bir izdivaç teklifini anlamayan bir partner var huzurlarınızda:
"Bir sabah Mustafa Kemal evden çıkarken kendisini geçiren Latife'ye beklenmedik bir ricada bulundu.
'Latifçiğim bugün odamı siz toplayabilir misiniz?'
'Elbette Paşam' diye cevap verdi Latife.
Mustafa Kemal'in yatak odasına girince 'Allah Allah' diye mırıldandı. Yatak yapılmış, her şey yerli yerine konmuştu.
Acaba niye odamı topla demişti? Yerli yerinde olmayan tek bir şey vardı o da Mustafa Kemal'in duvardaki resmiydi. Nedense yatağın üstüne bırakılmıştı. Her sabah bahçeden koparıp onun başucuna bıraktığı gül de çerçevenin üzerinde duruyordu. Latife resmi, aklına bir şey gelmeden yeniden duvara astı.
Unutulduğunu sanmıştı.
Belki o gece, belki de ertesi gece, Latife ile Mustafa Kemal baş başa sofraya oturduklarında, Mustafa Kemal, 'Latif, o gün odamı toplarken dikkatinizi çeken bir şey olmadı mı?' diye sordu. Latife bu soruya ilk anda cevap verememişti.
'Yatağın üzerinde bir resim vardı, alıp duvara astım' dedi.
Mustafa Kemal, başladığı oyunu sürdürmeye kararlıydı.
'Lütfen odaya gidip, o duvara astığınız resmi getirir misiniz...'
Muzip bir hali vardı. Latife de bir anlam veremedi, ama hemen gitti ve resmi çivisinden çıkartıp getirdi.
'Lütfen arkasına bakar mısınız?' diye devam etti Mustafa Kemal.
Latife'nin kafasından bin bir şey geçiyordu, ama işi bir türlü çözemiyordu. Mustafa Kemal'in el yazısını görür görmez tanıdı. Yazıyı ilk başta göremediğine hayıflandı. Affedilecek şey değildi yaptığı.
Sen bu resme bak Ve hâlâ hayır diyorsan Bir daha teklif etmeyeceğim!
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst