Mülakat hata kaldırmaz

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul

Mülakat insan yaşamının en önemli anlarından biri. Belki yıllarca çalışacağınız bir işe gireceksiniz. Belki burada hayata bakışınız farklılaşacak. Belki kariyer basamaklarının en üstlerine tırmanacaksınız.

Bu kadar önemli, üstelik de kısa mı kısa bir süre içinde mülakatçılar pek hata yapmaz diye düşünürsünüz değil mi? Ama maalesef durum böyle değil. Geçen hafta tanıttığım Mülakat Ustalık İster kitabında, yazar Nurdan Akalın Terazi teker teker çıkarmış yapılan hataları. İşte birkaç örnek...

Varsayalım aday bazı konularda çok iyi performans sergiliyor. Mülakatçı bundan çok etkilenerek diğer alanlarda da aynı performansı göstereceğini sanıyor ve tam not veriyor.
Sonuç hüsran.

Adayımız çünkü sadece birkaç konuda iyi, diğerlerinde kötü...
Ya da tam tersi. Aday bir konuda başarısız.
Diğer konularda da başarısız olacağı düşünülüyor. Alın bir hata daha.
Karar verici "benim yüzümden elenmesin" diye en düşük puanı vermekten çekiniyor. Bu şekilde de iyi olmayan birinin işe girmesine neden olabiliyor.
Çok yapılan başka bir hata: Mülakatçı CV’lere bakıp mülakat öncesi fikir yürütüyor "bu aday olur" ya da "bu aday olmaz" diyerek. Yani sonuç önceden belli. Mülakat da boşu boşuna yapılacak.

Çok benzer başka bir durum: Mülakat başlıyor. Karar verici 4-5 dakika içerisinde doğru dürüst anlayıp dinlemeden aday hakkında karar veriyor.
İki mülakatçı, adayın sahip olması nitelik konusunda farklı düşünüyor. Aynı görev için birine göre organizasyon yapma yeteneği çok önemli, bir diğeri için ise ekip lideri olması.
Yetenekler belli, iş tanımı belli ama karar vericiler farklı düşünüyor ve şirketlerine zarar veriyor.

Bir başka örnek: Bazen aday, beklentilerin üstünde niteliklere sahip oluyor. Karar vericiler bu durumdan etkilenerek, kurum kriterlerini bir yana bırakıyor ve mülakatı yeni gelen adayı, daha nitelikli olan adayla kıyaslıyorlar. Bir örnek vermek gerekirse, şirkete şoför alınacak. İstenilen ilkokul diploması. Ama bir üniversite mezunu geliyor ve beklentileri birden yükseltiyor.
Diyelim ki adayımız, biraz da gençlik hatasıyla mülakat sırasında karar vericilere lisede okurken kopya çektiğini söylüyor. Normal olarak bu küçük itirafı önemsemezsiniz, hatta doğru söylediği için hoşunuza bile gidebilir. Ama herkes aynı görüşte olmayabilir. Mülakatçılardan biri bu işe fena halde takabilir ve adayı istemez.

Nurdan Akalın Terazi bizde çok yaşanan bir hatayı diye getiriyor: "Mülakat yapan kişilerin ’filanca şehirden adam çıkmaz’ gibi peşin hükümlerini bir yana bırakmaları gerekir. Zaman zaman da ’benimle aynı okuldan mezun, benim gibi Beşiktaşlı’ ifadeleri öne sürülerek seçim yapılabiliyor."

Acilen bir eleman bulmanız gerekli. Apar topar mülakat yapıyorsunuz. Zamanınız o kadar kısıtlı ki ideal birini bulmanız mümkün görünmüyor. Siz de adaylar arasından en beğendiğinizi seçiyorsunuz. Peki işinize yarayabilecek mi? İşte bu biraz şüpheli görünüyor.

Aday mülakatçıyla aynı özelliklere sahip. İkisi de çok konuşuyor ya da ikisi de sessiz sakin.
Mülakatçı bu gibi durumlarda diğer kriterleri unutup kendisine benzer adayda karar kılıyor.

Az rastlanan bir durum değil.
Bir de sindireceği kişiyi tercih edenler var.
Terazi bu konuda şunları söylüyor: "Karar vericiler uygun adaylar ile karşılaşır ama her dediğini yaptıramayacağı ve belki de ileride kendisi rakip olacağını düşünerek o adayı seçmez."

İki karar verici, adayın bir özelliği konusunda farklı değerlendirmelerde de bulunabilir. Örneğin adayın çok iş değiştirmiş olması, o adayın tecrübe edinmiş olması açısından mülakatçılardan birinin hoşuna giderken, bir diğer aday, bu durumu "sadakatsizlik" olarak yorumlayabilir. "Ben adamı bir bakışından anlarım" ya da "içimden bir ses onun doğru kişi olmadığını söylüyor" deyip de hislere göre karar vermek bir başka sık yapılan hata.
Eğitime fazla önem vermek de hatalı bir tavır.

Bütün iyi öğrenciler ODTÜ ve Boğaziçi’nden çıkmıyor doğal olarak. Yurtdışında lisansüstü eğitim yapmış olmak önemli şüphesiz. Ama bu, adayın şirkette çok başarılı olacağı anlamına gelmiyor.

Terazi şunları söylüyor: "Örneğin el becerisi sergilemesi beklenen, teknik lise mezuniyetinin yeterli olacağı bir mavi yaka pozisyonu için başvuran adayın el becerisini sınamadan sırf İngilizce biliyor ya da fakülte mezunudur diye seçmek çok akılcı değildir."

Alın size yapılan hatalardan Terazi’nin seçtiği bir demet. Pek çoğunda adayın yapacağı birşey yok. İş mülakatçıda bitiyor. İyi bir insan kaynakları departmanına sahip olmanız, karar vericileri mutlaka eğitmeniz gerekiyor.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst