Merhaba değerli Anne'ler ;
Okulların yarı yıl tatili yaklaşmışken, çocuklarda karne korkusu oluştuğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buna istinaden, bir yazı yazmak istedim. Değerli kullanıcılarımızdan munise hanım bana ulaşarak, bu konuda bir yazı yazmamı istemiş. Kendisine de teklifinden ve duyarlılığından ötürü teşekkür ederim.
Ne yazıkki bazı öğrenciler için karne dönemi bir kâbus olarak görülebiliyor. Aksine bazı öğrenciler için de, karnelerindeki başarı dolu notlar bir tebessüm'e, veya güzel bir hediye'ye dönüşebiliyor.
Karnelerindeki başarısız notlar yüzünden intihar eden, intihar etmeyi düşünen, intihara teşebbüs eden, kendilerine olan özgüvenlerini yitiren, evden kaçan ya da evden kaçmaya teşebbüs eden çocuklar gördük daha önceleri. Bu durumları daha çok baskıcı ailelerin çocukları yaşamaktadır.
Bana kalırsa tüm bu olumsuzlukların nedeni çocuklar değil, onları yetiştiren ailelerin, toplumlarındır. Çocuklarımıza okul harçlığı vermek, temiz elbiselerle okula göndermek, beslenme çantalarını en güzel yiyeceklerle donatmak çocukların not ortalamalarını yükseltmeye yeterli olmuyor.
Olur da çocuğunuz not ortalaması düşük bir karne getirirse, önce hatayı kendinizde aramalısınız. Kendinizi bu hatalarınızı tekrarlamayacağınız konusunda şartlandırdıktan sonra, çocuğunuza güler yüz tatlı dil ile yaklaşmalısınız.
- Çocuğunuza kesinlikle tembel, geri zekalı gibi kelimeler kullanmayın.
- Seni okuldan alıp bir yerde çalışmaya göndereceğim, çalışta aklın başına gelsin gibi tehditler savurmayın.
- Çocuğunuzu kesinlikle başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayın. Ahmet'in oğlu teşekkür almış, taktir almış gibi şeyler söylemeyin. Zirâ bu sizin ayıbınızdır.
- Çocuğunuza bağırmayın, azarlamayın, aşağılamayın.
- Çocuğunuzun hangi derslerde başarısız olduğunu çözümledikten sonra, ilgili konularda elinizden geldiğince siz yardımcı olun.
- O'na güvendiğinizi, derslerinde başarılı olacağına emin olduğunuzu söyleyin.
Son olarak çocuklarınızın eve getireceği karne, aslında sizin karnenizdir. Çocuklar sadece aracıdır.
Üstte yazdıklarım tamamen benim şahsi düşüncelerimdir. Bilimsel değil, mantıksal bir yazıdır. Eğer siz de kendinizi çocuklarınızın yerine koyabilirseniz, üstte yazılanların ne kadar doğru olduğunu anlayabilirsiniz.
Not : Biliyorum ki, Hanimefendi.com sitesindeki kullanıcılarımızın tamamı bilinçli bir kitleden oluşuyor. Fakat yine de bu konudaki düşüncelerimi belirtmek istedim.
Bu arada ben ortaokul mezunuyum. Çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen, okulun etrafında sigara içerken yakalandım ve olaydan ailemin haberi oldu. Babamın bana söylediği ilk kelime, okul hayatın bitti oldu. O zaman orta son sınıftaydım. Okulu bitirdim ve o dönem ilk defa bir yaz tatilinde bir işe girip çalıştım. Yaz tatili bittiğinde, babam Lise'ye kaydımı yaptırmak istedi. Bende inatçı kişiliğim nedeniyle, ve o söz bana dokunduğu için okumak istemediğimi söyledim ve okumadım.
Okulların yarı yıl tatili yaklaşmışken, çocuklarda karne korkusu oluştuğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buna istinaden, bir yazı yazmak istedim. Değerli kullanıcılarımızdan munise hanım bana ulaşarak, bu konuda bir yazı yazmamı istemiş. Kendisine de teklifinden ve duyarlılığından ötürü teşekkür ederim.
Ne yazıkki bazı öğrenciler için karne dönemi bir kâbus olarak görülebiliyor. Aksine bazı öğrenciler için de, karnelerindeki başarı dolu notlar bir tebessüm'e, veya güzel bir hediye'ye dönüşebiliyor.
Karnelerindeki başarısız notlar yüzünden intihar eden, intihar etmeyi düşünen, intihara teşebbüs eden, kendilerine olan özgüvenlerini yitiren, evden kaçan ya da evden kaçmaya teşebbüs eden çocuklar gördük daha önceleri. Bu durumları daha çok baskıcı ailelerin çocukları yaşamaktadır.
Bana kalırsa tüm bu olumsuzlukların nedeni çocuklar değil, onları yetiştiren ailelerin, toplumlarındır. Çocuklarımıza okul harçlığı vermek, temiz elbiselerle okula göndermek, beslenme çantalarını en güzel yiyeceklerle donatmak çocukların not ortalamalarını yükseltmeye yeterli olmuyor.
Olur da çocuğunuz not ortalaması düşük bir karne getirirse, önce hatayı kendinizde aramalısınız. Kendinizi bu hatalarınızı tekrarlamayacağınız konusunda şartlandırdıktan sonra, çocuğunuza güler yüz tatlı dil ile yaklaşmalısınız.
- Çocuğunuza kesinlikle tembel, geri zekalı gibi kelimeler kullanmayın.
- Seni okuldan alıp bir yerde çalışmaya göndereceğim, çalışta aklın başına gelsin gibi tehditler savurmayın.
- Çocuğunuzu kesinlikle başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayın. Ahmet'in oğlu teşekkür almış, taktir almış gibi şeyler söylemeyin. Zirâ bu sizin ayıbınızdır.
- Çocuğunuza bağırmayın, azarlamayın, aşağılamayın.
- Çocuğunuzun hangi derslerde başarısız olduğunu çözümledikten sonra, ilgili konularda elinizden geldiğince siz yardımcı olun.
- O'na güvendiğinizi, derslerinde başarılı olacağına emin olduğunuzu söyleyin.
Son olarak çocuklarınızın eve getireceği karne, aslında sizin karnenizdir. Çocuklar sadece aracıdır.
Üstte yazdıklarım tamamen benim şahsi düşüncelerimdir. Bilimsel değil, mantıksal bir yazıdır. Eğer siz de kendinizi çocuklarınızın yerine koyabilirseniz, üstte yazılanların ne kadar doğru olduğunu anlayabilirsiniz.
Not : Biliyorum ki, Hanimefendi.com sitesindeki kullanıcılarımızın tamamı bilinçli bir kitleden oluşuyor. Fakat yine de bu konudaki düşüncelerimi belirtmek istedim.
Bu arada ben ortaokul mezunuyum. Çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen, okulun etrafında sigara içerken yakalandım ve olaydan ailemin haberi oldu. Babamın bana söylediği ilk kelime, okul hayatın bitti oldu. O zaman orta son sınıftaydım. Okulu bitirdim ve o dönem ilk defa bir yaz tatilinde bir işe girip çalıştım. Yaz tatili bittiğinde, babam Lise'ye kaydımı yaptırmak istedi. Bende inatçı kişiliğim nedeniyle, ve o söz bana dokunduğu için okumak istemediğimi söyledim ve okumadım.