Çocuklarınızı kuzu gibi yetiştirmeyin

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.828
Tepki
19.322
Puan
113
Yaş
35
Konum
İstanbul

images


Günümüzde birçok anne-baba, çocuklarının özgüven ve sorumluluk sahibi olmadığından şikâyetçi. Hakkını savunamayan, doğru bildiğini söyleyemeyen, bir toplum içine girdiğinde çekingen davranan, marketten yanlış aldığı bir ürünü değiştirmekten aciz, odasını toplamayan, ödevlerini kendi başına yapmayan çocuklar, günümüzde çok karşılaştığımız çocuk tipleri.

Bu ve bundan sonraki yazı dizimde çocuklarda özgüvenin ve sorumluluğun nasıl kazandırılması gerektiğine değineceğim. Çünkü özgüven ve sorumluluk sorununu çözdüğümüzde, özgüven sahibi ve sorumluluk alan bireyler yetiştirdiğimizde, hem aileler daha mutlu olacak, hem de bu bireyler ileride devletlerine ve milletlerine önemli katkılar sağlayabilecekler.

Özgüven konusuna girizgâh yapmadan önce kendi hayatımdan bazı paylaşımlarda bulunmak istiyorum. Ben de birçok Türk çocuğu gibi koruyucu bir ailede büyüdüm. Evin de ilk çocuğuydum. Haliyle seviliyordum. Ekmeğimi annem dürüp elime veriyor, ayakkabılarımı o giydiriyordu. Okul çantamı zaten annem hazırlıyordu. Annem ve babam, benim adıma neredeyse her işi yapıyordu. Böyle bir ortamda büyüdüm ben. Çekingen, sınıfta pek de söz almayan ama aynı zamanda çalışkan da bir öğrenciydim.

Sanırım ilkokulun sonlarıydı. İzmit’te Yeni Cuma Parkı’nda oturuyordum. Dershaneden çıkmıştım. Aklıma ayakkabımı boyatmak düşüncesi geldi. Oradaki boyacılardan birini çağırdım. Çağırdığım çocuk benim yaşlarımdaydı. Ayakkabımı güzelce boyadı. Bittiğinde ona boya ücretini sordum. Şimdinin parasıyla 10 TL gibi bir fiyat söyledi. Hâlbuki o zamanlar ederi belki sadece 1 TL idi. Ben o çocuğa “Neden bu fiyat?” diyemedim. Sadece “10 lira mı?” dedim yeniden. Hakkımı arayamadım. Onunla pazarlık yapamadım. Cebimdeki tüm paramı o çocuğa vermek zorunda kaldım. Neden mi? Tabi ki özgüven sahibi olamadığım için.

Kuzu Yetiştirmek

Üniversite yıllarıma geldiğimde, üzerimdeki bu ölü toprağını ancak atabildim. Bunda üniversitemin ve hocalarım katkısı çok fazla. Hepsinin ellerinden hürmetle öpüyorum. Beni sürekli grup projelerinden görevlendiren ve neredeyse her hafta sınıfın karşısında sunu yaptıran eğitim sistemi sayesinde özgüvenim dirilmeye başladı.

Yine bu yıllarda bir derginin arka kapak sayfasında meşhur Bostan ve Gülistan’ın yazarı Sadi-i Şirazi’ye ait olan bir söz okudum: Çocuklarınızı kuzu gibi yetiştirirseniz, koyun gibi güdülürler.

Bu söz beni çok etkiledi. Belki de o an, hayatımdaki kırılma noktalarından birisiydi. Anladım ki, annem-babam o tertemiz olan niyetleri ve büyüklerinden elde ettikleri tecrübeler çerçevesinde beni kuzu gibi yetiştirmişlerdi. Zaten bizim kültürümüzde kuzuluk keçiliğe evla değil midir? Kuzuluk pekiştirilirken, keçilik yerilmez mi? Bu şekilde özenle yetiştirilen kuzucukları (evde aslandırlar da sadece dışarıda kuzu olurlar) hayatının çeşitli dönemlerinde boyacılar da güder, simitçiler de. Hele ergenlik döneminde gençlerin etrafı kuzu avcısı kötü şer odaklarıyla dolar. Kimi kuzuları kendi safına alıp sapkın düşünceleri onlara aşılar, kimisi de madde bağımlısı yapar. Kimi bu kuzucukları fuhşa, kimisi ise suça sürükler.

İşte, çocuklarda özgüveni yıkan, sarsan, zedeleyen anlayışların başında onları kuzu gibi yetiştirme çabası geliyor. Kuzu gibi çocuk isteyen ve böyle de çocuk yetiştiren anne-babalar bu kuzular büyüdüklerinde ise şikâyetçi oluyor: “Kendi başına bir iş yapamıyorsun.”, “Bilmem ne kadar adam oldun hala baba eline bakıyorsun.”, “Bir baltaya sap olamadın.”

Bu kuzular bizim eserimiz, anne-babalar! Onlara kızmaya gerek yok ki? Çünkü onları güdülerek bir iş yapmaya alıştıran biziz. Bir baltaya sap olabilmeleri için bir çobanın gidip onları bir baltaya takması gerekiyor. Nasıl “kendi başına” iş yapsınlar ki? Küçükken kendi başlarına iş yapmaya kalkıştıklarında, biz onları inatçılıkla, söz dinlemezlikle ve asilikle suçlamadık mı? “Keçilik yapma!” demedik mi? Yıllardır onun adına işleri biz yapmadık mı? Şimdi nasıl kendi başlarına bir şeyler yapmasını bekleriz bu kuzucuklardan? Kısacası suç bizim, yani anne-babaların.

Nedir Özgüven?

İsterseniz şöyle yapalım. Özgüveni açıklayıp özgüveni zedeleyen diğer anne-baba yaklaşımlarına önümüzdeki hafta değinelim. Sonra da özgüveni nasıl kazandıracağımızı konuşalım. Bir sonraki adımda ise sorumluluk duygusuna değiniriz.

Özgüven, kişinin kendi benliğine karşı olumlu hisler beslemesi, yapabileceğine, yetenekli olduğuna inanmasıdır. Bir şeyleri başarabilmek için gerekli olan enerjiyi kendi içinden (yeteneklerinden, becerilerinden) alabilme gücüdür.

Yeni Cuma Parkı’nda bir boyacı karşısında ben çaresiz kalmıştım. Çünkü ben, o boyacıya karşı çıkabileceğime inanmıyordum. Bunu yapabileceğimi zannetmiyordum. Yapmaya kalkıştığımda ise başarısız olacağımı düşünüyordum. Çünkü bana karşı çıkmak değil, tabi olmak öğretilmişti. En sevdiğim, en yakınım iki insana, anne-babama bile karşı çıkamazken elalemin yedi kat yabancısına nasıl karşı çıkacaktım ki?

Mehmet Teber
 

Şekerpare

Daimi Üye
Katılım
28 Temmuz 2011
Mesajlar
14.495
Tepki
20.503
Puan
113
Konum
Mutluluklar Diyarından (:
Canım öyle güzel benim için öyle taze bir konuya değinmişsinki ...

Çocuklarda özgüvenin nekadar önemli olduğunu daha dünakşam eşimle konuştuk..Küçük olsalar bile aslında onunda bir birey olduğunu kendi kendine karar verip onu uygulayabileceğini,yerine göre çocuk olup yerine göre yetişkin gibi davranacağını her hareketinde karşısına çıkmamamız gerektiğini ...

Güzel paylaşımdı Aslım :ask:
 

office

Daimi Üye
Katılım
4 Ekim 2010
Mesajlar
1.020
Tepki
1.159
Puan
113
Konum
California
şahane bir noktaya değinilmiş.. bayıldım okurken.. TR'de olan en yaygın şey mesela annelerin, çocuklarını arkadaşlarına bile savunmak zorunda kalması.. örneğin, elinden topu alınan bir çocuğun annesinin hışımla konuya müdahil olmasına çok sinirleniyorum.. çocuklarımız küçükken, daha küçücük olan sorunlarını kendi başına halletmeli, altından kalkmalı.. keşke bu tür eğitici yazılar çoğalsa ve bütün topluma faydalı olsa.. özgüven çok çok önemli..
 
OP
Aslı Oktay

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.828
Tepki
19.322
Puan
113
Yaş
35
Konum
İstanbul
rica ederim arkadaslar
yorumlariniza sonuna kadar katiliyorum :eek:
hem bu soylediginiz durumlar cocuklar buyudugunde de degismiyo mesela kayinvaldem esimin arkadasi saka yolla esime takilsa hemen savunmaya gecer asla cocuklarina laf ettirmez hep savunmada kadin Allahtan benimki annesinin yanindan erken ayrilmis yoksa cok ozguvensiz bir esim olucakti:korkak:
 

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Harika bir paylaşım...Bununla alakalı bende bir kaç satır yazmak isterim inanın.Ama şimdi çıkmam gerek,gözümün önüne oğlum geldi inanın ne kadar kötülük ediyormuşum ben meğer:uzgun:
 

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Aslım makaleyi öylesine beğendim ki..Mehmet Teber'in resmi web sitesini akşamdan bu yana okuyorum.O kadar çok yanlışlarımın olduğunu gördümki..
Evet biz anneyiz.Bu bastırması çok zor ve bir o kadar da sabır isteyen bir şey.Şu an tatil dönemindeyiz tüm gün evdeyiz ve sıkılabiliyoruz.
Öğretmenimiz tatil seti verdi,kitapçıdan da kitaplar aldık ama bu da maalesefki yeteli olmadı.Büyük oğlum hemen sıkılgan bir ruha sahip,yapamadığı bir şey olduğunda onu yapmak yerine hemen bana gelen bir çocuk.Bazen sınırlarımı o kadar çok zorladığı anlar oluyorki tahammüllerimi zorluyorum.Telefona yeni oyunlar yüklmeyei ve oynamayı çok seviyor.Sınır koyuyorum ve saat veriyorum ama bu da sağlıklı değil.İnanın nasıl davranacağımı şaşırmış bir durumdayım.
Yemek yenecek sofra hazır hadiii diye çağırıyorum.
Gece üstünü çıkarığ geceliklerini giyecek ben diyorum hydi oğlum üstünü çıkar geceliklerini giy..
Sabah kahvaltı yapacağız sofraya bakıyor ve benim yiyeceğim bir şey yok direk söylediği bu..
Dün akşam üzeri dışarı çıktık evdeki yemeklerden,çay götürdüm ben bunlarımı yiyeceğim diye burun kıvırdı.
Yaptığının yanlış olduğunu ve doğru yolu her defasında göstermeme rağmen hep aynı davranışları sergilemesi ve benim hep sil baştan aynı şeyleri söylemem inanın o kadar yoruyor ki beni.
Özetle kızlar,anneyim herşeye yetmeye çalışayım derken çocuklarımın özgüvenini gerçek anlamda zedeleğimin şimdi daha da farkına vardım.
Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışacağım.
Anne demek onun yapacaklarını yapmak,yada onun sorumluluklarını üstlenmek.Yemek yemesi için kaşığı elinden alıp yedirmek,geceliğini giyemedi diye pijamalarını alıp giydirmek,ödevini yapamadı diyerek o kalemi elinden alıp yapmak değil miş!!!!Onunla birlikte ama yanında elinden bir aracı almadan ona yön vermek işte asıl doğru olan bu..Sen beceriksiz bir çocuksun demek yerine sende yapabilirsin övgülerle onu teşvik etmek.
İşte Annelik Bu!!!
 
OP
Aslı Oktay

Aslı Oktay

Daimi Üye
Katılım
30 Haziran 2011
Mesajlar
12.828
Tepki
19.322
Puan
113
Yaş
35
Konum
İstanbul
canim benim ya cok uzuldum oglunla durumunuza oglun biraz ruh yapisi olarak bana benziyor bende cok cabuk sIkilan biriyim hala da oyleyim cocuklugumdan beri boyle yemek konusunda da cocukken farkli sayilmazdim acikcasi
ama annemden Allah razi olsun yeri geldi ac birakti :D yeri geldi ac kalanlarin hallerini gosterdi yemek secme huyum begenmeme huyum kalmadi cok sukur
bir isten sIkildigim oldugunda da sonuna odul sistemi koyardi veya benimle birlikte o isi zevkli hale getirirdi
insallah annem gibi bir anne olurum bende
canim Mehmet Teber'in yazilari gercekten cok guzel hamile kaldigimi ilk duydugunda annem bir kitabini hediye etti bana o gunden beri devamli takipcisiyim gercekten cok guzel ve faydali yazilar elimden geldigince yazilarini burda da paylasiyorum kendisiyle de tanistim annelik psikolojisi adina hamileligim boyunca cok faydali oldu bana
insallah berke ve sana da yardimci olur yazilari canim
birde sana trt1 de super dadi diye bir program var onu tavsiye ederim cok egitici bir program
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst