Gebelik Ve üst Solunum Yolları Enfeksiyonu

elma şekeri

Daimi Üye
Katılım
17 Eylül 2008
Mesajlar
1.700
Tepki
1.278
Puan
113
Konum
İZMİR
Üst solunum yolu deyince burun, sinüsler, yutak (farinks) ve gırtlak (larinks) anlaşılır. Bu bölgelerin iltihaplarına da üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE) denir. Üst solunum yolu; kulak ve alt solunum yolları ile bağlantılı olup enfeksiyon durumunda bu bölgeleride etkiler.


Teorik olarak soğuk algınlığı, grip, farenjit, sinüzit, larenjit gibi iltihapların hepsi üst solunum yolu enfeksiyonu kapsamına girer. Gribal enfeksiyon veya rinofarenjit gibi isimler de aynı anlamda kullanılır. Ancak uygulamada sinüzit veya bazı spesifik iltihaplar bu kavramın dışında tutulur. ÜSYE'ye virüsler neden olur, bazen bakteriyel enfeksiyonlar eklenir. ÜSYE denilince genel olarak soğuk alğınlığı veya grip anlaşılır. Farenjit bu durumlara sıklıkla eşlik eder.
Sonbahar ve kış aylarında bu mikropların doğada görülme sıklığı artmaktadır. Kapalı yerlerde (okul, kreş, kışla, işyeri v.b) uzun süre kalınması, buraların iyi havalandırılmamaları, soğuğun vücut direncini düşürmesi, sigara dumanı, yetersiz-dengesiz beslenme ve bazı çok iyi bilinmeyen mekanizmalarla bu aylarda ÜSYE görülme sıklığı artmaktadır. Normal zamanlarda bile çok rahatsızlık verici olan bu durum hamilelikte hem daha çok sıkıntı yaratır hem de anne adaylarının bebekleri açısından endişelenmesine neden olur.


Grip ve soğuk algınlığı birbiriyle çok sık karışır, birbirlerinden çok farklı iki durumdur. Nedenleri ve sonuçları farklılık gösterir. Her iki hastalık da virüslerle oluşur ve grip Influenza A,B,C adı verilen 3 tür virüsten oluşurken, soğuk algınlığı ikiyüzden fazla virüsten kaynaklanır. Soğuk algınlığı genelde burunu etkilerken grip tüm vücudu etkiler.

Her iki hastalık da damlacık enfeksiyonu şeklinde havadan bulaşır. Virüsü taşıyan kişi hapşırdığında milyonlarca virus havaya karışır ve kişinin göz, burun ve ağızından girerek enfeksiyona neden olur. Virüsu alan kişi bundan sonraki ilk 2 gün civarında en fazla bulaştırıcılığa sahiptir. Yani belirtilerin ilk görüldüğü dönem bulaşıcılığın da en fazla olduğu dönemdir. Öte yandan eller de bulaşmada rol oynayabilir. Hasta olan bir kişi eli ile burnunu sildikten sonra örneğin bir başkası ile el sıkıştığında ve elini sıktığı kişi daha sonra gözünü kaşıdığında hastalığı alabilir.

Soğuk algınlığın belirtileri:
Burun akıntısı
Hapşırma
Öksürük
Hafif başağrısı
Hafif ateş
Gözlerde sulanma
Kulak ağrısı

Grip belirtileri:
Kas ağrısı
Kuru öksürük
Burun tıkanıklığı
Soluk almada güçlük
Burun akıntısı
Ateş
Titreme
Şiddetli olabilen baş ağrısı
İştahsızlık
Halsizlik
Yorgunluk


GEBELİKTE GRİP VE GRİP AŞISI:
Hamilelik tek başına üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanmak için bir risk oluşturmaz. Ancak hamile bir kadın enfeksiyona yakalandığında komplikasyon görülme şansı çok daha artmaktadır. Aynı yaş grubundan kadınlar karşılaştırıldığında hamile olanların üst solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilme oranlarının hamile olmayanlara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Hamilelik kişinin bağışıklık siteminin yanı sıra dolaşım ve solunum sisteminde de değişikliklere neden olarak komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altında olmalarına yol açar.Öte yandan hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan bir anne adayının doğum sonrası hastalığını bebeğine geçirme şansı fazladır.


Grip aşısı canlı virüs içermeyen ve hamilelikte kullanılabilen güvenli bir aşıdır. Amerikan jinekolog ve Obstetrisyenler birliği (ACOG) 2000 yılı aralık ayında yayınladığı görüşünde salgın mevsiminde hamileliğinin ikinci ya da üçüncü trimesterinde olan kadınlara grip aşısı olmaları önerilmektedir.Yine aynı bildiride şeker hastalığı, astım, hipertansiyon gibi yüksek risk durumlarının varlığında gebelik yaşına bakılmaksızın grip aşısı yapılması önerilmektedir. Bu gibi yüksek risk faktörleri olmayan kadınlarda ise aşının ilk trimester sonunda yapılması önerilmektedir. Bununla birlikte aşı sonrası annede gelişen antikorlar bir miktar bebeğe de geçerek yaşamının ilk aylarında onu da gribe karşı koruyacaktır.

Grip mevsimi genelde Kasım-Nisan aylarını kapsar. Hastalık en fazla Aralık ile Mart başına kadar olan dönemde görülür. Salgın başladığında genelde ilk 3 hafta en etkili olduğu dönemdir hastalanan kişi sayısı sonraki 3-4 haftada giderek azalır. Aşı için en ideal dönem Ekim ayı ile Kasım ayı ortasına kadar olan zaman aralığıdır. Aşı sonrası antikor üretilmesi ve koruyuculuğun başlaması için 1-2 haftaya gerek vardır. Grip aşısının koruyuculuğu %70-90 arasında değişmektedir.

Grip aşısı gebelikte ve emzirme döneminde güvenli olarak kabul edilmektedir.




Grip aşısının olası yan etkileri şunlardır:
Enjeksiyon alanında lokal hassasiyet ve şişlik
Hafif ateş ve halsizlik
Nadiren alerjik reakisyon


Grip aşısı gribe neden olmaz. Aşı sonrası ilk 2 hafta içinde görülen üst solunum yolları enfeksiyonları tamamen tesadüfüdir ve aşı ile bir ilgisi yoktur.


Öte yandan aşı hazırlanırken yumurta kullanıldığı için yumurta alerjisi olanlarda grip aşısı kontraendikedir ve yapılmamalıdır.


Tedavi Ne yazik ki her iki hastalık için de etkili bir tedavi yoktur. Hiçbir ilaç ya da uygulama hastalığın süresini kısaltmaz. Ancak yakınmaların daha hafif ve daha az rahatsızlık verecek şekilde atlatılmasına yardımcı olabilecek destek tedavileri uygulanmalıdır.

Grip ya da soğuk algınlığı sırasında destekleyici tedavi ve yapılması gerekenler şunlardır:
Her iki hastalık da virüslerin neden olduğu hastalıklardır. Antibiyotikler virüsler üzerinde etkili değildir bu nedenle antibiyotik kullanılmamalıdır.
Salgın dönemlerinde kapalı yerlerde fazla uzun kalmamak ve elleri sık sık yıkamak koruyucu olabilir.
En iyi ve en etkili destek tedavisi istirahattir. Eğer mümkünse yatak istirahati yapılmalıdır.
Yatarken başınızı yukarıda tutmak (2 yada daha fazla sayıda yastık ile yatmak) geniz akıntısının vereceği rahatsızlığı azaltacaktır.
Bulunulan ortamın yeteri kadar sıcak olmasına ve iyi havalandırılmasına dikkat edilmelidir.
Havanın kuruması engellenmeli, nemli olması sağlanmalıdır.
Yeteri kadar sıvı alımı son derece önemlidir. Gebe kadın günde en az 10 bardak sıvı almalıdır.Alınan sıvı su veya meyve suyu olmalıdır.
Boğaz ağrısını gidermek için pastil kullanılabilir.
Burun tıkanıklığı için tuzlu su ya da okyanus suyu vb. kullanılabilir.
Sinüs bölgelerinde (elmacık kemikleri ve gözler üstünde) ağrı varsa konjesyonu azaltmak için kompres uygulanmalıdır.
İştahsızlık durumunda düzenli üç ana öğün yerine altı küçük öğün şeklinde karbonhidrattan zengin besin alınmalıdır.
Yakınmalar düzeldiğinde hemen normal aktiviteye dönülmemeli, tam bir iyileşme için bir süre daha dinlenmeye devam edilmelidir.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst