Dayak mı Dul Kalmak mı

Gülümse

Daimi Üye
Katılım
28 Şubat 2009
Mesajlar
3.793
Tepki
7.105
Puan
113
Konum
istanbul

51479.jpg


Zaman kavramının, yazacağım konuda çok önemli olmadığını bildiğim için, şu zaman, ya da bu gün, ya da dün diyerek başlamayacağım giriş paragrafıma. Bu konu yıllardır insanların gözünde, (özellikle hemcinslerimin) dün değişmediği gibi, yarın da değişmeyeceğini bildiğim için, tam zamanını belirtmeyeceğim.

Arkadaşım, üniversiteyi bitirmiş, çalıştığı iş yerinde müdür makamına kadar yükselmişti. İşinde çok başarılı, etrafında sevilen ve saygı duyulan birisiydi. Benden önce evlenmiş ama eşi ile aralarında sorun çıktığı için ayrılmış, zamanla bu ayılığa dayanamamış, aynı kişi ile ikinci defa evliliği denemiş ve mutluluğu yakalamıştı. Yani bize öyle yansıyordu. Aradan bir yıl geçmeden, arkadaşımda değişiklikler hissetmeye başlamıştık. Artık eskisi gibi yüzü gülmüyor, kimseyle çok fazla görüşmüyor, evinden işine, işinden evine geliyor, arada bir sohbet ettiğimizde dalıp gidiyordu. Bir şeyler yine ters gidiyor olmalıydı ve bunu kimseyle de paylaşamadığı belli idi. Bu ruh halinden kurtulması gerekiyordu ama nasıl başaracağını da bilmiyor gibiydi.

Aradan aylar, hatta yıllar geçiyor, o daha çok içine kapanıyor, insanlardan kaçıyordu ve tam on yedi yıl sonra, içini dökmeye başlamıştı. Eşinden gördüğü şiddeti, evdeki huzursuzluğu, eşinin kendisini küçük gördüğünü, saygısızlık yaptığını anlatıyordu. İlk başlarda bu durumun düzelebileceğini düşündüğünden, kimseyle paylaşmadığını ama artık dayanacak gücünün kalmadığını ve kimliğini yitirmek üzere olduğunu söylüyordu. Bizler tahmin ediyorduk aralarında bir sorun olduğunu ama şiddeti hiç tahmin edememiştik. Ona, nasıl yardımcı olacağımızı bilmiyorduk.Kararı kendisi vermesi gerekiyordu. Okumuş, belli bir makama gelmiş, ekmeğini eline almış, yanlışı ve doğruyu çok net görebilen bir kadındı. Ona yol göstermek bize düşmezdi. Verdiği karar ne olursa olsun, yanında olacağımızı söylüyor, yalnız olmadığını bilmesini istiyorduk.

Sonunda ayrılmaya karar verip, bunu hemen uygulamaya koymuştu. Eşinin yaptığı akıl almaz rezaletlerden sonra ayrılabilmiş, kendi evine yerleşebilmişti. Arkadaşım eşinden, ayrıldıktan sonra, bir iki kişi yanında oluyor, onu yalnız bırakmıyorduk. Fakat arkadaşım, evli olan arkadaşlarından, yalnız bana geliyor, başka hiçbir yere gitmiyordu. Nedenlerini sorduğumda, gerçek anlamda içimi yaralayan cevabı alıyordum..

Arkadaşımı, eskiden evine davet edenler, artık davet etmeyi bırakmış, hatta onunla görüşmüyorlardı. Bir araya geldiklerinde de konuştukları tek şey, dul bayanın kendi içlerinde işinin olmadığını, dul olduğu için kocalarını ayartıp ellerinden alabileceğini, onun için dul kadınlardan uzak durulması gerektiğini konuşuyorlardı ve ben bu konuşmaları kendi kulaklarımla duyuyordum. Duyduklarım öyle öfkelendirmişti ki beni, ağzımdan çıkanı kulağım duymuyor, öfkeme hâkim olmak istiyor olmama rağmen, yine de yapamıyordum.

Ne değişmişti ki arkadaşımın hayatında? O, yıllarca tanıdığımız aynı kişi idi. Yalnızca medeni hali değişmişti ve bu halini de zorunlu olduğu için değiştirmişti. Şimdi, çevresindeki kadınlar, yıllardır tanıdıkları arkadaşlarını, farklı kategoriye koymuş, erkeklerden önce, kendileri soyutlamışlardı aralarından. Neydi kadının birbirine yaptığı bu acımasız davranış? Neden kadın, kendine bu kadar güvensizdi? Neden, her olayda önce kendi hemcinsini suçlama gereği duyuyor, karşı cinste suç bulmuyordu? Eşi, arkadaşına farklı yaklaşımlarda bulunmuş ise, bu eşinin değil de, neden arkadaşının suçu oluyordu? Dul olmak, evliyken dayak yiyip, kişiliğinin yok olmasından daha mı kötüydü? Neden evliliğini, kendi kimliğini ve kişiliğini kurtarmak için ayrılıkla sonuçlanmış kadınları, önce hemcinsleri sahiplenmiyordu? Ve neden, bu gün onun başına gelen, yarın kendi başına da gelebileceğini düşünmüyordu?

Bu soruları sessiz değil, bağırarak söylemiş ve olduğum ortamdan uzaklaşmış, kendimi sokağa atıp, saatlerce caddede dolaşmış, sonunda ayaklarım beni, arkadaşımın yanına kadar götürmüştü. Odasına gittim, bir koltuğa oturdum. O da, o gün o toplantıya gelecekti ama işleri yoğun olduğu için gecikmiş, gecikince de beni, önce cep telefonumdan aramış, ulaşamayınca da, misafir gittiğim ev sahibini aramıştı.

“ Sana telefon açtım, cebin kapalıydı, sonra evi aradım, senin çay bile içmeden kalktığını söylediler. Ne oldu ki, bu kadar çabuk kalkmak zorunda kaldın? Yoksa konu ben miydim yine?“ dediğinde, söyleyeceğim sözler boğazıma düğümlenmiş, konuşamamıştım. Bir çay söylemesini rica etmiştim, kendime gelebilmek için, çayımı yudumlarken;

”Sen, bu konuları anlattığında, abarttığını düşünmüştüm ama haklıymışsın. Hiç abartmamışsın, Eksik bile söylemişsin. Sana bundan başka söyleyebilecek söz bulamıyorum inan bana. Ama bir şeyi de merak ediyorum, ben çok mu safım, ya da çok mu aptalım? Buraya gelene kadar bu soruyu defalarca sordum kendime ve cevabını veremedim. Söyler misin, ben hangisiyim?”

Arkadaşım, oturduğu yerden kalkıp, karşımdaki koltuğa geçmiş, acı ve hüzün dolu bakışlarını yüzüme cevirmiş, buğulanmış gözlerini, gözlerime dikmiş, elinde ki mendil ile akan yaşlarını silerken;

“Sen ne safsın, ne de aptal, Sen, insan gibi insansın. İnsan gibi düşünüyor, insan gibi algılıyor, insan gibi davranıyorsun. Yani olması gerektiği gibi. Ben boşanmadan önce, bayanların bu kadar art niyetli olabileceğini düşünmemiştim. Boşandıktan sonra bizzat kendim yaşadım, söylenenleri kendi kulaklarımla duydum. İlk günlerde çok canım yandı, fakat artık canımın yanmasına izin vermiyor, yaşamam gerektiği gibi yoluma devam ediyorum. Anladım ki, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, bir takım düşünceleri yıkmaya gücümüz yetmeyecek. O zaman canımızı yakmalarına da asla izin vermeyeceğiz, tamam mı canım?” diyordu.

Evet, hiçbir şeyi değiştirme imkânımız yoktu ama hiç değilse düşüncelerimizi her tarafta konuşarak birkaç kişinin bakış açısını değiştirebilirdik ve biz de öyle yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz.

Şimdi size, özellikle de bayan arkadaşlarıma sormak istiyorum.

” Ben ve benim gibi düşünen bayanlar, çok mu saf, yoksa çok mu aptal? Ve bu durumda olan bayan arkadaşlarımıza, önce biz bayanlar sahip çıkmak zorunda değil miyiz? Biz kadınlar, boşanmış bayan arkadaşları, içimizden soyutladığımızda, kendimize mi güvenmemiş oluyoruz, yoksa eşimize mi, ya da arkadaşımıza mı? Bu tür davranışlar kendimizi, erkeklerin karşısında küçük düşürmek değil midir? Ve neden kadın, kendi hemcinslerine karşı hep güvensizdir?”

Türkan DİNÇER
 

ilk_nur

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
32.413
Tepki
37.064
Puan
113
Konum
.....
güzel bi yazı doğru da toplumda eşinden boşanan kadınlara neden hep bi garip bakılır bunu bende düşünmüşümdür eskiden bende öyle bakardım açıkçası yani boşandı kesin hayatında biri var kesin şöyle böyle filan diye yani toplumdaki düşünceler empoze edilmiş demek ki ama sonradan neyin ne olduğunu kendi fikirlerimle anlamaya başlayınca bu düşüncenin ne kadar saçma olduğunu çözdüm yanımda biri böyle bişey dese kızarım sonuçta bütün evliler gün gelir boşanabilir değil mi
 

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.439
Puan
113
Yaş
68
Konum
Kartepe
dayakmı dullukmu elbetteki dayaktansa dul kalmak daha iyidir dul kadın yalnız kalıyormuş dışlanıyormuş sanki evliler güllük gülüstanlık televizyon sayesinde komşuluk kalmamış bu zamanda herkez birbirini dışlamaya bakıyor insanlar birbirlerine selam bile vermiyor:hihh:
 

Es_se

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
25.367
Tepki
22.495
Puan
113
Yaş
40
Konum
istanbul
ablam dul damgası yememek ıcn dayagı aldatmayı bıle sıgneye cektı
aılem zorla bır gun evı basıp ablamı alıp getırdıler
he raıle evladına boyle sahıp cıksa erkekler kadınları bu kadar rahat ezemezler -zebani
ALLAHIM kımseyı evlılıgınde sıddetle sınamasın
afedılse bıle zaman zaman yara hep icerde kalır kopar bır cok bag:(
not kadınlar nıye bosanmaz en cok kadınlaırn dedıkodusu dul damgası yuzunden
kadınları kadınlar ezer ...!!!
 

ayser

Daimi Üye
Katılım
12 Aralık 2009
Mesajlar
6.699
Tepki
7.439
Puan
113
Yaş
68
Konum
Kartepe
siz eşinizi kıskanıp dul kadına selam vermeseniz ne olur kocanız selam vermese ne olur kapının önünde senden korkar selam vermez başka bir yerde rastlarsa veremediği selamı telafi etmek için bütün centilmenliğini gösterir bir de sizin kıskançlığınızdan dem vurursa nerden haberiniz olur:orgu:
 
G

guzelcem

Misafir
Evliliği bitiren saygısızlıkdır, RABBİM hiç kimseyi ne dayak nede dul durumunda bırakmasın çok zor:kizdim: ben de dul yaşadım inanın bu tür sıkıntılar yaşamadım erkek gibiydim yani bana dokunan yada dedikodumu yapanın canını bende yakıyordum cahil cehaletli beyinsiz insanlarla uğraşdım önların anlayacağı dilden cevap verdim bende:kizdim::kizdim::kizdim:
 

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
Dayaga asla tahammul edemem.Ne evımde ne de dısarıda baskalarında.Degıl bedensel sıddet psıkolojık sıddet durumunda bıle dul kalmayı goze alırım yıne de tahammul etmem sanırım.
 

gülbin

Daimi Üye
Katılım
19 Kasım 2008
Mesajlar
1.692
Tepki
2.180
Puan
113
Yaş
40
Konum
istanbul
gerçekten dul bayanlara toplumda çok faklı bakıyorlar..sadece erkekler değil kadınlarda..bir gün o kadının yaşadığı kötülüklerin kendi başlarına da gelebileceklerini bir gün kendilerinin de dul kalabileceğini düşünmeden..ne evlilikler var çok güzel giderrken seneler sonra bozulabiliyor hem de hiç umulmadık bir şekilde...kimse kimseyi düştüğü durumdan ötürü kınamasın..kimin ne olacağı belli olmaz ayrıca kimse durup dururken yuvasını da dağıtmaz..evlilikler ne umutlarla kuruluyor..yıkmak kolay değil...kimse kimsenin içini bilemiyor işte..sonra böyle çirkin düşünceler çıkıyor ortaya..insanlarımızın biraz daha bilinçlenmesi gerek..kültür sadece okumakla olmuyor..
 

sunay

Daimi Üye
Katılım
15 Mart 2010
Mesajlar
2.225
Tepki
2.121
Puan
113
Yaş
55
Konum
istanbul
öncelikle bu dul kelimesini hiç sevmiyorum eşimden 29 yaşındaydım ayrıldım kendimi hiç birzaman bu dul kelimesiyle tanımlamadım nufüs kağıdım kayboldu yenisini çıkarmak için gittim baktım dul yazılmış ne buya dedim damgalı gibi hemen gittim bekar yazdırdım biz bekarız bu böyle biline dayakmı dullukmu derseniz dayak yiyeceğime çocuklarımı alır sil baştan hayat kurarım nitekimde öyle yaptım çok şükür iyikide öyle taptımAllah kimsenin yuvasını dağıtmasın ama olmuyosada olmuyordur yeterki doğru olun Allah doğru olanın her zaman yanındadır
 

Arina

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
49.102
Tepki
50.485
Puan
113
Yaş
40
Konum
..
Allah kimseye böyle birşey vermesin; ama Allah korusun böyle birşey olsaydı boşanırdım. Ayrıca Sunay ablama katılıyorum. DUL kelimesi ne kadar kaba bir tabirdir!
 

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Güzel bir başlık....
Dayak mı - Dul kalmak mı???

Sırf ayakları üzerinde duramayıp,ekonomik özgürlüğü olmayan onca hemcinsimiz var ki hem dul damgası yememek,hemde çocuklarıma nasıl bakarım kaygısı yaşamaktansa..Eşinin onca eziyetini,küfrünü,hakaretini yiyip o zoraki evliliği yürütmeye çalışıyor:gitme:

 

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
öncelikle bu dul kelimesini hiç sevmiyorum eşimden 29 yaşındaydım ayrıldım kendimi hiç birzaman bu dul kelimesiyle tanımlamadım nufüs kağıdım kayboldu yenisini çıkarmak için gittim baktım dul yazılmış ne buya dedim damgalı gibi hemen gittim bekar yazdırdım biz bekarız bu böyle biline dayakmı dullukmu derseniz dayak yiyeceğime çocuklarımı alır sil baştan hayat kurarım nitekimde öyle yaptım çok şükür iyikide öyle taptımAllah kimsenin yuvasını dağıtmasın ama olmuyosada olmuyordur yeterki doğru olun Allah doğru olanın her zaman yanındadır

Ablam önce seni tebrik ediyorum,bu hayatta yılmamışsın ve tekrar ayağa kalkabilmişsin..Alnının akı ile hayatını yeniden kurmuşsun:eek:
Dul kelimesini hiç sevmiyorum ben,hemcinslerimede bunu hiç yakıştırmıyorum.Evlenmek kadar boşanmakta gayet doğal ki bir kağıda dul yazılması inanın büyük bir utanç.Nasıl bir sistemimiz vardı ki kimliğe bu şekilde dul yazıldı.
Temenniler içinde Allah razı olsun,Amin
 
D

d.melek

Misafir
Herhalde Arkadasları Kendı Kocalarına Guvenmemısler,belkı Bu Kadın ıyı Bır ıs Sahıbı Oldugu ıcın Kocaları Ona Kosar Dıye,baska Ne Ola Bılırkı.allah Yardımcısı Olsun O Kadının....dul Kelımesıne Geldıkde ısa Bu Laf Aslında Kaba Dıgılde,sadece Yorumlanma Seklıne Gore Bıze Kaba Gelmektedır.nasıl Dıyorsak,kaynana Lafını Sevmeyız,kayınvalıde Lafını Severız,oda Oyle ıste.dul Kelımesı Sadece Evlenıp Bosanmıs Demektır,yanı Bazılarının Algıladıgı Gıbı,ayıp,kucukdusurucu Bır Kelıme Dıgıldır Aslında....
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst