İlk kez 1817’de İngiliz bilim adamı James Parkinson tarafından teşhis edilen bu rahatsızlık beyinde oluşan kimyasal nedenlerin oluşturduğu dengesizliktir. Parkinson rahatsızlığı beynimizde bulunan milyonlarca hücrenin salgıladığı dopamin salgısının azalması veya bu sıvıda oluşan zedelenmelerin etkisiyle vücudun denge sistemi ve iletilen sinir duyularının yarım kalması sebebiyle hareketlerde yavaşlama veya titreme meydana gelir.
Parkinson hastalığı tedavisinde uygulanan 3 yöntem vardır. Bu yöntemler hastanın ailesinle ilişkilerini, maddi gücüne, yaşına v e kaldırabileceği ilaç dozuna göre değişiklik gösterebilir. Öncelikle ağır tedavilere başlamadan hastanın ilaç tedavisine vereceği yanıt ve ilaçların yan etkileri iyice göz önünde tutulmalıdır.
Diğer yöntemlere geçilecekse bunlar ağır ve masraflı tedavilerdir. Hastanın kafatasından açılacak delikten beyinde zarar görmüş dopaminler değiştirilir veya onarılır ancak bu tedavi yönteminde hastanın morelce her zaman kendini iyi hissetmesi ve doktor – aile ilişkisi kurulmalıdır. En çok kullanılan yöntemlerden biri ise gerekli yere elektrod takılır bu elektrod sayesinde hastanın kontrol edemediği sinir hüsreleri kontrol altına alınarak hastanın rahatlaması sağlar.
Tedavi döneminde ilaçlara ara verme, ilaç değiştirme veya doktor değişikliği yapılmaması çok önemlidir.