Günahlardan arınma denizi; TESBİH NAMAZI

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Öyle dehşetli bir zamanda yaşıyoruz ki, geçmiş devirlerde bir asırda işlenen günahlar, şimdi belki bir dakikada işleniyor.

Kendini günahtan muhafaza etmeye çalışan bir mü’min bile hiç istemese de birçok günahla karşı karşıya kalıyor.

Zira Hz. Âdem (a.s.)’dan kıyamete kadar gelmiş ve gelecek bütün peygamberlerin, evliyaların, salih insanların bile Allah’a sığındığı dehşetli ahir zamanın tam ortasında yaşıyoruz. Her taraf günah denizi olmuş; günaha götüren vasıtalar en güvenilir sığınaklara, kuytu köşelere ve bir kale sandığımız aile cennetine kadar girmiş.

Diyebiliriz ki, Rabbimizin Afûv ve Gafûr gibi isimlerinin tecellisine, Onun af ve mağfiretine hiç bu kadar muhtaç olmadık. Sanki bir günah yağmuru altında yürüyor ya da bir günah denizinde yüzüyoruz. Bizlere koruyucu bir şemsiye, bir yağmurluk ve kurtarıcı bir can yeleği, bir filika lâzım olduğu gibi, ister istemez bulaşan günahlardan arınmak için de kuvvetli bir temizleyiciye muhtacız.
İşte tesbih namazı, günahları yok eden, insanın manen yıkanıp temizlenmesine vesile olan muhteşem bir arınma denizidir. Âdeta en derin ve inatçı günah kirlerini bile söküp atan çok kuvvetli ve faydalı manevî bir deterjandır ki, temizleyicisi, yumuşatıcısı, mis gibi parfümü içindedir. Bu yüzden kendisi cazip, kılması tatlı, manası derin, neticesi muhteşem bir ballar balıdır. Böylesi harika bir namazı bize ihsan ettiği için Rabbimize ayrıca şükretsek yeridir.



On çeşit günahı affettiriyor


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) amcası Hz. Abbas’a (r.a.) tesbih namazını tavsiye ederken şöyle buyurmuştur:
— Bak amca, sana on faydası olan bir şey öğreteyim. Bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve gizli yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar.

Bu muazzam namazın sağlayacağı müjdeli sonuçları öğrenen Hz. Abbas (r.a.):
— Bunu her gün yapamayız, deyince âlemlere rahmet olan Güzeller Güzeli şu kolaylığı müjdeledi:
— Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere, haftada yapamazsan ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere yap. Yılda bir kere de kılamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere yap." (Ebû Dâvud, Tatavvu': 14; Tirmizî, Vitr: 19)



Efendimizin tesbih namazı kılanlar için verdiği af ve mağfiret müjdesi çok büyük bir nimet, buna karşılık harcayacağımız zaman ve zahmet pek azdır. Hadiste, “bütün günahlar” ifadesi de kullanılabilirdi.Bunun yerine “on türlü günah” ifadesinin yer alması, tesbih namazının günahların affı konusundaki benzersiz üstünlüğünü gösterir. Demek ki, Rabbimiz tesbih namazını çok önemsemekte, çok büyük değer vermektedir.



Tesbih namazına anlam katan sırlar
Dört rekât olan tesbih namazının her rekâtını 75 kez süsleyerek toplam 300 defa tesbih etmemizi sağlayan “sevabı çok, manası derin” olan ifadeler şudur:


“Sübhanallâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallahü ekber.”





Konuyla ilgili bir hadiste bu ifadeler “bakiyat-ı salihat” olarak bildirilir. (Müsned, 3: 75) Yani bu kelimelerle Rabbimizi zikretmek, bâkî âlemde sevap kazandıran önemli amellerdendir.



Bu namaza tesbih namazı denmesinin sebebi, bu ifadelerin tesbihle başlamasıdır. Ancak tekrar edilen bu ifadelerden dolayı diyebiliriz ki, tesbih namazı, aynı zamanda bir tahmid namazı, bir tehlil namazı ve bir tekbir namazıdır. Sübhanallah demek, tesbih; elhamdülillâh demek, tahmid; lâilâheillâllah demek, tehlil; Allahüekber demek ise, tekbirdir.



Tesbih namazının vesile olduğu af ve mağfiret çok büyük olduğuna göre, onu kılarken dikkat edeceğimiz mühim hususlar olmalıdır. Bunlar, ihlâs, samimiyet, tâdil-i erkân, huşû ve manasını kavramaktır.



Allah’ı tesbih etmenin önemi



Peygamber Efendimizin (s.a.v.), hırka-i şerifini miras bıraktığı Veysel Karanî Hazretleri, gecelerini ibadetle geçirir, neredeyse hiç uyumazdı. İbadete âdeta âşık, namazdaki huşûu zirvede yaşayan yüce bir şahsiyetti.



Bir gece, “Bu gece kıyam gecesidir” diyerek sabaha kadar ayakta ibadet etmişti. Bir başka gece, “Bu gece rükû gecesidir” buyurarak, gece boyu uyamadan rükûda bulunmuştu. Asla ibadete doymayan bu yüce zat, ertesi gün de, “Bu gece secde gecesidir” diyerek sabaha kadar secdede ibadet etmişti.



– Ey Üveys, bu kadar uzun geceyi sadece secdede geçirmeye nasıl katlanıyorsun, diye sormuşlardı.
Gerçekten de, tesbih namazı kılarken secdede on tesbihi söylerken sanki nezle olmuş gibi burnu tıkanan biz ibadet tembelleri için onun o hâlini anlamak zordur.



O muhteşem Allah dostu, bu soruya şu ibretli cevabı vermişti:
– Secdede, sabah olur da ben hâlâ bir kere Sübhâne Rab¬bi¬ye’l-A’lâ diyemem. Hâlbuki üç tesbih, sünnettir. Bunu yapamamamın sebebi, meleklerin ibadetini yapmak istememdir. Buna ise gücüm yetmiyor.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst