Düşündüren Sözler...

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
10719120898721764010174.jpg

Düşündüren Sözler...
Ne kadar yaşlı olursanız olun, bir daha olamayacağınız kadar gençsiniz...
Yeni arkadaşlar edinin, ama eskilerini de kaybetmeyin!
Birisinin en iyi arkadaşı olun!
Her savaşı kazanmak zorunda değilsiniz...
Bağışlamayı öğrenin ve bunu alışkanlık edinin.
İyimser olmak her şeyden memnun olmak anlamına gelmez!
Kimin doğru olduğunu değil, neyin doğru olduğunu saptamak için tartışın.
Bir dostluğu asla çantada keklik sanmayın...
Yaşamda önemli olan dönüm noktaları değil, yaşanılası anılardır...
Yarın, geri kalan ömrünüzün ilk günüdür.
Yaşamda denetleyebileceğiniz şeyleri denetleyin; denetleyemediklerinizi de kabul edin.
Zaman değerli bir şeydir; hayır demekten çekinmeyin.
Gelecek heyecanla, geçmiş nostalji ile anılırken, yaşadığımız anın koşuşturma ile akıp gitmesine izin vermeyin...
Hayat, yenilen kazıkların bileşkesidir.
Varlığın ile yokluğun arasında fark olsun...
Dünyayı daha iyi bir yer yapabilmek için hiçbir zaman çok yaşlı değilsiniz.
Nasıl ve ne zaman öleceğinize siz karar veremezsiniz, ama nasıl yaşayacağınız kendi elinizdedir...
Size saklanılması için verilen sırları saklayın!

Cansız alem değişime, canlı alem gelişime uğrar...
 
OP
Gülümse

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul
*Konficyus der ki, "Karanlık bir odada kara bir kedi aramak kadar zor bir iş yoktur.
Ben de derim ki, “Hele bir de kedi odadan çıkmışsa..! Felsefe karanlık odada kara kedinin varlık veya yokluğunu sezinletecek bir aydınlık duyumudur.

*Felsefe, düşüncenin malzemelerini konu ederken kendisi de düşünmenin yakıtı olabiliyorsa bir kıymet ifade eder.

*Felsefe yapmak, insanın kendini bilme merakında en yüksek düzeyde yoğunlaşmasıdır.

*Felsefe yapmak, bilimin en estetik yol yordamıdır; kavramların düşünsel ustalık karikatürleridir.

*Geçmişin bilinci kadar yaşlı, geleceğin düşüncesi kadar
gencim.

*Benden farklı düşünenin beynini dağıtmak yerine beyinsiz kalmayı yeğlerim.

*Laik hukuk bağlamlı bir demokrasi özgür düşüncenin tarikatıdır.

*Düşünmeyen insanı düşüncesizlikle suçlamanın anlamsızlığını ancak düşünen insan kavrayabilir.

*Düşünmek madde ve enerjinin en şehvetli sevişmesidir.

*Düşüncelerinle gitme insanların yanına, ayaklarınla git” dedim kendime, ama giderken düşüncemin giydiği ayakkabıları nasıl parlatacağımı düşünmekten de alamadım kendimi.

*Sokrates, "Sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değer değildir" demiş. Doğrudur, çünkü o yaşantının sahibi hiç düşünmeden kendisini hayatın bir kaderi olarak görmüştür. Oysa hayatı sorgulayıp düşünseydi kendine yaşanılası bir kader yapabilirdi.

*Olasılık önceden düşünülmüşse olası bir kaderdir; düşünülmemişse sadece kaderdir....

*Düşünce maddenin bir işlevidir bana göre. Maddenin her işlevi gibi de bir enerji yayılımıdır aynı zamanda; bu yönüyle düşüncenin madde olduğu bile söylenebilir. Madde biz düşünmesek de olabilir. Ancak düşünce maddesiz olamazdı sanıyorum. Şu an bulunduğum yerden böyle görünüyor. Bunun ötesine geçerek bakınca, "O her şey ve hiçbir şeydir" gizemli tanımından yola çıkarak "evren üstü düşünce enerjisi" saydığım Tanrı'nın maddeyi var ederken ona kendi düşüncesini yüklediğini varsayabilirim. Madde bu düşüncenin bir tasarımı olarak insanlaşmış olabilir. Ancak bu durumda maddenin, dolayısıyla da insanın varlığını da "tanrı" kavramına bağımlı yapmam gerekiyor. (buradaki tanrı kesinlikle Cennet ve Cehennem sahibi, meleklerin ve cinlerin patronu, insanların iyi kalpli efendisi olan tanrıdan farklı bir kavramın ifadesidir) Ve tabi ki Tanrı'nın da ardına sarkabilirsek, o zaman enerji ve madde eytişiminin insan görünümünde düşünebilir bir biçim almasını tasarlayan "büyük düşüncenin" de bağımlı olabileceği bir şey veya şeyler bulmak olasıdır. Düşünebildiğim her şey olabilir... Düşünüyorum öyleyse olabilirim...

*Sınırsız düşünmek bilimselliğin kanatlarını özgürleştirir; düşünmenin kendisi bir soyutlama sanatı olsa da, ancak somut bilgilerimizle bilim yapabiliriz. Soyut bilgi yoktur zaten; soyutlama bilgisi vardır. Matematik de bir soyutlama sanatıdır aslında; evrenin somut bilgisini kavramaya yarayan bir düşünme sistematiği bilgisidir.

*Düşüncenin kanatlarını özgürleştirmek için her şeyden önce, kendiliğinden var olanla birlikte aldığımız toplumsal ve bireysel eğitimin zihnimize atadığı idareci bilinci her türlü tabu, önyargı ve kutsiyetten arındırmak gerekir. Bu arınmışlıktan sonra üreteceğimiz düşünce gerçeğin en doğrusu olamasa bile, gerçeğin izini sürme emeğindeki dürüstlüğüyle insanlık yolunu aydınlatan en güçlü fener olacaktır.

*Ne kadar kabul görse de, edebi ve samimi olsa da, hiçbir ideolojik yaklaşım tek başına özgür düşüncenin önünü açamaz.
İdeoloji, sınırlandırılmış bir üst düzey düşünce ürünüdür. Özgür düşünmenin bile zihin tarlamızı çeviren bazı sınır taşları vardır tabi ki; genetik, kültürel ve doğal çevre etkenleri gibi; ancak bu sınırları en azından zihinsel olarak aşmak istediğimizde bizi durdurabilecek mayın sadece önyargılarımızla güçlendirilmiş bir irade baskısıdır. Zaten ideolojimizin sınırlarını aşmaya kalkınca, bizzat o ideolojinin kendisi bizi reddeder. Sınırı geçtiğimiz andaysa, artık ne bizim bir ideolojimiz, -(çünkü sınırlarını kaldırdığımız ideoloji artık sade bir düşünce sistemi düzeyine inmiştir)-, ne de ideolojinin bir “biz”i vardır, -(çünkü, “biz” artık o ideolojinin kulu değil sade bir öğrencisi olmuştur)- Bizzat kendi ideolojik sınırlarımıza toslayıp kalmamak için düşüncelerimizi bağımlı bağımsız her türlü eleştirel düşünceye hoşgörü ve minnettarlıkla açık tutmalıyız.
İdeolojik olmayan yaklaşım, düşüncenin özgür ifadesine yasaklayıcı bir savunma içgüdüsüyle tepki vermekten kaçınmaya özenen bir anlama hevesidir.

*Bazen çaresizliğimizdir bize en zor fakat en yerinde kararları verdiren; bazen de öylesine verdiğimiz kararlardır bizi çaresizliğe düşüren. Gene de alınmış kararların sonuçlarını düşünmek beni sebeplerinden daha çok ilgilendirir...

*Öteki insanlardan daha akıllı olmadığımı biliyorum; yalnız bunu kimse bilmesin istiyorum; çünkü dünya benden daha akıllı olduğunu sanan budalalarla dolabilir.

*En sinsi düşmanımız birbirimizi eleştirirken alınganlık yapmaktır... Alınganlık aynı zamanda düşüncenin toyluğundandır.

*"Düşünmek ruhun kendi kendine konuşmasıdır." (Eflatun)
(Sevgiyle düşünmekse ruhun kendi kendini iyileştirmesidir. M. Soyek eklemi)

*Düşüncenin gözü, kulağı, dili, burnu, teni ve kalbi hiç yaşlanmaz.

*Düşüncemizde ve onu uygulamada ne kadar haklı olsak da, dürüstlüğümüzün kırıcılığından dolayı bile özür dilemek zorunda kalabiliriz. Böyle bir durumda gönül alarak özür dilemeyi düşünemiyorsak, aklımızdan şüphe etmek en hayırlısıdır.

*Sanatçı mermeri yonttukça düşünen adam heykelini ortaya çıkarır; heykele bakan adamsa anlamak için beynini yonttukça kendini ortaya çıkarır" (Michelangelo esintisi M. Soyek)

*Okumak kafa (düşünceyi) karıştırır, ama iyidir; (Orhan Pamuk)
(….ara sıra kafayı karıştırmalı, yoksa dibini tutar. -M. Soyek eklemi)

*Susup düşünmek acıtıyor; benim yerime o kadar çok konuşan var ki, düşüncelerimin çoğu sıkıntıdan patlıyor.

*Hareket etmeyen zincirlerinin farkına varamaz: düşünmek hareketin sanal halidir; kıpırtısız kalsak bile düşünen bir beyin zincirlerinin şıkırtısını duyar ve onları eğelemeye koyulur.

*Düşünmek zor iştir; insanın varoluş nedeni yaptığı yalanları açığa çıkabilir…

*Düşünmek her ne kadar insanı öldükten sonra bile yaşatan bir eylem olsa da, genelde tatsız ve zahmetli bir iştir. Haydut Filmi’nden aldığım şu replik bunu çok güzel ifade ediyor; “beynini ateşlemek yetmez; saçlarını da tutuşturmalısın…” Doğrunun her noktasını aydınlatabilmek için, beynini ateşlemen yetmez; saçlarını da tutuşturmalısın. (Haydut Filmi’nden uyarlama)

*Düşün-dillendir-Yap*... fakat sakın unutma…
“Dil goncadır; çok açılınca çirkinleşir.
“Eylem meyvedir; kurtlandırmadan olgunlaştırmak başarıdır...
“Düşünce tomurcuklanmış tohumdur; uygun bilgi ve yaşam kültürü ile beslenmezse çürür gider.

*Düşünmenin ürünü olan düşünce her ne kadar göreceli (izafi) bir doğruluk sergilese de, gerçeğin kendisine en yakın doğruyu çizebilecek temel düşünme ilkesi, bilginin kavramını bilinen ve sezilebilen tüm algısal yönleriyle önyargısız irdeleyebilmektir.

*Bir ön yargılı düşünceyi ortadan kaldırmak, atomu parçalamaktan daha zordur. (Albert Einstein)

*"İnsan bazen bir düşüncenin üzerinde o kadar durur ki, onun tutsağı olur." (Lord Halifax)

*"İnsan, nasıl düşünürse öyledir."....? (James Allen)
(*“İnsan her düşündüğü ve hissettiği gibi görünürse insanlıktan çıkar; erdemli bir insana yakışan yalnızca somutlaşmasını arzuladığı düşünce ve hislerine uygun davranmaktır. Sırf düşündüğü veya hissettiği için kimse ne iyi ne de kötü olabilir; ancak sürekli olarak kötüyü ve kötülüğü düşünen birinin iyi insan olabilmesi de çok zordur. ” gibi laf kalabalığıyla bu sözün değeri düşmez. Çünkü bu büyük özdeyiş “insan ne düşünürse o dur” demez; “nasıl düşünürse öyledir” der. Doğrudur, insan düşünce sisteminin niteliğiyle tanımlanabilir; yani ne düşündüğü değil nasıl ve ne için düşündüğüyle özdeşleştirilebilir. Sözün içinde bu açıklamanın saklı olduğunu seziyorum ama, gene de bir “ne için” ekleyerek daha bir açık etmekte fayda gördüm. “İnsan, nasıl ve ne için düşünürse öyledir”. M. Soyek eklemi)

*"Düşüncelerden vergi alınmaz." (Martine Luther)!
(..... öyleyse üretimi arttırın da görelim! Şimdi de maliyet hesabı mı yapıyorsunuz? Sizin düşünmeye niyetiniz yok be kardeşim!” M. soyek şikayeti)

*Hiçbir güç insanı düşünmekten ve düşünce biriktirmekten alıkoyamaz; olsa olsa düşüncesini bir süre açıklamaktan alıkoyabilir.

*Akıl yollarını açmanın en akıllıca yolu düşünceyi çeşitlendirmektir.

*Bir biçimde düşüncelerimizi önyargı temeline oturttuğumuz yüksek duvarlarla korumaya almışsak, dışarıdan sızan aksi ve asi düşünceleri tutuklama hükmü "önyargıcımız" tarafından onaylanmış demektir...

*"Başkalarının düşüncelerine saygı gösterin; herkese yanlış yaptığını söyleyebilirsiniz, ama hiç kimseye yanlış düşündüğünü söylemeyin." (Dale Carnegie)

*"Bilgiyi (sorgulayarak) kullanan düşünce güçlü olur." (Firdevsi)

*Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir… Derin sulara asla ışıksız dalma! (Konfüçyüs)
{Sığ sulara da asla balıklama atlama. (M. soyek gözlemi)}

*Ancak aptallar ve ölüler düşüncelerini hiç değiştirmezler. (J.R.Cowell)

*"Herkes aynı şeyi düşünüyorsa fazla düşünülmüyor demektir." (Walter Lipmann)

*"Herkes benim düşünceme katılırsa yanılmış olmaktan korkarım." Oscar Wilde

**Akıllı insan her düşündüğünü söylemez; ancak her söylediğini düşünmüş olur. ARİSTOTELES

*Düşünceler o kadar çok yayılmalı (özgür kılınmalı) ki, muhafızların sayısı onları tutuklamaya yetmesin.
(Stanislav J. Lec)]

*"Düşünmeden öğrenmek yitirilmiş bir emektir." (Confucius)

**"Düşünmek isteyen insanı düşünmekten alıkoyamazsın, ama istersen insanı düşünmeye başlatabilirsin." (Frank A. Dusch)... (Hiçbir güç insanı düşünmekten ve düşünce biriktirmekten alıkoyamaz; olsa olsa düşüncesini bir süre açıklamaktan alıkoyabilir. -M. Soyek eklemi)

*Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor da neden kimse kendini değiştirmekten söz etmiyor? (Leo Tolstoy)

*Batı uygarlığı genelde düşünce çatışmalarıyla beslenip yeni şeyler üretip denemeyi kendine karakter edinirken, doğu uygarlığı genelde var olanı benimseyip ayrıntıda olgunlaştırma ustalığını erdemleştirmektedir. Küreselleşme her ne kadar Batı Uygarlığı düşüncesini egemen kılıyor gibi görünse de, sonunda bu iki uygarlık kaynaşıp küresel bir uygarlığın temellerini birlikte atacaktır.
 

bitter_im

Admin
Admin
Genel Yönetici
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
64.644
Tepki
53.687
Puan
113
Yaş
32
Konum
kocaeli
*"Düşünmeden öğrenmek yitirilmiş bir emektir."
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst