Hayat kazandı biz kaybettik!

_emos_

Daimi Üye
Katılım
13 Mart 2011
Mesajlar
4.420
Tepki
5.513
Puan
113
Konum
güNeşin battıgı yer:)
İclal Aydın
“Denize Giden Atlılar” diye bir oyun vardır... İhtiyar kadının kocası ve oğulları balıkçıdır. En küçüğü hariç tümünü denize vermiştir... Hayatta kalan tek oğlu da fırtınadan dönmediğinde bu ölümü sesssizlik içinde kabul eder anne önce. Sonra, “Artık iyi bir uyurum” der gözlerini karanlık denize dikip: “Oğul yolu gözlemeden iyi bir uyku çekerim artık...”

Lorca’nın “Kanlı Düğün” isimli oyunundaysa İrlandalı gözü yaşlı balıkçı anasının söylediğinden hiç de farklı değildir İspanya’da düğün günü ölen damadın annesinin dudaklarından dökülenler...

“Şimdi uyurum; tüfek, bıçak sancısı çekmeden uyurum... Oğlumun dönüşünü beklemeden uyurum...”


***


Şimdi kendi içimde denize gönderdiğim ve asla dönmeyen o güzel atlıların yasını tutmadığım için belki de hiç uyuyamadığımı düşünüyorum. Yıllardır...

Birkaç gün önce eski bir arkadaşım “ısrarla tutmadığın, tutmak istemediğin o bitmez tükenmez yasların bastırılamaz çığlıkları bunlar biliyorsun” dedi...

Kalabalık bir restorandaydık. Gözyaşlarımı bir fıskıyeyi avucumla tutuyormuşum gibi tutmaya çalışıyordum. “Durmaksızın ters giden şeyleri onarmaktan, her düştüğümde yeniden hiçbir şey yokmuş gibi başlamaktan ve bitimsiz görünen karanlık yalnızlığımdan ne kadar bıktığımı bilemezsin. Mutluluğu kendine yakıştıramamak ne demek biliyor musun sen” diye sordum... Yan masadaki kadın gözlerini kaçırdı benden...


***


Arkadaşım Hepgül... Tek tük kalan en eskilerden... En sevdiğimiz film vardı geçen gece televizyonda. O yüzden yiyorduk-(yiyemiyorduk) bu yemeği...

Diyordu ki filmde bir başkasıyla evli olan Sarah...“Birbirimizi görmezsek aşk sona ermez değil mi?”

Maurice şaşkınlıkla cevap veriyordu: “Sona ermez mi?” “İnsanlar bir ömür boyu Tanrı’yı görmeden onu aşkla sevmiyorlar mı? Beni görmediğinde aşk biter mi sanıyorsun” diyordu Sarah acı içinde.

Bir yazar olan Maurice Hendrix ise “aşk benim için algılanmaktır” diye yanıt veriyordu tüm katılığıyla...

Sarah kapıdan çıkmadan önce dönüyor “Belki de aşkın başka türlüsü yoktur” diyordu...

Ve aslında inanmadığı Allah’ın ona yaşattığı bir mucize karşısında, iyi biri, verdiği sözü tutabilecek kadar güçlü bir insan olabilmek için direniyor ve iki yıl boyunca Hendrix’i görmüyordu... Dualarında ise hep şu sözcükler vardı: “Tanrım onsuz olmaktan çok yoruldum ve bunun tek sorumlusu sensin...“


***


“Zor Tercih” izlemesi de okuması da her defasında apayarı bir keyif veren bir başyapıt benim için... Graham Greene’in otobiyografik romanının izlerini taşıyan filmde Tanrı’nın sorgulanış biçimi daha önce izlediklerimde hiç bu kadar kavurmamıştı içimi...

Daktilosuna “İnsan acı hakkında kolay yazar. Hepimiz ayrıyızdır acı yaşarken... Ama mutluluk? Bunun hakkında yazabilmek?” diye bir not düşüyordu yazar Hendrix...

Mutluluğu yazabilmek en zoru kuşkusuz...

Bir gün bir bakarsanız insanlara tutulması en zor sözü vermişsiniz... Sonra...

Sonra yıllar geçtikçe nefes darlığı çekmeye başlarsınız. Ani terlemeler, ani endişeler hasta eder sizi. Saç diplerinizi ne zaman bu kadar kabuk tutacak kadar kanattığınızı fark etmezsiniz bile. Midenizi, içinizde göremediğiniz başka organlarınızı da kanatırsınız. Garip yumrular oluşur boynunuzda, kollarınızda. Bir sabah uyandığınızda cildinizin renk değiştirdiğini görürsünüz. Elleriniz, parmak uçlarınız egzama olmuştur. Sizi taşıyan omurganız isyana başlar. Kaslarınız çalışmaz olur....

Verdiğiniz bir tek söz karşılığında edindiğiniz strestir sizi bu hale sokan. Bir bakarsınız avuç avuç ilaç içmektesiniz...

Size aşk, size mutluluk, size masal, size yeni bir ufuk vaat eden tüm yazarların, oyuncuların, çizerlerin kaderi budur aslında... Bir söz vermişlerdir ve tutmak zorundadırlar...


***


Bugün perşembe... Birkaç ay önce bir perşembe günü kız kardeşime neşe ve şaşkınlık içinde “Benim hayatıma ne kadar yabancı duruyor bu mutluluk” demiştim...

Bu perşembe tekrar bildiğim o eski yerdeyim... İçimdeki denize yolladığım ve geri dönmeyen tüm atlıların yasını kabul ediyorum...

Artık iyi bir uyurum... Bıçak, tüfek, ihanet, kayıp korkusu taşımadan deliksiz uyurum...

Artık yazılarımın logosu değişti... Artık Size “Hayat Güzeldir” demiyorum. Rahat uyumak için. Hayat size emanet... Mutluluk da... En azından şimdilik.




VATAN
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst