Aslı Oktay
Daimi Üye
HADİD SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Göklerde ve yerde olanların tümü Allahı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
2- Göklerin ve yerin mülkü Onundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir.
3- O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir.
4- Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden Odur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.
5- Göklerin ve yerin mülkü Onundur. (Sonunda bütün) işler Allaha döndürülür.
6- Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. O, göğüslerin özünde (saklı) olanı bilendir.
7- Allaha ve Resûlüne iman edin. Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.
8- Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allaha iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mümin iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
9- Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren Odur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.
10- Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allahındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı vadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
11- Allaha güzel bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu onun için kat kat arttırır. Onun için kerim (üstün ve onurlu) bir ecir vardır.
12- O gün, mümin erkekler ile mümin kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
13- O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: (Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım. Onlara: Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.
14- (Münafıklar) Onlara seslenirler: Biz sizlerle birlikte değil miydik? Derler ki: Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allaha ve İslama karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allahın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allahın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu.
15- Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.
16- İman edenlerin, Allahın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin saygı ve korku ile yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.
17- Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.
18- Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allaha güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve kerim (üstün ve onurlu) olan ecir de onlarındır.
19- Allaha ve Onun Resûlüne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.
20- Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, (eğlence türünden) tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir çoğalma-tutkusudur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allahtan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir ****dan başka bir şey değildir.
21- Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) çaba gösterip-yarışın, ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allaha ve Resûlüne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allahın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.
22- Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allaha göre pek kolaydır.
23- Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allahın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
24- Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye muhtaç olmayan), Hamid (övülmeye layık olan) Odur.
25- Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisine ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.
26- Andolsun, Biz Nuhu ve İbrahimi (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
27- Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsayı da arkalarından gönderdik; ona İncili verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bidat olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allahın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
28- Ey iman edenler, Allahtan sakınıp-korkun ve Onun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
29- Öyle ki, Kitap Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) Allahın fazlından hiçbir şeye güç yetirip-sahip olmadıklarını ve fazlın muhakkak Allahın elinde olduğunu, onu dilediğine verdiğini bilip-öğrensin. Allah, büyük fazl (üstün lütuf ve ihsan) sahibidir.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Göklerde ve yerde olanların tümü Allahı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
2- Göklerin ve yerin mülkü Onundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir.
3- O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir.
4- Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden Odur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.
5- Göklerin ve yerin mülkü Onundur. (Sonunda bütün) işler Allaha döndürülür.
6- Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. O, göğüslerin özünde (saklı) olanı bilendir.
7- Allaha ve Resûlüne iman edin. Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.
8- Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allaha iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mümin iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
9- Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren Odur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.
10- Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allahındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı vadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
11- Allaha güzel bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu onun için kat kat arttırır. Onun için kerim (üstün ve onurlu) bir ecir vardır.
12- O gün, mümin erkekler ile mümin kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
13- O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: (Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım. Onlara: Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.
14- (Münafıklar) Onlara seslenirler: Biz sizlerle birlikte değil miydik? Derler ki: Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allaha ve İslama karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allahın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allahın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu.
15- Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.
16- İman edenlerin, Allahın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin saygı ve korku ile yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.
17- Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.
18- Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allaha güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve kerim (üstün ve onurlu) olan ecir de onlarındır.
19- Allaha ve Onun Resûlüne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.
20- Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, (eğlence türünden) tutkulu bir oyalama, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir çoğalma-tutkusudur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allahtan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir ****dan başka bir şey değildir.
21- Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) çaba gösterip-yarışın, ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allaha ve Resûlüne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allahın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.
22- Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allaha göre pek kolaydır.
23- Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allahın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.
24- Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye muhtaç olmayan), Hamid (övülmeye layık olan) Odur.
25- Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisine ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.
26- Andolsun, Biz Nuhu ve İbrahimi (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
27- Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsayı da arkalarından gönderdik; ona İncili verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bidat olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allahın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
28- Ey iman edenler, Allahtan sakınıp-korkun ve Onun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
29- Öyle ki, Kitap Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) Allahın fazlından hiçbir şeye güç yetirip-sahip olmadıklarını ve fazlın muhakkak Allahın elinde olduğunu, onu dilediğine verdiğini bilip-öğrensin. Allah, büyük fazl (üstün lütuf ve ihsan) sahibidir.