GÜLÇİN
Daimi Üye
Peygamber Efendimizden Rüya Hakkında Nakledilenler
Rüya ve yorumu ile ilgili rivayetler, muteber kabul edilen kaynaklarda üç bin-den fazladır. Mükerrerler çıkarıldığında 100 (yüz) civarında rüya olayından bahseden hadislerden bahsedilir.
Hadis kaynaklarında “rüya yorumu” konusundaki rivayetlerin bir kısmı, ayrı bölüm ve başlık altında, bir kısmı da, diğer konuların içinde uygun yerlerde kaydedil-miştir. Bazı kaynaklarda ise, tespit edebildiğimiz kadarıyla bu konu ile ilgili rivayetlere hiç değinilmemiştir.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN RÜYALAR İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİ
Hz. Peygamber, rüyaların önemini, ne olduğunu, nasıl görüldüğünü, çeşitlerini ve nasıl yorumlanacağını anlatmış; bunlar da muhaddisler tarafından kayıt altına alınarak günümüze kadar hadis kaynakları aracılığıyla ulaşmıştır. Hz. Peygamber’in bu değerlendirmeleri, hadis ilimleri ışığında bu bölümde değerlendirilecektir.
A. Rüyanın Nübüvvetten Cüz Olması
Enes İbn-i Mâlik radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem: "Sâlih bir kişi (veyâ sâliha bir kadın) tarafından görülen güzel rü'yâ, nübüvvetin kırk altı cüz'ünden bir cüz'üdür" buyurmuştur. Hadis kaynaklarında bu konuda birçok rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerin bir kısmında rüya kelimesine sâlih, sâdık, hasen kelimeleri eklenmiştir.
Bazı rivayetlerde “kırk altı” yerine “kırkbeş, yetmiş, elli, kırk dört, kırk, kırk dokuz ve yirmi altı” sayıları bulunmaktadır.
Ayrıca, Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Zaman yaklaşınca (ve kâinat son günlerini yaşamağa başlayınca) mü'minin rü'yâsı yalan çıkmaz; çünkü mü'minin rü'yâsı nübüvvetin kırk altı cüz'ünden bir cüz'üdür. Nübüvvetten cüz'ü olan şey ise yalan olamaz." buyurmuştur.
B. Rüya, Allah’tan; Hülm ise, Şeytandandır
Hz. Peygamber (as): “Rüya, Allahtandır; Hülm ise, Şeytandandır.” buyurmuştur.
Ebû Sa'îd Hudrî radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: “Sizden birisi sevdiği bir rüya görürse bilsin ki, o Allah tarafındandır. Rüya sahibi, bu rüya üzerine Allah’a hamd etsin ve başkasına da söylesin. Buna karşılık hoşlanmadığı bir rüya görürse, muhakkak ki bu rüya, şeytandandır. Bu durumda rüya sahibi, rüyanın şerrinden Allah’a sığınsın ve rüyasını kimseye söylemesin. Bu suretle o rüya, sahibine zarar vermez.”
“Rüya, Allahtandır” sözünde rüya kelimesinin Allaha izafe edilmesi güzel rüyanın şereflendirilmesi içindir.
“Hulm ise, şeytandandır.” sözünde hoşlanılmayan rüyanın şeytana izafe edilmesi, bu tür rüyanın şeytanın özelliği olan yalancılık, karışıklık ve korkutmak sıfatlarına uygunluğunun belirtilmesidir veya bu tür rüyanın şeytanın arzu ve hevesine uygunluğunun izafe edilmesidir.
C. Allah’tan Müjde Olan Rüyalar
Ebû Hureyre şöyle demiştir: Rasulullah’ı şöyle derken işittim, “Mübeşşirat tan başka nübüvvetten (ilham alacak) başka bir şey kalmadı.”
Sahabiler, “Mübeşşirat nedir?” diye sordular. Rasulüllah, “Sâlih rüyadır.” diye buyurdu.
İbn-i Abbas dedi ki: Rasulüllah (as) hastalığında evinin kapısının perdesini açtı. (Mescid-i Nebevî’deki) cemaat safları Ebubekir (ra)’in arkasında duruyorlardı. Rasulüllah (as) şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Peygamberliğin belirtilerinden yalnız güzel rüya kaldı. O rüyayı Müslüman kişi görür veya onun için (başkası tarafından) görülür.”
Mübeşşirat, (kelime olarak) mübeşşirenin çoğuludur. Bu ise, büşra; müjde (sevindirici haber) demektir. Yukarıdaki Ebû Hureyre rivayetinde “mübeşşirat”ın güzel rüya olduğu, Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.
Ubâde b. Sâbit dedi ki, ben, Rasulüllah (as)’a Allah’ın şu sözünü sordum: “Dünya hayatında da, âhirette de büşrâ onlarındır.”
Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: “O (ayetteki büşrâ), güzel rüyadır. Onu Müslüman kişi görür veya (başka Müslüman tarafından) onun için görülür.”
D. Rüya Üç Kısımdır
(Ebû Hureyre Hz. Peygamber’den rivayetle şöyle diyordu.) Rüya üç sınıftır: Nefsin konuşması, şeytanın korkutması ve Allah tarafından olan müjde. Kim rüyada hoşlanmayacağı bir şey görürse; bunu hiç kimseye anlatmasın ve kalkıp namaz kılsın.
E. Hz. Peygamber’in rüyada görülmesi
Ebû Hureyre şöyle demiştir: Ben Peygamber (as)’den işittim şöyle buyuruyordu: “Her kim beni rüyada görürse gerçekte beni görmüştür. Çünkü şeytan, bana benzer bir surete giremez.”
Ebû Saîd el-Hudrî Peygamber (as)’den şöyle işitmiştir: “Her kim beni rüyasında görürse onun gördüğü gerçektir. Çünkü şeytan, benim şekil ve hilkatime giremez.”
Bu rivayetler konusunda değişik yorumlar yapılmıştır. Bazılarına göre Asr-ı Saadette Peygamber (as)’i gören Müslümanların, ölmeden önce O’nu görme şerefine nail olacakları ve sahabîlik mertebesine erişecekleri manası kastedilmiştir. Çünkü Rasulüllah vefat ettikten sonra ilk rivayette belirtildiği gibi O’nu dünya gözüyle ve uyanıklık halinde görmek mümkün değildir.
Bir kısım ilim ehli de, “Kim rüyasında Hz. Peygamber’i görürse, o kimse âhirette de O’nu görme şerefine kavuşacaktır.” şeklinde görüş belirtmişlerdir. Bu yoruma göre Hz. Peygamber’i rüyasında gören kimselerin cennetlik olduğu müjdelenmektedir.
Hz. Peygamber rüyada görülürse o rüya, hak ve gerçektir. Bu çeşit rüyalar, karışık rüyalardan, şeytanın benzetmelerinden ve taklitlerinden uzaktır. Şeytan, ne rüya âleminde ne de uyanıklık halinde hiçbir kimseye Rasulüllah suretinde görünemez. Kendisini böyle tanıtamaz.
F. Rüya gören ne yapmalı?
Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: Hz. Peygamber (as), şöyle buyurdu: “Sizden biriniz, sevdiği bir rüya görürse bilsin ki o, Allahtandır. Rüya sahibi, bu rüyası üzerine Allah’a hamd etsin ve başkasına da söylesin. Buna aykırı hoşlanmadığı bir rüya görürse bu rüya, şeytandandır. Bu halde de rüya sahibi, rüyanın şerrinden Allah (cc)’a sığınsın ve rüyasını kimseye söylemesin. Umulur ki o rüya, sahibine zarar vermez.”
Câbir b. Abdillah’tan rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Biriniz hoşlanmadığı rüya görünce (uyandığında) hemen sol tarafına üç defa tükürsün ve üç defa şeytandan Allah’a sığınsın ve üzerinde oturduğu taraftan diğer tarafa dönsün.”
G. Görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmek
İbn-i Abbas’tan rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Kim görmediği bir rüyayı gördüğünü iddia ederek yalan söylerse, (kıyamet günü) ona iki arpa tanesini düğümlemekle sorumlu tutulur ve hiçbir zaman yapamayacağı bu işle ona azab edilir.”
Yine Rasulüllah (as), “yalanlardan en büyük yalan rüyasında görmediği şeyi iki gözüne göstermek iddiasıdır.” buyurdu.
Görmediği bir rüyayı gördüğünü söyleyen bir kimse bilerek yalan söylemiş olur ve bu yalanı uydurma sözlerle anlatmaya çalışmış kabul edilir. Rüya konusunda yalan söyleyen kimse, peygamberliğin bir cüzü olan güzel rüyayı, Allah’ın gösterdiğini ileri sürmekle; Allah’a iftira etmiş olmaktadır. Allah’a iftira da, yaratıklarına iftiradan daha büyük ve daha ağır olup; cezası da daha ağırdır.
H. Doğru sözlü olanın rüyası
Ebû Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Zaman (bitime) yaklaşınca, müminin rüyası yalan çıkmaz. Müminlerin rüya bakımından en doğru olanı, en doğru sözlü olanıdır ve müminin rüyası, Peygamberliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür.”
Hz. Peygamber (as), doğru olan kişinin rüyasında da doğru olacağını söylemiş; onun doğru davranışlarına ödül olarak Peygamberliğin kırk altı cüzünden olan sâdık rüyalar gördüğünü belirtmiştir.
İ. Seher vakti görülen rüya
Ebû Saîd (ra)’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (as), şöyle buyurmuştur: “Rüyaların en doğrusu, seher vaktinde görüler rüyalardır.”
Semûre b. Cündeb (ra)’den rivayet edildiğine göre o, şöyle dedi. Rasulüllah (as) sabah namazını bize kıldırdıktan sonra yüzünü cemaate çevirir ve bu gece içinizde rüya gören var mı? diye sorardı. Bu rivayet de, yukarıdaki rivayeti desteklemektedir. Çünkü sabah namazı vakti, günün başlangıcı; uykunun sonu olduğu için rüyaların içeriklerinin en iyi bilindiği vakittir.
J. Rüya nasıl yorumlanmalıdır?
Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Rüyada gördüğünüz şeylerin, nesnelerin isimlerini, o rüyanın yorumunda esas alınız. (Birden fazla yoruma muhtemel) rüya, ilk yorumcunun yorumuna göredir. (Yani onun yorumuna göre gerçekleşir.)” Zevâid’de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedindeki Yezîd b. Eban er-Rakkâşî, zayıf bir râvidir.
Rüyada görülen şeylerin isimlerini, kıyas yapılarak rüya yorumunda kullanılmalıdır. Mesela rüyada Salim isimli bir adam görüldüğünde onu selamet manasına yormak gerekir.
Hadislerde belirtilen “rüya ilk yorumcuya aittir” sözünden kastedilen; birden çok yoruma muhtemel bir rüya yorumlanırken dikkatli olunması, rüya yorumunu ancak uzman kişilerin yapması için bir uyarıdır. Çünkü bu yorum, rüya sahibini etki altında bırakabilir.
Hz. Peygamber (as), Hz. Aşie’ye hitaben: “Ey Aişe! Müslümanın rüyasını yorumladığınızda; rüyayı hayırlı bir şekilde yorumlayınız. Bu rivayet de, yorumcu için önemli bir referanstır. Rüya, yorumlanacaksa; güzel bir şekilde yorumlanmalıdır.
Genel anlamda rüya, uykuda görülen şeyler demektir. Ancak mücerred anlamda rüya, güzel, doğru, has rüya demektir. Bu iki rivayette olduğu gibi ve daha önce bahsedildiği üzere “hülm ve hulüm” uykuda görülen, hoşlanılmayan rüya çeşididir.
Rüya ve yorumu ile ilgili rivayetler, muteber kabul edilen kaynaklarda üç bin-den fazladır. Mükerrerler çıkarıldığında 100 (yüz) civarında rüya olayından bahseden hadislerden bahsedilir.
Hadis kaynaklarında “rüya yorumu” konusundaki rivayetlerin bir kısmı, ayrı bölüm ve başlık altında, bir kısmı da, diğer konuların içinde uygun yerlerde kaydedil-miştir. Bazı kaynaklarda ise, tespit edebildiğimiz kadarıyla bu konu ile ilgili rivayetlere hiç değinilmemiştir.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN RÜYALAR İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİ
Hz. Peygamber, rüyaların önemini, ne olduğunu, nasıl görüldüğünü, çeşitlerini ve nasıl yorumlanacağını anlatmış; bunlar da muhaddisler tarafından kayıt altına alınarak günümüze kadar hadis kaynakları aracılığıyla ulaşmıştır. Hz. Peygamber’in bu değerlendirmeleri, hadis ilimleri ışığında bu bölümde değerlendirilecektir.
A. Rüyanın Nübüvvetten Cüz Olması
Enes İbn-i Mâlik radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem: "Sâlih bir kişi (veyâ sâliha bir kadın) tarafından görülen güzel rü'yâ, nübüvvetin kırk altı cüz'ünden bir cüz'üdür" buyurmuştur. Hadis kaynaklarında bu konuda birçok rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerin bir kısmında rüya kelimesine sâlih, sâdık, hasen kelimeleri eklenmiştir.
Bazı rivayetlerde “kırk altı” yerine “kırkbeş, yetmiş, elli, kırk dört, kırk, kırk dokuz ve yirmi altı” sayıları bulunmaktadır.
Ayrıca, Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Zaman yaklaşınca (ve kâinat son günlerini yaşamağa başlayınca) mü'minin rü'yâsı yalan çıkmaz; çünkü mü'minin rü'yâsı nübüvvetin kırk altı cüz'ünden bir cüz'üdür. Nübüvvetten cüz'ü olan şey ise yalan olamaz." buyurmuştur.
B. Rüya, Allah’tan; Hülm ise, Şeytandandır
Hz. Peygamber (as): “Rüya, Allahtandır; Hülm ise, Şeytandandır.” buyurmuştur.
Ebû Sa'îd Hudrî radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: “Sizden birisi sevdiği bir rüya görürse bilsin ki, o Allah tarafındandır. Rüya sahibi, bu rüya üzerine Allah’a hamd etsin ve başkasına da söylesin. Buna karşılık hoşlanmadığı bir rüya görürse, muhakkak ki bu rüya, şeytandandır. Bu durumda rüya sahibi, rüyanın şerrinden Allah’a sığınsın ve rüyasını kimseye söylemesin. Bu suretle o rüya, sahibine zarar vermez.”
“Rüya, Allahtandır” sözünde rüya kelimesinin Allaha izafe edilmesi güzel rüyanın şereflendirilmesi içindir.
“Hulm ise, şeytandandır.” sözünde hoşlanılmayan rüyanın şeytana izafe edilmesi, bu tür rüyanın şeytanın özelliği olan yalancılık, karışıklık ve korkutmak sıfatlarına uygunluğunun belirtilmesidir veya bu tür rüyanın şeytanın arzu ve hevesine uygunluğunun izafe edilmesidir.
C. Allah’tan Müjde Olan Rüyalar
Ebû Hureyre şöyle demiştir: Rasulullah’ı şöyle derken işittim, “Mübeşşirat tan başka nübüvvetten (ilham alacak) başka bir şey kalmadı.”
Sahabiler, “Mübeşşirat nedir?” diye sordular. Rasulüllah, “Sâlih rüyadır.” diye buyurdu.
İbn-i Abbas dedi ki: Rasulüllah (as) hastalığında evinin kapısının perdesini açtı. (Mescid-i Nebevî’deki) cemaat safları Ebubekir (ra)’in arkasında duruyorlardı. Rasulüllah (as) şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Peygamberliğin belirtilerinden yalnız güzel rüya kaldı. O rüyayı Müslüman kişi görür veya onun için (başkası tarafından) görülür.”
Mübeşşirat, (kelime olarak) mübeşşirenin çoğuludur. Bu ise, büşra; müjde (sevindirici haber) demektir. Yukarıdaki Ebû Hureyre rivayetinde “mübeşşirat”ın güzel rüya olduğu, Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.
Ubâde b. Sâbit dedi ki, ben, Rasulüllah (as)’a Allah’ın şu sözünü sordum: “Dünya hayatında da, âhirette de büşrâ onlarındır.”
Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: “O (ayetteki büşrâ), güzel rüyadır. Onu Müslüman kişi görür veya (başka Müslüman tarafından) onun için görülür.”
D. Rüya Üç Kısımdır
(Ebû Hureyre Hz. Peygamber’den rivayetle şöyle diyordu.) Rüya üç sınıftır: Nefsin konuşması, şeytanın korkutması ve Allah tarafından olan müjde. Kim rüyada hoşlanmayacağı bir şey görürse; bunu hiç kimseye anlatmasın ve kalkıp namaz kılsın.
E. Hz. Peygamber’in rüyada görülmesi
Ebû Hureyre şöyle demiştir: Ben Peygamber (as)’den işittim şöyle buyuruyordu: “Her kim beni rüyada görürse gerçekte beni görmüştür. Çünkü şeytan, bana benzer bir surete giremez.”
Ebû Saîd el-Hudrî Peygamber (as)’den şöyle işitmiştir: “Her kim beni rüyasında görürse onun gördüğü gerçektir. Çünkü şeytan, benim şekil ve hilkatime giremez.”
Bu rivayetler konusunda değişik yorumlar yapılmıştır. Bazılarına göre Asr-ı Saadette Peygamber (as)’i gören Müslümanların, ölmeden önce O’nu görme şerefine nail olacakları ve sahabîlik mertebesine erişecekleri manası kastedilmiştir. Çünkü Rasulüllah vefat ettikten sonra ilk rivayette belirtildiği gibi O’nu dünya gözüyle ve uyanıklık halinde görmek mümkün değildir.
Bir kısım ilim ehli de, “Kim rüyasında Hz. Peygamber’i görürse, o kimse âhirette de O’nu görme şerefine kavuşacaktır.” şeklinde görüş belirtmişlerdir. Bu yoruma göre Hz. Peygamber’i rüyasında gören kimselerin cennetlik olduğu müjdelenmektedir.
Hz. Peygamber rüyada görülürse o rüya, hak ve gerçektir. Bu çeşit rüyalar, karışık rüyalardan, şeytanın benzetmelerinden ve taklitlerinden uzaktır. Şeytan, ne rüya âleminde ne de uyanıklık halinde hiçbir kimseye Rasulüllah suretinde görünemez. Kendisini böyle tanıtamaz.
F. Rüya gören ne yapmalı?
Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: Hz. Peygamber (as), şöyle buyurdu: “Sizden biriniz, sevdiği bir rüya görürse bilsin ki o, Allahtandır. Rüya sahibi, bu rüyası üzerine Allah’a hamd etsin ve başkasına da söylesin. Buna aykırı hoşlanmadığı bir rüya görürse bu rüya, şeytandandır. Bu halde de rüya sahibi, rüyanın şerrinden Allah (cc)’a sığınsın ve rüyasını kimseye söylemesin. Umulur ki o rüya, sahibine zarar vermez.”
Câbir b. Abdillah’tan rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Biriniz hoşlanmadığı rüya görünce (uyandığında) hemen sol tarafına üç defa tükürsün ve üç defa şeytandan Allah’a sığınsın ve üzerinde oturduğu taraftan diğer tarafa dönsün.”
G. Görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmek
İbn-i Abbas’tan rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Kim görmediği bir rüyayı gördüğünü iddia ederek yalan söylerse, (kıyamet günü) ona iki arpa tanesini düğümlemekle sorumlu tutulur ve hiçbir zaman yapamayacağı bu işle ona azab edilir.”
Yine Rasulüllah (as), “yalanlardan en büyük yalan rüyasında görmediği şeyi iki gözüne göstermek iddiasıdır.” buyurdu.
Görmediği bir rüyayı gördüğünü söyleyen bir kimse bilerek yalan söylemiş olur ve bu yalanı uydurma sözlerle anlatmaya çalışmış kabul edilir. Rüya konusunda yalan söyleyen kimse, peygamberliğin bir cüzü olan güzel rüyayı, Allah’ın gösterdiğini ileri sürmekle; Allah’a iftira etmiş olmaktadır. Allah’a iftira da, yaratıklarına iftiradan daha büyük ve daha ağır olup; cezası da daha ağırdır.
H. Doğru sözlü olanın rüyası
Ebû Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Zaman (bitime) yaklaşınca, müminin rüyası yalan çıkmaz. Müminlerin rüya bakımından en doğru olanı, en doğru sözlü olanıdır ve müminin rüyası, Peygamberliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür.”
Hz. Peygamber (as), doğru olan kişinin rüyasında da doğru olacağını söylemiş; onun doğru davranışlarına ödül olarak Peygamberliğin kırk altı cüzünden olan sâdık rüyalar gördüğünü belirtmiştir.
İ. Seher vakti görülen rüya
Ebû Saîd (ra)’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (as), şöyle buyurmuştur: “Rüyaların en doğrusu, seher vaktinde görüler rüyalardır.”
Semûre b. Cündeb (ra)’den rivayet edildiğine göre o, şöyle dedi. Rasulüllah (as) sabah namazını bize kıldırdıktan sonra yüzünü cemaate çevirir ve bu gece içinizde rüya gören var mı? diye sorardı. Bu rivayet de, yukarıdaki rivayeti desteklemektedir. Çünkü sabah namazı vakti, günün başlangıcı; uykunun sonu olduğu için rüyaların içeriklerinin en iyi bilindiği vakittir.
J. Rüya nasıl yorumlanmalıdır?
Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre Rasulüllah (as), şöyle buyurdu: “Rüyada gördüğünüz şeylerin, nesnelerin isimlerini, o rüyanın yorumunda esas alınız. (Birden fazla yoruma muhtemel) rüya, ilk yorumcunun yorumuna göredir. (Yani onun yorumuna göre gerçekleşir.)” Zevâid’de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedindeki Yezîd b. Eban er-Rakkâşî, zayıf bir râvidir.
Rüyada görülen şeylerin isimlerini, kıyas yapılarak rüya yorumunda kullanılmalıdır. Mesela rüyada Salim isimli bir adam görüldüğünde onu selamet manasına yormak gerekir.
Hadislerde belirtilen “rüya ilk yorumcuya aittir” sözünden kastedilen; birden çok yoruma muhtemel bir rüya yorumlanırken dikkatli olunması, rüya yorumunu ancak uzman kişilerin yapması için bir uyarıdır. Çünkü bu yorum, rüya sahibini etki altında bırakabilir.
Hz. Peygamber (as), Hz. Aşie’ye hitaben: “Ey Aişe! Müslümanın rüyasını yorumladığınızda; rüyayı hayırlı bir şekilde yorumlayınız. Bu rivayet de, yorumcu için önemli bir referanstır. Rüya, yorumlanacaksa; güzel bir şekilde yorumlanmalıdır.
Genel anlamda rüya, uykuda görülen şeyler demektir. Ancak mücerred anlamda rüya, güzel, doğru, has rüya demektir. Bu iki rivayette olduğu gibi ve daha önce bahsedildiği üzere “hülm ve hulüm” uykuda görülen, hoşlanılmayan rüya çeşididir.