Amasra:
eşsiz güzel iki koyu, sahili, ve iki adasıyla güneydeki tatil bölgelerinden farkı olmauan hatta fazlası olan bir tatil bölgesi diyebiliriz. Karadeniz adımınızı atar atmaz adeta mavi bir göl gibi gözlerinizi alır bazen o kadar sessiz sakindir o deniz. Bazen ise hırçın mı hırçn sertmi serttir denizi.
Amasra :
bir çok sayıda bulunan balıkçılardan birine girip nefis bir mezgit yiyebilirsiniz üstelik oldukça uygun bir fiyata. Biz geçen sene oldukça uygun bir fiyata deniz kenarında hızlı şiparişleri olan bir balık restorantında yemiştik. Bu arada buranın en ünlü balık lokantasının adı Canlı Balık isimli bir yer. Ayrıca bir çok gece kulübü, türkü barda şehirde mevcut. İnsanlarının o sıcak ilgisi sizi gerçekten kendine çekiyor.
Amasra Tarihi
13. Yüzyılda Cenevizli tüccarlar şehri ele geçirmişlerdir, Ekim 1460’ta Fatih Sultan Mehmet’in fethine kadar Ceneviz yönetiminde kalan şehirde canlı bir ticari hayatın yansıması olarak pek çok sanat eseri günümüze ulaşmıştır. Amasra’nın Osmanlılarca fethi öncesinde şehre tepeden bakan Fatih, hayranlığını şöyle dile getirir: “ Lala, Çeşm-i Cihan bu mudur ola?” Fetih sonrası şehirdeki iki kilise camiye çevrilir, bir kadı atanır ve Fatih’in emriyle Eflani Kalesi halkı Amasra’ya yerleştirilir. Osmanlı yönetimindeki şehir, Bolu Sancak Beyliği’ne bağlı bir merkez olarak varlığını sürdürmüş, bu dönemde şehri ziyaret eden Batılı gezginler büyük bir hayranlıkla bahsetmişlerdir