Embriyo Kalitesinde Anne ve Babaya Ait Etkenler

gülbin

Daimi Üye
Katılım
19 Kasım 2008
Mesajlar
1.692
Tepki
2.180
Puan
113
Yaş
40
Konum
istanbul
Yumurta kalitesi üzerinde en önemli etkenlerden biride anne yaşıdır. Yaş ilerledikçe kalitenin azaldığı bilinen bir gerçektir.

Gebeliğin 4. haftasında dişi bir fetusta primer (öncül) genital hücreler oluşur.12.haftada yumurtalık meydana gelir ve ilk yumurtalar oluşmaya başlar. Doğumdan sonra yumurtaların değişimi ve gelişimi devam eder. Dolayısıyla üreme dönemindeki yumurta kalitesi onun daha anne karnında maruz kaldığı çeşitli iç ve dış etmenlerden etkilenir.

Örneğin annenin gebeliği sırasında kullandığı bazı ilaçlar (DES), radyasyon,ağır,****ller,içki –sigara kullanımı, stres, organokloridler kız fetusu olumsuz yönde etkilemektedir. Embriyonun %98’ini yumurta sağlamaktadır; yumurtanın zarı ve çekirdeğinin dışındaki kısmını oluşturan sitoplazmadaki organeller (mikrocisimcikler) ve mitokondri adı verilen hücre elementleri oluşacak embriyoyu etkiler.

Sperm ise ancak embriyonun %1’ini oluşturmaktadır. Folikül Stimulan Hormon (FSH), Lüteinizan Hormon (LH), Ös******, Progesteron gibi üreme hormonları yumurta kalitesini etkilediği için bu hormon düzeylerinin adet periyoduna uyumlu olarak normal düzeylerde olmalı ve bu hormonların yapım ve etkisi için gerekli olan kimyasal maddeler bulunmalıdır.

Özellikle gerek bu hormonların yapımında, gerek üreme hücrelerinin oluşmasında temel olan şey protein sentezi ve bunu sağlayan hızlandırıcı küçük moleküller (enzim) ve bazı iyonlar (Ca++,Na+,K+) gereklidir. Dolayısıyla sağlıklı ve dengeli beslenme, yeterli vitamin alımı ne kadar yararlı ise, bu dengeyi bozacak veya bu maddelerin kullanımını engelleyecek dış ve iç etkenler o kadar zararlıdır.

Yumurtanın zarı da oldukça önemlidir ve yumurta olgunlaşırken meydana gelir. Spermin yumurtaya girip döllenmeyi sağlayabilmesi için bu zarla özel bir ilişkiye girebilmesi yani bağlanabilmesi gerekir. Yumurtalığın yeterli şekilde beslenmesi yani kan akımının iyi olması, buradaki hücreleri dolayısıyla yumurtayı etkileyecektir. Aynı şekilde ortamın asit-baz dengesinin bile kalite üzerine etki etkisi vardır .Kan akımı ile ilgili sorunlar bu dokulara yeterli oksijeni sağlayamadığı gibi atık ve zararlı maddeleri de yeterince uzaklaştıramaz. Yeterli şekilde oksijenlenemeyen yumurtalıklarda meydana gelen yumurtaların çekirdek ve diğer organellerinde anormalliklere yol açabilir; buda kalitesiz yumurta, dolayısıyla kalitesiz embriyo ve düşük gebelik oranına neden olur.

Yumurta kalitesi üzerinde en önemli etkenlerden biride anne yaşıdır. Yaş ilerledikçe kalitenin azaldığı bilinen bir gerçektir, ileri yaşta yumurta zarı ile sitoplazma arasındaki boşluk genişlemekte, genetik yapıyı taşıyan çekirdekte anormal değişiklikler meydana gelebilmektedir. Buna bağlı olarak genç kadınların yumurtası kullanılarak yapılan dölleme işlemi sonrası gebelik oranları daha yüksektir.

Embriyonun çok küçük bir kısmını sperm oluşturmakla beraber genetik materyali taşıdığı için çok önemlidir. Bu yüzdendir ki daha önce sözünü ettiğimiz ve hücre yapımını etkileyen tüm iç ve dış etkenler erkek üreme sistemini ve spermleri etkiler. Yapılan çalışmalar radyasyona maruz kalmanın, ağır ****llerin, aşırı içki,sigara ve uyuşturucu kullanımının, kullanılan birtakım böcek öldürücü ilaçların sperm üzerine olumsuz etkiler yaptığını göstermiştir.

Kadında olduğu gibi erkeğinde yaşı ilerledikçe spermlerin dölleme kapasitesi azalır, döllenme olsa bile embriyo kalitesi olumsuz yönde etkilenir ve kromozomal anormallikler artar. Tabi ki bu da gebelik oranında azalmaya veya erken düşüklerde artışa yol açacaktır.

Erkekler kadınlardan farklı olarak ısıya daha hassastır. Sürekli yüksek ısıya maruz kalan erkeklerde spermatozoon yapımı bozulur ve anormallikler artar. Her hangi bir nedenle ya da doğuştan sperm kalitesi bozuk olan kişilerde mikroenjeksiyon ile döllenme sağlanabilmektedir.

Sperm sayısı çok düşük ve hareket problemi olan kişilerde sperm yumurta zarını aşıp içeri girememektedir, tüp bebek merkezlerinde uygulanan mikroenjeksiyon ile döllenme oranı oldukça yüksektir. Sperm hücreleri yumurtaya oranla çok sık ve çok fazla üretilir. Kadın ayda bir yumurta yapabilirken, erkek bir boşalmada ortalama 200-250 milyon sperm verebilmektedir.

Bu nedenle fiziksel etkilere maruz kalması (ısı, radyasyon, serbest radikaller, ağır ****ller vs.) olgunlaşma sürecindeki spermlerde daha hızlı oranda mutasyona yol açar. Bunlara bağlı olarak anormal sperm oranı artar , döllenme oranı azalır ve gebelik oranı düşer.
 

lady_elif

Yeni Üye
Katılım
1 Nisan 2011
Mesajlar
8
Tepki
0
Puan
1
Konum
İstanbul
Tüplerin her ikisinin de tıkalı olması durumunda, sperm kalite bozukluklarında, yumurtlama bozuklukları gibi sorunlarda tüp bebek yöntemi kullanılıyor. Fakat işin içine bence bir de yetenek faktörü giriyor, evet bu işi çok iyi yapan doktorlar var ama doktoru çok iyi seçmek gerek. Sadece para için bu işe girişmiş olmaması gerekli. Bizim gibi çocuğunu kucağına almak isteyen hanımlar bu konularda çok dikkatli olmalı bence.
 

nurgulll

Yeni Üye
Katılım
16 Nisan 2011
Mesajlar
7
Tepki
1
Puan
3
Konum
İstanbul
Tüp bebek deneyimini yaşamış ve muradına ermiş bir kadın olarak diyebilirim ki inanç yitirilmemeli. Eşimin sperm fonksiyonları ileri derecede bozuktu bense sağlıklıydım. Tam umudumuzu yitirecekken beylikdüzü medicana'ya gittik ve orada tüp bebek deneyimini yaşadık, şimdi bir kızım var. Gerçekten çok mutluyum. -kop
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst