Konya

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Konya İlçeleri

MERAM

Yüzölçümü : 1949 km2
Nüfusu : 281.728
İlçe Merkezi : 241.256
Köyler : 40.472
Rakım : 1016 m.



Sözlüklerde,"İstek,amaç,gaye,maksat" anlamına geldiğinden bahsedilen "MERAM" kelimesi, Konya ilinin 3 merkez ilçesinden biridir. Atasözleri arasında "Meramın elinden bir şey kurtulmaz" olarak yer alırken deyimlerde "Meramını anlatmak, merak etmek" şeklinde geçmekte; bunlar da " isteğini, derdini anlatmak, üstüne düşmek, yapmak istemek" anlamlarına gelmektedir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde gezip-gördüğü yerler arasında bağ bahçe, bostanlardan söz ederken bağlık-bahçelik bu yerlere her defasında "Bağ-ı Meram" ifadesini kullanmaktadır; hatta buraların Konya'nın Meram'ı gibi olduğunu ifade etmektedir. “ Peçevi şehrinin Baruthane mesiresi, Kırım’ın Sudak Bağı, İstanbul’un yüz yetmiş beşten fazla bahçe ve gülistanları, Tebriz’in Şah-ı Cihanbağı, Konya’nın Meram Mesiresinin yanında bir çemenzar bile değildir.”

Konya İli tarihi ile Meram'ın tarihçesi arasında bir paralelik vardır. Tarih devirlerinde Konya ili Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Persler tarafından yönetilmiştir. Büyük İskender ve Romalılar tarafından ele geçirilen Konya, Selçukluların başşehri olur. Daha sonra Konya'da Karamanoğullarının meteakiben Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti görülür.

Meram ilçesi 26.06.1987 günü T.B.M.M.'de kabul edilen Kanun gereği Konya il Merkezinin Büyüşehir hüviyetine kavuşturulmasıyla kurulmuştur. Meram ilçesi kuruluş çalışmalarını tamamlayarak 08 Ağustos 1988 tarihinden itibaren hizmete başlamıştır.

27 Haziran 1987 gün ve 19500 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 3399 Sayılı Kanunla ilçe hüviyetine kavuşan Meram ilçesi, 1112 Km2' lik yüzölçümüyle Konya'nın önemli bir yerleşim merkezidir.

Adını Meram Bağlarından alan Meram ilçesi; T.B.M.M.'nin 20 Haziran 1987 tarihli oturumunda Konya il merkezinin Büyükşehir hüviyetine kavuşturulmasıyla Karatay ve Selçuklu ilçeleriyle birlikte doğmuştur.

Meram ilçesi, konum itibariyle Konya'nın güney ve güney batısında yer alır. İlçenin kuzeyinde Selçuklu; güneyinde Çumra; Akören ve Bozkır, batısında Beyşehir ve Seydişehir; doğusunda Karatay ilçeleriyle çevrelenmiştir.

İlçemizin kuzeyi ve batısı dağ ve tepeleri çevrilidir, güneyi açık geniş bir ovalıktır. İlçemizin sulama suyu ihtiyacı Altınapa Barajı'ndan karşılanmaktadır.
Kara iklimin görüldüğü Meram ilçesinden akarsuların yok denecek kadar az olması sulanan arazi miktarının az olması sorununu doğurmaktadır.
Meram Bağları : Konya şehir merkezine 8 km. uzaklıkta Meram Çayının da bulunduğu türkülere konu olmuş eşsiz bir mesire yeridir. Meram'da Selçuklu Devrinde Hasbeyoğlu Mescidi, Hamamı ve Dar'ülhuffazı ile Tavusbaba türbesi bulunmaktadır.

Kızılviran Hanı : Konya-Beyşehir karayolu üzerinde olup, il merkezine 44 km. uzunlukta, kışlık ve yazlık bölümleri bulunan bir handır.
Çayırbağı. Dere, Dutlukırı ve Ordu Çeşmesi, Hatıp, Gökyurt Köyleri (Gilistra) Meram ilçe merkezinde havası, suyu ve doğal güzellikleriyle yerli ve yabancı turistlerce aranan yerler arasındadır.

Yemin Ormanı : Tavusbaba Türbesinin de bulunduğu tepe üzerinde Cumhuriyet Döneminde yapılan ağaçlandırma çalışmaları sonucu kazanılan Yemin Ormanı, piknik yerlerine ve 2 ayrı dinlenme tesisine sahip bulunmaktadır.

Arkeloji Müzesi : 1962 yılında açılan Arkeloji Müzesinde Neolitik, Erken Bronz, Hitit, Frig, Grek, Roma ve Bizans devirlerine ait eserler teşhir edilmektedir. Sahipata Camii bitişiğinde yer alan Arkeloji Müzesinde Çatalhüyük, Canhasan, Erbaa Sızma, Karahüyük ve Alaeddin Tepesindeki kazılarda bulunan eserler bulunmaktadır.

Atatürk Müzesi : Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Konya'yı şereflendirmeleri sırasında kaldığı ev 1928 yılında Muskafa Kemal Atatürk'e hediye edilmiştir. 1964 yılında müze olarak düzenlenen evde Atatürk'e ait elbiseler, özel eşyalar, fotoğraflar ve belgeler sergilenmektedir.

Sırçalı Medrese Müzesi : Gazialemşah Mahallesindedir. Avlulu Medrese tipinin güzel örneklerindendir. Fıkıh öğretimi üzere Bedrettin Muslik tarafından 1242'de yaptırılmıştır.

MERAM İLÇESİ VAKIF ESERLERİ

Tahtatepen Camii, Emir Halil Camii, Kadı Mürsel Camii, Kürkçü Mescidi, Fahrünnisa Mescidi, Yaka Mahallesi Mescidi,Faruk Camii,Yolcuoğlu Camii, Selma-ı Pak Camii, B.Kovanağzı Camii, K.Aymanas Mühürcü Camii, Serame Camii, Aşkan Camii, Araböldüren Camii, Pürümcekbaşı Camii, Mecidey Camii, Ayanbey Camii, Emir Nurettin Camii, Nasuhbey Camii, Ateşbaz Türbesi, Aski Camii, Übeyit Camii, Saatçi Camii, Telli Mescidi, Tarhan Mescidi, Turut Cemal Ali Dede Camii ve Külliyesi, Şeyh Ebrul Vefa Camii, Avgın Camii, İplikçi Camii, Şükran Camii, Şeyh Osman Rumi Camii, Tahir Paşa Camii, Abdülmümin Camii, İhtiyarettin Mah. Vakfı, Hasbey Mescidi, Hoca Hasan Camii, Abdülaziz Camii, Amberreis Camii, Turgutoğlu Türbesi, Furkan Dede Mescidi, Ak Camii, Kömürcüler Camii, Kapu Camii, Havzan Buzhaneleri, Hoca Fakih Türbesi, Cemel Ali Dede Türbesi, Tahir ile Zühre Türbe ve Mescidi.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
KARATAY

Yüzölçümü : 1978 km2
Nüfusu : 218.985
İlçe Merkezi : 183.985
Köyler : 35.000
Rakım : 1016 m.



İlçemizin kuruluşu her ne kadar Konya'nın büyükşehir olması ile gerçekleşmiş ise de tarihi ve sosyal yapı itibariyle en eski ilçelerimizden biridir. İlçenin kuruluşu Prehistorik döneme kadar uzanır. Tarihi yapılaşma daha çok Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinin karakteristiğini gösterir.
Karatay Medresesi, Şerafettin Camii ve yol güzergahında yer alan hanlar ve kervansaraylarda bu özellik kendini göstermektedir.

Özellikle Konya'ya alimler beldesi vasfını kazandıran ve turizmin her mevsimde canlı kalmasını sağlayan büyük matasavvıf Mevlana Celaleddin Rumi ilçeye bambaşka bir benlik ve kimlik kazandırmaktadır.

İlçemiz arazi yapısı genel olarak düz ve ova şeklindedir. En yüksek yeri Aksaray yolu üzerinde "Bozdağ" dır. İklim karasaldır. Bitki örtüsü iklimin karakteristik özelliklerini yansıtır. İlkbahar aylarında yağışlarla yeşilliğe bürünür. Yaz sıcaklığı ve kuraklığı ile yeşillikler kaybolur, sararır ve Bozkır halini alır. Bölgenin Obruk yöresi yayla karateri taşır ve Obruk köyü yakınlarında küçük bir Obruk Gölü vardır.

Turizmin her mevsim canlı kalmasını sağlayan ve ülkemizde yerli ve yabancı turistler tarafından devamlı ziyaret edilen Mevlânâ Müzesi, Mevlânâ Celâleddin Rumi'nin arkadaşı ve yetişmesinde büyük emeği geçen Şems-i Tebrizi'nin mezarı, Dokumacalık, El İşlemeleri, Kaşıkçılık, Keçecilik, Obruk yöresinde kilim dokumacılığı gibi el sanatlarını sayabiliriz.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
SELÇUKLU

Yüzölçümü : 2056 km2
Nüfusu : 365.805
İlçe Merkezi : 345.135
Köyler : 20.670
Rakım : 1016 m




Selçuklu'nun tarihi geçmişi, kültür, sanat, eğitim, bilim ve askeri hayatı Konya'dan ayrı düşünülemez.

Tarihi Konya ile 20. Yüzyıl Konya'sının sentezi olan Selçuklu; Anadolu Selçukluları'na başkentlik yapmış, bağrında Sultanlar yetiştirmiş, hakimiyetini 6 asır sürdürecek Osmanlı Devleti'ne kılavuzluk ve beşiklik yapmış şerefli bir maziye ve tarihe sahiptir.

Bir dizi devlete ve XI. yüzyıldan XIV. yüzyıla kadar hakim olan "Selçuk" kelimesinin aslı ile ilgili iki görüş ileri sürülmektedir. Bu konuda uzman tarihçilerimizden rahmetli Osman Turan'a göre kelimenin aslı "Selçuk" değil "Salçuk" tur. Eski Türkler, "Sal" ekli "Saltuk, Salpur, Salur..."gibi kelimeleri kullanmaktadırlar. Burada " Selçuk" isminin aslının "Selçuk" olduğunu belirtir. Selcük "Küçük sel" anlamındadır.

"Selçuk" da "Selcük" de Türkçe ses uyumuna uygun kelimelerdir. Kelime yapısı bir yana Selçuk, Oğuzlar Devleti (Yabguluğu) içinden kopup, gelerek İslam gazisi olan bir Kınık Beyi'nin adıdır. Yüzyedi yaşında ölen Selçuk Bey'in adı, torunları devrinde istiklalini ilan eden devletin ismi olmuştur. O devlet, Büyük Selçuklular veya Selçuklu Cihan Devleti'dir. Adı üstünde Türkistan'dan Anadolu'ya kadar eski dünya kıtalarını elinde tutan bu devlet, yeni filizler vermeden göçmez. Verdiği ilk filizlerden birisi Anadolu Selçuklu Devaleti'dir. Alp Arslan Gazi yani Büyük Selçuklularla asıl Anadolu kapıları; Anadolu Selçukluları ile vatanlaştırılıp elde tutulmuştur.

Konya bir göl tabanı olan ovanın tabanında kurulmuştur. Hemen batısında Takkeli ve Loras Dağları yükselmektedir. En önemli akarsuyu, Meram Deresi'nden gelip yazın Konya bağ ve bahçelerini sulayan, kışın doğudaki Aslım bataklığına dökülen Meram Çayı'dır.

Konya kurak bir iklime sahip olup yazın çok sıcak geçerdi. Bu sebeple geceleri damlarda yatılırdı. Kışın kar, ilkbaharda bol yağmur yağar. Yağış ortalaması çevre illere göre daha düşüktür. Bununla birlikte kurak geçmeyen yıllarda, ziraat için yeterli olmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
AHIRLI

Yüzölçümü : 353 km2
Nüfusu : 15.175
İlçe Merkezi : 5.705
Köyler : 9.470
Rakım : 1.150 m.



İlçenin kuruluş tarihi bilinmemekte ise de, Romalıların yaşadığı, çevrede bulunan tarihi eserlerde anlaşılmaktadır. Ahırlı İlçesi Bozkır'a bağlı bir kasaba iken, 1991 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur. Eskiden dericilik, leblebicilik, nalburiyecilik ve kasaplık ilçe ekonomisine yön verirken, zamanla göçler nedeniyle bu tür faaliyetler kaybolmuş ve halk genelde tarım ve küçük çaplı hayvancılığa yönelmiştir. Tarım ürünleri olarak; buğday, arpa, nohut, armut, ve elma başlıca ürünlerdir. Ahırlı'nın güneydoğusunda kalan ve krater göl olan Dipsiz Göl turistik yerlerden sayılabilir. Özellikle düğünlerde ve asker uğurlamalarında, düğün evine ve asker evine gerektiği şekilde yardım yapılarak, dayanışma sağlanmaktadır. Yeni doğumlarda da aynı yardım anlayışı olmakla, çocuğun ilk dişi çıktığında ise DİŞ BULGURU pişirilmektedir. Yılın Nisan ve Mayıs aylarında yaylalara çıkılır. Ekim ayının başında ise yaylalardan inilir. İlçemiz yemeklerini klasik yemekler dışında, düğün pilavı, keşli ekmek (saç böreği), gölle (keşkek, hammaddesi buğdaydır), su böreği, arabaşı ve köpük helva oluşturmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
AKÖREN

Yüzölçümü : 490 km2
Nüfus : 17.533
İlçe merkezi : 10.993
Köyler : 6.540
Rakım : 1130 m





Anadolu'nun en eski kenti olan Çatalhüyük'e 49 km. gibi yakın bir mesafede olan Akören'in geçmişi M.Ö. 7000-6500 yıllarına kadar dayanmaktadır.

Rivayetlere göre buranın gür ormanlarla kaplı ve çok miktarda av hayvanlarının olması nedeniyle "Av vuran" ile "Av veren" veya "Ağaç evreni" anlamına gelen ve "Avren" olarak adlandırıldığı, çevresindeki 7 viraneden gelen halkın bugünkü yerleşim yerinde toplanmasıyla "Akviran" olarak adının değişikliğe uğradığı söylenmektedir. Cumhuriyet döneminden sonra 1961 yılında İçişleri Bakanlığınca Akviran ismi değiştirilerek "Akören" olarak resmen tescil edilmiştir.

4 Ağustos 1914 yılında Akören bucak olmuş ve aynı tarihte belediye teşkilatı kurulmuştur. 1926 ve 1958 yıllarında iki ayrı ilçe olma girişimleri neticesiz kalmış ve nihayet 19 06 1987 gün ve 3392 sayılı kanunla kendisine bağlı 8 köyü ile birlikte ilçe statüsüne kavuşmuştur. Daha sonra 20.06.1991 gün ve 91-38043 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Bozkır İlçesinden ayrılarak mülki yönden kendisine bağlanan Avdan, Dutlu ve Belkuyu ile birlikte köy sayısı 11 olmuştur.

İçanadolu Bölgesinin güney batı kısmında yer alan Akören'in kuzeyinde Konya ili ve Abaz Dağları, güneyinde Bozkır ve batısında Seydişehir bulunmaktadır. Sınırları içerisinde May Barajı (7.8 km2) ile Akören ve May Göletleri bulunmaktadır. İlçede İç Anadolu Bölgesinin tipik iklimi olan kara iklimi hüküm sürer. Kışları soğuk ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
AKŞEHİR

Yüzölçümü : 853 km2
Nüfusu : 123.209
İlçe Merkezi : 63.050
Köyler : 60.159
Rakım : 995 m.



İlçenin yerleşim birimi olarak kuruluş tarihi kesin olarak belli değildir. Anadolu tarihine yakın bir tarihi vardır. Bölgede Hitit (M.Ö.1800-1200) Frigya, Lidya, Roma ve Bizanslılar yerleşmiş 1447 yılında ise Osmanlı'ların eline geçmiştir. Kesin belli olmamakla 1868 yılında ilçe 1854 yılında belediye olarak teşkilatlanmıştır.

Akşehir'in Milli Kurtuluş Savasında önemli yeri vardır. 18 Kasım 1921 de Garp Cephesi Karargahı Akşehir'e nakledilmiş 9.5 aylık hazırlık çalışması ilçemizde yapılmıştır. Hazırlık çalışmalarının yapıldığı ve Atatürk'ün bizzat çalıştığı bina halen Atatürk Müzesi olarak kullanılmaktadır.

26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Zafer’le sonuçlanmıştır. Bugünkü müzemiz 1905-1906 yıllarında yapılan belediye binası 22 Kasım 1921- 24 Ağustos 1922 tarihleri arasında Batı Cephesi karargahı olarak kullanılmış, 1975 yılında yapılan onarımlı alt katı da sergilenmeye açılmıştır. Böylece etnoğratik eserler (Atatürk’ün kullandığı eşyalar), 1, katta; sergilenirken, üst kat ise Batı Cephesi karargahı (Atatürk, İsmet Paşa, Asım Gündüz ve yaverlerinin çalışma odaları olarak düzenlenmiştir.)

Akşehir, Nasreddin Hoca ile adını Dünya’ya duyurmuştur.1208-1284 yıllarında Akşehir’de yaşan ünlü düşünür ve mizah ustası Nasreddin Hoca anısını yaşatmak için uluslararası ve ulusal düzeyde kutlamalar ve festivaller düzenlenmektedir.

İlçe, batısında bulunan Sultan Dağları eteklerinde düz bir ova üzerinde kurulmuştur. Kuzeyinde Tuzlukçu, doğusunda Ilgın İlçeleri, güneyinde Isparta ile çevrilidir. İlçenin kuzeyinde Akşehir Gölü vardır. Genel olarak karasal iklim hüküm sürmekle beraber, Batı Anadolu ikliminin izleri de vardır.
Kurtuluş Savaşı hazırlık çalışmalarının yapıldığı ve Atatürk'ün bizzat çalıştığı bina halen Akşehir'de Müze halindedir. İlçemizde Nasreddin Hoca Türbesi, Taş Medrese, Selçuklu dönemi eserleri mevcuttur.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
ALTINEKİN

Yüzölçümü : 1106 km2
Nüfusu : 27.018
İlçe merkezi : 11.749
Köyler : 15.269
Rakım : 970 m



Altınekin İlçesinin tarihi oldukça eski devirlere dayanmaktadır. İlçe Selçuklular zamanında önemli bir ticaret merkezi idi. Fakat arazinin kıraç oluşu gelişmiş olan ticaretini göçlerin başlaması nedeniyle yavaş yavaş söndürdü. Cumhuriyet Döneminde genelde tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte gelişmiş bir yerleşin merkezi iken, bu kurumlar daha sonra başka bir yere taşınmasıyla birlikte küçük bir nahiye halini almıştır. Altınekin Kasaba iken, 4 Temmuz 1988 gün ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3292 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
BEYŞEHİR

Yüzölçümü : 1.721 km2
Nüfusu : 138.431
İlçe merkezi : 52.026
Köyler : 86.405
Rakım : 1125 m.




Beyşehir tarihi M.Ö.6000-7000 yılları (Neolitik) cilali taş devrine kadar uzanır. M.Ö.2000 yılları arasında Hititler; Eflatun Pınar ve Fasıllar da ölmez eserler bırakmışlardır. Bu yıllarda çevre, Mısır ve Asur Devletlerinin zaman zaman istilasına uğramıştır. M.Ö.1200 yıllarında Frigler'e geçmiş,daha sonra Psinya adında bağımsız bir devlet kurulmuştur. VII y.y. da Lidyalılar'a Persler'e, 333'de Büyük İskender'e, M.Ö.120 de Romalılar'ın eline geçerek daha sonra Doğu Roma'nın (Bizans) hakimiyetinde kalmıştır.

1071 Malazgirt Seferinden sonra Selçuklu Türklerinin idaresinde kalan Beyşehir, Anadolu Selçukluları devrinde çok önem kazanmış, Alaaddin Keykubat "Eyrinaz Gezisi" Mevkiindeki (Şimdiki Gölyaka Kasabası) Kubad-abad Şehrini kurarak burayı ikinci başkent yapmıştır. Anadolu'yu 1243'de Moğollar'ın istilasından sonra Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey, Süleymaniye (Beyşehir) şehrini kurmuş ve buradan bağımsızlığını ilan ederek Eşrefoğlu Beyliği'ni meydana getirmiştir. Beyliğin 65 kasabası, 70.000 süvarisi ve pek çok köyü vardı. İlhanlı Kumandanlarından Çobanoğlu Demirbaş 1326 yılında Eşrefoğlu Beyliği'ne son vermiştir.

Bundan sonra Beyşehir, Hamitoğulları'na geçmiş, Hamitoğullarından sonra Osmanlılar ve Karamanoğulları arasında 1374 yılından 1467 yılına kadar 20 defa el değiştirmiştir.
1467 yılında Fatih Sultan Mehmet., Beyşehir'i kesin olarak Osmanlı Devleti sınırları içine katarak Karaman Eyaletinin bir Sancağı yapmıştır. Nihayet 1872 yılında Şehireminliği bugünkü belediye durumuna dönüştürülmüştür.

Beyşehir İlçesi; Konya İlinin Akdeniz kesiminde Göller Bölgesinde ve Orta Toroslar arkasındaki kısımda yer almıştır. İlçeye doğudan Konya Merkezi, Seydişehir İlçesi, batısındaki Şarkikaraağaç, Eğirdir, Sütçüler ilçeleri, Kuzeyde Ilgın ve Doğanhisar İlçeleri ile Hüyük İlçesi, güneyde Seydişehir İlçesi kuşatmıştır. En güney kısmında 65 km uzaklıkta olan Akdenizden duvar gibi yükselen Toros Dağları ile ayrılmaktadır.

Beyşehir, güney ve batısında Toros sıra dağları, doğusunda Erenler, kuzeyinden Sultan Dağları ile çevrili bir kapalı havza durumundadır. Bu havzaya ortasındaki 651 km2' lik alandaki Beyşehir Gölü ayrı bir özellik vermektedir. Güney ve batısındaki Toros dağları muhtelif isimler altında bir yelpaze gibi açılırlar. Kartos, Dedegöl, Dumanlı ve Naldöken tepeleri belli başlı silsilelerdir. En yüksek yeri Anamas dağları üzerinde bulunan 2890 m. yüksekliğindeki Dippoyraz Tepesi'dir.

Gölün tesiri ile bölge iklim yönünden etkilenmekte, gölden uzaklaştıkca Orta Anadolu iklim şartları kendisini hissettirmektedir. Göl civarı, çam, sedir, ardıç, köknar ve meşe ağaçları ile orman halindedir.
İlçenin iklimi Akdeniz ve İçanadolu İklimi arasında iklim olup, yazları kısa ve serin, kurak, kışları ise soğuk geçmektedir.
Beyşehir Kalesi : Beyşehir Kalesi, gölün güney doğu köşesinde eski Beyşehir Çayının şimdiki kanal köprüsünün yakınındadır. Kalenin bir kapısı ile bilhassa göl etrafındaki bazı duvar kalıntıları kalmıştır.

Eşrefoğlu Camii Camii kale ile sarıldığı için içeri şehir denilen yerde ve aynı adı taşıyan mahallededir. Cami kuzeyden güneye doğru uzanmış dikdörtgen bir plan üzerine yapılmıştır. Kuzey kapısından başka doğuya ve batıya birer kapısı açılır. Yapıda bir çeşit kumlu taş kullanılmıştır. Selçuklu Hakanı Sultan Sancar'ın emri ile 1134 yılında yaptırılmış, Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından 1297 yılında bugünkü şekliyle yeniden inşa ettirilmiştir.

Eşrefoğlu Türbesi: Camiinin doğusundadır. Eşrefoğlu 1.Süleyman Bey de buraya gömülmüştür.
İçeri Şehir Hamamı : Hamam içeri şehirdedir. Hamam Selçuklu Hamam mimarisinin günümüze ulaşabilen güzel bir örneğidir.

Bedesten : Hamamın karşısındadır. 1451 yılında Osmanlılar tarafından kapalı çarşı olarak yaptırılmıştır.

Eflatunpınar (Hitit Çeşmesi) : M.Ö. 1300-1200 yılları arasında yapılmış kutsal bir Hitit anıtıdır. Lahit taşına işlenen tanrı kabartmaları ile süslüdür. 7 metre eninde 4 metre yüksekliğinde bu abide 14 muazzam taştan ibarettir.

Fasıllar Köyü : Beyşehir'in 18 km. doğusundadır. Bizans devrine ait bir çok eserleri kapsayan Misthia Kenti Harebeleri buradadır. Bunlardan ayrı Hitit-Roma ve Bizans devirlerine ait eserler vardır. Burada Hitit Anıtı, Likypanus Anıtı, Bereket Anıtı ve Dieskuhlar adlı anıtlar da bulunmaktadır.

Kubadabat Sarayı : Kubadabat Sarayı Beyşehir'in batısında ve Beyşehir Gölünün güneyinde Gölyaka Köyünün 1.5 km. kuzeyinde sahildedir. Yazın Beyşehir Gölünün güneyinde her çeşit vasıtı ile gidilebilir. Beyşehir'e uzaklığı 60 km.dir. 1. Alaaddin Keykubat tarafından inşa ettirilmiştir.
Kız Kulesi : Kubadabat karşısında göl içerisinde bir kaya üzerine Alaaddin Keykubat tarafından harem dairesi olarak inşa ettirilmiştir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
BOZKIR

Yüzölçümü : 1489 km2
Nüfusu : 59.334
İlçe merkezi : 12.352
Köyler : 46.982
Rakım : 1.125 m.




Bozkır eski çağda İsaura Bölgesi içindeydi. Bölgenin adını taşıyan şehir şimdiki Bozkır İlçesidir. Daha sonra İlçenin kuzey doğusuna yapılan büyük kaleye İsaura Nova (Yeni İsaura) denilince, ilçeye Lentopolis ve sonra Tris-Maden adları verilmiştir. Son zamanlara kadar halk, kasabaya Siristat diyordu. Kelimenin gerçek söylenişi bilinmemekle beraber, ilçe çevresindeki kurşun madenlerini işletmekte olan ustalara baş usta anlamına gelen "Ser-Üstat" denildiği için, bu kelimeden geldiği sanılmaktadır.

Selçuklular zamanında bölgenin hakimi bulunan ve Bozkır İlçesini fetheden Bozkır Bey'den İlçenin Bozkır ismini aldığı bilinmektedir. Bozkır Bey'in hayatı hakkında elimizde hiçbir bilgi yoktur. Yalnız halk arasında "Yazı Kolu" denilen ilçe ve etrafındaki köylerle Suğla Gölü arasındaki az engebeli bölgede bulunan ve kendisine ait Türk Boylarıyla burada oturduğu ve adını verdiği anlaşılmaktadır. Osmanlı vergi defterinde, Bozkır adıyla anılan bölgenin yukarıda belirtilen yerin batı tarafı, kuzey ve güney havalelerinin bir kısmı kast olunmuştur.

İlçenin Çumra, Karaman ve Hadim'e komşu olan bölgesinde ise 15 ve 18 . y.y.da Belviran adlı bir ilçe bulunmaktaydı. Halk şimdi bu bölgeye "Dağ kolu" adına vermiştir.

İlçemiz kuzeyden Çumra ve Akören, güneyden Hadim ve Antalya, doğudan Güneysınır, batıdan Antalya ve Ahırlı il ve ilçeleriyle çevrilmiştir.

İlçenin batı kesiminde Suğla Gölü mevcuttur. Ahırlı ve Yalıhüyük sınırları içerisinde kalan göl arazisi 61.100 dönümdür. Göl arazisi DSİ Beyşehir Gölünün tahliye deposu olarak kullanılmaktadır. Göl, güneyindeki Toroslar'dan inen kuvvetli yağışlarla beslenmektedir.

Yağışların az olduğu yıllarda göl suyu çekilmekte ve göl sahasında ekim yapılmaktadır. Torosların yüksek dağı Yıldız Dağı eteklerindeki 200-300 dekarlık krater gölüne halk arasında "Dipsiz Göl" denilmektedir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
ÇELTİK

Yüzölçümü : 637 km2
Nüfusu : 15.272
ilçe merkezi : 4.751
Köyler : 10.521
Rakım : 850 m.



İlçenin kuruluşu 11. ve 12. Yüz yıla kadar uzanmaktadır. İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya Tarihi" adlı eserine göre Çeltik'in geçmişi Karaman Eyaletine bağlı Akça şehrine dayanmaktadır.
Çeltik yakınlarındaki İbanın Kuyusu denilen yerde kurulan Akça şehri 1902'de ilçe kimliği kazanmış, ancak bataklığı ve sivrisinek çokluğu sebebiyle ilçe sıfatıyla önce Hatırliya verilmiş, Daha sonra da Cihanbeyli'ye aktarılmıştır.

1958 yılına kadar köy olarak kalan Çeltik, bu yıl da bucak, 10 yıl sonra da kasaba statüsü kazanmış, 9 Mayıs 1990 tarih ve 3644 sayılı "130 ilçe Kurulması Hakkında Kanun" ile İlçe olmuştur.

Konya'nın kuzey batısında yer alan Çeltik, Doğuda Polatlı, batıda Emirdağ, Güneyde Yunak, Kuzeyde ise Sivrihisar ile çevrilidir.

İç Batı Anadolu üzerinde kurulmuş Çeltik'te kara iklimi hüküm sürmekte, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçmektedir.

Çeltik 2 kasaba ile 7 köye sahip bulunmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
ÇUMRA

Yüzölçümü : 2.320 km2
Nüfusu : 120.605
İlçe merkezi : 49.903
Köyler : 70.702
Rakım : l.009 m.



Çumra ilçesi 1926 yılında Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. 1936 yılında Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler İlçeye yerleştirilmiştir.

İlçenin doğusunda Karaman ili, batısında Akören İlçesi, kuzeyinde Karatay, Karapınar ilçeleri, güneyinde Güneysınır İlçeleri ile çevrilidir. İlçe ova üzerine kurulmuştur. Ancak çok az sayıdaki köyü dağlık arazidedir. Apa Köyü ile Dinek Kasabaları'nda ormanlık alanlar mevcuttur. İlçenin kuzey, güney ve doğusu verimli tarım alanlarıyla kaplıdır. İlçenin tek akarsuyu Çarşamba Çayı olup, sulama amaçlı kullanılmaktadır.

Çatalhöyük : Çumra'nın 13 km kuzeyindeki Çatakhüyük Mevkiinde İngiliz ve Türk Arkoloji ekiplerince yapılan kazılarda Neolitik Devre ait 7 katlı şehir harabeleri bulunmuştur. M.Ö.5000 yıllarında Neolitik Döneme ait medeniyetin burada başladığı anlaşılmıştır. Kazı çalışmalarına bir süre ara verilmiş olup, 1993 yılında yeniden başlanmış ve halen her yıl Temmuz-Eylül ayları arasında devam edilmektedir.

Karaman Köprüsü : Karamanoğulları zamanında yapılmış olmakla birlikte Çumra Merkezi ile Sanayi Sitesi arasında bulunan yolda hizmet vermektedir.

Esat Paşa Camii: İlçemiz İçeri Çumra Kasabasında Karamanoğulları zamanında yapılmış tarihi bir camidir. Son olarak 1989 yılında İçeri Çumra Belediyesi marifetiyle tadilat yapılmış ve ibadete açık bir camidir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
DERBENT

Yüzölçümü : 442 km2
Nüfusu : 19.120
İlçe merkezi : 10.206
Köyler : 8.914
Rakım : 1480 m.



18.yüzyıla ait Osmanlı belgelerine göre Derbent'in eski adı Tatlarhisarı'dır. Tatlarhisarı Derbent'in kuzeyinde küçük bir köyün adıdır.
Konya Salnamelerinde 1880 den sonra Derbent'i kayıtlı görüyoruz. Bu tarihte Derbent'te bir medrese bulunduğu, medresinin 40 talebesi olduğu kayıtlıdır.
Derbent'te yerleşik bulunan halkın büyük çoğunluğu Tatlarhisarı Köyü'nün devamıdır. 1720 yılında Arkıd-Hanına Akşehir ve Ilgın Kazaları ve köyleri ile birlikte Derbent civarına da 62 hane nakledilmiştir. Bu 62 haneden kaçının Derbent civarına yerleştirildiği tesbit edilememiştir. Yerleştirilenler: Boz-Ulus Türkmenlerinden Kara-Halilu, Çavuşdurlu ve Bekirli cemaatleri (Aşiretleri) idi.
Derbent 1930 yılında kasaba ve 1990 yılında da ilçe olmuştur. Yüzölçümü 300 km2 olup, bunun yaklaşık 10 km'si sulanabilir vaziyette toplam 156 km2' si tarım arazisidir. Kalan kısım ise yerleşim yerleri ile orman ve mera arazileridir.
Derbent arazisi kuzeyden doğuya uzanan Morbel Dağları, doğudan güneye uzanan Aladağ, güneyinde Ablağı ve Dikmen Dağları ile batı ve kuzeyinde yer alan yaylalarla çevrilidir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
DEREBUCAK

Yüzölçümü : 483 km2
Nüfusu : 21.495
İlçe merkezi : 5.647
Köyler : 15.848
Rakım : 1235 m.



İlçenin kuruluşu 1200-1300 yılları arasına kadar uzanmaktadır. Önceleri Antalya ile Akseki ilçesine bağlanmış, 1900 yılında Akseki'den ayrılarak Seydişehir İlçemize bağlanmış. 1967 yılında belediye teşkilatı kurularak Beyşehir'e bağlı hale getirilmiştir.

1987 yılında kabul edilen "103 ilçe Kurulması Hakkında Kanun" ile ilçe olmuş Ağustos 1998 de fiilen ilçelik hüviyetini kazanmıştır.

Konya İl merkezinin 140 km. batısında yer alan Derebucak; Toros Dağları'nın keşfedilmeyi bekleyen yayla, tepe ve mağaraları ile Konya'nın şirin ilçeleri arasında yer almaktadır.
4 kasaba ve 4 köyü bulunan Derebucak'ta halkın geçim kaynağını halıcılık, av tüfeği imalatı ve hayvancılık oluştururken 1968 yılında itibaren yurt dışına işçi olarak gidişler başlamıştır. Avrupa ülkelerine yapılan işçi sevkiyatı sonucu kooperatifçilik yaygınlaştırılmıştır. Günümüzde 15.000 hektar alanda tarım yapılabilmekte, bunun da 2.500-3000 dönümlük bölümü sulanabilir arazi oluşturmaktadır. Patates, domates, fasulye, mısır, soğan, nohut, buğday, arpa tarımı yapılan Derebucak'ta her hangi bir sanayi tesisi bulunmamaktadır.

Mağaralarıyla dikkatleri üzerine çeken Derebucak merkezinde Balat Mağarası ile Çamlık Kasabasındaki Suludere ve Körikini Mağaraları ilginç merkezler arasında sayılabilir. Taşpınar Köyünde bulunan Hitit kabartması bölgedeki yerleşimin Hitit dönemine kadar uzandığını doğrulamaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
DOĞANHİSAR

Yüzölçümü : 428 km2
Nüfusu : 41.164
İlçe merkezi : 12.520
Köyler : 28.644
Rakım : 1.201 m.


Doğanhisar M.Ö. 500 yıllarında Metyos (Meteos) adıyla kurulmuştur. M.S. 395 yılında Bizans İmparatorluğunun eline geçmiş, M.S. 704-708 yıllarında Emevi ve Abbasi ordularının taarruzlarına uğramıştır. Bu savaşlarda şehit olan Seyit Ahmet'in mezarı şehrin Kızılışık Mevkiinde bulunmaktadır. 1071 Malazgirt Savaşını müteakip Selçukluların batıya yayılışları sırasında 1100 yılında Doğanhisar Türk hakimiyetine geçmiştir. Şehrin adı Selçukluların arması olan doğan kuşuna izafeten "Doğankalesi" olarak değişmiştir. Daha sonra Doğanhisar adını almıştır.

Doğanhisar 1298 tarihinde Karamanoğulları idaresine geçmiş, Fatih Sultan Mehmet devrinde 1473 yılında Karamanoğulları saltanatına son verilerek Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Cumhuriyetten sonra 1957 yılında da ilçe merkezi olmuştur.

İlçe merkezi Sultan Dağlarının kuzey doğuya bakan eteklerinde kurulmuştur. Konya'nın 122 km. batısında bulunmaktadır.

İlçemiz doğuda Ilgın İlçesine, güneyde Hüyük İlçesine, batıda Isparta İli, kuzey batıda Akşehir ilçesi ile kuzeyde Ilgın Argıthanı Kasabasına komşudur. İlçenin yüzölüçümü 519.5 km2 olup, denizden yüksekliği 1200 metredir. Merkez belediye sınırları 93 km2' dir.

Yağışlar ilkbahar ve sonbahar olmak üzere 2-3 ay kadar sürür. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar yaklaşık olarak 2 ay karla örtülü kalır. Genel olarak kara iklimi hüküm sürer.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
EMİRGAZİ

Yüzölçümü : 829 km2
Nüfusu : 17.301
İlçe merkezi : 10.818
Köyler : 6.483
Rakım : 962 m.


İlçemiz Emirgazi tarihinin Hititlere kadar dayandığı, eski Kışla (Dikilitaş-Yukarıkışla) ve Arısama (Belkaya) da yapılan kazılarda bulunan tabletlerden anlaşılmaktadır.

Hititlerden kalma Eski Kışla diye adlandırılan yerleşim merkezi üzerinde bulunan Kale ve Yeraltı şehrinden Romalılar ve Bizanslılar faydalanmışlardır. Rivayetlere göre bu yerleşim merkezindeki ve Bağlıca Köyündeki halk 5 asır kadar önce dağlara bir kısmı Arısama Dağındaki Kale'ye, bir kısmı da şimdiki Emirgazi'nin kurulu olduğu yere yerleşmişlerdir.

İlçenin yaklaşık 2 km kuzeyinde yer alan ve "Kötü Dağ" ismiyle anılan dağ, üzerinde bir kale mevcut olup, kale ve çevresindeki yerleşim yerlerinde eski zamanlarda yapılan kaçak kazılar sonucu; Hitit, Firigya, Roma ve Bizans Uygarlıklarının daha önce bu yerde yaşadıkları anlaşılmaktadır.

İlçe adını, 2 km. güney doğusundaki "Emrullah Gazi" Türbesinden almıştır. İlçemiz Emirgazi, il merkezine l40 km. mesafede bulunmaktadır. Doğusunda Niğde ili, Güneyinde Ereğli İlçesi, Batısında Karapınar İlçesi ve Kuzeyinde Aksaray İli vardır.

Emirgazi ilçesi İçanadolu'nun en az yağış alan bölgesidir. Ayrıca akarsu veya gölet gibi herhangi bir yerüstü su kaynağına sahip değildir. Arazi, bazı bölümlerde engebeli ise de genelde ovalıktır ve bozkırlarla kaplıdır. İlçenin tek ormanlık alanı güney bölümdeki Karacadağ'da bulunan meşeliklerdir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
EREĞLİ

Yüzölçümü : 2189 km2
Nüfusu : 128.106
İlçe Merkezi : 84.476
Köyler : 43.630
Rakımı : 1050 m.



Ereğli ülkemizde 15 ayrı yerleşim yerinin adı olarak kullanılmaktadır. Bunların en tanınmış olanlarından biri Konya Ereğli'dir. Adı, Kibistra, Cybistra, Kybetra olarak anılan Ereğli ilçesinin kurulduğu yöreye zaman içinde Tuvana, Tihana, Tuvanuva isimleri de verilmiştir.

Hitit, Asır, Eski Yunan, Pers, Mekadonya, Roma ve Bizans'a bağlı olan Ereğli, Selçuklu döneminde uzun süren barış ortamına kavuşmuş Karamanoğulları devrinde ise Mamur Yazlık belde olarak kullanılmıştır. Yıldırım Beyazıt devrinde Osmanlı Devletine bağlanan Ereğli'de kesin Osmanlı egemenliği Fatih Sultan Mehmet Devrinde sağlanmıştır.

Ereğli'nin Kuzeyi düzlük bir görünümde iken; güneyi oldukça engebelidir. Arazi kuzeyde Toros dağlarının eteğinden başlar ve engebesi giderek azalarak Konya Ovasına yayılır. İlçe Merkezinin 20 km güneyinden geçen Toros Dağlarından başka sönmüş Volkan Dağları Hasan Dağı (3258 m) ve kuzeybatı Karacadağ ile çevrilidir. En önemli akarsuyu İvriz Çayı'dır. Üzerine kurulu İvriz baraji ile Ereğli'de tarım alanlarının sulanmasını sağlayan İvriz Çayı, diğer taraftan Ereğli'nin içme suyu ihtiyacını da karşılamaktadır.
Tarihi Eserleri :
İvriz Kaya anıtı
Büyük Göztepe Höyüğü
Küçük Göztepe Höyüğü
Ulu Camii
Cemil Efendi Evi (Şevket Ağa Evi)
Şeyh Şehabuddin Külliyesi
Boyaca Ali Mescidi
Şeyh Şehabuddin Camii
Bağdatlı Camii
Cahı ve Çerkez Mezarlığı
Cinler ve Gülbahçe Mezarlıkları
Meydanbaşı Şehitliği
Hacı Ömer Ağa Yatırı
Şeyh Şehabuddin Camii yanındaki
yatırlar
Mustafa Bey ve Emetullah Hanım
Türbeleri
Celalettin Rufai Türbesi
Ahi Zekeriya Helva-i Türbesi
Adil Dede Türbesi
Piri ve Budak Efendiler Kabri
Ebud Dede Türbesi
Küçük Göztepe Tümüllüsü
Büyük Göztepe Tümüllüsü
Rüstem Paşa Kervansarayı
Cağaloğlu Bedesteni
Anıt Ağaçlar
Salim Hoca Çeşmesi
Vezirli Çeşmesi
Şeyh Şehabuddin Köprüsü
Hacı Kazım Kurtoğlu Evi
Şevket Ağa Evi
Mehcure Koçak Evi
Şifa Hamamı
Roma Hamamı
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
GÜNEYSINIR

Yüz ölçümü : 395 km2
Nüfusu : 29.365
İlçe Merkezi : 11.806
Köyler : 17.559
Rakım : 1100 m.



Halk arasında "Güdelesin" adıyla tanınan höyükte ve çevresindeki bazı köylerimizde topraktan yapılmış çanak, çömlek ve madenden yapılmış eserler bulunması Güneysınır ve çevresinin tarih öncesi devirlerden bu yana iskan yeri olarak kullanıldığının delili olmaktadır.
Daha önce Bozkır'a bağlı olan İlçemiz 1955 yılında Çumra'ya ait Karasınır ve Güneybağ (Elmasun) kasabaları haline getirilmiştir.Bu iki kasaba 9 Mayıs 1990 tarihinde birleştirilerek Güneysınır İlçesi'ni oluşturmuşlar, Güneybağ ve Karasınır ise İlçenin iki mahallesini oluşturmuştur.
Konya'nın güneyinde ve Konya'ya 70 km.uzaklıkta yer alan Güneysınır İlçesinin yüzölçümü 38.000 hektardır. İlçemizin büyük bir bölümü dağlıktır. İlçede karasal iklim hüküm sürmekle beraber, az da olsa Akdeniz ikliminin ılımanlaştırıcı tesirlerinden de söz etmek mümkündür. Kış aylarında kar olarak düşen yağışlar, ilkbahar ve sonbaharda yağmur şeklindedir. Doğal bitki örtüsünün bozkır olduğu bölgemizde, yükseklere çıkıldıkça ardıç, meşe ve çamdan oluşan ormanlık alanlara rastlanır. Ormanlık alanlar yaklaşık 13.000 hektar kadardır.
Toros dağlarının arasında akan Göksu deresi, İlçemiz ile Hadim İlçesi arasındaki sınırı oluşturmakta, Kızılöz ve Aydoğmuş göletleri ise başlıca su kütlelerini meydana getirmektedi.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
HADİM

Yüzölçümü : 921 km2
Nüfusu : 69.141
İlçe Merkezi : 20.168
Köyler : 48.973
Rakım : 1495 m.



İlçemiz Hadim, Akdeniz kıyı şeridi ile Konya Ovasını birbirinden ayıran Batı Toros sıra dağlarının doğu kısmında Taşeli Platosunun tepeleri arasındaki dar vadiler üzerinde kurulmuş bir ilçedir. İlçe merkezinin tarihi antik dönemlere kadar uzanır. Çevresinde Bizans ve Roma dönemlerine ait bir çok yerleşim kalıntıları mevcuttur.

1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu'ya yayılarak Kara Hacı Mustafa Efendi başkanlığındaki bir aşiret Hadim'in bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Anadolu'nun Kültürel yönden Türkleştirilmesi esnasında din alimlerinin yetiştirdiği bir yer durumuna gelen İlçemize "Belde-i Hadimül-ilm" adı verilmiştir.

İklim özelliği olarak Akdeniz bölgesi içerisinde yer alır. Konya İl Merkezine uzaklığı 128 Km' dir. İlçenin Alanya ilçesi ile sınırında kalan Gevne bölgesinde Aktepe (Geyi Dağları) 2588 m yükseklikte olup, İlçenin en yüksek noktasını oluşturur.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
HALKAPINAR

Yüzölçümü : 483 km2
Nüfusu : 6.269
İlçe Merkezi : 2.026
Köyler : 4.243
Rakım : 1150 m.



Halkapınar, Anadolu'nun en eski yerleşim yerleri arasındadır. Hitit Şehir Devletlerinden Tuvana Krallığı merkezi Aydınkent olmak üzere M.Ö. 1200 -M.Ö.742 yılları arasında Halkapınar'a hakim olmuştur. Bu krallıktan günümüze Aydınkent köyünde bulunan Kral Warpalavas'a ait İvriz Kaya Kabartması ulaşmıştır.

Asur egemenliğine geçen Halkapınar M.Ö. 64 yılında Romalılara bağlanmış, M.S.395' de Roma'nın ikiye ayrılmasıyla Bizans denetimine geçmiştir. Adana ve Tarsus üzerinden Toroslar'a kadar ilerleyen Abbasi Devleti Yermük Savaşında Bizans'ı yenerek onlarla Halkapınar ile Ereğli'nin gelirinin vergi olarak ödenmesi şartıyla anlaşmışlardır. Abbasiler'in zayıflaması üzerine Bizans denetimine geçen Halkapınar, Malazgirt Zaferimiz'den 6 yıl sonra 1077'de Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından Selçuklular'a bağlanmıştır.

1276'da Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Karamanoğlu Beyliğine geçen Halkapınar, 1468'de Fatih Sultan Mehmet zamanında Ereğli ile birlikte Osmanlı sınırlarına dahil edilmiştir. Osmanlı Devleti zamanında askerden arındırılmış bölge durumuna getirilen Halkapınar, İstanbul'da oturan Dar'us sade Ağası tarafından idare edilmiştir.

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Halkapınar, Ereğli ilçesine bağlı bir bucak olmuş, Belediye Teşkilatına ise 1954 yılında kavuşmuştur. Eski adı Zanapa iken 1962'de Halkapınar olarak değiştirilmiştir.

Halkapınar'ın Aydınkent köyünde bulunan İvriz Kaya Kabartması dünyanın en eski ziraat anıtlarından birisidir. Anıtın tarihi özelliği çevresinin doğal güzelliği ile birleşince Aydınkent köyü yerli-yabancı bir çok turistin uğrak yeri olmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
HÜYÜK

Yüzölçümü : 448 km2
Nüfusu : 67.288
İlçe Merkezi : 11.068
Köyler : 56.220
Rakım : 1245 m



Hüyük'ün tarihi MÖ. 2000 yıllarında Hititler'le başlamaktadır. Bu dönemden kalan en önemli eser Eflatun Pınarı Anıtıdır. Asur, Friğ, Lidya, Pers, Büyük İskender ve Romalılar tarafından istila edilen Hüyük; pek çok uygarlığın harman olduğu nadir ilçelerimizden biridir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin merkezi Konya, yazlık merkezinin de Beyşehir gölünün batı kıyısındaki Kubad-Abat olması, bölgemizin önemini artıran sebeplerin başında gelir. 1243 yılında İlhanlı askerleri Çobanoğlu Demirtaş komutasında Anadolu'da büyük tahribat yapmışlar, kargaşaya yol açmışlardır. Bu ortamdan en az zararla kurtulmak için Konya'da oturan Hz. Mevlâna, öğrencilerinden, bölgenin elverişli yerlerinde gizlenmelerini istemiştir. İşte, bu arada Hüyük'ün kurucuları olarak bilinen ve Hüyük'te türbeleri bulunan Şeyh İdris ve Şeyh Bahri'nin bu çerçevede Moğol zulmünden kaçarak Hüyük'e yerleşmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir..

Anadolu Selçukluları'ndan sonra, önce Eşrefoğulları'na, sonra da Hamitoğulları'na bağlanan Hüyük; Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında yirmi kez el değiştirmiştir. Katip Çelebi'nin Cihannüma adlı eserinde de bahsettiği salnameden de anlaşılacağı gibi, Hüyük, 1467 yılından sonra Beyşehir Sancağına bağlı Kıreli Livası'nın köyleri arasında yer almaktadır.

Hüyük ilçesi Akdeniz bölgesinin Göller Yöresinde bulunmaktadır. Konya'nın 85 km. batısında bulunan Hüyük, kuzeyinde Doğanhisar ve Şarkikaraağaç, güneyinde ise Beyşehir ilçeleriyle çevrelenmektedir.İlçenin kuzey ve doğusu Sultan Dağları'nın uzantısı olan ve ortalama yüsekliği 1500-2000 m'lik dağlarla kaplıdır. Batı'da dalgalı arazi bulurken, güney ve güneybatısı Beyşehir Gölü'ne kadar düzlüklerden oluşmaktadır.

Başlıca Dağları; Kafa Dağı (2113 m) Akdağ (1430 m) Yıldız Dağları (1583 m) ve Oluk Dağı (1828 m)' dır. Akarsu açısından oldukça zengin olan Hüyük' te, Yenice, Eflatun Pınarı, Ozan, Pınarbaşı ve İlmen dereleri sularını Beyşehir'e boşaltmakta ve yaz aylarında tamamen kurumaktadır.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst