''Tarihi Eserler Temalı'' Foto Yarışması Oylamaları

''Tarihi Eserler Temalı'' Foto Yarışması Oylamaları Adaylar

  • 1.Aday:Çanakkale Anıtı [COLOR="Red"][B]Yarışma Üçüncümüz Şahmaran:kupa:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 7 10,8%
  • 2.Aday:Kız Kulesi [COLOR="Red"][B]Yarışma Birincimiz Fındık Kurdu:kupa:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 17 26,2%
  • 3.Aday:Sultan Ahmet Camii [COLOR="Red"][B]incitanemtuana:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 6 9,2%
  • 4.Aday:Sümela Manastırı [COLOR="Red"][B]Yarışma İkincimiz sıladayım :kupa:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 12 18,5%
  • 5.Aday:İzmit Saat Kulesi [COLOR="Red"][B]bitter_im :teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 0 0,0%
  • 6.Aday:Hasankeyf [COLOR="Red"][B]es_se :teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 1 1,5%
  • 7.Aday:Efes Celsus [COLOR="Red"][B]Arina:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 4 6,2%
  • 8.Aday:Galata Kulesi [COLOR="Red"][B]yoruldum71:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 1 1,5%
  • 9.Aday:Tac Mahal [COLOR="Red"][B]d.melek:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 1 1,5%
  • 10.Aday:Selimiye Camii [COLOR="Red"][B]güllerdiyarı:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 4 6,2%
  • 11.Aday:Kız Kalesi Bakü [COLOR="Red"][B]melek25:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 1 1,5%
  • 12.Aday:Urfa Balıklı Göl [COLOR="Red"][B]süperkız:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 5 7,7%
  • 13.Aday:İstanbul Fatih Camii [COLOR="Red"][B]nesrin64:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 3 4,6%
  • 14.Aday:Nemrut Dağı [COLOR="Red"][B]berceste:teselli:[/B][/COLOR]

    Kullanılan: 3 4,6%

  • Kullanılan toplam oy
    65
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
''Tarihi Eserler Temalı'' Foto Yarışması Oylamaları:

1.ADAY
Çanakkale Anıtı
sehitler_aniti.jpg


Çanakkale Anıtı:Çanakkale Savaşlarında vatan için canını feda eden 253.000 Türk Mehmetçiğin anısına yaptırıldı. Finansal nedenlerden dolayı yapımı birkaç defa durduruldu.Daha sonra bir gazetenin ülke genelinde başlattığı bağış kampanyası neticesinde 21 ağustos 1960 tarihinde resmi açılışı yapıldı.anıtın altında Savaş Eserleri Müzesi, yanında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunmaktadır. Morto Limanı ile Çanakkale Boğazının girişi arasındadır.Üzerinde 25x25 m kaide yer alan 4 ayak üzerine oturtulmuş olan yapının yüksekliği 41,7 metredir. Ayakların genişliği 7,5 metredir. Anıt tümüyle 625 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. 4 ayak olmasının nedeni savaşa 4 kıtadan dahil olunmasıdır.Her bir ayakta savaştan esinlenerek yapılmış gravürler bulunmaktadır.anıtın Boğaza girişte, ilk görülebilecek yerde yapılmasının nedeni, ülke topraklarımızın canımız pahasına savunduğumuz ve hala ayakta güçlü ,dimdik kaldığımız mesajıdır. Çanakkale geçilemedi, geçilemeyecek de..

Şehidlerimizin ruhu şad olsun, vatan minnettardır...

Kitabenin bir tarafında bu şiir yazıyor...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.

Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
3.ADAY
Sultan Ahmet Camii
sultanahmetcamisi.jpg

Sultan Ahmet Camii

Sultan Ahmet Camii, 1609-1616 yılları arasında sultan I. Ahmet tarafından İstanbul’daki tarihi yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır. Cami Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca “Mavi Cami (Blue Mosque)” olarak adlandırılır. Ayasofya’nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul’un ana camisi konumuna ulaşmıştır.

Altı Minarenin Hikayesi

Efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, “altın” sözcüğünden “altı” yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
4.ADAY
Sümela Manastırı





Sümela Manastırı Genel Bilgiler
Oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilen Sümela Manastırı, başlıca ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma bölümlerinden oluşur.
Sümela Manastırı‘nın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bir bölümü yıkılmıştır.
Dar ve uzun bir merdivenle Sümela Manastırı‘nın ana girişine ulaşılır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Sümela Manastırı‘nın kütüphanesinde evvelce kataloğu yapılan ve çoğunluğu 17-18. yüzyıllara ait çeşitli el yazmalarından 66 tanesi Ankara Müzesi‘nde, içinde minyatürler olan ve Bizans eseri 1000 tanesi İstanbul’da Ayasofya Müzesi‘ndedir. Ayrıca 150 kadar da taş baskı kitap vardır.
Sultan Selim’in hediye ettiği şamdanlar 1877′de çalınmıştır. Manastıra ait başka bir Meryem ikonası da Oxford’da özel bir koleksiyondadır. 1436 tarihli işlemeli gümüş madalyon ile 1438 tarihli işlemeli bir örtü de Atina’daki Benaki Müzesi‘ndedir.
Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır.
Sümela Manastırı‘nın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir.
Buradaki fresklerin 1710-1732 yıllarında yapıldıklarını bildiren yazılar tespit olunmuştur. Halbuki mağara kilisenin inde avluya komşu duvarda III. Alexios devrine ait freskler de tespit edilmiştir. Bugün bu portrelerden hiçbir iz kalmamıştır. Dışarıda kaya sathına işlenmiş ve bugün yalnız üst şeritleri kalabilmiş olan büyük bir mahşer sahnesinin dökülen sıvalarının altından başka sahnelerin gün ışığına çıktığı görülmektedir. Üzerinde bir ejder ile süvari iki aziz (Georgios ve Demetrios) tasvir edilmiş bulunan küçük bir şapelin duvarında tabakanın altında üç tabaka daha resim bulunduğu tespit edilmiştir.
Nitekim bir yerde en alt tabakada imparator kıyafetinde diademli bir figürün üstünde diademli başka bir figür bunun üstünde de matemorphosis, yan itabor adında İsa’nın görünüşünün değişmesi (suretinin değişmesi) sahnesi işlenmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında Sümela Manastırı‘nın eski ve o nispette de değerli duvar resimleri, sıvaların tamamen dökülmediği yerlerde alt tabakalarda da mevcuttur.
Kutsal suyu toplayan şadırvanda sivri kemerleriyle Türk Mimarisi karakterindedir. Sümela Manastırı‘nın yüz metre kadar kuzeyinde yine dağ yamacına oyulmuş erişilmez durumda ve içinde freskleri olan şapeller bulunmaktadır. Sümela Manastırı‘nda 1998′den beri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yürütülen bir proje dahilinde zarar gören duvarlar temizlenip restore edilerek koruma altına alınmıştır.
Sümela Manastırı‘nın ana bölümü üst çatıyla kaplanmış olup, Ana Kaya Kilisesi‘ndeki freskler temizlenerek sağlamlaştırılmıştır.
Ve sonuç olarak ziyaretçilerin Sümela Manastırı‘na daha rahat ve güvenli bir şekilde ulaşabilmeleri için patika yol doğal yapı bozulmadan genişletilerek yeniden düzenlenmiştir.
Sümela Manastırı‘nın ana bölümü üst çatıyla kaplanmış olup, Ana Kaya Kilisesindeki freskler temizlenerek sağlamlaştırılmıştır.
Ve sonuç olarak ziyaretçilerin Sümela Manastırı‘na daha rahat ve güvenli bir şekilde ulaşabilmeleri için patika yol doğal yapı bozulmadan genişletilerek yeniden düzenlenmiştir.
Sümela Manastırı Freskleri
- Asıl kilisenin absid kısmında, güney duvarında yukarıda Meryem’in doğuşu ve mabede sunuluşu, tebliğ, Hz. İsa’nın doğuşu, mabede sunuluşu ve hayatı, altta İncilden resimler.
- Güney kapısında Hz. Meryem’in ölümü ve havariler.
- Kilisenin doğuya bakan yukarı kısmında 2. sırada Genesis, Ademin yaratılışı, Havva’nın yaratılışı, Tanrı’ın tembihi, İsyan (Adem ile Havvanın yasak meyveyi yemeleri), Cennetten kovulma.
3. sırada: Yeniden dirilme, Thomas’ın şüphesi, Kabirde bir melek, Nikaia konsülü.
- Absid kısmının dışında, yukarıda Mikail, Cebrail bulunmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
5.ADAY
İzmit Saat Kulesi
Tarik_Aydemir_Kule.jpg

İzmit Saat Kulesi
Av Köşkü ile Atatürk Heykeli arasında yer alan kentin karakteristik Saat Kulesi'ni, İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım Bey, Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle yaptırmıştır. Neoklasik üslupta Hereke Tavşancıl ve traverten taşlardan yapılmıştır.

İzmit Saat Kulesi hakkında ansiklopedik bilgiKocaeli Saat Kulesi, İzmit Kemalpaşa Mahallesi'nde

.Kocaeli sınırları içerisinde yer alan bir saat kulesidir. Mimarı, Mimar Vedat Bey olan saat kulesi, Kazım Bey tarafından 34. Osmanlı Padişahı Sultan
KocaeliMarmara bölgesinde, İzmit Körfezinin güney ve kuzeyinde yer alan il. Kuzeyinde Karadeniz, batıda İstanbul, doğuda Sakarya, güneyde Bursa ile çevrilidir. Toprakları 29°22’ ve 30°21’ doğu boylamları ile 40°30’ ve 41°13’ kuzey enlemleri arasında yer alır. Trafik numarası 41’dir.


Saat kulesinin üç tarafında bulunan sebillerin alınlığında ve kapısının üzerinde kitabeler bulunmaktadır. Bu kitabelerde 1318 Belediye etti inşa bu kule ile çeşme-i Seyit Kamari'ye yazmaktadır. Orta kattaki çember şeklindeki kartuş içerisinde de II. Abdülhamit'in tuğrası bulunmaktadır. Saat kulesinin giriş kapısının yanı başındaki Türkçe bir kitabeden de SEKA tarafından 1970'lerde onarıldığı yazılıdır.

Saat kulesi, köşelerinde ikişer sütun ve kenarlarında çember şeklindeki kemerli sebiller bulunan kare bir kaide üzerinde yükselmektedir. Sebiller basık yuvarlak niş şeklinde olup, silmelerle çevrilidir. Ayrıca bu sebillerin profilli birer teknesi bulunmaktadır. Kaide ile gövde arasına bir balkon yapılmıştır. Gövde genişliğine üç silme ile dört kata bölünmüş, üzeri de pramidal şeklinde bir külah ile örtülmüştür. Geniş saçaklı olan bu külahın altında dört yöne yönelik birer saat kadranı yerleştirilmiştir. Neo-Klasik üslupta yapılan kulenin her bir köşesinde silmeli, ince uzun birer pencere bulunmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
6.ADAY
Hasankeyf

hasankeyf-1.jpg
anaresim.jpg

HISN-KAYFA (HASANKEYF'İN) KISA TARİHÇESİ

Hasankeyf Diyarbakır- Cizre yolu üzerinde Dicle nehrinin doğu kenarındadır. Diyarbakır ile Dicle'nin aşağı kısımlarında şehir ve kasabalar arasında nakliyat ilk zamanlardan beri su yolu ile yapılırdı. Diyarbakır'dan güneye doğru giden anayol Dicle vadisini takip ederdi. Bu iki neden dolayısyla Hasankeyf Askeri ve iktisadi önemini asırlar boyunca muhafaza etmiştir. Diyarbakır'dan kalkan Kelekler Hasankeyf yol vermedikçe Güneye inemezlerdi. Yukarıdan gelen karayolu üzerinde de Hasankeyf aynı rolü oynardı. Bu nedenle Hasankeyf Diyarbakır-Cizre kara ve su yolları üzerindeki stratejik ve ekonomik görevini asırlar boyunca elden bırakmamıştır.
İslamiyetin inkişafından sonra Hasankeyf'i fethetmek üzere birçok akınlar yapılmıştır. Hz. MUHAMMED'in (S.A.V.) akrabası Cafer'i Tayyar'ın oğlu imam Abdullah ile ünlü komutan Varkenna Hasankeyf kuşatması sırasında şehit düşmüşler. (H. 651mezarları Hasankeyf'tedir.) Hasnkeyf İslam hakimiyetine girdikten sonrasırasıyla Abbasilerin Hamdanilerin Mervanilerin eline geçmiştir.
Türkler tarafından Hasankeyf'in fethi 1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinden sonra olmuştur. Selçuklu Sultanı Alparslan'ın komutanlarından Artuk oğlu Sökmen 1101 yılında burada ilk urartu beyliğini kurmuştur. Tarihçiler bu devri HISN-KAYFA ARTUKLULARI olarak isiölyağma ve tahrip ettiler. Bu tahrip o derece ağır olduki Hasankeyf bir daha eski halini bulamadı. Eyyubiler Moğolların istilası sırasında onlara tabii olarak yine devam etmiştir. Bu gün Hasankeyf'te ayakta olan pekçok yapı bu devre aittir. Sultan Süleyman Camii Kale (Ulu) Camii Koç Camii El-Rızk Camii İmam Abdullah Zaviyesi Kızlar Camii bu devre ait yapılardır.
Kısa bir zamanAkkoyunlu kakimiyetne (1461-1482) girdi. Bu gün Hasankeyf'te bulunan Zeynel Bey türbesi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel Bey'e aittir. Akkoyunlulara ait Hasankeyf'teki tek eser budur.
1516 yılında ebedi olarak Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar şehri kısmen harap olmuş ve eski önemini kaybetmiş halde buldular
endirmişlrdir. Hasankeyf önce Artukoğullarına sonra onların “AMİD“ (Diyarbakır) ı fethetmeleri üzerine her iki ülkeye 130 sene başkentlik etmiştir.Bu devlet 1231-32 yılında yıkılana kadar şehri imar etmişlerdir. O devirde halen Dicle köprüsü büyük ve küçük saray kale kapıları ayakta kalan yapılardır. Artukluların burada para bastıkları ele geçen sikkelerden anlaşılmaktadır. Bu Gün Hasankeyf'te harap bir şekilde gördüğünüz kıymetli eserlerden bir çoğu Artukoğuları zamanının hatırasıdır.
1232 yılında Eyyubi Hükümdarı el-Melik el-Kamil şehri zaptederek Artukoğulları hakimiyetine son verdi. Kendisi de 30 sene kadar hükümdar olabildi. Artık büyük Moğol akın başlamıştır. 1301 yılında Moğollar bu meşhur ve mamur şehri zaptederek
yağma ve tahrip ettiler. Bu tahrip o derece ağır olduki Hasankeyf bir daha eski halini bulamadı. Eyyubiler Moğolların istilası sırasında onlara tabii olarak yine devam etmiştir. Bu gün Hasankeyf'te ayakta olan pekçok yapı bu devre aittir. Sultan Süleyman Camii Kale (Ulu) Camii Koç Camii El-Rızk Camii İmam Abdullah Zaviyesi Kızlar Camii bu devre ait yapılardır.
Kısa bir zamanAkkoyunlu kakimiyetne (1461-1482) girdi. Bu gün Hasankeyf'te bulunan Zeynel Bey türbesi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel Bey'e aittir. Akkoyunlulara ait Hasankeyf'teki tek eser budur.
1516 yılında ebedi olarak Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar şehri kısmen harap olmuş ve eski önemini kaybetmiş halde buldular.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
7.ADAY
Efes Celsus
efes.jpg

Celsus Kütüphanesi, İzmir, Selçuk'a bağlı Efes'te bulunan bir kütüphane kalıntısı. Roma döneminde 110-135 yılları arasında inşa edilen kütüphane iki katlıdır. Zamanında 12.500 kitaba evsahipliği yaptığı tahmin edilmektedir.

Yapının kalıntıları üzerinde yapılan çalışmalar, ön cephenin iki katlı görünümüne karşın, yapının üç katlı olduğunu göstermektedir. El yazmaları rulolar halinde, galerilerden oluşan üst katlarda saklanmıştır. 3. yüzyılda bölgeyi etkileyen depremler sırasında okuma salonu yanmış, ancak daha sonra tamir edilmiştir. Ön yüzünün yine Orta Çağ'da yaşanan bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmaktadır. Depremde ön cephesi haricinde diğer kısımları yıkıldığından uzunca bir süre sonradan yapılan bir çeşmenin görkemli arka duvarı olarak kullanılmıştır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
8.ADAY
GALATA KULESİ
sdc10818j.jpg

Galata Kulesi’nin ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, Kule’nin İsa’dan sonra 507 yılında imparator Iustinianos zamanında inşa edildiği idda edilmektedir. Aynı zamanda Cenevizliler tarafından İsa Kulesi, Bizanslılar tarafından Büyük Kule olarak anılan yapıya, günümüzdekine yakın şeklini, 1348 yılında Cenevizliler vermiştir. 1509 depreminde büyük zarar gören Kule, devrin ünlü Osmanlı mimarı Hayrettin tarafından onarılmıştır. Ayrıca; Kule, Kanuni Dönemi’nde Kasımpaşa Tersanesi’nde çalıştırılan mahkûm işçiler için hapishane olarak da kullanılmıştır.16 yy.ın sonlarında ise; müneccimbaşısı Takıyeddin Efendi, Kule’nin tepesine bir rasathane kurmuştur. Bir dönem bu şekilde kullanılan Galata Kulesi, 3. Murat tarafından kapatılır ve Kule tekrardan hapishaneye dönüştürülür.

4. Murat zamanında 1638 yılında; Hezarfen Ahmet Çelebi, kollarına kanat takarak, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a o meşhur uçuşunu gerçekleştirir. 17 yy.a doğru mehterhane takımına ev sahipliği de yapan Kule; 1717den sonra artan İstanbul yangınlarıyla baş edebilmek için yangın gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır. Ama ne yazıktır ki Kule 1794 senesi kendisi de yanmaktan kurtulamamıştır.

Üçüncü Selim zamanında; Galata Kulesi onartıldıktan sonra, Kule’nin üst katına bir cumba eklenir.1831’de kule bir yangın daha geçirir. Bu sefer 2. Mahmut; Kule’nin üzerine iki kat daha çıkar ve külah biçiminde olan ünlü dam örtüsüyle Kule’nin tepesi kapatılır. O dönem onarımla alakalı olarak, Pertev Paşa’nın bir de yazıtı Kule’ye yerleştirilir. 1875 yılında kuvvetli bir fırtınadan sonra, Kule’nin tepesindeki külahımsı çatı uçar ve daha sonra 1960 yılında tekrardan onartılır. Günümüzde, Kule özel bir şirket tarafından sadece turistik amaçlı işletilmektedir. 7 katı asansörle, 2 katı da yürüyerek çıkıp, Kule’nin en üst katındaki restoranın içinden geçtikten sonra, Kule’yi çepeçevre saran balkona ulaşılır. Bu balkonun sunduğu İstanbul ve Boğaziçi zarafetine doyum olmuyor.

 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
9.ADAY
Tac Mahal
tajmahalinmarch2004.jpg

Tac Mahal, Babür İmparatorluğunun 6. hükümdarı Şah Cihan -Şah-ı Cihan tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Jumna Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştır.
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal, 1631'de 14. çocuklarını doğururken öldü.Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünün ertesi yılı 1632'de Tac Mahal'in temeli atıldı.

Yapımı:
Efsaneye göre yapımı bittikten sonra, türbe işçilerinin kolları aynı yapıttan bir tane daha yapılmaması için kesilmiştir.
Dünyada ask için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu Begüm'ün doğum sırasında ölümü üzerine, onun anısına yaptırılmıştır.(Çocuk doğururken ölen kadınların kutsal olduğuna inanılır.)
Yapının mimarları; Mimar Sinan 'ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul'dan davet edilmişlerdi. 1632'de inşasına başlanan eser, 20 yıl sonra 1652'de tamamlanmıştır.
Tac Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmıştır.Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştır.İnşaatta çok sayıda ustanın da yanı sıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643'te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649'da bitirildi. Tac Mahal, 20 yılda 1652'de bütünüyle tamamlandı.
Tac Mahal'in yüz binlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır.

 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
10.ADAY
Selimiye Camii
b203798selimiyecami.jpg
selimiyecamii2.jpg


28502149.png
selimiyev2.jpg

Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği anıtsal yapı Osmanlı-Türk sanatının ve dünya Mimarlık tarihinin baş yapıtlarındandır.Yapının mülkiyeti Sultan Selim Vakfındadır. Edirne-Merkez Yeni Mahallededir.
Edirne'nin ve Osmanlı İmparatorluğu'nun simgesi olan cami,kentin merkezinde, eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanı denilen yerdedir.Burada daha önce Yıldırım Bayezid'in bir saray yaptırdığı bilinmektedir. 1569-1575'te Sultan II.Selim'in emriyle yaptırılmıştır.Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir. Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1.620 m2'lik,tümüyle 2.475 m2'lik bir alanı kaplar. Mimarlık tarihinde en geniş mekana kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 43.28 m. olan, 31.30m. çapındaki kubbesiyle ilgi çeker.Ayasofya'nınkinden daha büyük olan Kubbe, 6 m. genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur. Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekler.

Yapıyı, kubbe kasnağında 32 küçük pencereyle, yüzlerdeki üst üste 6 dizide çok sayıdaki pencere aydınlatmaktadır. Mimar Sinan'ın yarattığı 8 dayanaklı cami planının en başarılı örneğidir.
Önünde 18 kubbe ve 16 sütunla çevrili revak bulunmaktadır. Ortada, mermerden zarif bir şadırvan vardır. Son Cemaat yeri, kalın yuvarlak 6 sütun üzerine 5 kubbelidir. Mermer işlemeli giriş kapısının üzerindeki kubbe yivli, diğerleri düzdür. Caminin 3.80 m. çapında, 70.89 m. yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır. Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı ayrı yollardan çıkılmaktadır.

Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin baş yapıtlarındandır.
Ortasına 12 mermer sütuna oturan müezzin mahfili yer alır. Sağda kitaplık bulunmaktadır. Mihrabın solunda Hünkar Mahfili vardır. Bunun alt bölümü tavanındaki özgün kalem işleri dönemin tüm canlılığını göstermektedir. Kubbe ve kemerleri süsleyen özgün kalem işleri, onarımlarda temizlenmektedir.
Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. XVI. yy çiniciliğinin en güzel örnekleri olan bu çiniler, sır altı tekniğinde olup İznik'te yapılmıştır. Mihrap duvarı, minber köşk duvarı, Hünkar Mahfili duvarlar, kadınlar mahfili, kemer köşelikleri, kıble yönündeki pencere alınlıkları çinilerle bezenmiştir. Mihrap duvarındaki büyük çini panolarda al, mavi çiçek ve yaprak süslemeler, pencere üstlerinde lacivert üzerine ak, sülüs elhem suresi yazılı kartuşlar, en üstte de geniş bir ayet bordürü yer alır. Minber Köşkündeki çini pano, lacivert üzerine ortada kırmızı, ak bahar çiçekli ağaç altında yaprak, sümbül ve lalelerle bezenmiştir.
Hünkar mahfili zenginliği ve çeşitliliği ile ilgi çeker. Mermer mihrabın sivri kemerli alınlığında lacivert üzerine ak sülüsle, ayet yazısı göze çarpar. Bu bölümde kırmızı, mavi, yeşil renkli şakayıklar, bahar ağaçları, ak üzerine iri mavi rozetli ve çevresi çiçekli panolar, baklava biçimi yapraklar arasında karanfiller ve bahar dalları XVI.yy çinilerinin en güzel örnekleridir. Hünkar mahfili çinileri arasında, bir Saraydan getirilerek buraya sonradan konmuş olabileceği düşünülen iki elma ağacının oluşturduğu elmalı panonun Osmanlı çinilerinde özgün süsleme olarak ayrı bir değeri vardır. Bu bölümde sivri kemerli pencere alınlıklarında, lacivert üzerine ak sülüsle ayetler ve iki pencere arasında tepede yine lacivert üzerine ak kufi yazılı kare pano da ilgi çeker. Hünkar mahfili duvarlarının yarısını kaplayan bu çiniler, mihrap çinilerinden daha niteliklidir. Ancak, düzenleme ve anıtsallık yönünden daha yalındır.
Selimiye Camisinin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kur'a ve Darül-Hadis yapıları bulunmaktadır. Bu yapıların bir bölümü ve medrese, Edirne Müzesi'nin çeşitli bölümlerini oluşturmaktadır.
Cami terasının altında yer alan Arasta (çarşı), III.Murat zamanında Selimiye'ye vakıf olarak yaptırılmıştır. Mimarı Davut Ağa'dır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
11.ADAY
Kız Kalesi Bakü
6050482.jpg

Masalsal güzel görünümüyle Kız Kulesi deniz kıyısında yükselmektedir. … Bir zamanlar Hazar denizi dalgaları kulenin eteklerine kadar ulaşmaktaydı. … Kız kulesi ХII. Yüzyılda mimar Masud ibn Davut tarafından inşa edilmiştir. Kulenin gövdesi kireç taşından yapılmıştır. İçe meyilli yatay taş sıraları ise kaburgalı cephe görünümünü oluşturmaktadır. Kule, Rüzgarlar Şehri üzerinde 27 metre yükselmektedir.

Bu sırlar dolu kulenin ne zaman ve hangi koşullarda meydana geldiğini halen kimse çözememiştir… Kulenin yapımı ile ilgili birçok rivayetler vardır.

Efsanelere göre eski zamanlarda bu yörelere hakim bir şah öz kızına aşık oluyor ve evlenmeyi düşünüyor. Zavallı kız babasını bu evlilikten vazgeçirmeye çalışıyor ve babasından kendisi için bir kulenin yapılmasını ve kule tamamlanıncaya kadar düğünü ertelemesini talep ediyor. Bu sırada kız gönlünü yakışıklı bir delikanlıya kaptırmış. Delikanlı kızın bu durumda olduğunu öğrenince kendisini kurtarmaya koyulmuştur. Prenses delikanlıyı yapılan kulenin üzerinde beklerken mutluluğuna ulaşmak üzereydi… Fakat, prensese ulaşmaya çalışan delikanlıyı dalgalı deniz kara sularına gömer. Delikanlının boğulduğunu gören kız kendisini denizin derin sularına atar ve sevgilisiyle birleşir...

Zerdüşt serisinden daha korkunç başka bir hikayeye göre ölen insanların cesetleri Kız Kulesine getirilir ve yırtıcı kuşlara yem olarak kullandırılırdı. Ölü gözlerinin gökyüzüne bakarak kendilerine öbür dünyaya göç etmesinde refakat edecek kanatlı yırtıcıları hayal etmek bile tüyler ürperticidir…

Romantik düşünceler yerine pratik bilgilere ağırlık veren araştırmacılar ise bu Kulenin ülke genelinde sayıları onlarca olan diğer kuleler gibi savunma amaçlı inşa edildiğini iddia etmektedirler. Fakat bu teori birçok insan tarafından benimsenmemektedir. Çünkü kule alanının az olması ve uzun süreli bir yaşam için elverişsiz olması savunma teorisini çürütmektedir. Diğer taraftan zor dönemlerde bu kule bir sığınak olarak kullanılmış ve sahip olduğu ‘kız’ imkanları ile insanları düşmanlardan korumuş olabileceğine kimse itiraz etmemektedir. Örneğin, XII. Yüzyılda Kız Kulesi Bakü’nün savunma sistemine dahil edilmiş ve Şirvanşahların en güçlü kalelerinden biri olmuştur.

Kule, tüm zamanlarda sanatçılara ilham veren bir yapı olmuştur. Kule ile ilgili bir çok opera ve bale sahneleri düzenlenmiş, sayısızca şiir yazılmıştır…
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
12.ADAY
Urfa Balıklı Göl
796198Balikli-gol-Urfa.jpg

Nemrut zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçar. Bu dönemde din adamlarına bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Doğacak çocuklardan birisi onu öldürecektir. Bunu duyan Nemrut o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. İbrahim peygamberin annesi Sara Hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir.Çocuğu bu mağarada doğurur,dallardan bir beşik yapar,çocuğu burada bırakıp tekrar döner.Çocuğu bir dişi ceylan emzirir.
Aradan zaman geçer askerler İbrahim Peygamber'i mağarada bulurlar. Nemrut'un huzuruna getirirler.Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim Peygamber'i yanına alıp büyütür.
Nemrut'un zulmü,haksızlığı ve putlara tapışı,halkında putlara tapmaya zorlanışını gören İbrahim Peygamber insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların Allah olmadığını söyler.Halka bu düşüncelerini anlatır.Halk korkudan ağzını açamaz.Nemrut'un evlat edindiği Zeliha ona inanır, ama Nemrut'tan oda çok korkar.Hz.İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur.
Bir tören günü herkesin törene gittiği an Hz İbrahim sarayın putlar bölümüne girer.Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. Törenden dönenler endişeye kapılırlar. Nemrut'a haber verirler.Rahipler bunu Hz.İbrahim'in yapabileceğini öne sürerler.
Nemrut bir kurulla onu yargılar,Hz.İbrahim “Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzunda.Balta kimdeyse bu işi o yapmıştırâ€? der.
Öfkelenen Nemrut, Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar? diye haykırınca Hz. İbrahim İşte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasın? deyince şaşkınlık geçiren Nemrut ve çevresindekiler İbrahim'in üzerine yürürler. Nemrut Hz.İbrahim'in yakılmasını emreder.
Her taraftan toplanan odunlar Halilürrahman gölü' nün bulunduğu yerde yığılır. Odunlarla kocaman bir dağ meydana gelir. Nemrut'un kalesinin kuzeyindeki iki büyük sütun yaptırılır.(urfa kalesindeki sütunlar = 7 kişi ancak sarabilir bir sütunu) İbrahim (AS) bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür. (Bu sütunlara mancınık denilmektedir.) Zeliha gece gündüz babasına yalvarır. Ama Nemrutun yüreği yumuşamaz. İbrahim (AS) sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır. Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. Atılan odunlar balığa dönüşür. Hemen yanı başında küçük bir göl daha vardır. Balıklar yandıkları için üzerinde kara lekeler bulunur. Göle Halilürrahman Gölü adı verilir. Zeliha'nın göz yaşlarından oluşan küçük göle de Zeliha'nın göz yaşları anlamına gelen Aynızeliha adı verilmiştir.
Halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır.Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceğine inanılır .
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
13.ADAY
İstanbul Fatih Camii
ee98d115-73e0-4408-9abd-1e331ba36ab5.jpg

Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmed tarafından Fatih semtinde yaptırıldı. Bizans devrinde, caminin yapıldığı yerin yakınlarında Havariyun kilisesi vardı. Fatih Camii'nin, bu kilisenin yıkıntılarından faydalanarak yapıldığı sanılmaktadır. Cümle kapısının iki yanında ve üstünde bulunan Arapça kitabeye göre yapımına 1467 yılında başlanan Fatih Camii, 1470 yılında tamamlanabildi.
O cami, 1766 depreminde tamamen yıkıldı. Bugün gördüğümüz cami; III. Mustafa'nın emri ile Mimar Mehmet Tahir Ağa tarafından 1771 de tamamlandı
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
14.ADAY
Nemrut Dağı
nemrut.jpg

Dünyanın 8. harikası olarak Güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği yer olan ve UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine alınan Nemrut Dağı, birçok yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor.adıyamanın kahta ilçesi ile malatya pötürge sınırlarıının kesiştiği 2150 metre yüksekliğinde olan bir dağdır l.antiochos tarafından yaptırılmış çok ilginç heykeller ve tapınak bulunmaktadır.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.405
Puan
113
Yarışma Kuralları!!!
1.Yarışmacılarımız isimleri ile değil,gönderim sırasına göre sıralanmıştır.
2.Adaylarımızın kendilerine ait resimler konusunda ima edici konuşmaları kesinlikle yasaktır.Yarışmadan diskalifiye olma sebebidir!!
3.Burada amacımız her zaman olduğu gibi güzel,hoşça vakit geçirmektir.Bunu yaparkende bilgi almak ve bilgi vermek paylaşmak adına güzel bir yarışma olması amacı gütmektedir.

Konu: ''Tarihi Eserler Temalı'' Foto Yarışması
Oylama Başlangıç Tarihi:29.01.2010
Oylama Bitiş Tarihi:15.02.2010

Katılımcı arkadaşlarıma başarılar diler,yarışmamıza START veriyoruz..
Her katılımcının yine bir oy hakkı bulunmaktadır,oy vermek istediğiniz adayın ismini yukarıdaki anketten bulup kutucuğu işaretleyip oyla demeniz yeterli olacaktır.
HAKEDEN KAZANSIN:kupa:
Sevgiler.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst