Aslı Oktay
Daimi Üye
TUR SURESİ
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Tura andolsun.
2- Satır (satır) dizili kitaba,
3- Yayılmış ince deri üzerine;
4- Mamur eve,
5- Yükseltilmiş tavana,
6- Kabarıp, tutuşan denize,
7- Şüphesiz senin Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir.
8- Onu uzaklaştırıp-engel olacak yoktur.
9- O gün gök, sarsılıp çalkalanır.
10- Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür.
11- İşte o gün, yalanlayanların vay haline,
12- Ki onlar, daldıkları saçma bir uğraşı içinde oynayan-oyalananlardır.
13- Cehennem ateşine, küçültücü bir sürüklenme ile sürüklenecekleri gün;
14- (Onlara şöyle denir
İşte sizin yalanladığınız ateş budur.
15- Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz.
16- Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz.
17- Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;
18- Rablerinin verdikleriyle sevinçli ve mutludurlar. Rableri, kendilerini çılgınca yanan cehennemin azabından korumuştur.
19- Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için.
20- Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz.
21- İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir.
22- Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.
23- Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne boş ve saçma bir söz, ne günaha sokma yoktur.
24- Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.
25- Kimi kimine dönüp sorarlar;
26- Dediler ki: Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık.
27- Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve hücrelere kadar işleyen kavurucu azaptan korudu.
28- Şüphesiz, biz bundan önce Ona dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisidir.
29- Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.
30- Yoksa onlar: Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz mu diyorlar?
31- De ki: Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim.
32- Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir?
33- Yoksa: Onu kendisi uydurup-söyledi mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar.
34- Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, benzeri bir söz getirsinler.
35- Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
36- Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.
37- Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (herşeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir?
38- Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
39- Yoksa kızlar Onun da, erkek-çocuklar sizin mi?
40- Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?
41- Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece yazıp-duruyorlar?
42- Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
43- Yoksa onların, Allahın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.
44- Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile: Üst üste yığılmış bir buluttur. derler.
45- Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
46- O gün, ne hileli-düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne yardım görecekler.
47- Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.
48- Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.
49- Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da Onu tesbih et.
Rahman Rahim olan Allahın adıyla
1- Tura andolsun.
2- Satır (satır) dizili kitaba,
3- Yayılmış ince deri üzerine;
4- Mamur eve,
5- Yükseltilmiş tavana,
6- Kabarıp, tutuşan denize,
7- Şüphesiz senin Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir.
8- Onu uzaklaştırıp-engel olacak yoktur.
9- O gün gök, sarsılıp çalkalanır.
10- Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür.
11- İşte o gün, yalanlayanların vay haline,
12- Ki onlar, daldıkları saçma bir uğraşı içinde oynayan-oyalananlardır.
13- Cehennem ateşine, küçültücü bir sürüklenme ile sürüklenecekleri gün;
14- (Onlara şöyle denir
15- Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz.
16- Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz.
17- Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;
18- Rablerinin verdikleriyle sevinçli ve mutludurlar. Rableri, kendilerini çılgınca yanan cehennemin azabından korumuştur.
19- Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için.
20- Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz.
21- İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir.
22- Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.
23- Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne boş ve saçma bir söz, ne günaha sokma yoktur.
24- Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.
25- Kimi kimine dönüp sorarlar;
26- Dediler ki: Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık.
27- Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve hücrelere kadar işleyen kavurucu azaptan korudu.
28- Şüphesiz, biz bundan önce Ona dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisidir.
29- Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.
30- Yoksa onlar: Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz mu diyorlar?
31- De ki: Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim.
32- Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir?
33- Yoksa: Onu kendisi uydurup-söyledi mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar.
34- Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, benzeri bir söz getirsinler.
35- Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
36- Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.
37- Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (herşeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir?
38- Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
39- Yoksa kızlar Onun da, erkek-çocuklar sizin mi?
40- Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?
41- Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece yazıp-duruyorlar?
42- Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
43- Yoksa onların, Allahın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.
44- Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile: Üst üste yığılmış bir buluttur. derler.
45- Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
46- O gün, ne hileli-düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne yardım görecekler.
47- Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.
48- Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.
49- Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da Onu tesbih et.