Türkiye’de Kadın Olmak

Arina

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
49.102
Tepki
50.485
Puan
113
Yaş
40
Konum
..
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (1945), kadın erkek eşitliğini temel insan hakkı olarak tanımlayan ilk uluslararası Sözleşmedir. Bu tarihten sonra BM, kadın erkek eşitliği konusunda stratejiler, standartlar, programlar geliştirmiştir. BM tarafından kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik olarak sürdürülen çabalar dört ayaktan oluşmaktadır. 1. Yasal düzenlemelerin teşvik edilmesi; 2. Kamouyunun aydınlatılması ve uluslarası önlemler alınmasının teşvik edilmesi; 3. Eğitim ve araştırmaların (cinsiyet bazlı istatistiklerin toplanması dahil) teşviki ve En korunmasız grupların doğrudan desteklenmesi.

Bugün BM’nin sürdürdüğü tüm çalışmaların mihenk noktası, toplumları tehdit eden tüm sosyal, ekonomik, siyasi sorunların çözümünün ancak tüm dünya kadınlarının tam katılımı ve onların güçlendirilmesi ile mümkün olacağıdır.

BM 2006 yılını karar verme mekanizmalarında kadın konusuna ayırmıştır. Küresel düzeyde, karar verme mekanizmalarında yer alan kadınların oranı son dönemde artmakla birlikte sadece Parlamentolardaki kadınların oranında önemli artış gözlenmektedir. Bu oran 1975 yılında ortalama olarak yüzde 10.9 iken, 2006’da yüzde 16.3’dür. Parlamentoda bulunan kadın oranın en yüksek olduğu ülke Ruanda’dır (yüzde 48.8) Ruanda’yı İsveç yüzde 45.3 onu da yüzde 37.9’la Norveç izlemektedir. Türkiye’de bu oran sadece yüzde 4,6’dır. Türkiye’de belediye başkanlarının sadece 0.56’ı, belediye meclis üyelerinin yüzde 2,2’si ve il genel meclisi üyelerinin yüzde 1.81’i kadındır.

Türkiye’de özellikle 1990 lı yılardan başlayarak ve son üç yıldır yoğunlaşarak sürdürülen çalışmalarda, eşitliklikçi yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak bir çok konuda atılacak pek çok adım bulunmaktadır.

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün verilerine göre Türkiye’de;

Her üç kadından biri şiddete uğruyor;

15-19 yaşları arasındaki kadınların yüzde 63’ü kendilerine yönelik şiddetin haklı bir nedeni olduğunu düşünüyor;

Kadınların yüzde 19,4’ü okuma yazma bilmiyor;

2003-2004 yılı verilerine göre, yaş grubu içinde kadınların sadece yüzde 12’si üniversiteye devam etmekte,

Üniversite ve diğer yüksek eğitim kurumlarında görev yapan kadın profesorlerin oranı yüzde 26 iken, okutmanların oranı yüzde 56.9;

Kadınların işgücüne katılım oranı sadece yüzde 25.4, kadın işsizlik oranı yüzde 9.7,genç kadın nüfusu içinde işsizlik oranı yüzde 18.8;

Kadınların yüzde 57,2 tarım sektöründe çalışmakta ve bunların yüzde 50’si ücretsiz aile işçisi konumunda bulunmaktadır;

Yılda yaklaşık 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını yitirmektedir.


Alıntıdır!
 

dişikomando

Daimi Üye
Katılım
12 Temmuz 2008
Mesajlar
424
Tepki
295
Puan
63
Konum
istanbul
okumak kısmına gelince hatunlar öğrenmek istemiyor benim burda yerli halktan kadınların bir çoğu okuma yazma bilmiyor 7 senedir gelin öğretiğim diye resmen yalvarıyorum
yok yemek yapıcağız yok ev temizliği vs bahane edip gelmiyorlar:kizdim:
 
E

ebrukara

Misafir
Türkiye'de okumuş bir kadınsanız, pozitif ayrımcılığa tabii oluyorsunuz.
 

sadiye

Admin
Admin
Katılım
4 Mayıs 2010
Mesajlar
60.971
Tepki
56.321
Puan
113
Yaş
42
Konum
Almanya
Yılda yaklaşık 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını yitirmektedir. bencede cok üzücü.:dusun:
 

kanimca

Aktif Üye
Katılım
10 Mayıs 2012
Mesajlar
164
Tepki
185
Puan
43
Konum
Ankara
Türkiye'de kadın olarak doğmak, hayata 1-0 yenik başlamak zaten, ötesini konuşmaya gerek var mı?
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst