El-Halîm Esmasının Zikri, Faziletleri ve Faydaları

Evvab

Kisisel bir mesajim yok
Katılım
14 Eylül 2018
Mesajlar
2.011
Tepki
7.552
Puan
113
Konum
Merkez
el_halim_esmaul_husna.jpg


El-Halîm
El-Halîm; Hata ve günahlara karşı hemen ceza vermeyen, Kullarına daima hoşgörülü ve yumuşak davranan, hilmi çok olan, müsamahası geniş olan, yarattıklarına son derece iyi muamele eden demektir.

El-Halîm (c.c.) esmasının anlamı: Kullarına daima hoşgörülü davranan. Hemen ceza vermeyen, hilmi çok olan, yarattıklarına son derece yumuşak bir şekilde muamele eden, affı, bağışlaması ve musamahası sınırsız olan, hata ve günahlara karşı hemen ceza vermekte acele etmeyen.

El-Halîm Esmasının Ebced değeri 88 adettir. Zikir saati Zuhal, Günü Cumartesi’dir.

El-Halîm

الحليم

El-Halîm esmasının ebced değeri, zikir sayısı:

Ebced değeri ve zikir sayısı ; 88
Zikir günü ; Cumartesi
Zikir saati ; Zuhal (Sabah güneş doğarken ve yaklaşık ikindi namazı sonrasıdır. Gece okumalarında tam gece yarısı)

El-Halîm isminin Özellikleri, Faziletleri ve Faydaları:
El-Halîm esması, özellikleri ve faziletleri çok olan bir esmadır. Ümidi tükenmek üzere olanlar, hayatta sorunlarla karşılaşanlar ve ümitsizlik içinde olanlar için çok faziletli bir esmadır.

El-Halîm esması, zikir günü ve saatinde sayısına uygun olarak her gün okunursa çok yaramaz, huysuz ve sıkıntıda olanlar bu ism-i şerifle halim, uyumlu ve rahatlamış olur.

El-Halîm esması hayırsız koca veya hayırsız kadın (eşi) üzerine okunursa, Allah’ın izniyle üzerine okunan kişi hayırlı ve yumuşak huylu olur.

Kendisinin şerrinden, kötülüğünden korkulan veya kötü düşünceleri olana karşı 88 kere “Ya Halîm celle celâlühû” şeklinde okunursa Allah’ın izni ile o kişiden bir zarar gelmez.

Bir rivayete göre Hz.Musa (a.s), şerrinden korktuğu Firavun’un yanına her gidişinde “Ya Hâlim” ism-i şerifini çokça okurdu.

El-Halim ism-i şerifi, hiddet, kızgınlık ve gadap gibi kötü ahlakın sona ermesi için, halim, selim ve yumuşak huylu ve güzel ahlaklı olmak için, “Ya Halim Celle Celalühü” diyerek 88 kere okunur.

Bir işte veya bir makamda idareci olan kimse her gün 88 defa “Ya Hâlim” ism-i şerifini zikrederse, öfkesinden kurtulup, sukunet bulur, idareciliğinde halim olur, sözü makbul ve hürmete layık olur.

Öfkeli, sinirli veya asabi kimseler, öfke ve sinir anlarında 88 defa “Ya Hâlim” ism-i şerifini zikrederlerse öfkeleri geçer ve sakinleşir.
El-Halim_8874-300x300.jpg


El-Halim ism-i şerifi, suya ya da gülsuyuna okunup eve, işyerine ya da araziye serpilirse bereket hâsıl olur. Her hangi bir araca okunursa, kazadan beladan korunur. Eve serpmekle, her türlü şer ve beladan korunur.

Bir bardak suya 88 kere “Ya Hâlim” ism-i şerifini okunduktan sonra sinir hastasına içirilirse sakinleşir.

Mahkemesi olanlar, mahkemede zulüm ve haksızlık yapılmasından korkan, mahkemeye giderken 88 defa “Ya Hâlim” ism-i şerifini okursa hakimin haksızlık yapmasından korunur.

“Ya Hâlim” ism-i şerifi gerek kendisi, gerek ailesi ve çocukları, gerek düşmanlarını sakinleştirip, hâlim ve faydalı hale getirmek ve ıslahı için çok faydalıdır.

Her gün 88 kere “Ya Halim Celle Celalühü”esmasını okuyan kimse bütün bela ve musibetlerden korunur.

Ekin tarlalarına ve meyve bahçelerine “Ya Halim” ism-i şerifini okunursa bereketli ve bol ürün elde edilir.

El-Halim ism-i şerifi, hiddet, kızgınlık ve gadap gibi öfkesine hakim olamayan kişiler için kötü ahlakın sona ermesi, halim, selim ve yumuşak huylu ve güzel ahlaklı olmak için, “Ya Halim Celle Celalühü” ism-i şerifi 88 kere okunur.

El-Hâlim İsm-i şerifi geçen Kur’an ayetleri :
Bakara Suresi 225. Ayet: Lâ yuâhızukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin yuâhızukum bi mâ kesebet kulûbukum vallâhu gafûrun halîm(halîmun).

Meali: Allah sizi, yeminlerinizdeki boş sözlerden dolayı muaheze etmez (sorumlu tutmaz). fakat, kalplerinizin kazandığı şeylerden (negatif derecelerden, şerlerden, günahlardan) sizi muaheze eder (sorumlu tutar). Ve Allah, Gafûr’dur, Halîm’dir.

Bakara Suresi 235. Ayet: Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun).

Meali: (Bekleme süresi içindeki kadınlara), onlarla evlenme istediğinizi ima etmenizde veya kendi içinizde (böyle bir arzuyu) gizlemenizde sizin üzerinize günah yoktur. Allah, sizin onları daima hatırlayacağınızı bildi. Fakat onlara (örf ve adete uygun) bir söz söylemeniz hariç (üstü kapalı evlenme isteğiniz dışında), sakın onlarla gizlice sözleşmeyin. Farz olan bekleme süresi sona erinceye kadar nikâh akdine azmetmeyin. Ve Allah’ın, içinizde olanı bildiğini bilin! Artık O’ndan sakının. Allah’ın, Gafûr (ve) Halîm olduğunu bilin!

Bakara Suresi 263. Ayet: Kavlun ma’rûfun ve magfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(ezen), vallâhu ganiyyun halîm(halîmun).

Meali: Güzel bir söz ve mağfiret (bağışlayıp iyi davranma), arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah Gani’dir, Halîm’dir.

Âli İmrân Suresi 155. Ayet: İnnellezîne tevellev minkum yevmel tekal cem’âni, inne mestezellehumuş şeytânu bi ba’di mâ kesebû, ve lekad afâllâhu anhum innallâhe gafûrun halîm(halîmun).

Meali: Muhakkak ki, iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden bir kısmı yüz çevirdi, oysa şeytan, kazandıkları bazı şeylerden dolayı (Resûlün emrine itaat etmemek, ganimete koşmak gibi), onları zillete düşürmek istedi. Ve and olsun ki, Allah onları affetti. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur, Halîm’dir.

Nisâ Suresi 12. Ayet: Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum in lem yekun lehunne veled(veledun), fe in kâne lehunne veledun fe lekumur rubuu mimmâ terakne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ ev deyn(deynin). Ve lehunner rubuu mimmâ teraktum in lem yekun lekum veled(veledun), fe in kâne lekum veledun fe lehunnes sumunu mimmâ teraktum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyn(deynin). Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun ve lehû ahun ev uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudus(sudusu), fe in kânû eksera min zâlike fe hum şurakâu fîs sulusi min ba’di vasiyyetin yûsâ bihâ ev deynin gayra mudârr(mudârrin), vasıyyeten minallâh(minallâhi). Vallâhu alîmun halîm(halîmun).

Meali: Ve eğer eşlerinizin (kadınlarınızın) çocukları yoksa, onların bıraktıklarının yarısı sizindir. Fakat eğer onların (kadınların) çocukları varsa o zaman dörtte biri sizindir. (Bunlar) yapılan vasiyet veya (üzerindeki) borç ödendikten sonradır. Ve eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (kadınlarındır), fakat eğer çocuğunuz varsa o taktirde bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (kadınlarındır). Bu da yaptığınız vasiyet veya borç (ödendikten) sonradır. Ve eğer miras bırakan erkek veya kadının evlâdı ve ana-babası olmayıp, erkek veya kızkardeşi varsa, bu taktirde ikisinden herbiri için altıda biridir. Fakat eğer bundan daha fazla iseler, o zaman onlar üçte bire ortaktırlar. Bunlar (kimseyi ) darlığa düşürmeden yapılan vasiyet ve de borç ödendikten sonradır. (İşte bunlar), (size) Allah tarafından vasiyettir. Ve Allah Alîm’dir, Halîm’dir.

Mâide Suresi 101. Ayet: Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tes’elû an eşyâe in tubde lekum tesu’kum, ve in tes’elû anhâ hîne yunezzelul kur’ânu tubde lekum afâllâhu anhâ vallâhu gafûrun hâlîm(hâlîmun).

Meali: Ey âmenû olanlar (yaşarken Allah’a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler)! Açıklandığında sizi üzecek şeylerden sormayın. Eğer, Kur’ân indirilirken ondan sorarsanız, size açıklanır. Allah, onlardan (bu kuralı bilmeden önce sorduğunuz şeylerden) dolayı sizi affetti. Allah Gafur’dur, Halîm’dir.

Tevbe Suresi 114. Ayet: Ve mâ kânestigfâru ibrâhîme li ebîhi illâ an mev’ıdetin vaadehâ iyyâhu, fe lemmâ tebeyyene lehû ennehu aduvvun lillâhi teberree minhu, inne ibrâhîme le evvâhun halîm(halîmun).

Meali: Ve İbrâhîm’in babası için mağfiret dilemesi olamaz (olmaz). Yalnız ona vaadettiği vaad hariç. Fakat onun (babasının), Allah’ın düşmanı olduğu, ona belli olduğu (beyan edildiği) zaman, ondan uzaklaştı. İbrâhîm muhakkak ki evvah (yüreği çok sızlayan)tır, halîm (çok merhametli)dir.

Hûd Suresi 75. Ayet: İnne ibrâhîme le halîmun evvâhun munîb(munîbun).

Meali: Muhakkak ki İbrâhîm (a.s), cidden çok halim (yumuşak huylu), çok acıyandır (yalvarandır), Allah’a yönelmiş bir kimsedir.

Hûd Suresi 87. Ayet: Kâlû yâ şuaybu e salâtuke te’muruke en netruke mâ ya’budu âbâunâ ev en nef’ale fî emvâlinâ mâ neşâu , inneke le entel halîmur reşîd(reşîdu).

Meali: “Ya Şuayb! Babalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, halimsin, reşidsin (rüşde erensin, irşad edensin).” dediler.

Isrâ Suresi 44. Ayet: Tusebbihu lehus semâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinne, ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûran).

Meali: 7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O’nu (Allah’ı) tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Halim’dir, Gafûr’dur (mağfiret edendir).

Hacc Suresi 59. Ayet: Le yudhılennehum mudhalen yerdavnehu, ve innallâhe le alîmun halîm(halîmun).

Meali: (Allah), onları mutlaka razı olacakları bir yere dahil edecektir. Ve şüphesiz ki Allah, mutlaka en iyi bilendir, Halim’dir.

Ahzâb Suresi 51. Ayet: Turcî men teşâu minhunne ve tu’vî ileyke men teşâu, ve menibtegayte mimmen azelte fe lâ cunâha aleyke, zâlike ednâ en tekarra a’yunuhunne ve lâ yahzenne ve yardayne bimâ âteytehunne kulluhunne, vallâhu ya’lemu mâ fî kulûbikum ve kânallâhu alîmen halîmâ(halîmen).

Meali: Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Ve azlettiklerinden (bıraktıklarından) istediğini (tekrar) yanına almanda bundan sonra sana günah yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması (sevinmeleri), onların hüzünlenmemesi ve bu onların hepsinin senin verdiğin şeylerden razı olmaları için en uygundur. Ve Allah, kalplerinizde olanları bilir. Allah, Alîm’dir (en iyi bilen), Halîm’dir.

Fâtir Suresi 41. Ayet: İnnallâhe yumsikus semâvâti vel arda en tezûlâ, ve le in zâletâ in emsekehumâ min ehadin min ba’dihî, innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûran).

Meali: Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri, zail olurlar diye (zail olmaması için) tutuyor. Gerçekten ikisi de zail olurlarsa (yok olurlarsa), ondan sonra, o ikisini (gökleri ve yeri) O’ndan (Allah’tan) başka tutacak (yoktur). Muhakkak ki O; Halîm’dir, Gafûr’dur (günahları sevaba çeviren).

Sâffât Suresi 101. Ayet: Fe beşşernâhu bi gulâmin halîm(halîmin).

Meali: Böylece onu, halim bir oğulla müjdeledik.

Tegâbun Suresi 17. Ayet: İn tukridûllâhe kardan hasenen yudâıfhu lekum ve yagfir lekum, vallâhu şekûrun halîm(halîmun).

Meali: Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, onu size kat kat arttırarak öder ve sizi mağfiret eder. Ve Allah; Şekur’dur (şükredilendir, şükrün karşılığını verendir), Halîm’dir.

Cevşen-ül Kebir’de El-Halim
479ab9cbaf3d79d126deeabf900d61e0.jpg


Cevşen 1. Bölüm
Allâhümme innî es’elüke biesmâike

Yâ Allah
Yâ Rahman
Yâ Rahîm
Yâ Alîm
Yâ Halîm
Yâ Azîm
Yâ Hakîm
Yâ Kadîm
Yâ Mukîm
Yâ Kerîm

سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ

Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.

Allah’ım! Sen’den şu güzel isimlerinin hakkı için istiyor, Sana yalvarıyorum

  1. Ey her türlü noksan sıfatlardan uzak, bütün güzel isimlerin, yüce ve ezelî sıfatların sahibi ve her şeyin gerçek mâbudu olan Allah’ım,
  2. Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlûkatı rızıklandıran Rahman,
  3. Ey âhirette, itaatkâr kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunacak Rahîm,
  4. Ey olmuş olanı, olmakta olanı ve gelecekte olacak şeyleri bilen, kendisine kâinatta hiçbir şey gizli kalmayan ve ilmi küçük büyük, zâhir-bâtın her şeyi kuşatan Alîm,
  5. Ey günahkâr kullarının isyanlarına rağmen, cezalandırmakta aceleci olmayan, çok sabırlı Halîm,
  6. Ey her şeyin kendisinin yanında küçük olduğu azamet (büyüklük, ululuk) sahibi Azîm,
  7. Ey her şeyi yerli yerinde yapan hikmet sahibi Hakîm,
  8. Ey varlığının başlangıcı olmayan ve ezelden beri var olan Kadîm,
  9. Ey bizatihî kâim ve dâim olan, varlığı ve varlığının devamı için hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyi varlıkta tutan Mukîm,
  10. Ey hayrı çok olan, sahâvetli, bağışı tükenmeyen, her türlü şeref ve fazîleti kendisinde toplayan, işleri öğülmeye lâyık, affedici Kerîm Rabbimiz,
1- Sübhânsın yâ Rab! Sen’den başka yoktur ilâh! Emân diliyoruz Sen’den, Koru bizi Cehennem’den!

Kaynak: nukteler.com
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst