Atatürk'ün ağaç sevgisi

çiğdem

Aktif Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
103
Tepki
189
Puan
43
Yaş
50
Konum
istanbul
İğde Ağacı

Atatürk, ağaçsız yurt topraklarından üzüntü duyardı. Tabiatı ve ağacı çok severdi. Ankara'daki Orman Çiftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu. Ağaçların dikilişini, tutuşunu, büyüyüşünü adım adım kollardı. Akköprü tarafından Çiftlik'e giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birdenbire şoförüne:

— Dur dedi.

Arabadan inerek orada bulunanlara:

— Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu? diye sordu. Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürk'ün biraz önceki neşesi kalmamıştı. Çünkü Çiftlik'in ilk çorak günlerinin yeşilliği sökülüp atılmıştı. Yol boyunca hep iğde ağacını aradı.

— İğde, yaşlanmış ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşıyordu. Baharda güzel kokular veriyordu , diye sızlandı.

Atatürk, İstanbul'daki büyük ağaçtan gördükçe:

— Bunlar da güzel ama, ben yapraklarının ve dallarının her yıl ne kadar büyüdüğünü gördüğüm ağaçlarımı seviyorum , derdi.

Vatanı yeşil ve bayındır görmek için çok çalıştı. Yalova'yı, Florya'yı o değerlendirmişti. Bursa'yı bir kaplıca şehri yapmak için uğraşıp durmuştu. Planlı Ankara onun fikri idi.

Çankaya'daki bahçesini yapan memur şu fıkrayı anlatmıştı.

Bahçeyi dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve geniş bir ağaç Atatürk'ün geçeceği yolu kapıyordu. Ağacın bir yanı havuz, bir yanı dik bir yokuştu. Atatürk ağaca yaslanarak güçlükle karşı tarafa geçti. Atıldım,

— Emrederseniz hemen keseyim, efendim , dedim.

Yüzüme baktı:

— Sen hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin? dedi.
 
OP
çiğdem

çiğdem

Aktif Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
103
Tepki
189
Puan
43
Yaş
50
Konum
istanbul
Atatütk ağaç kesmemek için binayı taşıttı ...

Yakınında boy veren çınarlar Atatürk'ün Yalova'ya gelip gidişlerinde istirahat etmek için yaptırdığı evi zorlayınca, bakıcılar ağacı kesmek istedi. Buna karşı çıkan Gazi, temele kızak ve ray döşetip binayı ilk yerinden 5 metre ileriye yürütmüştü...

'Sen dur çocuk... Çare düşünelim'
Dostları onun dinlenmek için gittiğinde vaktinin büyük kısmını bu köşkte geçirdiğini, Çankaya'yı 'resmi mekân' olarak gören Atatürk'ün burayı 'ev' olarak benimsediğini kaydediyorlar.
Gazi'ye hastalığı konusunda ilk teşhisin konulduğu yer, tedavisi süresince en sık kaldığı mekân da burası. 'Yürütme' hadisesine gelince; Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde köşkün hemen yanındaki çınar ağacının dallarını olağan budamanın ötesinde dibinden kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşmış. Bahçıvanı yanına çağırarak bunun nedenini sorduğunda "Ağacın dallarının binanın duvarlarına dayanmış olması dolayısıyla yıkıntıya sebebiyet vereceği için" cevabını alınca, "Sen dur çocuk... Bir çare düşünelim..." deyip gitmiş... Uzunca bir süre evin çevresinde dolanıp 'Evin buraya yapılmasını ben istedim. Üstelik bu çınardan dolayı istedim.
Onu kesmek evin havasını bozar' diyen Atatürk sonunda emir verir: 'Evi kaydırın biraz öteye!..'
Binayı taşımak deyince itiraz etmemekle birlikte herkesin bunun imkânsızlığını düşünerek şaşkınlıkla biribirine baktığını söylemeye gerek yok herhalde. Ama emir emirdir deyip bu işi yapacak sorumlu aranır hemen ve görev İstanbul Belediyesi'ne verilir. Belediye'nin Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesi yapacaktır taşıma işini. Ünlü besteci Ferit Alnar'ın kardeşi belediyenin başmühendisi Ali Galip Alnar ekibiyle birlikte Yalova'ya gelir ve çalışmalarına başlar.
Önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine kadar inilir. Sonra zeminde İstanbul'dan getirilen tramvay rayların devreye alınmasına gelir sıra. Santim santim itilerek binanın altına sokulan raylar sayesinde ev kızağa alınır.


Operasyon gazetede
Çalışmaların hemen her aşamasına nezaret eden Atatürk, kız kardeşi Makbule Atadan'la birlikte 'kaydırma ameliyesi'ni izlemek için gelir. Ve bina itilerek 5 metre kadar öteye çekilir.
Önce binanın camlı veranda-teras bölümü kaydırılır. İki gün sonra da ana bina tramvay raylarının üzerinde yürütülür. Köşkün kaydırılması olayı 10 Ağustos 1930 tarihli gazetelerin başlıca konusudur. Çalışmalar sırasında Atatürk'ün yanında olan Yunus Nadi Bey Cumhuriyet'e imzasıyla gönderir haberi: "Gazi hazretlerinin köşkü nakledildi. Gazi hazretlerinin Yalova'daki köşkünün yürütülme ameliyesi dün muvaffakiyetle icra ve ikmal edilmiştir.Kendileri de bu ameliyeye bizzat nezaret etmişlerdir."
Muhtemelen o gün bu haberi okuyan pek çok insanın aklından geçmiştir: "Memleket onca sıkıntının acısını yaşarken bu ne iştir.." diye. Sadece kapris ya da 'şımarıklık' diye görenler de olmuş olabilir. Öyle ya 75 sene önce ağaç Türkiye'de sadece 'odun' olması dolayısıyla kıymetti. Zaman içinde bu anlayış terk edildi elbette.
Ağaç kesmek şimdi cezayı gerektiren suç.


Atatürk Şöyle demiştir:Binbir güçlüle kazandığımız bu topraklarda her canlının yaşama hakkı vardır..Kimse onu Elinden alamaz..Bu ağaçta bu topraklarda yetişmiştir kesilemez...
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst