Kapıda Ayrılık var..! Onu Sen mi Çağırdın ?
Oturup yaşadıklarınızı ve çevrenizdeki insanların yaşadıklarını düşününce
ayrılığın hangi şekilde olursa olsun birdenbire geldiğini fark ediyorsunuz. Kimse kollarını açıp
onu dört gözle beklemiyor. Bunu biraz imgesel bir şeklin içine sokarsak
ortaya bilinen ama görünmeyen bir mizansen çıkabilir. Öyleyse bir deneyelim. Bir kadın ve bir erkek evde oturmaktadır. Birden kapı çalar ve adam kadına seslenirken diyalog başlar:
-Kapı çalıyor açsana.!
Ne kadar duygusuz bir ses tonu diye düşünerek kapıya doğru yönelir kadın
insan sesine biraz sevecenlik katar düşüncesiyle. Kapıyı açtığı andaki serzenişi birden şaşkınlığa dönüşür. Ne diyeceğini bilemez bir halde sevgilisine seslenir:
-Kapıda ayrılık var..! Onu sen mi çağırdın..?
Adam ne diyeceğini bilemez birden ve kekeler gibi çıkar kelimeler ağzından.
-Şeyy
bir gün yolda karşılaşmıştık. Ben de bir ara uğra
konuşuruz demiştim. Bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordum.
Bana niye söylemedin? Bu evde ben de yaşıyorum
benim de bilmem gerekmez miydi..?
-Nasıl olsa geleceğini sen de biliyordun. Ha bugün ha yarın
ne fark eder.. gelmesi yakındı..
-Hayır
bilmiyordum..Bilmek ayrı
konuşmak ve buna karar vermek ayrı. Şimdi onu nasıl içeri alırım? Her taraf darmadağınık
ortalığı toparlamadım. Üstelik şu an onu misafir edecek yerim yok..!
-Şu an bunu tartışmamız doğru değil
kapıda bir misafirimiz var.
-O senin misafirin
benim içinse davetsiz bir misafir. Neden bunu hiç konuşmadın benimle? Bir sorun vardı da neden paylaşmadın..?
Kapıda bekleyen ayrılık iyice tedirgin olmuştur. Böyle sahnelere fazlasıyla alışkındır ama yine de kötü olmuştur işte. Onu çağıran adama döner ve son noktayı koyacak sözü söyler..
-Sen daha sevgilinle bile konuşamıyorsun
konuşmamışsın
kaldı ki benimle nasıl konuşacaksın? Beni etkilemez böyle duygusal sahneler
işimi yapar giderim. Ama bir daha beni çağırdığında bundan sevgilinin de haberi olsun.
Bunları söyledikten sonra gider. Kadın ve erkek geri planda kalır ve aslında kadının ortalığı toparlayamadım dediği
yüreğinin dağınıklığıdır. Birdenbire gelen ayrılığı nerede yatıracağını bu yüzden bilemez. Bu gibi sahneler her zaman yaşanır. Roller değişir
sahne ve replikler değişir ama sonuç hep aynıdır...çünkü susmak hiçbir zaman bir cevap değildir. Ve ayrılık öyle yüzsüzdür ki; aklınızdan geçirseniz dahi
dudaklarına gülümseyişini yapıştırır ve hemen gelir. Ortalığı toparlamaya fırsat dahi bulamazsınız...
Oturup yaşadıklarınızı ve çevrenizdeki insanların yaşadıklarını düşününce
-Kapı çalıyor açsana.!
Ne kadar duygusuz bir ses tonu diye düşünerek kapıya doğru yönelir kadın
-Kapıda ayrılık var..! Onu sen mi çağırdın..?
Adam ne diyeceğini bilemez birden ve kekeler gibi çıkar kelimeler ağzından.
-Şeyy
Bana niye söylemedin? Bu evde ben de yaşıyorum
-Nasıl olsa geleceğini sen de biliyordun. Ha bugün ha yarın
-Hayır
-Şu an bunu tartışmamız doğru değil
-O senin misafirin
Kapıda bekleyen ayrılık iyice tedirgin olmuştur. Böyle sahnelere fazlasıyla alışkındır ama yine de kötü olmuştur işte. Onu çağıran adama döner ve son noktayı koyacak sözü söyler..
-Sen daha sevgilinle bile konuşamıyorsun
Bunları söyledikten sonra gider. Kadın ve erkek geri planda kalır ve aslında kadının ortalığı toparlayamadım dediği