GÜLÇİN
Daimi Üye
Uğur Dündar
15 Eylül1943, Silivri, İstanbul), Türkgazeteci, haber programcısı.
İstanbul ilinin Silivri ilçesi Akören Köyü'nde doğdu. Vefa Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu. 1970 yılında TRT tarafından açılan bir sınavı kazandı ve televizyonyapımcısı olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl içinde İngiltere'de BBC'nin "Televizyonda Yapım-Yönetim" kursuna katıldı. Türkiye'ye döndükten sonra TRT'de yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak değişik televizyon programlarına imza attı.
İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi'nde "Televizyon Programcılığı" derslerinde lisansüstü hocalık yaptı.
TRT'de 20 yılı aşkın süreyle çalıştı. Aynı zamanda Hürriyet yazarı olan Uğur Dündar Türkiye'de araştırmacı televizyon gazeteciliğini başlatan kişidir. Bugüne kadar sayısız programa imza atan Uğur Dündar halen haber programı Arena'nın genel yönetmenliğini sürdürüyor. Uğur Dündar, Yasemin Baradan Dündar ile evli ve 3 çocuk babasıdır. Uğur Dündar şu sıralar Star TV Ana Haber Bültenini sunmaktadır.
Aynı yıl İngiltere televizyonu BBC yayın örgütünün "Televizyonda Yapım-Yönetim" kursunu tamamlayıp Türkiye'ye döndükten sonra TRT'de yapımcı, yönetmen, sunucu olarak "dram ve çocuk yapımları" dışında hemen her türlü TV programlarına imza attı. İlk yıllar sırasıyla "Yaşadığımız Günler" ve "İşte Hayat" adlı çok sevilen magazin programlarını hazırlayıp sundu. Yaklaşık olarak iki yıl süreyle ara verdiği televizyon çalışmalarını daha sonra "Günler Geçerken" adlı yapımla sürdürdü. Bu program uluslararası ödüllere kadar uzanacak ilk 1978 yılı Sedat Simavi Vakfı ödülünü kazandırmış oldu… Uğur Dündar sonraları İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversite'sinde Basın Yayın Yüksekokulu'nda bir süre "TV programcılığı" derslerinde lisansüstü hocalık yaptı. TRT'de yirmi yılını doldurdu. 1986 yılından beri Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan UĞUR Dündar TRT için hazırlanan "Hodri Meydan" ve "Tele-Vizyon" programlarıyla Türkiye'de ilk defa Araştırma gazeteciliği televizyon ekranlarına taşımış oldu…
Özel televizyonculuğa geçiş
TRT'de yaklaşık 20 yıl süren kariyerine, programında verdiği bir haber dosyasına sansür uygulanması nedeniyle son veren Dündar, böylece özel televizyonculağa adım atmış oldu. SHOW TV'de başlattığı ARENA programını Kanal D'de sürdürdü. Uğur Dündar bir süre de Star Televizyonu Haber Merkezi'ni yönetti.
Bir süre Fenerbahçe Spor Kulübünde yöneticilik yapan Uğur Dündar, başkan Aziz Yıldırım'la anlaşamayınca buradaki görevinden de ayrıldı. Daha sonra tekrar Kanal D'ye geçen Türk televizyonculuğunun önemli ismi Uğur Dündar, halen ARENA programıyla gündemi sarsacak haberlere imza atıyor.
Yasemin Baradan Dündar ile evli olan Uğur Dündar, 3 çocuk babasıdır.
Aldığı ödüller
Uğur Dündar'ın ödüllerine gelince iki kez Sedat Simavi, birçok kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere 100'ü aşkın başarı ödülü aldı. Dündar'ın genel yönetmenliğinde hazırlanan ARENA, son iki yıldır Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri arasında yapılan ankette "en başarılı araştırmacı haber programı" seçildi, Dündar 1998 yılı içinde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Panatel-Panasonic'in ortaklaşa düzenledikleri "Ayın İletişimcisi" ödülünü iki kez almayı başaran tek kişi oldu. Uğur Dündar son dört yıldır Magazin Gazetecileri Derneği'nin, son üç yıldır da NOKTA Dergisi'nin başarı ödüllerini alıyor. Ulusal platformdaki bu ödüllerin yanı sıra ARENA ve Uğur Dündar 1997 Berlin Televizyon Festivali'nin "onur konuğu" oldu. Dündar ve ekibi, organ mafyasını ele aldıkları araştırmayla da Türk TV tarihinde ilk kez The New-York Festivals'de "Finalist Award" ödülünü aldı.
Uğur Dündar ile program havasında ana haber
17 Mart 2008 Pazartesi
Ve son yaşlı delikanlı da ekran önünde... Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır... Malum, Uğur Abimiz artık anchorman olarak karşımızda...
Stüdyo yenilenmiş...
Arkaya üç adet manzara fotoğrafı gelmiş...
Ateş ve kızıl renkler hakim...
Aslında Uğur Dündar'ın sarışın ve kızıla kaçan havası düşünülecek olursa pek doğru bir seçim değil...
Neyse işin bu yönünü görsel yönetmenlere bırakalım...
Biz Uğur Dündar'a bakalım...
Havalı ve yüksek tempodan bir giriş yaptı...
Ama giriş metni gereğinden fazla uzundu... Ne zaman habere geçecek, ne zaman VTR'ye pas atacak diye beklerken bir de DSF haber geldi... (DSF: Doğal ses fonda demektir. Görüntü
yayına girdiğinde, stüdyo spikeri üzerine metni seslendirir.)
Bu tekniği daha çok CNN International kullanır... VTR aralarında kısa DSF haberler ile stüdyo haberlerine sık sık yer verirler... Bu stil bültene tempo kazandırır ve anchormanin hakimiyetini artırır... Ama bana göre Uğur Dündar'ın uzun bir girişin hemen ardından DSF okuması fazla kaçtı. Araya bir VTR girdikten sonra olsa daha şık ve tadında olurdu.
Peki programcı Uğur Dündar ile anchorman Uğur Dündar arasındaki farklar neydi diye soracak olursanız...
Fazla bir fark yoktu...
Zira ana haber bülteni program havasındaydı...
Ankara'da gün boyu yaşanan sıcak gelişmelerin hiç biri VTR haline getirilmemişti. Onun yerine Uğur Dündar Ankara büroya döndü ve Murat Çelik'den sözlü olarak tüm gelişmeleri aldı. Ama bence görüntü açısından eksik kaldılar.
Burada Murat Çelik'e haksızlık yapmak istemem...
Tanıdığım en iyi habercidir...
Ve anlatımı da süperdir...
Tatlı tatlı, tane tane ve tam bam teline basan cümlelerle gelişmeleri verir... Allahı var yine öyleydi...
Bana göre Uğur Dündar'ın en büyük şansı ve silahı Ankara'da Murat Çelik gibi isme sahip olmak...
Bültenin programa benzediğini söyledim ya...
Bunu şu örnekle ortaya koyayım...
Bir ana haber bülteninde (1 saat yayın yapıyorsanız) ortalama 25-30 VTR yayına girer...
Uğur Dündarlı ana haber bülteninde ise yayına giren VTR sayısı toplasanız 15'i bulmadı...
1 saatlik sürede ne yaptı derseniz...
Büyükanıt ile yaptığı ve kendisinin ön planda olduğu bir söyleşiye yer verdi. Bir ana haber bülteni için uzun ve stil olarak da program formatında montajlanmış bir VTR'ydi...
Stüdyoda ise Deniz Baykal'ı ağırladı...
Onu da bültenin neredeyse başından sonuna kadar yanında oturttu. Bu uzun süreye rağmen, soru-cevap açısından çok hafif kalan bir söyleşi yaptı...
"TV'de ilk kez" yazan yere
dikkat! Bu sarı yazının altından
sarı bir fon akıyor. Bu CNN
Türk'ün son dakika imajıdır.
Hemde birebir kopya...
Unutmadan bir küçük aşırmayı da size ispiyonlayayım...
Star ana haberin KJ (alt yazılar) renkleri değişmiş...
Kırmızı ve sarı kullanılıyor artık...
İşte burada Uğur Dündar abimizin ekibi CNN Türk'ün son dakika imajını yürütmüş...
Bunca zaman hazırlık yapıldıktan sonra böyle bir aşırma ile ana haber bülteni imajı oluşturmaları pek şık olmamış...
Hani biliriz zaten hep aşırmadır bu tür imajlar ama en azından yurt dışından, bilmediğimiz bir kanaldan yürütselermiş...
İspiyonculuk vazifemizi de yaptığımıza göre şöyle özetleyelim...
Uğur Dündar ekran deneyimi açısından hiç sıkıntı yaşamadı.
Koltuğunu anchorman edasıyla da doldurdu...
Ama iş haberciliğe gelince işte o noktada hiç tatmin edici bir bülten ortaya koyamadı...
Ekran başına oturanlar günün gelişmelerinden bi-haber kaldı...
Seyirci, Uğur Dündar'ın başrolde olduğu bir program-ana haber izledi... Eh! Eski alışkanlıklar pek kolay değişmiyor demekki...
15 Eylül1943, Silivri, İstanbul), Türkgazeteci, haber programcısı.
İstanbul ilinin Silivri ilçesi Akören Köyü'nde doğdu. Vefa Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu. 1970 yılında TRT tarafından açılan bir sınavı kazandı ve televizyonyapımcısı olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl içinde İngiltere'de BBC'nin "Televizyonda Yapım-Yönetim" kursuna katıldı. Türkiye'ye döndükten sonra TRT'de yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak değişik televizyon programlarına imza attı.
İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi'nde "Televizyon Programcılığı" derslerinde lisansüstü hocalık yaptı.
TRT'de 20 yılı aşkın süreyle çalıştı. Aynı zamanda Hürriyet yazarı olan Uğur Dündar Türkiye'de araştırmacı televizyon gazeteciliğini başlatan kişidir. Bugüne kadar sayısız programa imza atan Uğur Dündar halen haber programı Arena'nın genel yönetmenliğini sürdürüyor. Uğur Dündar, Yasemin Baradan Dündar ile evli ve 3 çocuk babasıdır. Uğur Dündar şu sıralar Star TV Ana Haber Bültenini sunmaktadır.
Aynı yıl İngiltere televizyonu BBC yayın örgütünün "Televizyonda Yapım-Yönetim" kursunu tamamlayıp Türkiye'ye döndükten sonra TRT'de yapımcı, yönetmen, sunucu olarak "dram ve çocuk yapımları" dışında hemen her türlü TV programlarına imza attı. İlk yıllar sırasıyla "Yaşadığımız Günler" ve "İşte Hayat" adlı çok sevilen magazin programlarını hazırlayıp sundu. Yaklaşık olarak iki yıl süreyle ara verdiği televizyon çalışmalarını daha sonra "Günler Geçerken" adlı yapımla sürdürdü. Bu program uluslararası ödüllere kadar uzanacak ilk 1978 yılı Sedat Simavi Vakfı ödülünü kazandırmış oldu… Uğur Dündar sonraları İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversite'sinde Basın Yayın Yüksekokulu'nda bir süre "TV programcılığı" derslerinde lisansüstü hocalık yaptı. TRT'de yirmi yılını doldurdu. 1986 yılından beri Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan UĞUR Dündar TRT için hazırlanan "Hodri Meydan" ve "Tele-Vizyon" programlarıyla Türkiye'de ilk defa Araştırma gazeteciliği televizyon ekranlarına taşımış oldu…
Özel televizyonculuğa geçiş
TRT'de yaklaşık 20 yıl süren kariyerine, programında verdiği bir haber dosyasına sansür uygulanması nedeniyle son veren Dündar, böylece özel televizyonculağa adım atmış oldu. SHOW TV'de başlattığı ARENA programını Kanal D'de sürdürdü. Uğur Dündar bir süre de Star Televizyonu Haber Merkezi'ni yönetti.
Bir süre Fenerbahçe Spor Kulübünde yöneticilik yapan Uğur Dündar, başkan Aziz Yıldırım'la anlaşamayınca buradaki görevinden de ayrıldı. Daha sonra tekrar Kanal D'ye geçen Türk televizyonculuğunun önemli ismi Uğur Dündar, halen ARENA programıyla gündemi sarsacak haberlere imza atıyor.
Yasemin Baradan Dündar ile evli olan Uğur Dündar, 3 çocuk babasıdır.
Aldığı ödüller
Uğur Dündar'ın ödüllerine gelince iki kez Sedat Simavi, birçok kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere 100'ü aşkın başarı ödülü aldı. Dündar'ın genel yönetmenliğinde hazırlanan ARENA, son iki yıldır Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri arasında yapılan ankette "en başarılı araştırmacı haber programı" seçildi, Dündar 1998 yılı içinde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Panatel-Panasonic'in ortaklaşa düzenledikleri "Ayın İletişimcisi" ödülünü iki kez almayı başaran tek kişi oldu. Uğur Dündar son dört yıldır Magazin Gazetecileri Derneği'nin, son üç yıldır da NOKTA Dergisi'nin başarı ödüllerini alıyor. Ulusal platformdaki bu ödüllerin yanı sıra ARENA ve Uğur Dündar 1997 Berlin Televizyon Festivali'nin "onur konuğu" oldu. Dündar ve ekibi, organ mafyasını ele aldıkları araştırmayla da Türk TV tarihinde ilk kez The New-York Festivals'de "Finalist Award" ödülünü aldı.
Uğur Dündar ile program havasında ana haber
17 Mart 2008 Pazartesi
Ve son yaşlı delikanlı da ekran önünde... Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır... Malum, Uğur Abimiz artık anchorman olarak karşımızda...
Stüdyo yenilenmiş...
Arkaya üç adet manzara fotoğrafı gelmiş...
Ateş ve kızıl renkler hakim...
Aslında Uğur Dündar'ın sarışın ve kızıla kaçan havası düşünülecek olursa pek doğru bir seçim değil...
Neyse işin bu yönünü görsel yönetmenlere bırakalım...
Biz Uğur Dündar'a bakalım...
Havalı ve yüksek tempodan bir giriş yaptı...
Ama giriş metni gereğinden fazla uzundu... Ne zaman habere geçecek, ne zaman VTR'ye pas atacak diye beklerken bir de DSF haber geldi... (DSF: Doğal ses fonda demektir. Görüntü
yayına girdiğinde, stüdyo spikeri üzerine metni seslendirir.)
Bu tekniği daha çok CNN International kullanır... VTR aralarında kısa DSF haberler ile stüdyo haberlerine sık sık yer verirler... Bu stil bültene tempo kazandırır ve anchormanin hakimiyetini artırır... Ama bana göre Uğur Dündar'ın uzun bir girişin hemen ardından DSF okuması fazla kaçtı. Araya bir VTR girdikten sonra olsa daha şık ve tadında olurdu.
Peki programcı Uğur Dündar ile anchorman Uğur Dündar arasındaki farklar neydi diye soracak olursanız...
Fazla bir fark yoktu...
Zira ana haber bülteni program havasındaydı...
Ankara'da gün boyu yaşanan sıcak gelişmelerin hiç biri VTR haline getirilmemişti. Onun yerine Uğur Dündar Ankara büroya döndü ve Murat Çelik'den sözlü olarak tüm gelişmeleri aldı. Ama bence görüntü açısından eksik kaldılar.
Burada Murat Çelik'e haksızlık yapmak istemem...
Tanıdığım en iyi habercidir...
Ve anlatımı da süperdir...
Tatlı tatlı, tane tane ve tam bam teline basan cümlelerle gelişmeleri verir... Allahı var yine öyleydi...
Bana göre Uğur Dündar'ın en büyük şansı ve silahı Ankara'da Murat Çelik gibi isme sahip olmak...
Bültenin programa benzediğini söyledim ya...
Bunu şu örnekle ortaya koyayım...
Bir ana haber bülteninde (1 saat yayın yapıyorsanız) ortalama 25-30 VTR yayına girer...
Uğur Dündarlı ana haber bülteninde ise yayına giren VTR sayısı toplasanız 15'i bulmadı...
1 saatlik sürede ne yaptı derseniz...
Büyükanıt ile yaptığı ve kendisinin ön planda olduğu bir söyleşiye yer verdi. Bir ana haber bülteni için uzun ve stil olarak da program formatında montajlanmış bir VTR'ydi...
Stüdyoda ise Deniz Baykal'ı ağırladı...
Onu da bültenin neredeyse başından sonuna kadar yanında oturttu. Bu uzun süreye rağmen, soru-cevap açısından çok hafif kalan bir söyleşi yaptı...
"TV'de ilk kez" yazan yere
dikkat! Bu sarı yazının altından
sarı bir fon akıyor. Bu CNN
Türk'ün son dakika imajıdır.
Hemde birebir kopya...
Unutmadan bir küçük aşırmayı da size ispiyonlayayım...
Star ana haberin KJ (alt yazılar) renkleri değişmiş...
Kırmızı ve sarı kullanılıyor artık...
İşte burada Uğur Dündar abimizin ekibi CNN Türk'ün son dakika imajını yürütmüş...
Bunca zaman hazırlık yapıldıktan sonra böyle bir aşırma ile ana haber bülteni imajı oluşturmaları pek şık olmamış...
Hani biliriz zaten hep aşırmadır bu tür imajlar ama en azından yurt dışından, bilmediğimiz bir kanaldan yürütselermiş...
İspiyonculuk vazifemizi de yaptığımıza göre şöyle özetleyelim...
Uğur Dündar ekran deneyimi açısından hiç sıkıntı yaşamadı.
Koltuğunu anchorman edasıyla da doldurdu...
Ama iş haberciliğe gelince işte o noktada hiç tatmin edici bir bülten ortaya koyamadı...
Ekran başına oturanlar günün gelişmelerinden bi-haber kaldı...
Seyirci, Uğur Dündar'ın başrolde olduğu bir program-ana haber izledi... Eh! Eski alışkanlıklar pek kolay değişmiyor demekki...