Tüberküloz (Akciğer Veremi)

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.395
Puan
113
Bu hastalıkta ev hanımları risk grubunda
Vücut direncini düşüren verem en çok öğrencileri, şöförleri ve ev hanımlarını buluyor.

Stres, uykusuzluk ve beslenme eksikliği verem hastalığının en önemli nedenlerindendir. Çünkü bu nedenlerle vücut direnci düşer. Verem önceden; içki ve sigara kullanan, iyi beslenmeyen insanların hastalığı olarak bilinirdi.

Ancak son zamanlarda, zayıflama uğruna özellikle şok ve uzun süreli diyetler yapan bayanlarda, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçları ile taksi şoförlerinde, ev hanımlarında, üniversite öğrencilerinde çok fazla görülmeye başlandı. Memorial Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Soysal “3-9 Ocak Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası”nda “Tüberküloz hastalığının nedenleri ve korunma yöntemleri” ile ilgili bilgi verdi.

Verem sağlıksız beslenme ve bilinçsiz diyetler ile hortlayabilir

Uzun süreli ve bilinçsiz olarak yapılan diyetler, yıpratıcıdır ve vücut direncini düşürür. Çünkü beslenme yetersizlikleri ortaya çıkar. Diyetlerinde sebze, meyve ve etten yoksun bir beslenme programı uygulayanlar için verem büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Vücut direncinin düştüğü bu dönemlerde vücuda alınacak bir verem mikrobu, hastalığı tetiklemektedir. Diyette yalnızca vücut direnci düşmemekte, yaşanan zayıflama stresi de vücudu yıpratmaktadır.

Kış aylarında toplu taşıma araçlarına dikkat!

Toplu taşıma araçları, otobüs ve minibüs şoförleri ile taksi şoförleri verem tehdidi altındadır. Çünkü özellikle kış aylarında camların kapalı olduğu havasız ve kalabalık bir ortamda, öksürük ve aksırık ile verem mikrobu saçan hastalar nedeniyle, bu mikrobu vücuduna rahatlıkla alabilir. Vücut direnci düştüğü anda da hastalık ortaya çıkmaktadır.

Verem mikrobu ortaya çıkacağı anı kollar

Öğrenciler arasında da verem çok fazla görülmektedir. Üniversite yurtlarında kalan ve toplu yaşamın getirdiği sağlıksız koşullardan etkilenen öğrenciler, bu mikrobu birbirlerine rahatlıkla bulaştırabilmektedir. Özellikle sınav döneminde çok fazla uykusuz kalmaları, kötü ve sağlıksız beslenmeleri vücut dirençlerini düşürmektedir. Bu durum da vücuda herhangi bir sebeple alınan verem mikrobunun hastalığa dönüşmesinde etkili olmaktadır. Çünkü verem mikrobunu vücuduna alan herkeste bu hastalık ortaya çıkmamaktadır. Mikrop vücuttayken, direnç düştüğü anda hastalık; akciğer, dalak, göz, beyin zarına yerleşebilmektedir.

Risk grubunda ev kadınları da ilk sıralarda yer almaktadır.Ev kadınlarının da bu hastalıktan etkilenmelerinin en önemli nedeni, zorlaşan yaşam koşullarının beraberinde getirdiği stres ve kötü beslenme. Vücudun direncini artıran tüm besinlerden dengeli bir biçimde alamamak, verem tehlikesini artırmaktadır.

İştahsızlıkla birlikte ani kol kaybı ve balgam vereme işaret edebilir

Tüberküloz aşısının 8 ila 10 yıl koruma kapasitesi vardır. Ancak bu yüzde yüz değil. Tüberküloz mikrobu çok küçük olduğu için bu mikrobu taşıyan kişilerle birlikteyken çok kalın maske kullanılmalıdır. Korunmanın en iyi yolu, vücut direncini düşürmemektir. Uykuya dikkat etmek, dengeli ve iyi beslenmek, olabildiğince stresten uzak durmak gereklidir. Balgam, iştahsızlık, halsizlik, özellikle gece terlemesi ve kilo kaybı olan kişiler mutlaka bir akciğer grafisi çektirmelidir.

Düzenli ilaç tedavisi şart

Genellikle tüberküloz hastaları düzenli tedavi görmüyorlar. İki ay ilaçlarını alıp kendilerini iyi hissettiklerinde tedaviyi bırakıyorlar. Tüberküloz, bir yıl düzenli ilaç tedavisi gerektiren bir hastalıktır. Eğer bir sene boyunca düzenli tedavi yapılmazsa, nüksedebilir. Tüberküloz mikrobu, kullanılan ilaçlara karşı direnç kazanır.

Türkiye’de, dirençlenen mikroplarla yeniden başlayan tüberkülozların da sayıları artmaya başlamıştır. Böylelikle tüberküloz hastalığının tedavisi daha da zor hale gelmiştir. Yurt dışında ise vaka sayısı bizden çok daha az olduğu için tedavi için 6 aylık süre yeterli olabilmektedir.

hurriyet.com.tr
 

nk83

Admin + Sitenin Hikaye Yazarı
Admin
Katılım
24 Ağustos 2010
Mesajlar
63.280
Tepki
83.518
Puan
113
Konum
İstanbul
xray.jpg


Verem (Tüberküloz)

Verem yada tüberküloz , Mycobacterium tuberculosis adı verilen bakterinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığa neden olan bakteri R.Koch tarafından 24 Mart 1882 tarihinde bulunmuştur ve bu nedenle bakteri Koch basili adı ile de bilinir. Solunum yoluyla bulaştığından sıklıkla akciğerlerde hastalığa neden olmakla birlikte, kemik, beyin, akciğer zarı, kalp zarı, böbrek ve daha birçok organda daha nadir olarak hastalık ortaya çıkabilmektedir. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ü verem mikrobu ile enfekte olmuştur yani bu insanlar yaşamlarının bir döneminde bu bakteriyi vücutlarına almışlardır ve her yıl bu popülasyondan bir kısmı organizmalarında bulunan bu uyur durumdaki bakterinin çeşitli nedenlerle harekete geçmesi sonucu verem hastalığına yakalanmaktadırlar.

Hastalık nasıl bulaşır ?
Verem hastalığına yakalanmış insanların akciğerlerinde hastalığın ilerlemesi ile bakteriden salınan bazı enzimlerin ve organizmamızın savunma sisteminin etkisi ile halk arasında "yara" olarak bilinen bir kovuk (kavite) oluşur. (bkz: şekil 2) Verem mikrobu bu kovuğun içerisinde ve etrafında hızla çoğalmaya devam eder. Bu kovuk hava yollarımız yani bronşlarımızla iştirak halinde olduğundan hastalıklı insanın öksürük, hapşuruk gibi güçlü solunum faaliyetleri ile ağzından saçılan çok küçük damlacıklar içersinde verem bakterileri dış ortama salınır. Bu küçük damlacıklar aynı sigara dumanının havada uzun süre asılı kalması gibi iyi havalandırılmayan kapalı ortamlarda saatlerce havada uçuşurlar. İşte böyle bir ortamda bakteri içeren bu damlacıklar sağlıklı insanlar tarafından nefes alma esnasında akciğere çekilir ve ilk kez bakteri sağlıklı insanın organizmasına girer yani artık bu birey verem basili ile enfekte olur.

Akciğere yerleşen verem mikrobu çoğunlukla bağışıklık sistemi tarafından hastalık meydana gelmeden belirli bölgelerde hapsedilir. Ancak kişinin yaşamı boyunca özellikle savunma sisteminin zayıfladığı bazı durumlarda uyur durumdaki bu mikroplar birden harekete geçerek üremeye başlayabilir ve verem hastalığını ortaya çıkartabilirler.Bu tür verem hastalığı erişkin tipi tüberküloz olarak bilinir. Kontrol altında olmayan şeker hastalığı, AIDS, beslenme bozuklukları, ağır stres ve alkolizm savunma sistemimizi bozarak erişkin tipi tüberküloz hastalığına yol açan risk faktörleri olarak sayılabilir. Ancak birçok olguda da hiçbir neden saptanmaksızın hastalık ortaya çıkabilir. Bazen de basil daha ilk vücuda girdiğinde savunma sistemimiz tarafından yeterli bir direnç gösterilemediğinden doğrudan hastalığa neden olurki bu tür verem hastalığına primer tüberküloz adı verilir ve çoğunlukla çocukluk veya ergenlik döneminde görülür.

Hastalık belirtileri nelerdir ?
Akciğer veremi kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, özellikle geceleri artan terleme, halsizlik gibi genel belirtilerin yanı sıra akciğerde meydana gelen doku reaksiyonu ve harabiyet neticesinde öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ilerlemiş olgularda nefes darlığı gibi akciğere özgü belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtilerin hiçbirisi verem hastalığına özgü değildir ve birçok akciğer hastalığında aynı semptomlar vardır.

Hastalık belirtileri varlığında ne yapmalı ?
3 haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal akciğer grafisi çekilmeli ve verem hastalığından şüpheleniliyorsa balgamda verem mikrobu aranmalıdır. Bu sayede verem hastalığı olmasa dahi aynı belirtilere neden olabilecek birçok akciğer hastalığının da erken tanısına olanak sağlanır.Aile ya da yakın çevrede aktif verem hastalığı tanısı konulmuş ve özellikle balgamında verem mikrobu tespit edilmiş bireyler varsa, hastalık belirtileri olmasa dahi kontrol olmak gerekir.

Verem teşhisinde kullanılan laboratuar yöntemleri nelerdir ?
Akciğer vereminin kesin tanısı hastanın balgamında verem mikrobunun yani mycobacterium tuberculosis'in gösterilmesi ile konulur. Bunun için tercihan sabah aç karnına çıkartılan balgam ince bir cam üzerine yayılıp özel boyalarla boyandıktan sonra mikroskopta incelenir. Verem mikrobu mavi boyanmış zemin üzerinde kırmızı ince çubuk yada çengel şeklinde yapılar olarak gösterilir.Balgamda verem mikrobu 15 gün ara ile ikişer kez bakılmasına rağmen görülemez ise bu takdirde hastanın verem olup olmadığına klinik bulgular, akciğer grafisi, bazı kan tahlilleri ve PPD testi gibi diğer yöntemlerle uzman bir hekim tarafından karar verilip tedavi başlanabilir. Özellikle hastalığın başlangıç dönemlerinde akciğerdeki bakteri sayısı az olduğundan balgamda verem mikrobu görülmeyebilir. Balgamda verem mikrobunun gösterilmesinin daha duyarlı ve kesin bir yöntemi de kültür çalışması yapmaktır. Burada alınan balgamın bir kısmı verem mikrobunun üremesine müsait besi yerlerine ekilerek 3-6 hafta beklenilir. Eğer balgamda verem mikrobu varsa bu süre sonunda besiyerinde her bir verem mikrobunun üreyerek oluşturduğu basil kolonileri gözle görülür ve hastalığın kesin tanısına ulaşılır.

PPD testinde; test solüsyonunun, ön kolun iç yüzüne deri içi uygulanmasından 72 saat sonra, burada meydana gelen 10mm'nin üzerindeki endurasyon(sertlik) pozitif olarak değerlendirilir. Pozitif PPD testi vücudun verem mikrobu ile enfekte olduğunu yani bireyin verem mikrobu ile karşılaştığını gösterir. Ancak verem aşısı uygulaması da PPD testini pozitif hale getirir. Ülkemizde olduğu gibi verem aşısının (BCG aşısı) uygulandığı bölgelerde bu nedenle PPD testi pozitifliği hastalık tanısı açısından fazla bir önem taşımaz. Ancak önceden yapılmış PPD testi negatif olan bir şahısta örneğin 1 yıl sonra tekrar yapılan PPD testi pozitif bulunmuşsa bu hastanın bu süre zarfında verem mikrobu ile enfekte olduğu söylenebilir.

Verem hastalığı nasıl tedavi edilir ?
Verem tanısı konulan hastada tedavinin derhal başlanması gerekir. Bu sayede hem hasta en kısa sürede sağlığına kavuşur hem de etrafındaki insanlara hastalığı bulaştırma riski ortadan kalkar. Verem hastalığının tedavisi diğer enfeksiyon hastalıklarından farklı olarak uzun sürelidir. Tedavi başlangıcında 4 çeşit ilaç birlikte kullanılır. Tedavi mutlaka bu konuda uzmanlaşmış hekim ya da Verem Savaşı Dispanseri kontrolünde sürdürülmelidir. Tedavide yapılan bazı hatalar verem mikrobunun kullanılan ilaçlara direnç kazanmasına neden olabilir ki bu durumda hem tedavi süresi uzamakta hem de tedavi maliyeti artmaktadır. Verem tedavisi en az 6 ay devam etmelidir ancak tedaviyi takip eden hekim gereğinde bu süreyi 8 aya kadar uzatabilir.

Kaynak : akcigerim.com
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst