Aslı Oktay
Daimi Üye
FETİH SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik.
2- Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.
3- Ve Allah, sana üstün ve onurlu bir zaferle yardım etsin.
4- Müminlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, güven duygusu ve huzur indiren Odur. Göklerin ve yerin orduları Allahındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
5- (Bütün bunlar,) Mümin erkekleri ve mümin kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında büyük kurtuluş ve mutluluktur.
6- Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.
7- Göklerin ve yerin orduları Allahındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
8- Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
9- Ki Allaha ve Resûlüne iman etmeniz, Onu savunup-desteklemeniz, Onu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam Onu (Allahı) tesbih etmeniz için.
10- Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allaha biat etmişlerdir. Allahın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allaha verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
11- Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile. Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allaha karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır.
12- Hayır, siz Peygamberin ve müminlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.
13- Kim Allaha ve Resûlüne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.
14- Göklerin ve yerin mülkü Allahındır; dilediğine mağfiret eder, dilediğini azaplandırır. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
15- (Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki: Bizi bırakın da sizi izleyelim. Onlar, Allahın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu. Bunun üzerine: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.
16- Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır.
17- Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allaha ve Resûlüne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.
18- Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken müminlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine güven duygusu ve huzur indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir.
19- Ve alacakları birçok ganimetleri de. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
20- Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size vadetti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) müminler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
21- Ve (daha) başka (nice nimetler de, ki,) siz henüz onlara güç yetirmiş değilsiniz; (ama) gerçekten Allah, onları kuşatmıştır. Allah, herşeye güç yetirendir.
22- Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı.
23- (Bu,) Allahın öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allahın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.
24- Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekkenin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken Odur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
25- Ki onlar, inkar ettiler, sizi Mescid-i Haramdan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mümin erkekler ve mümin kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size dayanılmaz bir sıkıntı dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu. Durumunun böyle olması,) Allahın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan müminler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden inkar edenleri acı bir azap ile azaplandırırdık.
26- Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, öfkeli soy koruyuculuğunu (hamiyeti), cahiliyenin öfkeli soy koruyuculuğunu kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve müminlerin üzerine (kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
27- Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Harama güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.
28- Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.
29- Muhammed, Allahın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allahtan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrattaki vasıfları budur: İncildeki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir vadetmiştir.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik.
2- Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.
3- Ve Allah, sana üstün ve onurlu bir zaferle yardım etsin.
4- Müminlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, güven duygusu ve huzur indiren Odur. Göklerin ve yerin orduları Allahındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
5- (Bütün bunlar,) Mümin erkekleri ve mümin kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında büyük kurtuluş ve mutluluktur.
6- Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.
7- Göklerin ve yerin orduları Allahındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
8- Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
9- Ki Allaha ve Resûlüne iman etmeniz, Onu savunup-desteklemeniz, Onu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam Onu (Allahı) tesbih etmeniz için.
10- Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allaha biat etmişlerdir. Allahın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allaha verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
11- Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile. Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allaha karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır.
12- Hayır, siz Peygamberin ve müminlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.
13- Kim Allaha ve Resûlüne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.
14- Göklerin ve yerin mülkü Allahındır; dilediğine mağfiret eder, dilediğini azaplandırır. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
15- (Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki: Bizi bırakın da sizi izleyelim. Onlar, Allahın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu. Bunun üzerine: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.
16- Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır.
17- Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allaha ve Resûlüne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.
18- Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken müminlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine güven duygusu ve huzur indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir.
19- Ve alacakları birçok ganimetleri de. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
20- Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size vadetti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) müminler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
21- Ve (daha) başka (nice nimetler de, ki,) siz henüz onlara güç yetirmiş değilsiniz; (ama) gerçekten Allah, onları kuşatmıştır. Allah, herşeye güç yetirendir.
22- Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı.
23- (Bu,) Allahın öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allahın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.
24- Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekkenin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken Odur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
25- Ki onlar, inkar ettiler, sizi Mescid-i Haramdan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mümin erkekler ve mümin kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size dayanılmaz bir sıkıntı dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu. Durumunun böyle olması,) Allahın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan müminler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden inkar edenleri acı bir azap ile azaplandırırdık.
26- Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, öfkeli soy koruyuculuğunu (hamiyeti), cahiliyenin öfkeli soy koruyuculuğunu kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve müminlerin üzerine (kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
27- Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Harama güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.
28- Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.
29- Muhammed, Allahın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allahtan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrattaki vasıfları budur: İncildeki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir vadetmiştir.