Yiğit Özşener

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
yigit_ozsener_1_1252067578.jpg

1972 İzmir doğumlu olan oyuncu, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği'nden 1996 yılında mezun oldu.

1997- 1999 yılları arasında Koç Üniversitesi'nde İşletme master'ı yaptı.

1994 yılında Şahika Tekand Studio Oyuncuları'nda eğitim almaya başladı ve 2001 yılına kadar Studio Oyuncuları bünyesindeki çeşitli oyunlarda yer aldı.

1995 yılında Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği "Gergadanlaşma" ile profesyonel olarak oyunculuğa başladı. Bu oyun ile Bulgaristan ve Makedonya'da gerçekleştirilen festivallere katıldı.

Ardından sırasıyla Harold Pinter'in yazdığı Şahika Tekand'ın yönettiği "Gitgel Dolap", Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği "Oyuncu" gibi oyunlarda yer aldı.

2000 yazında Delphi'de gerçekleştirilen X. Antik Oyunlar Festivali'nde, Thedoros Terzopolos'un yönettiği "Herakles" projesinde yer aldı. Ardından 2001 yılında Şahika Tekand Studio Oyuncuları ile "Gergedanlaşma"da tekrar yer aldı.

2001 yılında kurulmuş olan "Dükkan" Tiyatro Topluluğu'nun kurucu üyesidir.

Yiğit Özşener, (d. 1972, İzmir), tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu.

Yiğit Özşener, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden 1996 yılında mezun oldu. 1997- 1999 yılları arasında Koç Üniversitesi’nde İşletme master'ı yaptı. 1994 yılında Studio Oyuncuları Topluluğu’nda eğitim almaya başladı ve 2001 yılına kadar aynı yerde çeşitli oyunlarda yer aldı. 1995'te Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği “Gergadanlaşma” ile profesyonel olarak oyunculuğa başladı. Bu oyunla, Bulgaristan ve Makedonya’da gerçekleştirilen festivallere katıldı. Ardından sırasıyla Harold Pinter’in yazdığı “Gitgel Dolap”, Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği “Oyuncu” gibi oyunlarda yer aldı. 2000 yılında Delphi’de gerçekleştirilen 10. Antik Oyunlar Festivali’nde, Thedoros Terzopolos’un yönettiği “Herakles” çalışmasında yer aldı. 2001 yılında Studio Oyuncuları'nın “Gergedanlaşma” oyununda tekrar yer aldı. 2001 yılında oluşturulan “Dükkan” Tiyatro Topluluğu’nun kurucularındandır. Çasod üyesi olan sanatçı, ayın zamanda seslendirme yapmaktadır.

Ödülleri [değiştir]Crude, 2003 Uluslar arası Los Angeles Film Festivali
Crude, 2003, Uluslar Arası Seattle Film Festival (Özel Jüri Ödülü)

Filmografisi [değiştir]Kung Fu Panda - 2008 (Seslendirme)
Ezel - 2009 ...Cengiz (tv dizisi)
Kayıp - 2007
Yoldaki Kedi - 2007
Dudaktan Kalbe - 2007
Beş Vakit - 2006
Kabuslar Evi: Onlara Dokunmak - 2006
Rüya Gibi - 2006
Tombala - 2005
Rüzgarlı Bahçe - 2005
Gece 11:45 - 2004
Çalınan Ceset - 2004
Apartman - 2004
Arapsaçı - 2004
24 Saat - 2004
Crude (Fırsat) - 2003
Giz - 2003
Prenses...Kankam ve Ben - 2003
Estağfurullah Yokuşu - 2003
Zeybek Ateşi - 2002
Unutma Beni - 2002
O Şimdi Asker - 2002
Yeşil Işık - 2001
Karanlıkta Koşanlar - 2001
Herkes Kendi Evinde - 2000
Üzgünüm Leyla - 2000

Rol aldığı oyunlar

"Evridike'nin Çığlığı" - 2009 (Studio Oyuncuları)
"İstanbul'da Bir Dava" - 2008-2009 (Garajprod)
"Persler" - 2006 (IKSV/Attis Theater ortak yapımı)
"Gergedanlaşma" - 2000-2001 (Studio Oyuncuları)
"Heracles Triology" - 2000 (IKSV/Attis Theater ortak yapımı)
"Oyuncu" - 1999-2000 (Studio Oyuncuları)
"Gitgel Dolap" - 1997-1998 (Studio Oyuncuları)
"Gergedanlaşma" - 1995-1996 (Studio Oyuncuları)

Rol aldığı reklam filmleri

"IF Istanbul Festival reklam filmi" - 2007
"Turkcell Hazırkart" - 2000-2004
"Turknoktanet" - 2000

Radyo programları

"BBC Radio 4 - My Name Is Red (Benim Adım Kırmızı - Orhan Pamuk)" - 2008 ...Olive (Zeytin)

Yigit-Ozsener-16.jpg
 

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.294
Tepki
83.532
Puan
113
Konum
İstanbul


18048122.jpg


Bir günde meşhur olmadım
Yiğit Özşener, tiyatroyla başladığı oyunculuk kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Ünlü oyuncu, büyük ses getiren “Ezel” ve “Son” dizilerinin ardından “Esir Şehrin Gözyaşları”yla evlerimize konuk olmaya hazırlanıyor. Özşener, yeni dizisinin de ilgiyle izleneceğinden emin: “Seyirci, alışılmışın dışında bir iş görecek.”


Yiğit Bey, yeni diziniz “Esir Şehrin Gözyaşları” seyirciyle buluşuyor. Öncelikle bu projeyi kabul etmenizin nedenlerini öğrenelim...
- Ben iş yaparken, çeşitliliği artırmaya çalışıyorum. Değişik işler yapmaya gayret ediyorum. Aynı işi mümkün olduğu kadar, daha doğrusu piyasa izin verdiği kadar tekrarlamamaya çalışıyorum. “Esir Şehrin Gözyaşları” da benim daha önce yapmadığım şekilde kendimi gösterebileceğim, var olabileceğim bir iş. Bu hem bir aşk, hem gerilim öyküsü, bunun yanı sıra aksiyonlu bir tarafı da var. Daha önce böyle bir işin içinde bulunmadım. Dolayısıyla “Bunu da yapmalıyım, denemeliyim” dedim. Artık zamanı gelmişti böyle bir şey yapmanın...
Nasıl bir hikâye bu peki?
- Ferhat ile Şirin’den yola çıkarsak, iki aşığın hikâyesi olarak algılamak mümkün. Ferhat’ın Şirin’le bir geçmişi, eskiden gelen bir aşkı var. Ferhat bu aşk yüzünden suç işler, hapishaneye girer. O, aşka bir aradır. Bu boşluk beş sene sürer. Bu süre boyunca hiçbir iletişimleri olmaz. Ferhat hapishaneden çıkar, bir suç ailesinin yanında işe başlar. Tüm şehre hâkim olan bu suç ailesinin yanında çalışırken geçmişi karşısına çıkar. Ve o gerilimli aşk tekrar alevlenir...

GÜZEL SENARYOLAR BENİM İÇİN ORTAYA ÇIKSIN
Sizin için “Başarılı ve yakışıklı ama yer aldığı işlerde hep kaybeden taraf oluyor” diyorlar...
- Seyircinin algısıyla alakalı bu. Televizyon çok fazla evlere giriyor, biz de davetsiz misafir olduğumuz için hakkımızdaki algının işleyişi garip tabii. Bir yandan da işinizi çeşitlendirmeye çalışmakla imaj kollamak arasında kalıyorsunuz...
Siz farklı rollerde yer almayı seviyorsunuz ama bu sektörde değişik karakterleri canlandırmak oyuncu açısından riskli olabiliyor. Siz risk almayı seviyorsunuz galiba...
- Ben oyunculuğu böyle algılıyorum. Ama yeteri kadar farklı roller oynadığımı da düşünmüyorum. Benim şu ana kadar biriktirdiğim şeyler fazla görünüyorsa çok yazık. Aslında daha fazla olması lazım. Zaman geçiyor çünkü, yaş ilerliyor. Yaşınızın gerektirdiği, bir daha oynayamayacağınız roller var. Zaman geçiyor ve bunun için acele etmek gerekiyor. O yüzden bir yerlerde saklanan güzel senaryolar varsa, benim için ortaya çıksın!

GELDİĞİM NOKTADAN MUTLUYUM AMA DAHA GİDİLECEK ÇOK YOLUM VAR
Siz çeşitli rollerle kendinizi izleyiciye kabullendirebiliyorsunuz. Fakat bazı oyuncular sadece tek bir rolle seviliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Seçimdir bu; oyunculuğu nasıl algıladığınız, neyi riske atıp neyi atamadığınız, imajınızın ne olduğu, imajınızı ne kadar koruduğunuz ve karar mekanizmanızla alakalı... Bunların hepsi profesyonellik ve o işi yaparkenki duruşla ilgili. Ama kimsenin de kimseye ahkâm kesmeye hakkı yok. Ben sadece ne yapmak istediğimi bilirim, onu da en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Bu arada çeşitliliği sevmemden her rolü oynayacağım anlamı çıkmasın. O genellemeleri sevmiyorum.
Aynı zamanda çok iyi sinema projelerinde yer aldınız. Sizce bundaki en büyük faktör şanslı olmanız mı?
- Her işte şans faktörü vardır. Ama onun miktarı ve yüzdesi değişir. Benimkinde evet, ben seçiyorum. Ama seçebilmek için size o işlerin gelmesi lazım. Gelmesi için de, insanların o işe sizi düşünmesi gerekiyor. Bu, karşılıklı paslaşmayla oluyor. Aslında zaman içine yapılan yatırımla alakalı bir durum bu. Ben bir günde meşhur olmadım. Benimki daha zamana yayılan, zahmetli bir yol oldu. Şu anda geldiğim noktadan çok mutluyum. Ama daha gidilecek çok yol var.
Sizi nasıl roller heyecanlandırır?
- Belirli bir rol yok ama benzer rollere düşmemeye çalışıyorum. Onu da havuzun içindeki işler belirliyor. Ben her yeni işime bir seviye daha eklemek istiyorum. Ve bunu da mümkün olduğu kadar bana işi getirenlerin kurduğu hayal doğrultusunda yapabiliyorum.

BİZİM İŞİMİZDE EGOLAR KONUŞUR
Meslek hayatınızdaki dönüm noktası nedir?
- Aslında birkaç tane var... Tiyatroya başlayıp Şahika Tekand’la tanışmış olmam benim için önemli bir dönüm noktası mesela. Sonra ilk çektiğim Türk.net reklamı da dönüm noktası. Beni birdenbire ortaya çıkaran Hazırkart reklamı da öyle. Ardından dizilere başladım. Onların gelişi muhteşem oldu diyemem ama gittikçe dikkat çekecek bir şekilde ilerledi. Bu alanda “Dudaktan Kalbe” bir dönüm noktasıdır benim için. Keza “Ezel” de öyledir. Farklı bir senaryo ve hikâye anlatma biçimini getirdiği için. O zamana kadar flashback verimsiz kullanılıyor derken, seyircilerin özellikle flashback’leri izlediği bir dizi haline geldi. Sonrasında oynadığım “Son”, kurgusu itibariyle dönüm noktasıdır. “Kaybedenler ******” filmi de çok özeldi hayatımda. “Aşk Tesadüfleri Sever” de bana hayat tarafından lütfedildi. Bir de bizim işte egolar konuşur. Egosuz bir durum olabileceğine inanmıyorum ama bir üretken ego, bir de üstünüze basmaya çalışan ego vardır. Ben hep dönüp baktığımda üretken egolarla işbirliği yaptığımı görüyorum. Öbürleri zaten hayatımdan çıkmışlar zamanla.

SEYİRCİ BEĞENECEK
“Esir Şehrin Gözyaşları”nın diğer dizilerden farkı ne olacak sizce?
- Ana aksımızdaki gerilim ve aşk hikâyesini, bununla beraber anlatacağımız yan hikâyeleri seyircilerin beğeneceğini düşünüyorum. Dizide kalabalık bir aile var ve hepsinin de kendine has hikâyeleri var. Bunu anlatış biçimimizle seyirciden kabul göreceğimizi düşünüyorum. Bu da yönetmenimiz Çağatay Tosun sayesinde olacak. Seyirci, alışılmışın dışında bir iş görecek.

SOSYAL KELEBEK DEĞİLİM
İş dışında ekranlarda pek görmediğimiz isimlerdensiniz. Popülerliği çok sevmiyor musunuz?
- Çok sosyal kelebek değilim. Gezmeyi severim ama sürprizi olmayınca tekrarlamanın bir anlamı yok. Sürprizler olunca güzel her şey. Çünkü rutini sevmiyorum ben. Dolayısıyla çok fazla göz önünde olmuyorum.

Hürriyet
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst