Hamilelikte oruç..

sementha

Daimi Üye
Katılım
15 Temmuz 2008
Mesajlar
2.349
Tepki
3.398
Puan
113
Konum
istanbul
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölümü’nden Op.Dr. İbrahim Sözen, hamilelik ve oruç hakkında bilgi verdi.



Hamilelik, İslam dininde oruçtan muafiyet için sayılan istisnalardan biridir ancak buna rağmen birçok hamile kadının ramazan ayında oruç tuttuğunu görmekteyiz. Bunun hem hamile kadın hem de gelişmekte olan bebek için zorlukları ve sakıncaları mevcuttur.



Gebeler, hamileliğin fizyolojisi icabı daha sık acıkırlar. Çünkü bu dönemde, bebeğe sağlamakla yükümlü oldukları ekstra kaloriyle birlikte günlük kalori alım gereksinimleri artar. Gebelerin 3-4 saatte bir düşmeye eğilimli kan şekerlerini sabit halde tutmak için küçük öğünler alması tavsiye edilir. 2004 yılında Singapur’da yapılan bir çalışmada, oruç tutan gebelerin yarısından fazlası gebelik öncesindeki oruçlara göre çok daha zorlandıklarını, üçte biri ise oruca bağlı yan etkiler yaşadıklarını belirtmişlerdir.



Bebek için görülen en büyük tehlike, onların ileride nörolojik ve psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilecek ketonların oruç sırasında kanda artışıdır. Ketonlar şekerin hücrelerin kullanımı için ortamda olmadığı durumlarda depolanmış yağların yakılması sonucu açığa çıkarlar. Örneğin uzun süren açlıklarda vücudun şeker deposu çabuk tükenir ve hücrelerin enerji gereksinimi için yağlar yakılır. Bunun sonucunda hem anneye hem de bebeğe zaralı olabilecek ketonlar yağ yakılması sonucu açığa çıkarlar. Kontrol edilemeyen diyabette de aynı durum söz konusudur.



1995 yılında American Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde Rizzo ve arkadaşları tarafından yayınlanan bir çalışmada, kontrol edilemeyen diyabet ve uzun süreli açlık gibi durumlarda kanda oluşan yüksek keton oranlarının ileride bebeklerin beyin ve psikolojik fonksiyonlarında bozukluğa neden olduğu gösterilmiştir.



Gebelerde yüksek keton oranlarına kolaylıkla ulaşılmasının iki nedeni vardır. Öncelikle gebelerdeki açlık süreçleri gebe olmayan kadınlara kıyasla çok daha çabuk bir şekilde hipoglisemiye (kan şekeri düşüşü) yol açmaktadır. Kanda, bu düşüş nedeniyle, hücrelerin enerji olarak kullanımları için şeker kalmayınca da vücut yağlar yakar ve ketonlar bu yakımın yan ürünü olarak yükselir. Gebe olmayanlarda bu keton yükselmesi 24 saat içinde yoğunlaşıken, gebelerde bu süre 16 saat civarındadır.



Yüksek keton oranlarının gebelerde oluşmasına olanak tanıyan ikinci neden ise gebelerde, özellikle ileri haftalarda, insülin direncinin gelişmesidir. Bu direncin çok yüksek olduğu durumlarda gebeliğe ait diyabet gelişir. Bu durumda kanda yeteri kadar şeker vardır ama bu şekeri hücrelerin kullanımına sokacak olan insülin görevini yapamaz. Şeker kanda yükselir ama hücreler yakıt olarak şekeri kullanamaz. Hücreler bu nedenle alternatif yakıt olan yağı yakarlar ve bu da açığa yüksek keton oranları çıkarır.



Oruç tutarken bir diğer potansiyel sorun vücudun sıvısız kalmasıdır (dehidrasyon). Gebelerde damarlarda dönen kan ve sıvı miktarı çok artar. Bu kan ve sıvı miktarını koruyabilmek için gebelerin günde en az 3L civarında sıvı almaları gerekir. Nisbi sıvısızlık durumlarında, kan basıncı düşer, plasentaya (bebeğin eşi) ve dolayısıyla bebeğe giden kan akımı azalır. Bunun sonucunda bebeğin oksijenlenmesi ideal oranların altına düşebilir. Sıvısızlık ayrıca süt veren kadınların da süt yapımını çok olumsuz yönde etkiler.



Gerçekten de bebeğin beyninin oksijenlenmesinin testi olan ve ultrasonla yaptığımız bir ölçüm olan biyofizik profil skoru oruç tutan annelerin bebeklerinde tutmayan annelerin bebeklerine oranla daha düşük bulunmuştur. 2003 yılında International Journal of Gynecology and Obstetrics dergisinde yayınlanan bu çalışmaya göre bebeğin iyi oksijenlenmesinin en iyi ultrasonografik bulgularından biri olan fetal breathing (diyafram hareketi) oruç tutan annelerin bebeklerinde ciddi olarak azalma göstermektedir.



Özetle, oruç tutmak isteyen hamile kadınların orucu, hamileliğin sonunda kaza orucu şeklinde tutmaları hem kendileri hem de bebek açısından çok daha olumlu olacaktır. Bütün bu tıbbi gerçeklere karşın mutlaka oruç tutacağım diyen anne adayları ise şunu unutmamalıdır: Özellikle 28. haftadan sonraki gebelik haftasındaysalar veya gebelikte diyabet sözkonusuysa, oruç tutmaları ciddi riskler içerecektir.


alıntı
 
OP
sementha

sementha

Daimi Üye
Katılım
15 Temmuz 2008
Mesajlar
2.349
Tepki
3.398
Puan
113
Konum
istanbul
gerçi benim 7,5 aylık hamileliğim ramazana denke gelmişti ve çok rahat orucumu tutmuştum.fakat bu herkes aynı şekilde tutabilecek anlamına gelmiyor hele ki risk taşıyan hamileler içinse hiç değil...
 
Katılım
11 Temmuz 2008
Mesajlar
8.210
Tepki
8.216
Puan
113
Konum
istanbul
oruçu hamıleler kaza yapmalı bebeklerı aç bırakmaya hakkımız yok oruç demek sağlıklı insanın tutabıleceği ibadet demektır...
 

~ RQS£ ~

Daimi Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
1.531
Tepki
752
Puan
113
Konum
yok
evet ama ben hiç istemem ramazan ayında dogum yapmak inş. öle olmaz
 
OP
sementha

sementha

Daimi Üye
Katılım
15 Temmuz 2008
Mesajlar
2.349
Tepki
3.398
Puan
113
Konum
istanbul
doğum dahada zor olur ama çokta kıymetli bir ayda doğurmak oda güzel bence.........
 

elis

Daimi Üye
Katılım
1 Mayıs 2010
Mesajlar
4.752
Tepki
4.883
Puan
113
Yaş
45
Konum
burdan:)
hamilelikte oruc tutmak cok sakincali,kusura bakilmasin ama,akilli isi degil yani,,,,,,,,
benim kardesimde tuttu o kadar konustum ama fayda etmedi,sakalimiz yokki lafimiz dinlensin:dertli:
 

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.775
Tepki
49.274
Puan
113
Yaş
39
Konum
Çıkmaz Sokak
Teşekkürler:hhhhhh::hhhhhh:

Tutulmamalı kesinlikle ben de süt veriyordum yeni doğum yapmıştım mecburen tutamadım kaza etmem lazım ama:dertli:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst