Konya

OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
ILGIN

Yüzölçümü : 1394 km2
Nüfusu : 78.075
İlçe Merkezi : 26.586
Köyler : 51.489
Rakım : 1092 m.




Ilgın; günümüzden 3500 yıl önce MÖ.1500-1200 yılları arasında şimdiki iskan yerinin 25 km kuzey doğusunda Hititler tarafından "Yalburt" adıyla büyük bir şehir devleti olarak kurulmuştur.

Klasik devirlerde Triatum olarak adlandırılan Ilgın Kral yolu üzerinde bulunması sebebiyle önemli bir şehir olarak dikkati çeker. Ege kıyısında Lidya'nın başkenti Sard'dan başlayarak Mezopotomya'ya kadar ulaşan Kral yolu üzerinde bulunan Ilgın ve çevresi, sırasıyla Hitit, Firig, Lidya, Roma ve Bizans'a bağlanmış daha sonra 1077 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin Kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleymanşah tarafından fethedilerek, Büyük Selçuklu Devleti'ne katılmıştır.

Ilgın, Anadolu Selçukluları zamanında başşehir Konya'nın değerli bir "su şehri" idi. Haçlı seferleri sırasında bir çok kere yağma edilen Ilgın, Selçuklular zamanında bilhassa Alaaddin Keykubat ve Gıyasettin Keyhusrev zamanında imar görmüştür. Alaaddin Keykubat ve Vezir Sahip Ata tarafından büyük bir kaplıca binası (hamam) inşaa edilmiştir. Bundan dolayı "Kaplıca Şehri" olarak tanınmıştır.
Alaaddin Keykubat Erzincan’ı teslim eden ve kendisine yardımlarda bulunan Mengücek oğlu Davut Şah'a 1227 yılında Akşehir ile birlikte tımar olarak verilen Ilgın daha sonra Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahrettin ve oğullarının eline geçmiştir.

Selçuklu Veziri Sadettin Köpek'in türbesi ilçemizin Şıhcarullah mahallesinde bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu Devletinin son sultanının 1308' de Kayseri'de ölmesi üzerine Anadolu'nun idaresi Moğolların bir kolu olan ve Irak dolaylarına hakim olan İlhanlı Devletinin gönderdiği valiler tarafından yönetilmiştir. Ilgın ise Beyşehir dolaylarına hakim olan Eşrefoğulları beyliğinin eline geçmiştir. Eşrefoğulları İlhanlılar tarafından ortadan kaldırılması üzerine 1307'de Isparta hakimi olan Hamitoğullarının eline geçmiştir. 1381 yılında Hamitoğlu Hüseyin Bey tarafından Osmanlı padişahı birinci Murat'a satılmıştır.

Ilgın, Osmanlılar'a satılmasından sonra Osmanlı Karamanlı mücadeleleri sonrasında Karamanoğulları'nın eline geçmiş 15. Yüzyılın başlarında Turgutoğulları'nın idaresine verilmiştir. Karamanlı-Osmanlı mücadelesi sırasında Ilgın da sık sık el değiştirmiştir. 1467'de Fatih Sultan Mehmet tarafından kesin olarak Osmanlı Devletine katılmış ve Akşehir Sancağına bağlanmıştır.
Fatih Devrinde Karaman eyalati vakıf ve emlak yazımı yapılmıştır. Yazımın sonunda Karaman eyaleti 11. Vilayet ve iki nahiyeye ayrılmış olup, Ilgın'da Vilayetler arasında yer almıştır. İkinci Beyazıt zamanında Karaman Eyaleti'nin ikinci bir yazımı daha yapılmış olup, bu yazımın sonunda Ilgın kaza olarak gösterilmiştir.

Lala Mustafa Paşa Kıbrıs Seferine giderken Ilgın'dan geçmiş ve halk arasında Kurşunlu Camii olarak bilinen Camii ve Kervansaray yaptırmıştır. Dördüncü Murat 1638'de Bağdat seferine giderken Akşehir yoluyla Ilgın'a gelmiş kaplıcanın karşısındaki geniş ova da otağını kurmuş ve bir de Saray yaptırmıştır. Fakat bugün bu sarayın kalıntıları yok olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk Büyük Taarruz öncesi Akşehir'e giderken Ilgın'da bir süre kalmış, birlikleri denetlemiştir.

Ilgın, Doğu'da Kadınhanı, Batı'da Doğanhisar, Akşehir, Tuzlukçu Güney'de Hüyük, Beyşehir, Selçuklu, Derbent ve kuzeyde Yunak ilçelerimizle çevrilmiştir.
Ilgın'ın kuzey ve batı yönlerini çıplak dağlar, güney yönlerini ise meşelerle örtülü yer yer çam ormanlarıyla kaplı daha yüksek dağlar çevirir. İlçe merkezi düz bir alanda verimli topraklar üzerine kurulmuş günden güne büyüyüp gelişmektedir.

Ilgın Kaplıcası : Ilgın kaplıcaları çok eski zamandan beri tanınmıştır. Romalılar ve daha sonra da Bizanslılar zamanında kaynaklar üzerinde hamamlar yapılmış olduğu gibi Selçuklular zamanında baş şehir Konya'nın değerli bir su şifa kaynağı olmuştur. Selçuklu Sultanları'ndan Alaaddin Keykubat harap olan Bizans hamamları yerine 1236 yılında ilk Türk hamamını Ilgın'da yaptırmıştır. Sonradan bu hamam Selçuklu Sultanları'ndan 2. Kıyaseddin Keyhüsrev zamanında çok hayırlı hizmetlerde bulunan Selçuklu vezirleri Sahipataoğullarından Hüseyinoğlu Ali tarafından tamir edilmiştir. Daha sonra 1267 yılında Selçuklu veziri Sahipata Fahrettin Ali tarafından yeniden inşa edilmiştir. Mimarı Taluya (Kelu)' dur. Böylece Ilgın kaplıcalarının şimdiki ayakta duran eski eserler bölümü tamamlanmıştır. Ilgın Kaplıcaları Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında Türk halkının Sultanlarının mürşidlerinin şifa bulduğu yerdir.

Gönüller Sultanı Hz. Mevlana'nın kaplıcalarda banyo aldığı, Mesnevisi'nin büyük bir kısmını burada yazdığı söylenir. Meşhur Seyyahımız Evliya Çelebi de çok etkilendiği kaplıcalardan seyahatnamesinde bahsetmeden geçememiştir.

Kaplıcalar bir hamam değil şifa gücüne sahip yeraltı su kaynağıdır. Esas faktörlerin başında ihtiva ettikleri madenler, minareler, izmareler, anyon ve katyonlar ile bilhassa radyo aktivite denilen ışın gücüdür. Bu nedenledir ki Ilgın Kaplıcalarının bir çok hastalığı (İç-dış) tedavi ettiği bilinen bir gerçektir.

Renksiz ve kokusuz tabii lezzetinde kapılaca suyu 42 derece olup felç, siyatik, trahom, göz ağrıları, cild hastalıkları, sinir ve yorgunluklar, kadın hastalıkları, romatizma, içilmek suretiyle böbrek taşlarının düşürülmesi vb. çok faydalıdır. Ilgın kapılıcaları Ilgın Belediye Başkanlığınca işletilmekte olup, 526 yatak kapasitelidir.

Ilgın, tarihî eserler açısından oldukça zengin ilçelerimizdendir. Bu eserlerden; Saadettin İsa Kümbeti (1826), Dediği Mahmut Sultan Mescidi ve 1. Kılınç Arslan Camii, Selçuklu döneminde inşa edilmişlerdir. Karamanoğulları beyliği devrinde Pir Hüseyin Bey Camii (Ulu Camii) yapılırken, Osmanlı Devrine ait eserler ise şunlardır:
Lala Mustafa Paşa Camii (Kurşunlu Camii), Kervansaray, Handev-i Kandevi Türbesi.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
KADINHANI

Yüzölçümü : 1127 km2
Nüfusu : 41.892
İlçe Merkezi : 14.803
Köyler : 27.089
Rakım : 1030 m.



İlçemiz Klasik dönemde Pira adıyla anılmış ve uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu tarafından yurt edinilmiştir. Asıl ününü Selçuklular devrinde kazanan ilçemiz, Selçuklu sarayına mensup olduğu sanılan, Mahmut kızı Raziye Hatun'un 1223 yılında yaptırmış olduğu kışlık han etrafında 1256 yılından itibaren oluşmaya başlamıştır. Hanın inşasında Romalılar'a ait resimli mezar taşları kullanılmış ancak bu taşların nereden toplanıp getirildiği anlaşılmamaktadır. İlçemiz adını bu handan almıştır. Bilahare bu bölge Selçuklu Beyleri'nden Sait adındaki bir paşaya arpalık olarak verildiği ve bundan sonra bu kasabasının "Saiteli" adıyla anıldığı bilinmektedir.

İlçemiz Karamanoğulları zamanında vilayet merkezi olarak idare edilmiş, Karaman-Osmanlı mücadelesine kuvvetleri ile katılmıştır. Kadınhanı muhtelif tarihlerde Osmanlıların eline geçmiş, tekrar Selçuklu hakimiyetine girmiş, son olarak 1467 yılında Konya ile birlikte Karamanoğullarından alınarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.
İlçemizde, Beykavağı Köyündeki tarihi kale kalıntısı ve Demiroluk köyünde yer altından çıkarılan Romalılar'a ait tarihi kalıntılarından başka tarihi eser bulunmamaktadır. 1880 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuş, Sait Paşanın arpalığı olması nedeniyle 1919 yılında "Saiteli" adı ile ilçe yapılmıştır. 1935 yılında ise İsmi Raziye Hatun'un yaptırmış olduğu taş handan dolayı "Kadınhanı" olarak değiştirilmiştir.

Kadınhanı ilçesi, Konya'nın batısında Konya-Afyon karayolu üzerindedir. İlçenin doğusunda Sarayönü ilçesi, güneyinde Selçuklu ve Derbent, batısında Ilgın ve Yunak ilçeleri kuzeyde Yunak ilçesi bulunmaktadır. İlçenin güneyi dağlık (Sultandağları), kuzeyi ovalıktır. İlçemiz sınırları içerisinde ve 5 göz adında Sarayönü ilçesi topraklarında çıkan ve ilçemiz Kökez köyünün tarımsal amaçla kullanıldığı, derecik şeklinde 2 yer üstü suyu bulunmaktadır. Ayrıca Ilgın ilçesi Çavuşcu gölünden, kanallarla gelen sulama suyuyla Atlantı Kasabasında yaklaşık 96000 dekar alanı sulamaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
KARAPINAR

Yüzölçümü : 3030 km2
Nüfusu : 59.823
İlçe Merkezi : 37.881
Köyler : 21.942
Rakım : 995 m.



Anadolu'yu Ortadoğu'ya bağlayan önemli bir yol güzergahında bulunan Karapınar'da ilk yerleşmeler Hititler'e kadar uzanmaktadır.

Osmanlı'nın "Sultaniye" adanı verdiği Karapınar'a 1500 yılında Celali ve Levent (Çiftbozan) isyanları gelmiştir. Eşkiyadan rahatsız olan halk, evlerini terkederek Karacadağ eteklerine çekilmiştir. Sıkıntılı günler 14 yıl devam etmiş, Çaldıran Seferine, giden Yavuz Sultan Selim'e şikayetlerini bildiren Karapınarlılar padişahtan yardım istemişlerdir. Padişah, bölgede huzur ve güvenin sağlanması için bir "Derbentçi Köyünün" kurulmasını istemiştir. İşte bu önemli, fakat geçilmesi zor ve zahmetli yerde kurulan Karapınar'ın imarı 2. Selim'in valiliği döneminde gerçekleştirilmiştir. Mimar Halepli Cemaleddin bu dönemde cami, kervansaray, han, hamam, 39 dükkanlı bedesten, 2 yel değirmeni ve 5 çeşme inşa etmiştir.

Karapınar 1868 yılında ilçe olurken 1882'de ise Belediye teşkilatı kurulmuştur. Sultanın ismi 1934 yılında Karapınar olarak değiştirilmiştir.

İlçemiz, killi, kumlu geniş topraklarla kaplıdır. Güneydoğuda Volkanik bir dağ olan Karacadağ ve güneybatıda geniş bozkırlar, krater gölleri obruklar görülmektedir. İlçemizde ilginç görünümler taşıyan Acıgöl, Meke, Meyil, Cıralı ve Obruk gibi Krakter gölleri bulunmaktadır.

İlçemiz tarihi ve turistik eserlerin en fazla olduğu yerlerden birisidir. Bunlar Sultan Selim (Sarı Selim) Külliyesi, Yağmapınar Camii, Reşadiye Camiidir.

Karapınar'daki yeraltı şehirleri ve mağaralar şunlardır. Bacanak Ovası mağarası, Kumsivri Tepesinde Arap hamamı, Meke inleri, Meke tuzlası mağarası, Apak Mağaraları, Yazomca mağaraları, Çıralıgölünde yeraltı şehirleri, Bağdaylı köyü Mağaraları, Kayalı kasabası toprakların mağaralar ve yeraltı şehirleri, Akören köyü Mağaraları ve yeraltı şehirleri.

İlçemizde Valide Sultan Hamamı, Çarşı Çeşmesi, Selimiye Şadırvanı, Koca Çeşme (Taşçeşme), Ağaç Çeşmesi (Çetmi Çeşmesi) Apak çeşmesi, Hacı İsa Çeşmesi ve Hankapı Çeşmesi mevcuttur.
İlçemizde Ali Tepesi Hüyüğü, Yağmapınar, Göynük, Tilkili, Yassıca (Çukurca ve Kızık). İnatçı, Toprak tepe Gözlük Tepesi, Tepesi delik, Küllütepe, Maltepe, Bağırsı, Kiremitlik, Kahvelti tepesi, Kuzu tömeği, Sırnık, Küçük Sırçan (Kellenin) Büyük Sırçan Gögezli Tepesi, Çukur Deper Samık Kalesi, Afşar, Çingen, İldanlı, Rakka, Çimli tepe, Yassı hüyük, Ekinlik veya Ortaoba, Eşek Tepesi, Gedeman, Kül, Kayacık Hüyükleri ve İlbizlik Tepesi vardır.

İlçemizde Meyil,Çıralı,Acıgöl ve Meke Tuzlası gölleri mevcuttur.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
KULU

Yüzölçümü : 1521 km2
Nüfusu : 86.817
İlçe Merkezi : 33.336
Köyler : 53.481
Rakım : 989 m.




Kulu, klasik devirlerde (drya) harabeleri üzerinde kurulmuştur. İlçenin 300 yıllık bir geçmişi vardır. 1780 yılılnda Kulupoğlu Mustafa isminde birisi Afyon dolaylarından gelerek Kulu'nun şimdiki bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Aşiret beyinin isminin Kulupoğlu Mustafa (Kulu Beyi) olmasından ötürü ilçenin ismi kesinlik kazanmıştır. Kulu, 1926 yılında bucak, 1954 yılında ilçe olmuştur.

Kulu İlçesi, doğusunda: Ş.Koçhisar, Batısında: Cihanbeyli-Haymana, Kuzeyinde: Ankara ve Haymana, Güneyinde ise Cihanbeyli ve Tuzgölü ile çevrilidir.

Kulupoğlu Mustafa beyin beraberinde getirdiği kabileler ile Osmanlılar tarafından Erzurum, Muş ve Ağrı çevresinden bir takım aşiretler ilçeye iskan ettirilmiştir. Ayrıca Kırım, Türkistan taraflarından gelenler de ilçenin köy ve kasabalarına yerleştirilmişlerdir. Kulu ilçesi Ankara-Konya asfaltı üzerinde olup, E-5 karayolu ilçe sınırları içerisinden geçmektedir.

İlçenin doğusunda bulunan ve 180 kuş çeşidinin mevcut olduğu "Düden Gölü" ilçeye canlılık kazandırmaktadır. Ayrıca gölün bulunduğu alan avcılık açısından Türkiye'nin sayılı yerlerindendir. İlçenin çeşitli yerlerinde hüyükler mevcut olup Karacadağ Kasabası'nda tarihi mağaralar bulunmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
SARAYÖNÜ

Yüzölçümü : 1088 km2
Nüfusu : 39.110
İlçe Merkezi : 12.221
Köyler : 26.889
Rakım : 1055 m.




Sarayönü yerleşim alanında bulunan 4000 yıl kadar önce Hititler'in yaşadıkları bilinmektedir. Daha sonraları Frigyalıların ve Bizanslıların eline geçti. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tamamen "Türk Yurdu" oldu. Kuruluş hakkındaki tarihi bilgilere göre Sarayönü'nün güney batısında bulunan Saiteli ile güneyindeki Ladik Dağlarının eteğinde kurulmuş olan Bozok (Öziçi) ili adı ile bilinen iki kasaba halkının; oturdukları yerler Haçlı ordusunun geçiş yolu üzerinde olmasından bu ordunun yağmasından kurtulmak istediler. Bu sebeble inlerin bulunduğu, bugünkü Yukarı Mahalle denilen yere göç ettiler. İşte bu yüzden kasabalarından göç edip inlere yerleşenler Sarayönü'nün kuruluşunda öncü olmuşlardır.

Tolabası adı ile anılan bu inlerin o zamanlar hem sığınak hem de mesken olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. İlçenin ismi bu inlere bağlanır. Büyüklüğü, konforu ve kullanışlı olması bakımından saraya benzetilen bu inlerden dolayı buraya SARAYİNİ denmiştir. Bu isim zamanla "Sarayönü" biçiminde kullanılır olmuştur.

Kuzeyinde Cihanbeyli, batı'dan Kadınhanı, doğudan Konya İli, güneyden Ladik Dağları ile sınırlıdır. Bölgemizde yüzey şekilleri bakımından bir sadelik göze çarpar. İlçemiz toprakları Cihanbeyli platosunun güney uzantısındaki düzlükler üzerinde bulunmaktadır. İlçemiz güneyden Batı Torosların bir uzantısı olan Sultan Dağları ve Ladik Dağları ile çevrilmiştir.

Ladik tipi halıcılık başta Ladik Kasabası olmak üzere Sarayönü merkez ve diğer köylerde el tezgahları vasıtasıyla halkın önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
SEYDİŞEHİR

Yüzölçümü : 2207 km2
Nüfusu : 91.293
İlçe Merkezi : 53.186
Köyler : 38.107
Rakım : 1150 m.




1970 yılında yapılan kazılarda İlçemiz Bostandere kasabası yakınlarında Roma devri anfi tiyatrosu kalıntıları ortaya çıkmıştır. Seydişehir'in Horasanlı Seyit Harun Veli Hazretlerinin gelip konaklaması ile takriben 1310 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Beyşehir'de konuşlanmış olan Eşrefoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devletinin bir parçası olarak, Seydişehir bölgesini de kapsayacak şekilde 1327 Moğol istilasına kadar hayatiyetini sürdürmüştür.

İlçenin kuruluşu ile ilgili Osmanlı salnamelerinden alınan bilgiler doğrultusunda, Seyit Harun Veli Horasan'dan Konya'ya intikal etmiş, Konya' dan da önce İlçeye bağlı bugünkü Ortakaraören (Karaviran) kasaba mıza gelmiş ve tarihi izler bırakarak, Seydişehir İlçesinin bulunduğu mevkiye intikal etmiştir. Bu esnada Seydişehir'de hiçbir yerleşim birimi yok iken, Seyit Harun Veli, önce kurmayı tasarladığı şehrin Kal'a (Kale Duvarı) kapılarının inşaasına başlamak üzere, iskan bölgesinin etrafını yüksek duvarlarla çevirmiş ve bilahire Seyit Harun Camii'nin inşaasına başlayarak 1310 yılında camii ibadete açılmıştır. Bu camii , külliye şeklinde hamamı ve diğer müştemilatı ile imar edilmiştir. Bu külliyede Seyit Harun Türbesi (1320) Halife Sultan Türbesi (Seyit Harun Veli'nin kızı) (1367) Rüstem Bey ve Sultan Hatun Türbesi (Turgutoğulları Soyundan Rüstem Bey, kızı ve oğulları) bulunmaktadır.

Seydişehir İç Anadolu Bölgesinde Konya'ya 85 km. uzaklıktadır. Seydişehir doğuda Konya ve Çumra, Güneyde Bozkır ve Akseki, kuzeyde Beyşehir ile çevrilidir. Seydişehir'in batı kesiminden başlayıp güneye doğru uzanan Küpe Dağı, güneyde zengin boksit yataklarının bulunduğu Giden Gelmez Dağı adı ile devam eder . Kuzeybatıdan Güneydoğuya Suğla gölüne kadar olan arazi ovalıktır. İlçenin iklimi, kara ikliminden Akdeniz iklimine geçiş özellikleri taşır. Seydişehir 4. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Seydişehir İlçesi Küpe Dağı'nın eteğinde kurulmuştur. Kentin batı ve güneybatısında çevreleyen Küpe Dağı'nın yüksekliği 2551 m.ye ulaşır Güneydeki dağlar ise toroslara aittir. Küpe Dağı eteklerinde çok sayıda pınar ve kaynak çıkmaktadır. Kentin çevresini oluşturan bu yüksek dağlar, Seydişehir de değişik bir estetik siluet oluşturmaktadır. Ayrıca kentin içinde eğlendirici, boş vakit geçirici amacıyla kullanılan Pınarbaşı, Kuğulu ve Beldibi Göletleri , suyunu Küpe dağındaki kaynaklardan alan doğal güzelliklerdendir.

Eskiden Beyşehir üzerinden Konya'ya gitmek mümkün iken, yeni açılan Konya-Antalya karayolu ile Türkiye'nin her yerine bağlantı sağlanmıştır. Şu anda ilçe Konya'ya 85 km., Antalya'ya 208 km., Manavgat'a 135 km. mesafededir. İlçenin tüm kasaba ve köy yolları asfalt kaplamadır.

Turistik yerler : Tınaztepe Mağarası, doğal su kaynakları ilçenin çok eski bir yerleşim merkezi olması nedeniyle görülmeye değer özelliklerdir. Kazı çalışmaları , bugüne kadar başlamamış olmasına karşın, antik yerleşim kalıntıları bakirliği ile ilginçliğini korumaktadır. Toros dağlarının doğal güzellikleri , yaylalar, avlaklar, iç ve dış turizmin ilgi odağı olabilecek yapıdadır.

Seydişehir'de termal özellik taşıyan tek yer, hemen şehir içerisindeki Ilıca'dır. Pınarbaşı ve Kuğulu' da doğal su kaynakları olarak önemlidir. Ilıca tepesindeki kaplıcaların tarihinin M.Ö.'ye dayandığı sanılmaktadır. Deri, kemik, açık yaralar kadın hastalıklarına şifa bulduğu tahmin edilen kaplıcalar biri açık üçü kapalı havuz olmak üzere hizmet vermektedir. Tınaztepe Mağarası Konya-Seydişehir ve Antalya yolu üzerinde (Turizm Yolu) doğal harikadır. Seyit Harun Camii ve Türbesi , Muhammed Kuddusi Türbesi , Hacı Abdullah Efendi Türbesi, Seydişehir Kalesi, Halife Sultan Türbesi, Rüstem Bey ve Sultan Hatun Türbesi , Roma Şehri, Arastepe Roma Şehri, Eziktepe, Hitit Şehri, Kilise duvarları, (Ketenli Kasabası) , Akçalar Höyüğü, Karabulak Höyüğü, Ilıca Termal Tesisleri, Vasata Antik Tiyatro, Tınaztepe-Güvercinlik-Fevzine Mağaraları, Yeraltı Gölleri, Vervelit Şehri Kalıntıları, Arnava Şehri Kalıntıları Tarihi çeşmeler, Ilıca, Pınarbaşı, Kuğulu, Mamanda, Gözpınar, Çaybaşı, Beldibi, İçerikışla Seydişehir'in en önemli tarihi ve turistik yerleri olarak dikkati çekmektedir.
İlçenin güneyinde uzanan Toros Dağları silsilesinde yaban domuzu, yaban keçisi , tavşan ve keklik gibi av hayvanları barınmaktadır. "Yaban Hayvanları ve Yaban Hayatını Koruma Sahaları" olarak belirlenen Bulamaç Kazanı Elmasut Yaylası, Keçili Köyü, Mortaş, Susuzşahap Yaylası, Gölyeri Mevkii , Karakışla Yaylası, Alacabel, Çatal oluk Çeşmesi, Elmalı Yaylası, Giden gelmez Dağı v.b. yörelerde kontrollü olarak av turizmi yapılmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
TAŞKENT

Yüzölçümü : 468 km2
Nüfusu : 53.635
İlçe Merkezi : 12.891
Köyler : 40.744
Rakım : 1460 m.



Taşkent, Orta Toroslar Taşeli Platosunda, Göksu vadisi kanyonları üzerinde yer alan küçük, ama şirin bir ilçemizdir. Tarihi kayıtlarda "Komesettin İli" olarak anılan Ermenek civarının 1227-1228 yıllarında Karamanoğulları'nın yerleşimine açılması ile yöredeki Türkmenler daha rahat hareket eder duruma gelişmişlerdir. Toros dağlarında kalan Ermenilerin Kilikyada (Çukurova) toplamaya başlamaları ile doğan boşluk Türkmen boylarından özellikle Avşar, Çetmi, Köseliler vb. boylarının yöreye iskanı ile doldurulmaya başlamıştır.

Ekseriyeti Avşarlardan oluşan Türkmenlerin Taşkent'e yerleşme tarihleri 1225-1250 yılları arasında rastlamaktadır. Taşkent yakınında yer alan Avşar, Balcılar, Bolay ve Çetmi kasabaları, göçebe olarak buraya gelen Türkmenler tarafından kurulduğu, bunların daha sonra yerleşik hayata geçtikleri bilinmektedir.

Taşkent ilçe merkezinin yörenin en eski yerleşim yeri olduğu tarihi belgelerle de doğrulamaktadır. Tarihte "Pirlerkondu" adıyla tanınan merkezi 1930 yılında Vali İzzet Bey tarafından "Taşkent" adı ile anılan nahiye 4 Temmuz 1987 tarih ve 19507 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3392 sayılı Kanun gereğince ilçe olup, 11 Ağustos 1988 tarihinde fiilen faaliyete geçmiştir.
Taşkent; Konya İlinin 135 km. güneyinde Akdeniz sahiline yaklaşık 100 km. uzakta olup, Akdeniz bölgesinde yer alır. Ancak bulunduğu yer Orta Torosların, Taşeli mevkiinin oldukca yüksek bir bölge olması nedeniyle bozulmuş Akdeniz iklimi ile karasal iklimin özelliklerini bir arada görmek mümkündür. Taşkent'te kışlar soğuk ve karlı yazlar ılık ve kurak geçer. İlçemiz 4 kasaba, 5 köy ve ilçe merkezi ile birlikte toplam 10 yerleşim birimi bulunmaktadır. Kasabalarımız Avşar, Balcılar, Bolay ve Çetmi olup, köylerimiz ise; Büyükılıcapınar, Küçükılıcapınar, Kecimen, Kongul ve Sazaktır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
TUZLUKÇU

Yüzölçümü :589 km2
Nüfusu : 9.909
İlçe merkezi : 5.969
Köyler : 3.940
Rakım : 1000 m.



İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya İli" adlı kitabında Kanuni Devri'nde Tuzlukçu'nun 15 hanelik bir oba olarak kurulduğu yazılmaktadır.
Tuzlukçu halkının Doğanhisar Ketenli yaylasından gelerek yazla yakınlarında viran veya ören Tuzlukçu adı verilen mevkiinde konakladıkları, daha sonraları bilinmeyen nedenlerle buradan göç ederek bugünkü yukarıda mahallede bulunan Hüyük ismi verilen tepenin çevresinde yerleştikleri anlaşılmaktadır.

Tuzlukçu' ya ikinci bir kafile olarak da Sultandağı eteklerinde, yaşayan hayvancılıkla geçinen Avşar Türkmenler'inden bir boy gelmiş 1450 yılları civarında bu kafile bugünkü aşağı mahallenin çevresinde yerleşmişlerdir.

İlçenin isminin Tuzlukçu olması konusunda çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre çevre ilçe ve köylerden tuz getirmek için tuz gölüne gidin kervanların konaklama yeri olduğu için bu yöreye Tuzlukçu adı verilmiştir. Bir diğer rivayete göre arazinin kıraç ve ağaçsız olması, esen sert rüzgarlardan da çok toz kalkmasının dolayı yöreye Tozlukçu denilmiştir. Zamanla Tozlukçu ismi değişime uğrayarak Tuzlukçu şekline dönüşmüştür.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Akşehir İlçesine bağlı bir köy olan Tuzlukçu 1929 yılında aşağı ve yukarı Tuzlukçu' nun birleşmesiyle nahiye olmuştur. 1949 yılında nüfusunun 2000'i aşması sonucu belediye teşkilatı kurulmuş, 9 Mayıs 1990 tarihindede ilçe olmuştur. Halen 11 köyü bulunmaktadır.
Doğusu Ilgın , batısı Akşehir Gölü ve Afyon'un Sultandağı İlçesi Güneyi Akşehir ve Kuzeyi Yunak ile çevrilmiştir. Türkmen-Emir dağlarının güneydoğu uzantılarına yaklaştıkça neojen tabakalardaki dalgalılığın arttığı dikkati çeker. Konarı Köyü bu genç oluşumlarla eski kitlelerin temas yeridir. Hursunlu'dan Konarı ve Kundullu'ya doğru gidildikçe hemen tamamen genç kalkerler üzerinden geçilir. Kundullu ve Konarı'dan Tuzlukçu'ya doğru gelindiği zaman kalkerlerin kuzeybatıda kaldığı görülür Fakat az sonra dik bir basamakla ovaya doğru inilir. Basamağın nisbi yüksekliği 60-70 m. kadardır. Tuzlukçu bir ovanın içerisindedir.

İlçede hiçbir akarsu olmamakta birlikte bazı köylerde çok küçük dereler vardır. Tuzlukçu İlçesinin güneybatısında bulunan Akşehir gölü Konya İlinin üçüncü büyük gölüdür. Denizden yüksekliği 960'm.dir. Suyu tatlıdır. Sultan Dağları'ndan inen kar ve yağmur sularından meydana gelen dere sularıyla beslenir. Bunun yanında Eber Gölü'nün fazla suları da Akşehir gölüne boşalır. İçinde az da olsa sazan ve turna balığı bulunur. Göl Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1992 yılında 01/07/1992 tarih ve 1368 kararla "Doğal Sit Alanı" ilan edilmiştir.

İlçenin bitki örtüsü bozkır olup, genelde yeşilliğin az olduğu görülür. Muhacir köyleri nisbeten daha yeşilliklidir. 1992 yılında Kaymakamlıkca "Ağaç Seferberliği" başlatarak her eve 5'er her öğrenciye 2 fidan kampanyası çerçevesinde toplam 33.000 fidanın dikimi gerçekleştirilmiştir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
YALIHÜYÜK

Yüzölçümü : 81 km2
Nüfusu : 5.603
İlçe Merkezi : 5.368
Köyler : 235
Rakım : 1002 m.



Yalıhüyük , Bozkır İlçesinin bir kasabası iken 1990 yılında İlçe hüviyeti kazanmıştır. Tarihi, çevre ilçeler ve Konya Tarihi ile ortak özelliklere sahiptir. Yaklaşık 200 yıl öncesi toprak kayması görülmesi üzerine Suğla Gölü yakınına taşındığı bilinmektedir. Yeni yerleşim yerinin seçilmesinde Suğla Gölü alanının daralması ve gölden daha fazla yararlanma arzusunun dikkate alındığı ifade edilmektedir. İlçe merkezindeki Hüyük ve çevresi "Sit Alanı" ilan edildiğinden imara kapatılmıştır. Hüyük'te bugüne kadar hiçbir arkeolojik araştırma ve kazı yapılmadığından İlçe tarihine kaynak olacak bilgilere ulaşılamamıştır. Kuzeyde Seydişehir, güneyde Ahırlı, batıda Akseki ve doğuda Bozkır İlçeleriyle çevrelenmiş olan Yalıhüyük engebesiz bir alanda kurulmuştur. Suğla Gölü'nün hemen yanında yer alan Yalıhüyük'te hayat göl sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli arazilerde yapılan tarım faaliyetleriyle devam etmektedir. Yalıhüyük'ün güneybatısında bulunan Toros Dağlar'ındaki gölcük yaylası, her yıl yaylacılık merkezi olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezinde Belediye teşkilatı 1972 yılında kurulmuştur. Arasöğüt ve Saray köyleri ile Mutlu yaylası Yalıhüyük'e bağlı yerleşim yerleridir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
YUNAK

Yüzölçümü : 3001 km2
Nüfusu : 43.115
İlçe Merkezi : 13.499
Köyler : 29.616
Rakım : 1150 m.



Yunak pek çok medeniyetin uğrak yeri olmuş ilçelerimizdendir. Lidya devletinin Kral Yolu (Altın Yolu) Yunak İlçemizden geçmektedir. Sivrihisar'a bağlı Ballıhisar'daki yol kalıntıları kral yolu konusunda bilgi vermektedir. Yunak ve çevresinin ormanlarda kapalı olduğu ve yaygın olarak bağcılık yapıldığı, günümüzde elegeçirilen buluntulardan anlaşılmaktadır.

Yunak adının kaynağı ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Bunlardan birisi Karataş deresinde çamaşır ve hayvanlarını yıkayanların isteklerini anlattıkları "Yunak(Yıkanalım)" kelimesidir. İkinci görüşe göre Turgutlular koyun ve kuzularını Karataş deresinde yıkamışlar ve temizlenen hayvanlara bakarak "Yünü Ak" demişlerdir. Bu değiş zamanla "Yunak" biçimine dönüşmüştür.

1912 yılına kadar Çeltik kasabasına bağlı olan Yunak sonradan Hatırlıya bağlanmıştır. İlçe merkezinin Cihanbeyli'ye alınması üzerine Akşehir'e bağlanan Yunak, bucak statüsü kazanmış, 1953 ise ilçe konumuna ulaşmıştır.

İlçemiz Konya'nın kuzeybatısında yer alır doğusunda Cihanbeyli, batısında Emirdağ ve Sultandağı, güneyinde Ilgın, Kadınhanı, Sarayönü güneybatıda Tuzlukçu, kuzeyde Polatlı, Haymana ve Çeltik ile sınırı vardır.

İlçe Merkezinde Mağara ve sığınaklar ile sur kalıntıları, Turgut Kasabası Miskamit şehir Harabeleri, Harunlar köyündeki kale yıkıntıları, Hursunlu köyü Taşkınlar yaylasındaki kale ve içindeki şehir harabeleri, Piribeyli Kasabasının Samıt ve Kapaklı mevkiindeki Pissiya şehri kalıntısı, aynı yerin Malçıskan mevkiindeki yığma hüyük ve Lahid kalıntıları, yine Karagöz Ağılı Mevkiindeki kilise ve şehir harabeleri buranın tarihi ve turistik yerleri olarak tanınmaktadır.
 

kedijik

Daimi Üye
Katılım
9 Aralık 2009
Mesajlar
9.606
Tepki
11.921
Puan
113
Konum
Konya
b_29310_konya_1__1239910133.gif


urfaadanaankaram_etliekmek1.jpg


aksehiryahnisi1ep8.jpg


badrainman_konya-hadim.jpg


hidirlik%20selalesi%20gece.jpg
 
G

guzelcem

Misafir
Emeğine sağlık canısı konya benim vatanımdır:) babamın ilk görev yeri karapınar, doğum yerim ereğli kardeşlerimin doğum yeri konyadır, 8 yıl konyada görev yapdı babam.... eşimin de ikinci görev yeri konyadır:) aslım karamandır, karamanoğullarından gelmişiz ordan bulgaristana silistreye kuzey batı ya selvi yarımca köyüne yerleşmiş atalarımız, neyimiz varsa herşeyimizi bulgar hükümetine vermiş 1930 lu yıllarda türkiyeye göç etmişler....
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst