'icat çıkarma' Diyenleri Dinlemedi...

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Mehmet Gökhan Karatay, kendini bildi bileli fikir üretiyor ve ’icat’ çıkarıyor. 2006 yılında girdiği ’İcat Çıkar’ yarışmasında ilk derecesini aldı. Katıldığı yarışmalarda kendisi gibi icat çıkaran gençlerle tanışarak Türkiye’nin ilk inovatif beyin takımı Winnovateam’i kurdu. Amacı elde ettikleri knowhow’ı başka gençlere aktarmak.

İsviçre, St. Gallen Üniversitesi’nin düzenlediği ’Yarının Liderleri’ başlığı altındaki sempozyumdan yeni dönmüş Mehmet Gökhan Karatoy. Üniversite, dünya genelinde araştırma yaparak, yarının 100 liderini belirlemiş ve İsviçre’ye davet etmiş. ’Yaptığım çalışmalar, aldığım inovasyon ödülleri, kurmaya çalıştığım dernek ve Winnovateam kulübüm sayesinde dünya genelinde ilk 100’e girmeyi başardım’ diyen Karatoy’u, Özyeğin Üniversitesi ve Prof. Dr. Ali Beba desteklemiş. St. Gallen’e de bu sayede gitmiş zaten. Karatoy’u orada en çok etkileyen şey, bu yaratıcı gençleri hükümetlerinin desteklemesi ve onların her adımıyla yakından ilgilenmesi. ’Ben gittim, geldim, kimsenin haberi yok!’ diyen
Karatoy’la yaratıcılığı konuştuk.

- Nereden çıktı bu icat işleri?
Kendimi bildim bileli, 4-5 yaşından itibaren sürekli bir şeyler icat etmeyi planlarım. Mesela çocukken, elektrikler çok sık kesildiği için, gündüz kullanmadığımız elektriği depolayıp gece elektrik kesilince kullanmayı hayal ederdim hep. Sürekli bir şeyler planlayıp yapmak için sınırsız hayal gücümü kullanırdım.

- Başarılı bir öğrenciydin herhalde?
Dört yaşındayken babam vefat etti. Annem ve iki kardeşimle baş başa kaldık. O yaşta bir çocuk anne-baba eksikliğini pek anlamıyor ama büyüdükçe eksikliğini hissediyorsunuz. Ya içime kapanıp o eziklikle büyüyecektim ya da ailem için mücadele edecektim. İkinci yolu seçtim ve güçlü oldum. Hiç çocukluk geçirmedim desem yeridir. Bütün yaz tatillerinde çalıştım mesela. Elektrikçiden tutun da manav, ayakkabıcı, kuaför, terzi her yerde çalıştım. İlk tatilime liseyi bitirdiğim yıl, yanında çalıştığım gümrükçü gönderdi, Altınoluk’a. Hayatım boyunca orayı unutamadım.

- Üniversite...
Üniversite sınavına, kazanırsam okuyacak imkanım olmadığı için girmek istemedim. Kadıköy Anadolu Lisesi’ni de kazandım, 72. sırada ama ailem ilgilenmediği için gidemedim. Gümrükte çalışırken, ABD’ye gitme imkanım da oldu ama ailemi bırakıp gidemedim. Askerliğimi yaparken komutanımın ısrarıyla girdim ve yine onun isteğiyle Edirne’yi yazdım, kazandım ama askerlik bitince oraya da gidemedim. Dönüp geldikten sonra Açık Öğretim’e girdim ve Halkla İlişkiler okudum.

- Yarışmalara katılmak nasıl oldu?
İşsiz olduğum bir dönemde internette iş ararken, TEB’in ’İcat Çıkar’ yarışmasını gördüm, finans sektörüne dair bir fikir istiyorlar. Benim zaten bir sürü fikrim var, birini yazıp gönderdim. Baktım yarı finalistler arasında ismim var, hoşuma gitti. Bir hafta sonra finalistleri açıkladılar, onların arasında da varım. Süper bir şey! 20 kişi kampa katıldık bir hafta. Orada inovasyonu anlattılar. O zaman öğrendim ki benim yıllardır yaptığım şeymiş inovasyon! Benim fikrim 9. oldu ve ödül aldım. Oscar almak gibi bir şey. Ali Sabancı gibi işadamlarına sunum yapıyor, alkışlanıyorsunuz.

ÜÇ FİKRİM BİRDEN ÖDÜL ALDI
- Sonra?
Her gün aklımda bir şeyler dönüyor, fikirler çıkıyor, yani inovasyon yapıyorum, diğer yarışmaları da takip edeyim ve hepsine katılayım, dedim. Gerçekten yaratıcı mıyım, öğrenmiş olurum. TURKCELL’in ’Mobil Gelecek’ yarışması vardı. GSM sektörüyle ilgili. Arkadaşlarım, kendimi yormamamı, mühendis olmadan ve o teknolojiyi bilmeden fikir üretilemeyeceğini söylediler. İnat ettim, hem artık internet var, bir konu hakkında neredeyse uzman kadar bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bütün sistemleri araştırdıktan sonra üç fikirle başvurdum ve üçü de finale kaldı.

- Süper!
Gerçekten öyle. Jüride Telekomünikasyon Üst Kurul başkanı var, Süreyya Ciliv var.

- Üç fikri arka arkaya mı anlattınız?
Birini başta, birini ortada, birini sonunda. İlk girişimde, hangi üniversiteden olduğumu sordular çünkü herkes ya Boğaziçi’nden ya da ODTÜ’den. Halkla ilişkiler okuduğumu söyleyince, enteresan buldular. Teşekkür ettiler, çıktım. Aradan 3-4 kişi geçtikten sonra yeniden girince, ’Yine mi sen’ diye şaşırdılar. ’Bir fikrim daha var’ dedim. Anlattım, beğendiler. Son finalist olarak bir kez daha girince, ’Şaka mı bu’ dediler. ’Yok’ dedim, ’Konuya meraklıyım, başka bir yarışmada ödül aldım, kendi yeteneğimi test etmek için girdim.’ Üst kurum başkanı alkışladı. O fikrim ödül aldı ve ilk para ödülünü o zaman aldım.

- Ne kadar?
5 bin lira. İlk ödül TEB’den, ilk para ödülü TURKCELL’den. Kendime olan güvenim arttı, bunu geliştirmem gerektiğini düşündüm. Tiffany’nin ’Çatlak tişört’ yarışmasını gördüm. Onda da grafik tasarımı gerekiyor. Benim alanım değil ama koşulları okudum. Aslında benim başarım ’iyi okumak’. Başarının en etken unsurlarından biri bu. İnsanların gözden kaçırdıkları şeyi yakalıyorum. Ne istiyorlar? Tasarım veya slogan... Ben de bir slogan yazıp başvurdum ve onunla finale kaldım. Sloganla finale kalan tek kişiydim.
HER YARIŞMADA BİR İLKİ YAŞADIM
n Neydi o slogan?
’Beni giymek kot ister!’ İlk canlı yayına da bu sayede çıktım. Her yarışma bana bir ilk yaşattı ve bundan inanılmaz keyif aldım. Bu arada TEB’in ikinci yıl yarışması yaklaşmıştı, bakalım bu sene bir şey yapabilecek miyim, dedim ve üç sene arka arkaya ’İcat Çıkar’da ödül almayı başardım. Sonra Boğaziçi Üniversitesi’nin YD2YD, Özyeğin Üniversitesi’nin ’Bir Fikrin mi Var?’ yarışması derken, onlarca ödül aldım. Artık profesyonel yarışmacı olarak anılmaya başlamıştım. Bu yarışmalarda ciddi arkadaşlıklar ediniyordum hatta yarışmalarda hemen hemen aynı kişiler olduğunu fark ettim. Türkiye’de benim gibi yarışmaları takip eden ve fikirleri ile ödül alan inovatif bir genç kitle vardı. Bu konu çok ilgimi çekiyordu ve yaratıcı arkadaşlardan oluşmuş bir kulüp kurmayı hayal ettim. Sonunda bu hayalimi gerçekleştirdim.

- Şimdi yarışmalara birlikte mi katılıyorsunuz?
Evet. Hep birlikte fikir üretiyor, geliştiriyoruz. Ve grup olarak katılıp, ödülü paylaşıyoruz.

- Ne yapmak istiyorsunuz?
Aslında bizim isteğimiz inovasyonu yaygınlaştırmak. Yarışmalarda elde ettiğimiz knowhow’ı meraklı ve istekli gençlere aktarmak istiyoruz. Yaptığımız işi eğlenerek yapan ve keyif alan gençleriz biz. Büyük resmi görebilmeyi, farklı strateji ve politikaları aynı konu için aktif halde tutabilmeyi, farklı iş modelleriyle farklı düşünceleri sentezleyip yeni heyecanlar yaratmayı başarı olarak kabul ediyoruz. Şirketlerin inovasyon kültürüne adaptasyon ve geçiş sürelerinde önemli rol oynamaktayız. Gruptaki bütün arkadaşlar üstün yeteneklere sahip dahi insanlar ve kendi oluşturduğumuz fikirlerle, yatırımcıların yakın takibindeyiz. Firmaları inceleyip onların eksiklerini tespit edip inovatif projelerle çözümler üretiyoruz.

- Nasıl üretiyorsunuz fikirleri?
Proje üretirken olaylara çok profesyonelce bakmamak gerektiğini fark ettik, bu yüzden çocuksu ruhumuzu kaybetmemek için zaman zaman lunaparka gittiğimiz de olmuştur. Geceleri proje ürettiğimizde daha başarılı sonuçlar alıyoruz. Gece bir arkadaşın evinde toplanıp sabaha kadar proje üretmek ve yarışmalara hazırlanmak en zevk aldığımız çalışma biçimidir.

TEK EKSİK İNGİLİZCE
’Bir fikir paylaşılmadıkça ve hayata geçirilmedikçe bir işe yaramaz’ diyen Karatoy, dünyaya faydalı olacak bir ürün, bir değer yaratma peşinde. ’Ödüllerimi toplayıp bir araya getirsem beş para etmez ama beni mutlu ediyor, çevremdeki insanları bir arada tutabilmek için güç sağlıyor ama önemli olan insanlara faydalı olabilecek yeni iş alanları yaratmak’ diyen Karatoy, tek eksiğinin iyi derecede İngilizce bilmemek olduğunu söylüyor. İsviçre’de bu sorunu bizzat yaşayan Karatoy, bunun için yurtdışında dil eğitimini ilk sıraya almış. ’Vereceğim fikir ve icatlarla, bana yatırım yapacak kuruluş veya iş adamlarının kara geçmesini sağlarım’ diyecek kadar da iddialı.

WINNOVATEAM’İN AMAÇLARI
- Proje üreten nesillere öncülük etmek.
- İnovasyon kültürünü yaymak.
- Genç girişimcilerin artmasını sağlamak.
- İnovatif ve girişimci gençleri bir araya getirmek.
- İz bırakıp, tarih yazmak.

NE YAPIYORLAR?
- Fikir ve inovatif proje üretiyorlar.
- Üniversiteleri gezerek inovasyon eğitimi veriyorlar.
- Fikir ve proje eksperliği yapıyorlar.
- Girişimci olup, farklı iş modeli oluşturuyorlar.
- Gerektiğinde inovasyon yarışması düzenliyorlar.
- Yarışmalara girip ödül alıyorlar.
- Renkli düşünüp renkli yaşıyorlar.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst