Televizyon (Tarihçe ve Tanımı)

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
38
Konum
Çıkmaz Sokak
toolbar-tv.gif





Televizyon ( Tarihçe ve Tanımı)


Tarihçesi ; 1920’lerde “Baird Çorapaltı Çorap” icadının (çorabın altına giyilen bu çorabın ne işe yaradığı hiçbir zaman anlaşılamadı) patentini almak için uğraşırken aklına görüntü ve sesi elektronik olarak bir yerden bir yere aktarma fikri gelir. Aldığı “Yok artık, daha da neler” tepkilerine, dönemin zor şartlarına ve parasızlığa rağmen hiç yılmadan çalışır. İlk yaptığı model, şimdiki televizyonlara pek benzemez: Birkaç dikiş iğnesi, birkaç şapka kutusu, büyükçe bir bisküvi tenekesi, bir bisiklet lambası ve biraz mühür mumu. Ortaya çıkan alet Baird’in tam olarak istediği şey değildir, ama bir sonraki aşama için önemli bir deneyim olur. Durumdan fena halde heyecanlanan Baird teknolojik imkanların daha elverişli olduğu Soho’ya yerleşir ve içi garip hurda ve ıvır zıvırla dolu olan ilk ciddi laboratuvarını kurar.

21. yüzyılın vazgeçilmez aletlerinden biri olan televizyonun tarihi, 75 yıl önce, İskoç mucit John Logie Baird’in keşfiyle başladı. Baird, 21. yüzyılda insanları saatlerce karşısında oturtabilen televizyonun babasıydı. Keşif merakı çocuk yaşlarda başlayan Baird, 12 yaşında, evine bir elektik sistemi döşemiş ardından yoldayken arkadaşlarıyla konuşmasını mümkün kılacak ilk telefon santralini geliştirdi.İskoçyaya’da Kraliyet Teknik Koleji’nde elektrik dersleri alan Baird, Glasgow üniversitesinde elektrik mühendisliği okudu. Birinci Dünya Savaşı sırasında eğitimine ara veren mucit, silahlı kuvvetlerde çalışmak istedi ama kabul edilmedi.Başvurusu reddedilen Baird, Clyde Valley Elektrik Enerjisi Şirketi’nde çalışmaya başladı ancak sağlık problemleri işi bırakmasına sebep oldu.Clyde Valley’den sonra aralarında Trinidad’da bir reçel fabrikasında işçiliğin de bulunduğu çeşitli işlerde çalışan Baird, nihayet 1922’de memleketi Sussex’e geri dönen ve burada tamirciliğe başladı.

Nakkaş mucitSussex’deki mütevazi hayatı, Baird’i 50 yıldır düşlediği televizyon icadı üzerinde yoğunlaşma fırsatı verdi.Parası olmadığı için ilk televizyonunu bir lavabo ve bir çay tenekesiyle yapan Baird, bir sonraki denemesinde projeksiyon lambasını bisküvi kutusuyla kaplayıp basit bir düzenek geliştirdi ve düzeneğe kullanılmış lenslerle devrelerden tarama diskler ekledi. Baird’in icat ettiği bu düzenek, tahta çubuklar arasına nakış iğneleri ve balmumuyla tutturulan bir cihaz olarak TV’nin dedesi kabul edildi. Çalışmalarını bundan sonra da sürdüren mucit, 1925’de hayal ettiği gibi, “Stokey Bill” adını verdiği ilk ilkel televizyonda görüntü transmisyonunu da gerçekleştirmeyi başardı.Logie Baird icadının parlak bulundu ama pek ciddiye alınmadı. İlk yayın BBC"denBaird’in ilk ilkel TV’yi icat ettiği dönemde, BBC gibi yayıncılar radyoya odaklanmıştı

1926 yılında, ilk kez insan yüzünün görüntüsünü Televizyonda elde ediyor. Baird laboratuvarındaki dev ışıkların ısısına dayanması için ilk TV çekimlerinde özel vantrolog kuklaları kullanır. Bir süre sonra bazı deneyleri için gerçek insan gerekince, parayla genç bir ofis boy tutmak zorunda kalır ve 1924’te tarihin ilk televizyonun patenti alınır: Televisor. Oldukça ilkel koşullarda üretilen ve eski bir çay kutusunun üzerine monte edilen Televisor’ün motoru, ev yapımı bir Nipkow diskten oluşmaktadır - disk tekeri olarak şapka kutusundan kesilen yuvarlak karton, lambayı yerleştirmek için bir bisküvi kutusu, mil yerine bir dikiş iğnesi bu motor için ideal malzemelerdir. Baird’ın bulduğu ilk anten enfes bir iletken olan bir Malta haçıydı.

Tanımı; Görüntünün ve görüntüyle alakalı seslerin aynı anda elektromanyetik dalgalar halinde yayılması prensibine dayanan en mükemmel haberleşme sistemlerinden biri. Televizyonun temel prensibi ışık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildikten sonra yayınlanması ve alınan elektromanyetik sinyallerin tekrar ışık enerjisine çevrilmesidir.

Işık enerjisinin elektrik enerjisine çevrilmesi fikri 1873 senesinde Selenyum üzerine ışık düşürüldüğünde elektrik direncinin değiştiğinin keşfedilmesiyle başlamıştır. Bu prensibe göre selenyum üzerine parlak ışık düşerse; sinyal kuvvetli, soluk ışık düşerse sinyal zayıf olacaktır. Genliği değişen bu sinyal radyo dalgaları gibi yayınlanıp alıcıda ters işlem yapılınca ekranda görüntü teşekkül eder. Televizyon bu bakımdan “uzaktan görme” manasına gelir.

Gazete baskısında çıkan resimler yakından incelenirse resmin, açık ve koyu noktalar matrisinden meydana geldiği görülür. Televizyon ekranında da meydana gelen resim esasen açık ve koyu renkte noktaların birleşimi bir matristir. Televizyon yayını ve alınmasında bu matris iki türlü işleme tabi tutulur. Birinci işlem, resmi yukardan aşağıya doğru binlerce yanyana noktalardan meydana gelen dilimlere ayırmak; ikincisi de resme hareket kazandırmak için sinema tekniğinde olduğu gibi gözün fark edemiyeceği sayıda ekrandan poz geçirmek (Bkz. Sinema). Bu iki işleme televizyon tekniğinde tarama denir.

Televizyon sistemleri verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdır. Verici sistem, mercekli TV kamerası ve radyo vericisi; alıcı sistemse radyo alıcısı ve TV alıcısıdır. TV kamerasıyla TV alıcısında ışık enerjisini elektrik enerjisine çeviren tüpler vardır; bu tüpler kameradaki mercekten gelen ışık şiddetini elektrik video sinyaline çevirir ve radyo vericiye gönderir; alıcıdakiyse radyo alıcıdan gelen elektrik video sinyallerini ışık enerjisine çevirerek ekranda görüntü meydana getirir.

Televizyon yayını renkli ve renksiz olarak iki türlüdür. Renksiz televizyon monokromatik (tek renkli) olarak adlandırılır ve beyaz, gri ve siyah renklerden istifade edilir. Renkli televizyon ise özel filitre ve dikromatik ışık teknikleri ve floresant maddelerden istifadeyle kırmızı, yeşil ve mavi renkleri kullanır. Renkli televizyon siyah, beyaz, kırmızı, yeşil ve mavi renklerin karışımından çok renkler elde etme özelliği de taşır.

Kablolu televizyon sisteminde yayının TV alıcısna iletilmesinde elektromanyetik dalgaları ileten antenler yerine telefon hattı gibi kablo hatları kullanılır. Çeşitli dış faktörlerin parazit tesiri olmadığından yayın daha nettir.

Televizyon yayınının radyo yayınından hiçbir farkı yoktur. TV yayını genlik modüleli video (resim) sinyali ve frekans modüleli (FM) ses sinyali şeklinde olur. Her iki sinyalin frekansı birbirine çok yakın olup, aynı antendan alınabilir. Televizyon ses ve görüntü yayını için kullanılan belirlenmiş frekans bandlarına TV kanalları denir. TV frekans bandlarından 30-300 MHz arasında kalan bandlar çok yüksek frekans (VHF); 300-3000 MHz arasında kalan bandlar ultra yüksek frekans (UHF) gruplarına girer. Her band genişliği AvrupaTV sistemlerinde 8 MHz"dir; Amerikan TV sistemleri için 6 MHz"dir. TV yayınları birbirini gören 50-120 km mesafelerdeki antenler aracılığıyla uzaklara iletilir.

Televizyon yayın tekniğine göre üç cins yayın vardır. Amerikan TV yayın sistemi NTSC, Fransız TV yayın sistemi SECAM ve Avrupa TV yayın sistemi PAL ismini alır. Türkiye PALTV yayın sistemine sahiptir.

Tarihî gelişme: İlk TV yayını 1928 ile 1935 seneleri arasında John Logie Baird tarafından ingiltere"de BBC aracılığıyla yapıldı. Bu sistemde resimler 525 yerine 30 çizgiyle ekranda teşekkül ettirildiği için teferruat görülemiyordu. 1936 senesinde Alexandra Palace yine BBC aracılığıyla 405 çizgi sistemiyle mükemmel görüntü elde etti. Bu sistem İngiltere"de 1964 senesine kadar devam etmiştir. Televizyonda ilk başarılı kamera İconoscope"un bulunuşuyla başlamıştır. İconoscope"u yine buna benzeyen orthicon tüpü takip etti. Daha sonra çok küçük fakat ışık direnç münasebeti mükemmel olan görüntü plakası kurşun monoksit (PbO) kaplı vidicon tüp yapıldı. 1950 senesinde vidicon tüpün bulunuşu TV"de dev bir adım oldu. Vidicon tüpün en geliştirilmiş tipi, görüntünün düşürüldüğü plakanın yüzeyinin binlerce mini silileon fotodiyodlar dizisinden meydana gelenidir. Bu tür tüplere epicon tüp de denir. Tüplü kanallar yanısıra yarı iletken görüntü sensörlü kameralar da yapıldı. Orthicon kamera tüpün boyu 40 cm, vidiconun boyu 20 cm iken yan iletken görüntü sensörlü kamera elektron hüzmesi, yüksek voltaj ve tüp gerektirmediği için çok ufak, 1,9 x 1,22 genişliğinde minik bir parçadan ibarettir. Bu tür kameralara CCD (Charge-Cupled, Device) de denir.

Türkiye"de televizyonla ilgili çalışmalar 1965"te başladı. İstanbul Teknik Üniversitesinde küçük bir deneme istasyonu kurularak sınırlı bir alana yayın yapılmıştır. 1968"de Ankara Televizyonu siyah-beyaz ilk deneme yayınlarına başlamıştır. 1971"de İstanbul"da Çamlıca"daki televizyon istasyonu devreye girmiş olup, Ankara"daki programları aktarmıştır. Türkiye çapındaki yayınlar 1972"den sonra olmuştur. Renkli televizyonun ülkemizde yaygın hale gelmesi 1985 yılında olmuştur.

Türkiye"de Radyo ve Televizyon yayıncılığı 1990 yılına kadar sadece TRT tarafından yürütüldü. 1990 yılı başlarında Avrupa"da kiralanan uydular aracılığıyla Türkiye üzerine yayın yapan özel televizyonlar kuruldu.Kısa zamanda yurt çapında izlenmeye başladı. Bu arada Temmuz 1993"te Radyo ve Televizyon yayıncılığındaki devlet tekeli kaldırıldı. Halen (1994-Mart) TGRT, Flaş, Kanal 6, HBB, ATV, SHOW TV, İnter Star, Samanyolu TV"leri ile TRT"nin 6 kanalı yayın yapmaktadır.

TV kamerası: Resmin video sinyali TV kamerasında başlar. Resim veya manzaradan gelen ışıklar kamera tüpünde elektrik sinyali şekline çevrilir. Işıklar evvela mercekten geçerek fotoelektrik görüntü perdesi üzerine düşer. Fotoelektrik perde diğer taraftan elektron hüzmesiyle taranır. Perdedeki ışık görüntüsünün koyuluk ve açıklığına göre fotoelektrik madde direnci değiştiğinden elektron akışı da farklı olur. Bu farklı elektron akışı ise elektrik sinyalinin doğmasına sebep olur.

Elektron hüzmesi, kamera tüpü içindeki elektron tabancasıyla üretilir. Elektron tabancası ısınınca elektron yayan katod ve ısıtıcı elemandan meydana gelmiştir. Çıkan elektron hüzmesine tüp içindeki hızlandırıcı ve yatay dikey yöndeki yönlendirici bobinlerle kumanda edilir. Renkli televizyon kameralarında ışık kamera tüpüne girmeden önce akromatik, dikromatik aynalardan yansıtılarak renklerine ayrılır. Akromatik ayna bütün renkleri yansıtır. Dikromatik ayna bir rengi geçiren diğer renkleri yansıtan özellikte özel bir maddeyle kaplanmıştır. Beyaz ışık üç ayrı dikromatik ayna grubunda kırmızı, yeşil ve mavi renklerine ayrıldıktan sonra kamera tüpüne girer.

TV alıcısı: Televizyon alıcısındaki tüp ekran iç yüzeyi floresant maddeyle kaplı olup, elektron hüzme taraması işleminde elektronların çarpmasıyla ışık saçar. Sinyal şiddetine göre elektron çarpma miktarı fazlalaşacağı için parlaklık fazla olur. Sinyal şiddeti azaldıkça parlaklık azalır. Sinyal sıfırsa hiç parlaklık olmayacağı için görüntü siyahtır. Renkli televizyondaysa floresant madde üç ayrı renkte ışık yayacak özellikte olup, gelen renk sinyalinin cinsine göre ilgili rengi açığa çıkarır. Noktalar halinde çeşitli tonlardaki renklerin birleşmesinden görüntü kompozisyonu ortaya çıkar. Bu tüpe kineskop veya kısaca CRT denir. Kineskop, video sinyali resim haline çevirir. Renkli TV alıcısındaki tüp, noktalar halinde fosforesantı, kırmızı, mavi ve yeşil ışık yansıtan madde ihtiva ettiği için resim renkli olarak ekranda görülür. TV alıcı tüpünde bulunan üç elektron hüzme vericisi fosforesant maddede de kırmızı, mavi ve yeşil renkleri açığa çıkaracak frekansta elektron atışı yapar. TV"deki diğer renkler üç ana rengin karışımıdır. Renk sinyali ihtiva eden video sinyaline Y-sinyali de denir.

Tarama ve senkronize: Televizyonda sinema tekniğindeki gibi gözün fark edemiyeceği hızda poz değişimine ilave olarak, her poz ayrıca 625 çizgiyle noktalar halinde tek tek taranır. Göz önünden saniyede 25 poz geçtiği için her görüntü 25x625= 15.625 çizgiyle meydana gelir. Elektron hüzmesiyle tarama üst sol köşeden sağa doğru olmak üzere aşağı doğru gider ve sağ alt köşede hüzme tekrar sol üst köşeye döner. Elektron hüzmesinin sol üst köşeden başlayarak sağ alt köşeye ulaşma süresi 1:50 saniyedir. Amerikan TV sisteminde bu süre 1:60 saniyedir.

Televizyonun kullanıldığı sahalar: Televizyonun kitle haberleşmesi yanısıra eğitim, endüstri, tıp, trafik kontrolu, telefon, video kayıt, bilgisayar ve faksimile konularında kullanma alanları vardır. Dünya yörüngesine oturtulan TV muhabere uydularıyla görüntüler anında dünyanın bir ucundan diğer ucuna ulaştırılmaktadır. 1963 senesinde Amerikan Cumhurbaşkanının uğradığı suikast 750 milyon kişi tarafından TV aracılığı ile görülmüş, 1969 senesinde N. Armstrong"un Ay"a ilk adım atışı dünyanın birçok köşesinde aynı anda TV"den seyredilmiştir.

Televizyonun fayda ve zararları: Televizyon kullanma maksadına göre faydalı veya zararlı olur. İyi hazırlanmış TV programlarının eğitim, tıp, endüstri konularında faydaları çok fazla olur. İnsanlar öğrenirken görme ve işitme organlarını çok iyi kullanırlar. Öğrenme işleminin % 90"ı gözle, % 8"i ise kulakla olur. Geriye kalan % 2"siyse koku, dokunma tat ve altıncı hislerle olur. Öğrenmede bu kadar mühim görevi olan televizyonun millî, kültürel, dînî ve diğer hususlarda önemi büyüktür. Bu bakımdan TV programlarının milletlerin kültür, din ve millî gerçeklerine uygun hazırlanması lazımdır.

Televizyonun eğitim ve propaganda alanlarında en güçlü yayın organları arasında yer aldığı bilinmektedir. Televizyonun gücünü sosyolojik açıdan ölçmek için çeşitli araştırmalar yapılmış, bu yayın organının etkisinin radyo, sinema ve basının birleşik etkisinden daha üstün olduğu sonucuna varılmıştır.

Devamlı ve çok uzun süreler TV seyretmek insanda aşağıda ele alınacak olan bozuklukları meydana getirir:

a) Devamlı TV seyreden kimseler pasif, hareketsiz ve hatta mutsuz olabilirler.

b) Devamlı TV seyreden aile üyelerinin ve birbirleriyle dost olan kimselerin arasındaki alakalar önemini kaybedebilir. İnsanlar arasındaki sohbetin, konuşarak anlaşmanın, okumanın ve birbirlerini sevmenin değeri zayıflayabilir.

c) Devamlı TV seyri, insanların yapması gereken pekçok işin ihmal edilmesine ve unutulmasına yol açabilir.

Özellikle çocukların ve gençlerin derslerini ve uykularını TV yüzünden ihmal ettikleri inkar edilemez. Bu pekçok ailenin derdidir.

Çeşitli programlar yıpratıcı etkiler yapabilir ve insanların macera hevesini kamçılayarak onları istenmeyen davranışlara itebilir. Bu noktalara daha başkalarını da eklemek mümkündür. Sıkça sorulan sorular;Plazma ekran ve plazma televizyon arasındaki fark nedir?

Plazma ekranlarda tuner olmadığından anten girişi yoktur ve analog televizyon / kablo TV yayınlarını izlemek mümkün değildir. Bu kaynaklardan görüntü alımı için harici bir tuner çözümü gerekmektedir.


Signal-to-noise oranı neden önemlidir?

Eğer net bir görüntü istiyorsanız dikkat etmeniz gereken bir değerdir. dB birimi ile verilen bu değer, video sinyalinin parlaklık kısmındaki gürültüyü ölçer.

Yüksek kontrast tüpleri ile daha fazla kontrast mı alırım?

Evet, bu özellik standart televizyonlarda kontrastı geliştirici bir özelliktir. Ayrıca ilave renk saflığı ve siyah reprodüksiyonu ile görüntüye boyut eklerler. Bu ekranların, görüntünün varolan parlaklığını azalttığını ve daha yüksek parlaklık istemenize neden olarak tüpünüzü zorlamanıza neden olduğunu da belirtmek gerekir.


LCD nedir?

Liquid Crystal Display’in kısaltması olan LCD ekranlar, taşınabilir kullanımlarda pil kullanımında ekonomik davrandığı için taşınabilir televizyonlarda tercih edilir.


Kanallar arasında aralıksız nasıl sörf yapabilirim?

Favori kanal fonksiyonu, picture-in-picture, V-chip teknolojisi olarak bilinen ana kontroller, channel labeling ve otomatik kanal programlama gibi özellikler ile kanallar arasında sörf yapmak artık daha kolay.


En sık izlediğim kanallara nasıl kolayca ulaşabilirim?

Favori kanal hafızası ile en sık izlediğiniz kanalları kaydedip, sonrasında tek bir button yardımı ile bu kanallar arasında sörf yapabilirsiniz. Değiştirmek istediğinizde bu kanallara ekleme ve çıkarma yapabilirsiniz.


Picture-in-picture özelliğini neden istemeliyim?

Bu özellik ile aynı anda 2 farklı kanalı görüntüleyebilirsiniz. Böylece bir kanal ana ekranda görüntülenirken, ekranın bir köşesinde küçük bir alanda bir diğer kanalı izleyebilirsiniz.


Reklamlar başladığında sesin artmasını önlemenin bir yolu var mı?

Otomatik ses kademelendirme özelliği olan televizyonlarda sesin dengelenmesi ile ani yükselmeler frenlenir.

S-Video bağlantıları resim kalitesini geliştirir mi?

Kamera, VCR, oyun konsolları gibi cihazlar ile S-Video bağlantısından geliştirilmiş sinyal sağlanır. Renk bilgilerini parlaklıktan ayırdığı için S-Video bağlantısı renk dağılmasını azaltır. Bu bağlantının çözünürlüğe etkisi olmamasına rağmen, kompozit video bağlantısı ile görüntülerin daha net olduğu farkedilebilir.

Komponent video girişinin avantajları nelerdir?

Komponent video girişleri; renk sürekliliği, geliştirilmiş çözünürlük ve artırılmış görüntü detayları için video sinyallerini 3 kısma ayırarak daha yüksek kalitede görüntü sağlarlar.


DVD Player’ım için en iyi bağlantı hangisidir?

DVD Player’ınızın A/V sisteminizdeki en yüksek çözünürlüklü cihaz olduğunu varsayarak, bu cihazın çıkışlarını en iyi şekilde kullanmak isteriz. Eğer her iki cihazınızın da komponent video terminali varsa, bunları kullanabilir, alternatif olarak S-Video ya da kompozit video bağlantılarını tercih edebilirsiniz.


Basit, birleşik ve üniversal kumandalar arasındaki fark nedir?

Basit tip kumandalar, kutusundan çıktığı cihazın kontrollerini üstlenirken, birleşik kumandalar üretici firması aynı olan farklı cihazları kontrol edebilirler. Üniversal kumandalar ise, markası farklı olsa bile bir çok elemanın temel fonksiyonlarına kumanda ederek hayatınızı kolaylaştırırlar


Eski kumandamdan kod transferi yapabilir miyim?

Eğer kumandada bu özellik mevcutsa, kod transferi yapabilirsiniz.


Ekran formatı nedir?

Ekran formatı, görüntü genişliğinin yüksekliğine oranıdır.


Net ve keskin bir görüntü istiyorum. Comb Filter bana yardımcı olur mu?

Comb Filter ile video sinyallerinin parlaklık ve renk kısımları ayrılır ve böylece daha net görüntüler elde edersiniz.


Yatay çözünürlük ne işe yarar?

Yatay çözünürlük ekranın bir ucundan diğer ucuna çözülebilen dikey çizgi sayısıdır. (Analog TV yayınlarında 330 satır, DVD Player’larda 500 satır gibi) Teoride daha yüksek sayı daha detaylı resim anl***** gelse de, ekranda gördüğünüz çözünürlük video sinyal kaynağınızın kalitesi ile ilgilidir.

Pal,Secam ve NTSC uyumluluğu nedir?

PAL; Avrupa, Avustralya, Ortadoğu ve Afrika"nın bazı kısımlarında kullanılan bir renkli TV sistemidir. 625 yatay tarama satırı ve saniyede 25 kare görüntüsü vardır.

SECAM; Sequential Couleur A"Memorie, Fransa, Rusya ve NTSC ya da PAL sistemini kullanmayan ülkelerde kullanılan bir sistemdir. 625 yatay tarama satırı vardır ve saniyede 25 kare resim görüntüler. NTSC; National Television Standarts Committee sistemindeki video kasetlerin, uyumlu PAL TV"lerde oynatılabilmesini sağlar.
 
OP
Kristen Stewart

Kristen Stewart

Daimi Üye
Katılım
3 Aralık 2009
Mesajlar
47.857
Tepki
49.341
Puan
113
Yaş
38
Konum
Çıkmaz Sokak
Bu televizyon olmasa ne yapardik acaba. :ates:


Eskiden ne yapıyordunuz diye soruyorum akrabalarımıza,radyo dinlerdik gaz lambası ışığında diyorlar.


Aslında tv olmasa belki daha iyi olurdu,artık evde insanlar tvden birbirlerinin yüzünü göremiyorlar,sohbet edemiyorlar..

Varsa yoksa tv,bilgisayar...:dertli:
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst