Aslı Oktay
Daimi Üye
CİN SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- De ki: Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kuran dinledik
2- O (Kuran), gerçeğe ve doğruya yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
3- Elbette, Rabbimizin şanı Yücedir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.
4- Doğrusu şu: Bizim beyinsizlerimiz, Allaha karşı bir sürü saçma şeyler söylemişler.
5- Oysa biz, insanların ve cinlerin Allaha karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.
6- Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.
7- Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allahın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı.
8- Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk.
9- Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur.
10- Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?
11- Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.
12- Biz şüphesiz, Allahı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de Onu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.
13- Elbette biz, o yol gösterici (Kuranı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.
14- Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allaha) teslim olanlar, artık onlar gerçeği ve doğruyu araştırıp-bulanlardır.
15- Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır.
16- Eğer onlar (insanlar ve cinler), yol üzerinde dosdoğru bir istikamet tuttursalardı, mutlaka Biz onlara bol miktarda su içirir (tükenmez bir rızık ve nimet verir)dik.
17- Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah), onu gittikçe şiddeti artan bir azaba sürükler.
18- Şüphesiz mescidler, (yalnızca) Allaha aittir. Öyleyse, Allah ile beraber başka hiçbir şeye (ve kimseye) kulluk etmeyin (dua etmeyin, tapmayın).
19- Şu bir gerçek ki, Allahın kulu (olan Muhammed,) Ona dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar (müşrikler,) neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi.
20- De ki: Ben gerçekten, yalnızca Rabbime dua ediyorum ve Ona hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum.
21- De ki: Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (irşad) sağlayabilirim.
22- De ki: Muhakkak beni Allahtan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve Onun dışında asla bir sığınak da bulamam.
23- (Benim görevim,) Yalnızca Allahtan olanı ve Onun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allaha ve Onun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır.
24- Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
25- De ki: Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?
26- O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)
27- Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.
28- Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah,) onların nezdinde olanları sarıp-kuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- De ki: Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kuran dinledik
2- O (Kuran), gerçeğe ve doğruya yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
3- Elbette, Rabbimizin şanı Yücedir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.
4- Doğrusu şu: Bizim beyinsizlerimiz, Allaha karşı bir sürü saçma şeyler söylemişler.
5- Oysa biz, insanların ve cinlerin Allaha karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.
6- Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.
7- Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allahın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı.
8- Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk.
9- Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur.
10- Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?
11- Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.
12- Biz şüphesiz, Allahı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de Onu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.
13- Elbette biz, o yol gösterici (Kuranı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.
14- Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allaha) teslim olanlar, artık onlar gerçeği ve doğruyu araştırıp-bulanlardır.
15- Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır.
16- Eğer onlar (insanlar ve cinler), yol üzerinde dosdoğru bir istikamet tuttursalardı, mutlaka Biz onlara bol miktarda su içirir (tükenmez bir rızık ve nimet verir)dik.
17- Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah), onu gittikçe şiddeti artan bir azaba sürükler.
18- Şüphesiz mescidler, (yalnızca) Allaha aittir. Öyleyse, Allah ile beraber başka hiçbir şeye (ve kimseye) kulluk etmeyin (dua etmeyin, tapmayın).
19- Şu bir gerçek ki, Allahın kulu (olan Muhammed,) Ona dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar (müşrikler,) neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi.
20- De ki: Ben gerçekten, yalnızca Rabbime dua ediyorum ve Ona hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum.
21- De ki: Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (irşad) sağlayabilirim.
22- De ki: Muhakkak beni Allahtan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve Onun dışında asla bir sığınak da bulamam.
23- (Benim görevim,) Yalnızca Allahtan olanı ve Onun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allaha ve Onun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır.
24- Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
25- De ki: Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?
26- O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)
27- Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.
28- Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah,) onların nezdinde olanları sarıp-kuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir.