Günün Nostaljisi!

bitter_im

Admin
Admin
Genel Yönetici
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
64.644
Tepki
53.685
Puan
113
Yaş
32
Konum
kocaeli
Günün Nostaljisi ----->> Semiramis Pekkan -ciko

Semiramis Pekkan (d. 30 Eylül 1948, İstanbul), Türk sinema oyuncusu ve ses sanatçısı.


Semiramis+Pekkan.jpg

Babanın subay, annenin ev hanımı olduğu Pekkan ailesinin en küçük ferdidir. Ajda Pekkan'ın kardeşi olan sanatçı 1964 yılı yapımlı, "Kara Memed" adlı yönetmenliğini Tunç Başaran'ın yaptığı filmiyle sinema kariyerine başlamıştır. Birçok filmde de rol alan Semiramis Pekkan, sinemanın yanı sıra 1965-1966 yıllarında AST kadrosuna dahil olarak tiyatro oyunlarında yer almıştır.

Müzik kariyerine 1968 yılında başlayan Semiramis Pekkan, ileriki yıllarda iki Altın Plak Ödülü almıştır. Ajda Pekkan'ın kardeşi olan Semiramis Pekkan, evlendikten sonra sinema ve müzik hayatını noktalamıştır. Sanatçının Columbia, Odeon ve Kervan müzik etiketli toplam üç stüdyo albümü ve çok sayıda 45'liği bulunmaktadır.[1]

semiramis_bkgd.jpg


semiramis-pekkan-bikinili-65089.jpg


p002_1_02.png


62265737_tn50_0.jpg
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi - Emel Sayın (D. 20 Kasım 1940, Sivas)
resim

Türk Sanat Müziği yorumcusu.
Dört kız çocuğu olan bir ailenin en büyük çocuğudur(Emel,Şenel,Fatoş,Hülya). 13 yaşında Arif Sami Toker’den müzik dersleri almaya başladı. Toker’in yetiştirdiği en ünlü ve yetenekli sanatçı olarak kabul edilmektedir. Üç yıl Münir Nurettin Selçuk’tan ders alarak müzik eğitimine devam etti. Keşan ortaokulu ve Çapa Lisesi’nden mezun olduktan sonra üç yıl süresince İstanbul Belediyesi Konservatuarı (Beşiktaş)Şan Bölümü’nde Fransa'da zamanında Münir Nurettin Selçuk a da hocalık yapmış olan şan hocası Alex Rosenthal dan dersler aldı.Muhittin Sadak'tan da solfej dersleri aldı.(dönem arkadaşları Mine Mater,Erkin Koray ile aynı solfej sınıfında idiler) Bu arada Hürriyet Haber Ajansı’nın açtığı yarışmada Münir Nurettin Selçuk’a ait ağır bir klasik okuyarak ‘Ses Kraliçesi’ seçildi.
Henüz 17 yaşındayken Ankara Gençlik Parkı’nda Necdet Yazar’ın gazinosunda ilk defa sahneye çıktı. 1963 yılında Ankara Radyosu’na sınavla solist olarak girdi ve yaklaşık yedi yıl hizmet verdi. Ankara seyircisi karşısında sahne tecrübesi kazanan sanatçı, Egemen Bostancı’nın teklifiyle İstanbul müzik piyasasına transfer oldu ve Lalezâr Gazinosu’nda assolist olarak sahne almaya başladı. Bu arada İstanbul Radyosu’na geçti ve İstanbul’a yerleşti.İstanbul'a gidişiyle yoğun bir çalışma dönemine giren Emel Sayın pek çok müzik albümünün yanı sıra sinema filmlerinde de rol aldı.2001 yılında Mehmet Ali Erbil ile birlikte Aşkım Aşkım adlı TV dizisinde rol aldı.
resim
 

esmeryarim

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
3.430
Tepki
3.148
Puan
113
Konum
üç meleğin kalbinde
emeğinize sağlık kızlar

nostalji hastalığı var bende bayılıyorum şarkıları olsun filmleri olsun ne bileyim herşeyiyle her yönüyle çok hoşlar modaları hiç geçmiyor bence:dusun:

eski nostalji havası taşıyan herşey beni cezbediyor :sirin:
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi-Müzeyyen Senar (D.16 Temmuz 1918, Bursa)
resim


Müzeyyen Senar, 16 Temmuz 1918 tarihinde Bursa ilinin Keles ilçesine bağlı bir köyü olan Gököz’de doğmuştur. Adını Hikmet koyuyorlar. Nüfus cüzdanı çıkarması için şehre gönderdikleri enişte, ‘Yapamadım’ diye dönüyor, “Bu çocuğun adının Hikmet olmasına gönlüm el vermedi, yakıştıramadım, Müzeyyen yazdırdım.” Diyor.
Babası Cerrah Mehmet lakaplı kıraathane işletmecisi, annesi güzel Kuran okuması ve bülbül sesiyle ünlü köylü kızı Zehra. Müzeyyen Senar’ın ablası İsmet (d.1910), abisi Hilmi (d.1915)’dir. Müzeyyen Senar altı yaşındayken mevlitlerde annesine eşlik etmeye başlayınca millet hayrete düşüyor.Sonra kekeme oluyor.1927 yılında Müzeyyen Senar 9 yaşında iken babasının çapkınlıkları yüzünden annesi evi terkedip İstanbul’a gidiyor. 3 yıl sonra da Müzeyyen Senar annesinin yanına gidiyor. Okuluna İstanbul’da devam ediyor. Okuldaki müzik hocası sayesinde Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne kaydoluyor.
Müzik eğitimine Anadolu Musiki Cemiyeti'nde, kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun Bey ve udi Hayriye Hanım gözetiminde başladı.

Güçlü bir sese sahip olan Müzeyyen Senar, hafız Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Lem'i Atlı, Mustafa Nafiz Irmak gibi devrin önemli üstatlarından da dersler aldı.

1932 senesinde İstanbul Radyosu'nda şarkı söylemeye başladı. Müzeyyen Senar’ı bu radyo programında dinleyen, İstanbul'un en önemli müzikhollerinden biri olan 10. Yıl Belvü Gazinosu'nun sahibi “İbrahim Dervişzâde” 1933 yılının yaz sezonunun yıldızlar programına Müzeyyen Senar'ı da aldı. Müzeyyen Senar, sonraki yıllarda İstanbul'un başka ünlü gazinolarında da sahne aldı. Sahneye çıkmak için getirdiği ‘solo’ şartı ile Senar, Türk gazino tarihinde solistlik müessesesini başlatan ilk sanatçı oluyor.

1938 yılında Ankara Radyosu’nun kurulması ile birlikte ilk yayınları yapanlar arasında yer aldı. Radyo programlarını ise 1941 yılına kadar devam ettirdi.

Müzeyyen Senar'ın yeteneği, Cumhuriyet'in kurucusu ve Türk sanat müziğinin büyük hayranı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de ilgisini çekti ve sanatçı birçok kez onun huzurunda, özel meclislerinde şarkı okudu.

İlk yurtdışı konserini Paris’te verdi. En çok ‘Haydar Haydar’, ‘Ormancı’, ‘Feraye’, ‘Benzemez Kimse Sana’ şarkısını söylemeyi seviyor.

Müzeyyen Senar, son sahne konserlerini 1983 yılında İstanbul Bebek Gazinosu'nda verdi. Bu tarihten sonra yalnızca ender anlarda, müzikli özel toplantılarda şarkı söyledi.

En son 2004 yılında Sezen Aksu tarafından düzenlenen 73. Sanat yılı konserinde Tarkan, Ajda Pekkan, Nilüfer gibi birçok sanatçıyla sahneye çıktı. Doktoru bir daha da sahneye çıkmasını yasakladı.

26 Eylül 2006 tarihinde İzmir'deki evinde beyin enfarktüsü geçirdi. Sol tarafının felç oldu. 2007'de İstanbul'daki Darüşşafakada Rehabilitasyon Merkezinde Nisan ayı başına kadar tedavi gördükten sonra kısmi olarak düzeldi. Bu tedavilerden sonra Muğla'nın Bodrum ilçesinde kızı Feraye ve oğlu Ömer ile birlikte yaşamaktadır.

Müzeyyen Senar 1998’de Devlet Sanatçısı unvanı ve ‘Cumhuriyet’in divası’ lakabını aldı.
resim


Öğrencisi Bülent Ersoy tarafından Müzeyyen Senar'ın anısına 30 Ekim 2009 tarihinde Müzeyyen Senar'ın sanat yaşamından fotoğrafların yer aldığı “Cumhuriyetin Divası: Müzeyyen Senar” sergisi açıldı.

Müzeyyen Senar, bardak yemesiyle, elmayı eliyle ortadan ikiye bölebilmesiyle de meşhurdur. Ayrıca bir dönem Suudi Arabistan sefiri ile evlenip sefire ünvanını da almıştır. Arap filmlerinin dublajında Münir Nurettin Selçuk'la birlikte şarkı söyledi. Sadettin Kaynak'ın şarkılarını plağa okudu. Kerem ile Aslı, Kahveci güzeli gibi filmler de oynadı. Türkiye’de yakılan ama Amerika’da gösterilen "Ana Yüreği" adlı bir sinema filminde oynamıştır. Beş binden fazla plak yapmıştır.

Evlilikleri : Üç kere evlendi. kızı Feraye ve oğlu Ömer olmak üzere İki çocuğu var.
1. evliliği : 1935’te, 17 yaşında iken hayatı boyunca taşıyacağı soyadının sahibi Ali Senar ile evlendi.
2. evliliği : 1943’te Galatasaray’da top oynayan Ercüment Işıl ile evlendi. Feraye (d.1 Şubat 1947) adında bir kızı ve Ömer Işıl (d.1944) adında bir oğlu oldu. Oğlu Galatasaray ******nün genel sekreterliğini yapmıştır. Feraye, sinema oyuncusu Kuzey Vargın ile 10 yıl süren bir evlilik yaptı.
3. evliliği : 1953’te Suudi Arabistan sefiri Tevfik Hamza Bey ile evlendi. Ama eşinin hükümeti istemediği için ayrılmışlar.
Müzeyyen Senar, 31 Temmuz 2012 tarihinde durumunun kötüleşmesi üzerine Bodrum'da hastaneye kaldırıldı.
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi - Kadir İnanır (15 nisan 1949)
resim

Kadir İnanır, 15 nisan 1949’da (Bu tarih nüfus cüzdanındaki bilgidir, fakat 1949 yılının ağustos ayı sonunda doğduğu sanılmaktadır.) Ordu’ya bağlı Fatsa ilçesinde dünyaya geldi. Kalabalık ailesinin son çocuğu olan İnanır, sanki oyunculuk yapmak için doğmuştu. 14 kardeşin en küçüğüdür. Fatsa’daki ilkokul ve ortaokul eğitimi sırasında da bu yeteneğini çeşitli okul gösterilerinde sergiledi. İnanır, yatılı olarak okuduğu İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nin ardından gidemediği üniversiteye yıllar sonra Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon Bölümü’nü bitirdi.
1969 yılında katıldığı bir yarışmada 1.lik ödülü alan ardından çeşitli foto-romanlarda oynayan İnanır, buradan da sinemaya geçiş yaptı. İlk filmi olan “Son Yedi Adım Sonra”da yer aldıktan kısa bir süre sonra, başrollerde oynamaya başladı. Toplam 182 sinema filminde ve 7 televizyon dizisinde rol alan İnanır’ın en uzun soluklu dizisi Marziye adlı yapım oldu.

5. Adana Altın Koza Film Şenliği’nde Utanç (1973) adlı filmle En İyi Erkek Oyuncu seçilen Kadir İnanır, başrollerini Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, Nur Sürer, Erdal Özyağcılar ile paylaştığı 1985 yapımı Yılanların Öcü adlı Şerif Gören filmiyle ise 23. Antalya Film Şenliği’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülününün sahibi oldu. Kadir İnanır, 1990’da Med Cezir Manzaraları adlı film ile 3. Ankara Film Şenliği’nde de En İyi Erkek Oyuncu dalında ödülün sahibi oldu.

Son dönem Türk sinemasında 2000 yapımı Komser Şekspir adlı Sinan Çetin filminde yeralan ünlü oyuncu, 24 yıl aradan sonra 2003 yılında Gönderilmemiş Mektuplar adlı filmde Türkan Şoray’la yeniden biraraya geldi. Uzun yıllar birbirine yakıştırılan ikili, bu filmle de büyük ilgi topladı.

Kadir İnanır son olarak, Memduh Ün ve Tunç Başaran’ın yönettiği, Fatma Girik ile birlikte başrollerini paylaştığı, 2005 yapımı Sinema Bir Mucizedir adlı yapımda oynadı.

Reklam filmlerinde de oynayan, sosyoloji, ekonomi ve siyasetle de ilgilen ve hiç evlenmeyen Kadir İnanır’ın, kurbağa (göden) koleksiyonu bulunuyor.Şarkıcı Soner Arıca yeğenidir.
resim

Hüseyin Karabey tarafından 2010 yılında Kadir İnanır’ın 41 yıllık sanat hayatını anlatan belgesel yapıldı.

2011 yılında “Petrol ofisi” reklamlarında oynayan Kadir İnanır 2012 yılında “Ofçay” reklamında oynadı.

Şubat 2012 tarihinde bel fıtığı ameliyatı oldu. Hemen ardından akciğerlerinde görülen bir tümör nedeniyle bir ameliyat daha oldu.

Ödülleri:
1986 - 23. Antalya Film Şenliği, Yılanların Öcü - En İyi Erkek Oyuncu
1973 - 5. Adana Altın Koza Film Şenliği, Utanç - En İyi Erkek Oyuncu
1990 - 3. Ankara Film Şenliği, Med Cezir Manzaraları - En İyi Erkek Oyuncu

Oynadığı Filmler

1968: Son Yedi Adım Sonra

1969: Çılgınlar Cehennemi, Yaralı Kalp, Fato.

1970: Ankara Ekspresi, Kara Gözlüm, Mechul Kadın, Dağların Kartalı.

1971: Unutulan Kadın, Üç Arkadaş, Azrailin Beş Atlısı, Kara Gün, Kerem ile Aslı, Mualla.

1972: Asi Gençler, Dönüş, Leyla ile Mecnun, Utanç, Kanlı Para, Paprika Gaddarın Aşkı, Baskın, Vur.

1973: Bitirim Kardeşler, Bitirimler Sosyetede, Ezo Gelin, Gazi Kadın, Kambur, Yaban, Anadolu Ekspresi, Arap Abdo, Hayat Bayram Olsa, Ölüme Koşanlar.

1974: Almanya'lı Yarim, Sahipsizler, Sensiz Yaşanmaz, Yazık Oldu Yarınlara, Askerin Dönüşü, Bir Yabancı, Ceza, Enayi, Korkusuzlar, Uyanık Kardeşler.

1975: Baldız, Köprü, Pisi Pisi, Yatak Hikayemiz.

1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Taksi Şöförü, Alev, Can Pazarı, Delicesine, Devlerin Aşkı, İki Kızgın Adam.

1977: Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım, Silah Arkadaşları, Tövbekar, Ana Ocağı, Fırtına, Cevriyem.

1978: Evlidir Ne Yapsa Yeridir, Derviş Bey, Düzen, Hedef.

1979: Doktor, Fırat, Gazeteci, İstanbul, İsyan.

1981: Ah Güzel İstanbul, Kırık Bir Aşk Hikayesi.

1982: Tomruk, Yürek Yarası, Aşkların En Güzeli, Elveda Dostum.

1983: Bedel, Kurban.

1984: Yabancı, Balayı, Bir Yudum Sevgi, Güneş Doğarken, İmparator.

1985: Seyyid, Yaz Bitti, Yılanın Öcü, Amansız Yol, Ateş Dağlı, Ölüm Yolu.

1986: Sen Türkülerini Söyle, Sevgi Çıkmazı, Suçumuz İnsan Olmak, Sultanoğlu, Umut Sokağı, Yarın Ağlayacağım, Dikenli Yol, Hayat Köprüsü, Güneşe Köprü.

1987: Sende Yüreğinde Sevgiye Yer Aç, Yarınsız Adam, 72. Koğuş, Menekşeler Mavidir, Yaralı Can, Küçücüğüm, Katırcılar.

1988: Emanet, Hüzün Çemberi, 7 Uyuyanlar, Bir Beyin Oğlu.

1989: Med Cezir Manzaraları, Acılar Paylaşılmaz, Film Bitti, Karılar Koğuşu.

1990: Tatar Ramazan, Eskici ve Oğulları, Sayın Başkan, Darbe.

1991: Umut Hep Vardı, Aldatacağım.

1992: Tatar Ramazan Sürgünde.

1995: Aşk Ölümden Soğuktur

2000: Komser Şekspir.

2002: Kumsaldaki İzler (TV),

2003: Gönderilmemiş Mektuplar (2003)

2005: Sinema Bir Mucizedir

2008: Son Cellat
2001: Ünye de Fatsa Arası
2012: Elveda Katya
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi - Berkant (1938)
resim

Berkant olarak bilinen Berkant Akgürgen Sahneye ilk kez 1957'de Üstün Poyrazoğlu Orkestrası ile Bahçelievler Akalın Düğün Salonu'nda çıktı. 1960'da Jüpiter Kenteti adında bir orkestra kurarlar ve Ankara'da çeşitli gece klüplerinde sahneye çıkmaya başlarlar. Gitarda Yurdaer Doğulu, kontrbasta Atilla Özdemiroğlu, piyanoda Ertuğrul Çayıroğlu gibi müzisyenlerle çalışıyordu. 1957 sonlarına doğru Ankara Radyosu'nda haftalık programlarda şarkı söyledi.
1960'ta bahriye eri olarak askere gitti. Bandoya seçildi ve İstanbul'da tenor saksafon dersleri almaya başlar ardından üç yıllık askerliği boyunca tenor saksofon çaldı.

1964'te askerlik bitiminde Ankara’ya döner, Yurdaer Doğulu ile yeni bir orkestra kurup çalışmaya başlarlar. İstanbul'da Kulüp Fuaye'den teklif alırlar ve İstanbul'a gelirler. 1965 yılında Vasfi Uçaroğlu Orkestrası'nın solistliğine geçer ve Kamuran Akkor ile sahneyi paylaşırlar. .1966 yılında İlk plağı "Cici Pabucum Cici"Yi yaptı. Aynı yıl daha sonraları Sezen Cumhur Önal ile çalışmaya başlar ve "Evvel Zaman İçinde"yi plak yaptı. Ardından "Ah Kızlar", "Bir İçim Su", "Doğum Günün Kutlu Olsun", "Sana Gönül Verdim" adlı şarkıları ile hit oldu.

1966 yılında kulüp çalışmalarını bırakır ve gazino çalışmalarına başlar.

1967'yılının Eylül ayında bir Metin Bükey-Teoman Alpay şarkısı olan "Samanyolu"nu seslendirdi. "Samanyolu" adlı bu şarkının 45'lik plağı bir milyonun üzerinde rekor satış yaparak Berkant'a platin plak kazandırdı. "Samanyolu" Berkant ile özdeşleşir ve günümüzde bile hala popülerliğini koruyan bir parça olur.

"Samanyolu"dan sonra film ve plaklara Türkçe beste çalışmaları yapar. "Nisan Yağmuru", "Mevsim Bahardı", "Hayat Sevince Güzel", "Bülbül Yuvası" gibi çalışmalar yapar. Bu arada film teklifi alır ve Gönül Yazar ile "Trafik Belma" filmini yaparlar.

1975 yılında son plak çalışması olan "Fani Dünya - Izdırap Çocuğu" yayınlanır.1980'li yıllarda gazinoların azalması ve taverna çalışmalarının çoğalması nedeniyle Avrupa turneleri ve otel gece kulüplerinde programlar yapmaya başlar.

Yedi filmde baş rol oynadı. 80 45'lik plak, 1 longplay doldurdu. 1993'te hit şarkılarından oluşan bir kaset ve CD'si yayımlandı.

Pop müziğimizin öncü sanatçılarından biri olan Berkant sahne çalışmalarını uzun süredir Mersin'de sürdüyor.

Berkant, 'Bayan Bacak' lakaplı Serpil Örümcer'le 1972'de yaptığı evliliği için "En büyük hatayı Serpil'le evlenmekle yaptım" diye değerlendirdi.Bu evliliği bir yıl sürmüştü.


resim

Evlilikleri : 1.evliliği :1972 yılında “Bayan Bacak” lakaplı Serpil Örümcer'le evlendi.bir yıl sonra 1973 yılında boşandı.Bu evliliğinden Fulya Akgürgen (d.1973) adında bir kızı var. 2.evliliği : 1975 yılında Engin Akgürgen ile evlendi. Bu evliliğinden biri Öykü Akgürgen adında olmak üzere iki oğlu var.
resim
 
OP
bitter_im

bitter_im

Admin
Admin
Genel Yönetici
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
64.644
Tepki
53.685
Puan
113
Yaş
32
Konum
kocaeli
Günün Nostaljisi - Kadir İnanır (15 nisan 1949)
resim

Kadir İnanır, 15 nisan 1949’da (Bu tarih nüfus cüzdanındaki bilgidir, fakat 1949 yılının ağustos ayı sonunda doğduğu sanılmaktadır.) Ordu’ya bağlı Fatsa ilçesinde dünyaya geldi. Kalabalık ailesinin son çocuğu olan İnanır, sanki oyunculuk yapmak için doğmuştu. 14 kardeşin en küçüğüdür. Fatsa’daki ilkokul ve ortaokul eğitimi sırasında da bu yeteneğini çeşitli okul gösterilerinde sergiledi. İnanır, yatılı olarak okuduğu İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nin ardından gidemediği üniversiteye yıllar sonra Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon Bölümü’nü bitirdi.
1969 yılında katıldığı bir yarışmada 1.lik ödülü alan ardından çeşitli foto-romanlarda oynayan İnanır, buradan da sinemaya geçiş yaptı. İlk filmi olan “Son Yedi Adım Sonra”da yer aldıktan kısa bir süre sonra, başrollerde oynamaya başladı. Toplam 182 sinema filminde ve 7 televizyon dizisinde rol alan İnanır’ın en uzun soluklu dizisi Marziye adlı yapım oldu.

5. Adana Altın Koza Film Şenliği’nde Utanç (1973) adlı filmle En İyi Erkek Oyuncu seçilen Kadir İnanır, başrollerini Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, Nur Sürer, Erdal Özyağcılar ile paylaştığı 1985 yapımı Yılanların Öcü adlı Şerif Gören filmiyle ise 23. Antalya Film Şenliği’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülününün sahibi oldu. Kadir İnanır, 1990’da Med Cezir Manzaraları adlı film ile 3. Ankara Film Şenliği’nde de En İyi Erkek Oyuncu dalında ödülün sahibi oldu.

Son dönem Türk sinemasında 2000 yapımı Komser Şekspir adlı Sinan Çetin filminde yeralan ünlü oyuncu, 24 yıl aradan sonra 2003 yılında Gönderilmemiş Mektuplar adlı filmde Türkan Şoray’la yeniden biraraya geldi. Uzun yıllar birbirine yakıştırılan ikili, bu filmle de büyük ilgi topladı.

Kadir İnanır son olarak, Memduh Ün ve Tunç Başaran’ın yönettiği, Fatma Girik ile birlikte başrollerini paylaştığı, 2005 yapımı Sinema Bir Mucizedir adlı yapımda oynadı.

Reklam filmlerinde de oynayan, sosyoloji, ekonomi ve siyasetle de ilgilen ve hiç evlenmeyen Kadir İnanır’ın, kurbağa (göden) koleksiyonu bulunuyor.Şarkıcı Soner Arıca yeğenidir.
resim

Hüseyin Karabey tarafından 2010 yılında Kadir İnanır’ın 41 yıllık sanat hayatını anlatan belgesel yapıldı.

2011 yılında “Petrol ofisi” reklamlarında oynayan Kadir İnanır 2012 yılında “Ofçay” reklamında oynadı.

Şubat 2012 tarihinde bel fıtığı ameliyatı oldu. Hemen ardından akciğerlerinde görülen bir tümör nedeniyle bir ameliyat daha oldu.

Ödülleri:
1986 - 23. Antalya Film Şenliği, Yılanların Öcü - En İyi Erkek Oyuncu
1973 - 5. Adana Altın Koza Film Şenliği, Utanç - En İyi Erkek Oyuncu
1990 - 3. Ankara Film Şenliği, Med Cezir Manzaraları - En İyi Erkek Oyuncu

Oynadığı Filmler

1968: Son Yedi Adım Sonra

1969: Çılgınlar Cehennemi, Yaralı Kalp, Fato.

1970: Ankara Ekspresi, Kara Gözlüm, Mechul Kadın, Dağların Kartalı.

1971: Unutulan Kadın, Üç Arkadaş, Azrailin Beş Atlısı, Kara Gün, Kerem ile Aslı, Mualla.

1972: Asi Gençler, Dönüş, Leyla ile Mecnun, Utanç, Kanlı Para, Paprika Gaddarın Aşkı, Baskın, Vur.

1973: Bitirim Kardeşler, Bitirimler Sosyetede, Ezo Gelin, Gazi Kadın, Kambur, Yaban, Anadolu Ekspresi, Arap Abdo, Hayat Bayram Olsa, Ölüme Koşanlar.

1974: Almanya'lı Yarim, Sahipsizler, Sensiz Yaşanmaz, Yazık Oldu Yarınlara, Askerin Dönüşü, Bir Yabancı, Ceza, Enayi, Korkusuzlar, Uyanık Kardeşler.

1975: Baldız, Köprü, Pisi Pisi, Yatak Hikayemiz.

1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Taksi Şöförü, Alev, Can Pazarı, Delicesine, Devlerin Aşkı, İki Kızgın Adam.

1977: Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım, Silah Arkadaşları, Tövbekar, Ana Ocağı, Fırtına, Cevriyem.

1978: Evlidir Ne Yapsa Yeridir, Derviş Bey, Düzen, Hedef.

1979: Doktor, Fırat, Gazeteci, İstanbul, İsyan.

1981: Ah Güzel İstanbul, Kırık Bir Aşk Hikayesi.

1982: Tomruk, Yürek Yarası, Aşkların En Güzeli, Elveda Dostum.

1983: Bedel, Kurban.

1984: Yabancı, Balayı, Bir Yudum Sevgi, Güneş Doğarken, İmparator.

1985: Seyyid, Yaz Bitti, Yılanın Öcü, Amansız Yol, Ateş Dağlı, Ölüm Yolu.

1986: Sen Türkülerini Söyle, Sevgi Çıkmazı, Suçumuz İnsan Olmak, Sultanoğlu, Umut Sokağı, Yarın Ağlayacağım, Dikenli Yol, Hayat Köprüsü, Güneşe Köprü.

1987: Sende Yüreğinde Sevgiye Yer Aç, Yarınsız Adam, 72. Koğuş, Menekşeler Mavidir, Yaralı Can, Küçücüğüm, Katırcılar.

1988: Emanet, Hüzün Çemberi, 7 Uyuyanlar, Bir Beyin Oğlu.

1989: Med Cezir Manzaraları, Acılar Paylaşılmaz, Film Bitti, Karılar Koğuşu.

1990: Tatar Ramazan, Eskici ve Oğulları, Sayın Başkan, Darbe.

1991: Umut Hep Vardı, Aldatacağım.

1992: Tatar Ramazan Sürgünde.

1995: Aşk Ölümden Soğuktur

2000: Komser Şekspir.

2002: Kumsaldaki İzler (TV),

2003: Gönderilmemiş Mektuplar (2003)

2005: Sinema Bir Mucizedir

2008: Son Cellat
2001: Ünye de Fatsa Arası
2012: Elveda Katya

İşte buna bayılıyorum -ciko
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi - Türkan Şoray (D. 28 Haziran 1945,İstanbul)
resim


28 Haziran 1945'de İstanbul’da doğdu. Babası Halit Şoray devlet demir yollarında memur, annesi ev hanımıydı. Maddi imkanların kısıtlı olduğu bir ailede dünyaya geldi. Öğrenimine Rami Taş mektebinde başladı fakat sürekli mahalle değiştirdiklerinden, eğitimini 1956’da Feriköy ilkokulunda tamamladı.

1954’te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokak’a taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam’a adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü “Yeşilçam Sokağı”na adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray'ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şoray’la tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şoray’ın daha uygun olacağına karar verir. Şoray’ın Yeşilçam’a girişi de böylece gerçekleşir.

Bir Yıldızın Doğuşu (1960’lar)
Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema” ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..

1960 yıllarla birlikte Şoray’ın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.

İlk Önemli Aşama
“Acı Hayat” Türkan Şoray’ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. “Otobüs Yolcuları” ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray “Acı Hayat”la ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.

1963’te çevirdiği bu filmle 1964’te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca “Acı Hayat” sinema yazarlar tarafından “yılın filmi” seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.

Hayatına Yön Veren Adam
Rüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962’de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoray’dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş–geçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şoray’da bu sevgi ve şefkati Adlı’da bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.

İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965’lerden başlayarak “Türk sinemasının bir numaralı kadını” olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.

Sultan
Şoray’ın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlı’nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray’a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep “Sultanım” diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da “Sultan”ı olmaya başlar.

Adlı’nın onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966’nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoray’lı filmler adeta birbirini vurur. Şoray’ın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.

Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şoray’ı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film....gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.

resim


Şoray Kanunları
1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.
2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.
3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.
4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır.
5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a tarihsel olanlar ise şirkete aittir.
6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.
7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.
8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.
9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.
10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.
11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.
12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
13) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.
14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.
16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir.
17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.
18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.

Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967’de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkan’ın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şoray’la mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şoray’ın, Yeşilçam’daki imajını koruma altına alır.

Şoray’ın Sinemamızdaki Yeri
1960’larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, “acul”, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batı’ya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, “burjuva güllerini” temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.

Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.

Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.

Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.

1970’ler, Şoray, Sinema ve Toplum
Şoray, değişir gözüken bir şeylere karşın, 1970’lerin başlarında da sinema siyasetini hemen hemen aynen sürdürür. Yılda yine 10-12 film yapar. Ünlü yazarların eserlerine el atılır fakat başarılı olunmaz. Sultan Gelin, Cemo gibi yarım başarılar elde edilirken, Vukuat Var, Asiye Nasıl Kurtulur gibi filmler fiyaskoyla sonuçlanır. Ünlü yönetmenlerle (Atıf Yılmaz, Osman Seden, Halit Refiğ..) çalışmak da pek bir şey değiştirmez.

70’lerin başında yine zirvede gözükmektedir. Fakat o artık daha değişik, daha farklı birşey arama çabasındadır. 1972 yılında mesleki yaşamında yeni bir dönem açılır. Film sayısını ciddi anlamda azaltır. Bu yıla iki filmi damgasını vuracaktır. Biri Cemo’dur. Bu filmin çekimlerinde Şoray attan düşer ve felç olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Olay, filme iyi bir reklam aracı olur. Asıl büyük tepkilere yol açan olay ise bir diğer filmi “Dönüş”tür. Çünkü Şoray’ın yönetmenlik denemesi yaptığı ilk filmdir. Şoray birçok çevrenin eleştirisine maruz kalır. Filmin başarılı olmayacağı düşünülür, fakat beklenenin aksine dikkat çeker ve başarılı olur. Şoray, eleştirmenlerin, sinema uzmanlarının ve de “ciddi basın”ın dikkatini çeker. Film yılın en büyük iş yapan filmi olur. Şoray’a daha önce yüz çevirenler, bu kez onu sahiplenirler. Ayrıca “Dönüş” 1973’te “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül alır. “Azap’ta (1973) ikinci yönetmenlik denemesini gerçekleştirir fakat bu filmde başarılı olamaz.

70’lerin başlarında O hepsi birbirinin aynı, en azından benzeri dram veya komedilerden daha kişilikli, daha gerçekçi filmlere doğru kaymasında, belki yıllardır süre gelen aklı başında, sorumlu ve oldukça poltize bir eleştirinin katkısı olmuştur. Ama temel neden, Türk toplumunun o yıllardaki genel havasıdır. Artık sinema da o uzun yıllar sürdürdüğü pembe rüyadan uyanıyordu. Yönetmenler ilk defa gerçekçi konulara el atmakta, Anadolu bozkırlarında mekan bakmakta, köylü kadınların dramını keşfetmektedirler. Başta Türkan Şoray ve diğer ünlü starlar, gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizmeye başlarlar. Konfeksiyon usulü yapılan filmlerin yerini daha gerçekçi konular, daha kapsamlı yaklaşımlar, daha bütüncül çabalar alır. Artık her film ayrı bir proje olup, çok daha dikkatle üzerinde durulacaktır. 76’da 3. Şoray yönetmenliği ürünü olan “Bodrum Hakimi”ni çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden sağlamlaştırmıştır. 1977’de en güzel filmlerinden biri olan “Selvi Boylum al Yazmalım” da oynar. Bu filmle Şoray’a en iyi kadın oyuncu ödülü gelir.

1980’ler ve Sonrası Şoray, Toplum ve Sinema
Bu hızlı dönemden sonra Şoray bir süre setlerden uzak kalır. 80’de film yapmaz. 1981’de ise son yönetmenlik ürünü olan “Yılanı Öldürseler” ile geri döner. Bu arada halk sinemaya gitmeyi reddeder. Artık yeni bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış doğuyordu. (ve 80’li –90’lı yıllar boyunca Şoray’da bir çok yeni yönetmene destek verdi.) 1980’lerle bağımsız sinemanın önü açılır. 80’lerde sinemamız artık daha aydın, daha incelmiş ürünler, büyük kentin orta sınıflarına dönük hikayeler vermeye başlayan daha özel bir alan olmaya doğru gidecektir.

1983’te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk Sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan “kadın filmleri” öne çıkmaya başlayacaktır. Değişen koşullar ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle 1980-86 yıllarında ikişer filmle yetinmek zorunda kalan Türkan Şoray 1987’de bu sayıyı dörde çıkarır.

80’li yıllar Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olacaktır. Şoray kanunları yıkılacak, oynadığı “Mine” adlı filmiyle “kadın filmleri” akımını da açacaktır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlı’yı 1983’te terk edecek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenecektir. 84’te annesini kaybedecek ve bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelecektir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde beraber oynarlar fakat filmler beklenen işi yapmaz. 87’de çift ayrılır. 90’lı yılları da birkaç filmle kapatır Şoray. 94’te babasını, 95’te de büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybeder. Bu yıllarda seyircisinin karşısına birkaç dizi filmle gelir. 2000 yılında çevirdiği “İkinci Bahar” adlı dizi ise diğerlerinden çok farklı bir yere sahip olacaktır.Ayrıca Türkan şoray Türkiye eğitiminede katkıda bulunmuştur.1973 yılında yaptırmış olduğu ilköğretim okulu Istanbul'un Hisarüstü semtinde yer almaktadır.

Aldığı Ödüller
- 1964 I. Antalya Film Festivali. “Acı Hayat”la “en başarılı kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
- 1968 5. Antalya Film Festivali: “Vesikalı Yarim”le “en başarılı kadın oyuncu”. (Altın Portakal)
- 1969 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”
- 1971 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”.
- 1973 5. Adana Film Festivali: “Mahpus”la “en başarılı kadın oyuncu”. (altın Koza)
- Moskova Film Şenliği (Rusya): “Dönüş”le “özel ödül”.
- Ankara Gazeticiler Cemiyeti: “Yılın Artisti”
- Kelebek Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın sanatçısı”.
- Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti: “Yılın Sanatçısı”
- Tercüman Gazetesi: Halk oyu ile “en iyi sanatçı”
- İzmir Kadınlar Birliği: “Dönüş”le “en iyi kadın oyuncu”.
- 1978 Taşkent Film Şenliği: “Selvi Boylum Al Yazmalım”la Uluslarası Aytmatov ******’nün geleneksel ödülü.
- 1987 27. Antalya Film Festivali: “Hayallerim, Aşkın ve Sen”deki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portkal)
- 1990 2. İzmir Film Festiali: “Altın Artemis onur ödülü.”
- 1992 8. Bastia Akdeniz Sinemaları Festiali “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”.
- 1994 6. Ankara Film Festivali: “Emek ödülü”.
- 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portakal)
- 1996 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali: Sinema onur ödülü
- Magazin Gazeticiler Derneği 4. Altın Objektif Ödülü, Onur Ödülü.
- 1999 Roma Film Festiali: Büyük Ödül
- 2. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali: Kadın yönetmen ödülü.
- 2000 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi: Zirvedekiler 2000 ödülü
- 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
- 2001 Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı: “İkinci Bahar” dizisiyle “iyi kalp ödülü”.
- 2001 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-Tekofaks Panasonic: “İkinci Bahar” dizisindeki rolüyle “2000 yılının başarılı iletişimci ödülü.”
- Akademi İstanbul: “Yılın en başarılı sanatçısı ödülü”.
resim

Filmografisi
1960: Köyde Bir Kız Sevdim, Aşk Rüzgarı, Güzeller Resmi Geçidi, Utanmaz Adam
1961: Afacan, Aşk ve Yumruk, Dikenli Gül, Gönülden Gönüle, Hatırla Sevgilim, Kaderin Önüne Geçilmez, Kardeş Uğruna, Melekler Şahidimdir, Otobüs Yolcuları, Sevimli Haydut, Siyah Melek
1962: Acı Hayat, Allah Seviniz Dedi, Aşk Yarışı, Bardaktaki Adam, Billur Köşk, Bizde Arkadaş mıyız, DikmenYıldızı, Kırmızı Karanfiller, Lekeli Kadın, Ne Şeker Şey, Ümitler Kırılınca, Zorlu Damat
1963: Acı Aşk, Ayşecik Canımın İçi, Badem Şekeri, Beni Osman Öldürdü, Bütün Suçumuz Sevmek, Çalınan Aşk, Çapkın Kız, Dağlar Kralı, Genç Kızlar, İki Kocalı Kadın, Küçük Beyin Kısmeti, Sayın Bayan
1964: Adanalı Tayfur Kardeşler, Anasının Kuzusu, Bomba Gibi Kız, Bücür, Fıstık Gibi Maşallah, Gençlik Rüzgarı, Gözleri Ömre Bedel, Kader9 Kapıyı Çaldı, Kızgın delikanlı, Macera Kadını, Mualla, Öksüz Kız, Yılların Ardından
1965: Ekmekçi Kadın, Elveda Sevgilim, Garip Bir İzdivaç, Hayatımın Kadını, Komşunun Tavuğu, Sana Layık değilim, Seven Kadın Unutmaz, Siyah Gözler, Sürtük, Vahşi Gelin, Veda Busesi
1966: Akşam Güneşi, Altın Küpeler, Anaların Günahı, Çalıkuşu, Çamaşırcı Güzeli, Düğün Gecesi, El Kızı, Eli Maşalı, Günahkar Kadın, Karanfilli Kadın, Kenarın Dilberi, Meleklerin İntikamı, Meyhanenin Gülü, Siyah Gül
1967: Ağlayan Kadın, ana, Ayrılsak da Beraberiz, Bir Dağ Masalı, Her Zaman Kalbimdesin, Kara Duvaklı Gelin, Kelepçeli Melek, Ölümsüz Kadın, Sinekli Bakkal, Tapılacak Kadın
1968: Abbase Sultan, Ağla Gözlerim, Artı Sevmeyeceğim, aşk Eski Bir Yalan, Ayşem, Dünyanın En Güzel Kadını, Kadın Değil Baş Belası, Kadın intikamı, Kadın Severse, Kahveci Güzeli, Vesikalı Yarim
1969: Aşk Mabudesi, Ateşli Çingene, Bana Derler Fosforlu, Buruk Acı, Fosforlu Cevriye, Günah Bende mi, Köle Olayım, Sana Dönmeyeceğim, Seninle Ölmek İstiyorum, Son Bahar Rüzgarları
1970: Ağlayan Melek, Arım Balım Peteğim, Birleşen Yollar, Buğulu Gözler, Bülbül Yuvası, Hayatım Sana Feda, Herkesin Sevgilisi, Kara Gözlüm, Mağrur Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Merhamet, Tatlı Meleğim
1971: Ateş Parçası, Bir Genç Kızın Romanı, Bir Kadın Kayboldu, Gelin Çiçeği, Gülüm Dalım Çiçeğim, Güllü, Mavi Eşarp, Melek mi, Şeytan mı, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Unutulan Kadın, Yedi Kocalı Hürmüz
1972: Cemo, Çile, Dönüş, Sisli Hatıralar, Vukat Var, Zulüm
1973: Asiye Nasıl Kurtulur, Azap, Dert Bende, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Mahpus, Namus Borcu, Sultan Gelin, Yalancı
1974: Açlık, Bal Kız-Şenlik Var, Çılgınlar, Yüreğimde Yare Var
1975: Acele Koca Aranıyor
1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Devlerin Aşkı
1977: Baraj, Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım
1978: Bir Aşk Masalı, Cevriyem, Sultan, Tatlı Nigar
1979: Hazal, Küskün çiçek
1981: Yılanı Öldürseler
1982: Mine, Seni Kalbime Gömdüm
1983: Metres, Seni Seviyorum
1984: Bir Sevgi İstiyorum
1985: Bir Kadın Bir Hayat, Körebe
1987: Gramafon Avrat, Hayallerim Aşkım ve Sen, On Kadın, Rumuz Gonca Gül
1988: Ada
1989: ölü Bir Deniz
1990: Berdel, Menekşe Koyu, Soğuktu ve Yağmur Ciseliyordu
1993: Şahmaran
1995: Yerçekimli Aşklar
1997: Nihavent Mucize
2003: Gönderilmemiş Mektuplar
2004: Mürüvvetsiz Mürüvvet

Diziler
1993 Tatlı Betüş
1996 Bir Aşk Uğruna
2000 Gözlerinde Son Gece
2000 İkinci Bahar
2002 Tatlı Hayat
2006 Cemile
 
OP
bitter_im

bitter_im

Admin
Admin
Genel Yönetici
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
64.644
Tepki
53.685
Puan
113
Yaş
32
Konum
kocaeli
Belkıs Akkale

39622.jpg


(d. 1954; İstanbul), Türk halk müziği sanatçısı, söz yazarı ve besteci.

Aslen Malatyalı olan Belkıs Akkale, İstanbul da 1954 yılında doğmuştur. Özellikle çocuk yaşta fark edilen sesinin halk müziğine yatkınlığı ile dikkat çekti ve türkü söylemeye başladı. İlkokul sonrası 7 yıl kadar Sadi Yaver Ataman'dan Türk halk müziği dersi aldı. Aynı dönemde bir süre müzisyen Adnan Ataman ile birlikte çalıştı.

İlk olarak sahneye 1974 yılında henüz 20 yaşındayken çıkan Belkıs Akkale, Ankara Radyosu'ndan Mustafa Geceyatmaz'ın dikkatini çekti ve bu kuruma davet edildi. Yaklaşık olarak 6 yıl kadar kurum dışı sanatçı olarak burada görev yaptı. 1980 yılında ise TRT'nin yaptığı sınavı geçerek yetişmiş sanatçı olarak kadroya alındı. 1982 yılında çıkardığı Dadey adlı albümle adını duyurmuş olan Belkıs Akkale, TRT'den ayrılarak bağımsız çalışmaya başladı.

1990 yılında Kültür Bakanlığı'nda "Devlet Solist Sanatçısı" olarak göreve başlayan Belkıs Akkale, hâlen bu görevini sürdürmektedir.

Belkıs Akkale, "Türkü Bacı" olarak da tanınır.

0000141580_350.jpg


54991502_tn50_0.jpg
 

Tılsım

Daimi Üye
Katılım
10 Şubat 2013
Mesajlar
8.231
Tepki
6.213
Puan
113
Konum
♥ Dünya ♥
Günün Nostaljisi - Ediz Hun (D.1940 , İstanbul )

resim


Sinema oyuncusu ve eski milletvekilidir
Ediz Hun, 1940 yılında İstanbul Cihangir’de Adnan – Neşvet çiftinin tek çocukları olarak Alman Hastanesi'nde dünyaya geldi. Çerkez olan babası makine mühendisi, rumeli (Macaristan) göçmeni olan annesi ise felsefe öğretmeniydi. İstanbul'da Avusturya Lisesi orta okulunu bitirdi ve Atatürk Erkek Lisesi'nden mezun olduktan sonra dört sene Almanya'daki Würzburg Üniversitesi'ne Diş hekimliği tahsiline devam etti. Son sınıftayken yaz tatili için ailesinin yanına İstanbul'a geldiğinde 1963 yılında Ses derginin açtığı yarışmaya katıldı ve birinci oldu. Aynı yıl Nevzat Pesen'in yönetiminde Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit'le başrolünü oynadığı “Genç Kızlar” adlı filmle sinemaya başladı. Kısa süre içinde romantik jön olarak Yeşilçam'ın aranılan oyuncuları arasına girdi. 1970'li yılların ortalarından itibaren başlayan seks filmleri furyasında yer almayarak 12 yılda 130 film yaptıktan sonra sinemayı bıraktı.
resim




3 Ocak 1973'te THY hostesi Berna Hanım'la evlendi. 1974'te kızı Bengü dünyaya geldi.
Türk sineması krize girince 1976'da ailece Norveç'e gitti. Oslo ve Trondheim üniversitelerinde biyoloji ve çevre bilimleri fakültesinde eğitim aldı. 1981'de Türkiye'ye geri döndü ve matbaa kurarak ticaret hayatına atıldı. Türk sinemasının ve Yeşilçam'ın unutulmaz aktörlerindendir.

1985'te Orhan Aksoy'un TRT adına yönettiği 'Acımak' adlı dizisinde başrolü oynadı.

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Turizm, Mahalli İdareler ve Avrupa Topluluğu Bölümleri Öğretim Görevlisi olarak öğretmenlik yaptı. Bu görevini 18 Nisan 1999'da Anavatan Partisi'nden İstanbul milletvekili seçilinceye kadar sürdürdü. 1999-2002 yılları arasında ANAP milletvekilliği yapmıştır. 1991-93 yıllara arasında Çevre Bakanlığı Bakanlık Baş Danışmanı ve İstanbul Çevre İl Müdürlüğü görevini üstlendi. 1996 Çevre Bakanlığı'ndaki görevinden istifa etti ve 'Doğal Dengenin Korunması' konularında yurtiçi ve dışında konferanslar verdi...

Ediz Hun, halen Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Turizm ve Otelcilik Bölümünde öğretim üyeliği yapmaktadır.

resim


Evlilikleri : 3 Ocak 1973'te hostes Berna Hanım'la evlendi. 1974'te kızı Bengü dünyaya geldi. 1981'de oğlu Burak dünyaya geldi.

Ediz Hun’a 24 kasım 2011 de ikinci uluslararası Malatya film festivali'nde yaşam boyu başarı ödülü ve onur ödülü verildi.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst