Kimselere Diyemedim...

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabbim.

Sen çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm.

Ezan okununca, sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum.

Vakit girince, içim cız etti hep.

Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi;

Öylece namaza durdum.

Ayak diredim, az sonra kılsam da olur! dedim.

Az sonra larım çok sonralara döndü,

Geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım.

Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna.

Pazarlığımı, vaktin daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm. Kaçıyordu namaz ya; o yüzden çabucak kıldım, selam verdim,

Hemen kalktım, rahatladım.

Oysa rahatlığı Sana borçluyum.

Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana.

Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar

Sükûnet borçluyum Sana.

Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum Sana.

Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.

Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa,

Her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim saatlerin hepsi Senin. Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa,

Kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin.

Gün oldu; usandım.

Sabrımı tükettim; tükendim.

Kendimi yontmaya heveslendim.

Benden istediğin zamanı çok gördüm.

Benden istediğini, benim için istediğini bile bile,

Huzurunda huzursuz durdum.

Fazla buldum namazın rekâtlarını; kısaltmak için bahaneler aradım. Günümü delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, Hayatımın ortasına duraklar koymanı,

Uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm.

Beni bana bırak! larla durdum huzuruna;

İçim başka bir yerlerin türküsünü söylerken,

Ben seccadende, belki sadece bedenimle, mıhlı kaldım.

Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana!

Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce

Sana yalvartıyor olabilirdin beni

Korkulu bir savasın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında

Günümü de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da

Delik deşik etmelerini takdir edebilirdin.

Düşmeyen bombalar kadar,

Uçuruma savrulmayan arabalar kadar genişlik borçluyum Sana.

İçten pazarlıktı benimkisi.

Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.

Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm.

Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim.

Ensemde kaderin sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.

Bütün benliğimle aşağı inemedim.

İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım.

Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım.

Uykum vardı,

Secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.

İtirafımdır:

Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim.

Bedenim eğilirken huzurunda,

Emrolunduğum gibi dosdoğru olmanın ağırlığını sırtıma almayı erteledim. Sırası değil! di; hele dur; sonra da olur! du.

En Sevgili ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.

Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde,

Loş ve neşesiz bir yoğun bakım odasında,

Gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce, ürpertiyle, korkuyla

Bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin.

Dileseydin, yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip,

Küçücük bir duvar kıpırtısının gölgesinde,

Mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde

Saçlarıma aklar düşürebilirdin.

İçten pazarlık mı denir buna?

Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.

Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.

Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım

Öyle bir sır işte.

Fısıldaması bile acı veriyor ya

Meselâ, uzayınca Fatiha, uzayınca sure,

Heceler sanki özgürlüğe giden yolu taşlar gibi kestikçe,

Bitmez simdi bu namaz!

Dediğim çok oldu.

Ama içimden.

Kimseler duymadı.

Bir Sen duydun beni ey Rabbim.

Sırrımı bir Sen bildin.

Kendimi lüzumsuz hissederken seccadenin üzerinde,

Dudağım, anlamına yetişemediğim kelimeler için oynarken,

Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun,

Söyleyemediğimi de, dile getiremediğimi de bildin.

Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde

Bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda

Kovmadın beni, yakınlığında tuttun.



İtirafımdır;

Öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı

Aradan çıkarmaya çalıştığım oldu namazı.

Geçiştirdim namazı.

Bir sorun du çözdüm, hallettim.

Selam verip sonra yaşamaya başladım

Yaşamayı namazın içinde aramalıydım.

Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa.

Bilemedim.

Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim;

Ama Sen utandırmadın, yine yine yine huzuruna aldın beni.

Her secdede rahmetinle okşadın alnımı.

Her rükûda aferinler fısıldadın gönlüme.

Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu.

Yüzüme vurmadın.

Azarlamadın.

Aşağılamadın.

Hepten umut kesmedin benden.

Yok saymadın.

Utandırmadın.

Pazarlık ettiğimi Seninle bir Sen bildin ey Rabbim.

Kimselere söylemedin.

Sırdaşım Sensin,

Bir Sana açabilirim içimi,

Bir Senin beni ayıplamandan korkmam.

Ben işte böyleyim;

Yine bana ait lerin hesabındayım.

Başka kime söyleyeyim?

Başka kimin anlayışından medet umayım?

SENAİ DEMİRCİ
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst