'Gamze Cizreli' Türkiye'nin kadın girişimcisi seçildi

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
1045298607.jpg


Bir işletme uzun yıllar ayakta kalıp, adını o kentte yaşayan herkese ezberletiyorsa o işletme başarılıdır. Gamze Cizreli Ankara’ya bunun gibi birçok mekan kazandırdı. Tıpkı bir büyücü gibi onun elinin değdiği her yer başkentin vazgeçilmezleri arasındaki yerini aldı. O, yoktan var eden başarılı bir iş kadını ve aynı zamanda örnek bir anne. Cemiyet hayatının tanınan siması Gamze Cizreli kapılarını Mirror Türkiye dergisine açtı.



Sizi tanıyabilir miyiz?



1968 doğumluyum. Orta yaş diye tabir edilen yıllarda olduğumu düşünüyorum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Aslına bakarsanız akademisyen üyeleri bol bir ailenin farklı işlere yönelmiş girişimci kızıyım. Ankara’ya bugüne kadar kadar, Quick China, Kuki, CafeMiz ve son olarak da Big Chefs gibi markaları kazandırdım. Bu kadar yoğun bir iş temposunun içinde çocuklarımla da ilgilenmeye çalışan bir anneyim. İki çocuk sahibiyim elimden geldiği kadar onlarla ilgilenmeye çalışıyorum.



Restoran işletmeciliğine nasıl başladınız?



Ben çocukluğumdan beri misafir ağırlamayı çok seven birisiydim. Sofra kurmak, sofra hazırlamak ve insanları davet etmek benim için oldukça keyifli bir işti. Üniversitede de konsept partiler verirdim. Evi geceye uygun bir şekilde süsler, yemek hazırlar ve arkadaşlarımı davet ederdim. Bu benim için oldukça keyifliydi. Tabii bu işe profesyonel olarak başlamadan önce başka sektörlerde çalıştım. Örneğin savunma sanayisinde kendimi denedim ama bana göre olmadığını düşünerek bıraktım. Sene 1993’te Ankaralı hanımların işlettiği ve o zamanlar oldukça popüler olan Biz Restoran’da çalışmaya başladım. Akşamları restoranda çalışarak, gündüzleri de okula giderek bir süre hayatımı bu şekilde devam ettirdim. 1993 yılının Aralık ayında ise Cafemiz’i açtım. Aslın da ben ve ekibimin başarılı olmasının en önemli nedeni detaylara çok fazla önem vermemiz. Detay bizim gibi işletimlerde oldukça önemlidir. Örneğin son haftalarda gelen müşterilerimize küçük tabaklar içinde nar ikram ediyoruz. Nar biliyorsunuz bereketi temsil eder. Çok küçük bir detay olmasına rağmen bu insanların hoşuna gidiyor.



Markalaşma süresi nasıl başladı?



Bizim sektörde ilk defa reklama, tanıtıma, habere, çok önem verdik. Restorancılık sektöründe bu çok fazla yoktur. Biz billboardlara girdik, film afişi hazırlayarak hikayeler oluşturduk. Örnek vermek gerekirse “chefler çıldırdı”, “chefler büyüdü” tarzında sloganlar yarattık. Tabi ki bunlar da markalaşmak adına oldukça önemli detaylar. Büyümek de markalaşmak adına oldukça önemlidir. Biz ilk senenin sonunda Ankara’da 3 noktada hizmete girdik. İkinci senenin sonunda ise İstanbul’da iki nokta, Gaziantep’te bir nokta olmak üzere altı noktaya çıktık. Farklı yerlerde farklı şubeler açmak da markalaşmak adına oldukça önemli. Yalnız büyürken ruhunuzu kaybetmemelisiniz. Ruhu kaybettiğiniz zaman kendinizi de kaybediyorsunuz ve heyecanınız kayboluyor. Biz bu ruhu kaybetmemek için sürekli yenilikler yapıyoruz. İnsanlara sürekli farklı şeyler sunuyoruz. Mesela pazar günleri sokaktan geçen bir simitçiyi, yaşlı bir amcayı mekanımıza çağırıp müşterilerimize simit dağıttırıyoruz. Bu olay İstanbul’da devrim oldu.



Bir konsept oluştururken olmazsa olmazlarınız var mı?



Yarattığım markalarda olmazsa olmazlarım yok. Her şeyi o anki ruh halime göre şekillendiriyorum. Bu güne kadar yarattığım markalara bakarsanız birbirinden çok farklı tarzları olduğunu görürsünüz. Dekordan tutun da mutfağa kadar her şey o an neler hissettiğimle alakalı olarak belirginleşiyor. Bir de zamanın trendlerini yakından takip edebilmek çok önemli. Ben o bakımdan oldukça şanslıyım. Çok fazla seyahat eden birisiyim ve gittiğim yerleri incelerim. Her gittiğim yerden farklı ilhamlar alırım.



Farklı bir iş koluna yönelmeyi düşünüyor musunuz?



Restorancılıktan başka bir iş yapmayı düşünmüyorum. Big Chefs iyice oturduktan sonra yeni markalar yaratmayı düşünüyorum ama bunlar da yine restorancılık sektöründe olacak.





Girişimcilik üzerine Orta Doğu Teknik Üniversitesinde ders verdiğinizi biliyoruz, bundan bahsedebilir misiniz?



İşletme fakültesi son sınıf öğrencilerine girişimcilik üzerine ders veriyorum. Sadece Türkiye’de değil dünyada da ekonomiyi canlandırmak için girişimliğe önem verilmesine inanıyorum. Ekonomik krizlerin bizim gibi girişimciler tarafından çözüleceğine inanıyorum. Girişimciliği geliştirmek için çok fazla çaba sarf ettiğimi söyleyebilirim. Derslerde öğrencilerime iyi bir iş planı hazırlamayı öğretiyorum. Örneğin Amerika’da çok yaygın bir şey var; “Asansör konuşması”. Diyelim ki iyi bir fikriniz var ve bir asansörde ünlü bir iş adamıyla karşılaştınız. Ortalama bir dakikanız var ve fikrinizi o kadar kısa bir süre içersinde ifade etmeniz gerekiyor. Tabi bunu yaparken karşı tarafı da etkilemeniz, kendi fikrinizi ona empoze etmeniz gerek. İşte derslerde bu şekilde alıştırmalar yapıp öğrencilerin mezun olduğunda nelerle karışılabileceklerini anlatmaya çalışıyoruz. Girişimciliği, yatırım yapmayı ve risk almayı göze alamıyorsanız tabi ki risk almalısınız. “Akşam saat 6’da evime giderim, pazarları çalışmam, cumartesi öğleden sonra işten çıkarım, geceleri rahat uyuyayım” diyen öğrencilerime derslere gelmemesi için uyarılarda bulunuyorum



Siyasetle ne kadar ilgilisiniz? Günün birinde siyasete katılmayı düşünüyor musunuz?



Böyle bir hedefim var. Çankaya’nın sadece Filistin Caddesinden ya da Tunalıdan ibaret olmadığının bilincindeyim ve günün birinde de Çankaya belediye başkanı olmayı istiyorum. Tabi şehirciliği de öğrenmem gerekecek, bunu yapabileceğime de inanıyorum. Bugüne kadar çok başarılı işler yaptım. Üstelik sadece restorancılık alanında değil. Restorancılığın sosyal hayatıma kattıklarını düşünürsek Çankaya’ya çok güzel hizmet verebileceğime inanıyorum.



Ankara cemiyet hayatı hakkında neler düşünüyorsunuz?



Ankara’da daha çok büyükelçiler ve diplomatların oluşturduğu bir cemiyet hayatı var. Ankara’ya onların davetleri yön veriyor. Bu davetler belli bir seviyenin üzerinde oluyor ve dönemsel olarak benim de katıldıklarım oluyor. Hepsi çok güzel mekanlarda gerçekleşiyor. Ben elçilik davetlerini çok beğeniyorum. Bunun yanında Ankara cemiyet hayatını olumsuz etkileyen şeyler var. Bunlardan biri insanların Ankara’dan ayrılarak İstanbul’a gitmesi. Bir de Ankara cemiyet hayatı siyasetçileri takip eder. Siyasete ve bürokrasiye endekslidir cemiyet hayatı. Örneğin Merkez Bankasının İstanbul’a gitmesinden söz ediliyor. Merkez Bankasının Ankara’dan ayrılmasıyla birlikte birçok banka, merkezini İstanbul’a taşıyacak. Bununla birlikte genel müdürler de ayrılacak. Bu da dolaylı yoldan Ankara’daki çok sayıda iş adamının İstanbul’a göç etmesine neden olacak



Giyiminiz hakkında konuşursak neler söyleyebilirsiniz?



Yoğun iş temposuna uygun olarak genelde tek parça elbiseler giymeyi tercih ediyorum. Davetler, kokteyller, açılışlar, okul ve iş temposunu düşünürsek sürekli kıyafet değiştirme gibi bir lüksüm yok o yüzden tek parça elbiseleri tercih ediyorum ve de çok rahat ediyorum. Marka tercihimin olduğunu söyleyemeyeceğim.
6359623757.jpg
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst