Sen Bitti Say....ben üç Nokta Koyuyorum...

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
resim1zu0va7.jpg


Dumanımı sisinde tutuyorum
sokak lambalarının altına sensizliği dokuyorum
yalnızlığımı döküyorum gözlerimden
tüm zaman kervanları umuduma hamallık eder
hayatıma yüklemişken seni
tüketecek yol arıyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum.Gece bana çöl
karanlığı delen ışık vaha
yüzüme vuran rüzgar
mevsimlerime sensizlik aşılıyor
beni işaretli sayma ayrılığa dair
seni yaşanmış tüm aşkların toplamı kadar seviyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…


31332165ny3.jpg


aşk yalnızca vuslat değildir
yokluğuna sabretmektir bazen
her bakışını senet saymıyorum geleceğimize
ben yarı yolda iz bırakmam
yaranın güzeli de varmış anladım
içim kanadıkça büyüyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
gözlerin gökyüzüne düşürüyor beni
seni aramıyorum yıldızların altında
aşkına bir ömür nöbet tutuyorum
ölü sevdalar vadisiyim sanma
her durduğum yere gözyaşımdan bir ben konduruyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
gülüşün uzatıyor ömrümü öykümün
solumazsam seni kahramanları yürüyor üzerime
seni düşünerek kurcalıyorum deliliğimi
bütün şüpheleri sürüyorum mecnunun çölüne
kum faust'u boğar şimdi
kendime seni tanımanın bedelini ödetiyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
saniyeler zamanımı çalıyor benden
adımlarım mirasımdır esmer kaldırımlara üstüme geçmişi örtüyorum
artık yüreği çalınmış bir bedenim sayende her geçen gün için saçıma beyaz bir tel ekliyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum …

ay ışığında yıkanıp kendimi temize çekiyorum
nedenler ve sonuçlar akıyor üzerimden
ipucu bırakıyorum sana
her karanlığa bin aydınlık çakıyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
sokak lambalarının ışıklarını
adımlarımla sensizliğe dokuyorum
beni bir ana kadar sev seni yar gibi seveyim
düğümlü kalsın ayrılık
mecbur gölgeme tutunuyorum yolun sonunda
nefesin kadar uzakta nefesin kadar yakınımda
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
O KADAR İÇİMDESİN İŞTE.....


Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek

dokunuşların...

Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha

yanımdasın...

Yani öylesine, o kadar bensin ki...

Ah nasıl anlatsam...

Kelimeler eksik, kelimeler yaralı...

Kelimeler cılız...

Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu...


Çok başka bir şey...


Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan?

Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken?

Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı

asırlarca?

Dedim ya, başka bir şey bu...

Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde...

Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar...
Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara

götürdüm seni.

En derinlerde tuttum...
Bana sakladım...
Derine, hep daha derine...

Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım...

Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar...

Kendimi oradan oraya vurmam...
Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara

çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam...

Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları

gibiyim...

Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç
tükenmeyen sular sızıyor...
Tutunamıyorum...

Renklerim, gün içinde değişiyor...
Soluyorum, soğuyorum...

Güneş ulaşmıyor içerilerime...
Küfleniyorum, yaşlanıyorum...

Yalnızlıklar peşimde...
Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor

üstüme... Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu...

Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum...
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum...
Yollar, gitgide uzadı ve karıştı...
Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var...

Ah onun ne olduğunu biliyorum...
Sonu sana geliyor her cümlenin...

Her şeyin başında, içinde ve sonundasın...
Bu değişmiyor...

Öyle içimdesin ki...
Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün...

Çok mutluydum...
Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek

tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik

olduklarını yazdım...
“Yine zamansız yağmurlar” dedim..
“Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim...

“Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek,
söylemeyecek misin?” dedim.

Çok uzun bir mektup oldu..
Başından sonuna kadar okudum da neler yazmışım diye

merakımdan...

mektup cebimde...

cebim yüreğime yakın..

yüreğim sende.. sen yüreğime yakın...

öyleyse mektup sende..!

O KADAR İÇİMDESİN İŞTE..!
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Elveda Demek Istemiyorum....


“Hoşça kal” demek istiyorum giderken.
“Hoşça kal”da kocaman bir umut vardır çünkü.
“Sen hoş kal, ben geleceğim”dir aslında ardına gizlenen.
“Şöyle bir tur atıp geleceğimdir.
Bir kayboluş değildir “Hoşça kal”,
Aksine beş dakika sonra geleceğimdir ya da beş saat sonra.
Gelirken de tüm umutları çuvalla getirmektir.
Hayatın gülücüklerine ufak bir hüzün eklemektir,
Dudağın yarısına tebessümü sakla
Nefes almanın biraz güçleştiğini hissetmek ama hiç durmayacağını bilmektir.
“Hoşça kal” ağlamaktır koparcasına, sarılmaktır karşındakine.
Çünkü bilinir ki geriye kesin dönüş vardır bir gün.
Aşk bitmemiştir yüreklerde, daha sıcacıktır.
O sıcaklık köz olsa da hiç bitmeyecektir.
Zira “Hoşça kal” denmiştir giderken.
Gözler birbirinden hiç ayrılmayacaktır, kalple işbirliği yaparcasına.
Kalp, adını her duyuşta fırlayacaktır yerinden.
Çünkü “Hoşça kal” denmiştir giderken.
Dünyanın bir ucunda bile olunsa o hep seninledir,
Nefesi hep boynunda, umudu hep seninledir.
Bazen bir köşe başında beklemektir,
Onun oradan sana koşacağını bilmektir.
Ağlarken güldürür.
Severken daha da sevdirir.
“Hoşça kal” kısa bir mola, küçük bir nazdır.
Ancak ne olursa olsun, sonu hep mutluluktur.

Elveda demek istemiyorum giderken.
Hüzün dolu ayrılıkları kemikleştiren bir kelimedir çünkü.
Sevdaları yürekten kopartıp atan ve yerinde yaralar bırakandır.
Çiçekleri soldurup, güneşi bile karartandır.
Tüm yaşanmışlıkları ortadan kaldırıp,
Hatıraların koynunda yıllandıran bir kelimedir, “Elveda”.
Bakışların bakışlara kenetlendiği günlerin,
Saatlerin hatta saniyelerin bittiğidir.
Sevgi sözcüklerinin tükendiğidir, konuşamamaktır.
Özlemlerin himayesine girip ve hiç çıkmamaktır “Elveda”.
Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmasının sonudur.
Seni yalnızlığınla baş başa bırakıp,
Dokunuşların hissini kaybetmesidir, uyuşmaktır “Elveda”.
Dünyanın sonudur, yaşarken ölmektir, anlamsızlıktır.
Tatlının acı, tuzlunun tuzsuz, suyun ise zehir olmasıdır.
Fotoğraflara son kez bakıp
hepsini göz kırpmadan yakabilmektir.
Bazen kalbin izin vermese de “Ah” etmektir “Elveda”.
Bazense verdiğin ömre bir yenisini eklemek için
RABBİNE dua etmektir.
Başını geriye çevirmek ve beyaz mendil sallamaktır,
gözlerde iki damla yaş ile birlikte.
Ya da ardına bakmamak ve gözlerinden damlaması gereken yaşları içine akıtıp hızla uzaklaşmaktır.
Bir an kendinle olan mücadeleni kaybedip yine ona koşmaktır,
Ancak uzakta kalmak ve
sadece seyretmektir, görebilmektir onu.
Beraber yaşadığın günleri büyük bir iştahla saymak yerine, artık tarihleri unutmaktır.
Hiç neşe barındırmaz içinde “Elveda”.
Sıcaklıktan uzaktır, sevgi katilidir, sinsidir.
Bir onur mücadelesidir, kıyasıya.
Kısacası, umudun bitmesi ve ömrün kalan kısmını uzatma olarak görmektir “Elveda”.
Bu yüzden, sırf bu yüzden
“Elveda” demek istemiyorum
sevgini yüreğimde taşıdığım için
Sadece “Hoşça kal” demek istiyorum..




alıntı
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
kirmizisiyah.jpg


Bir yüreğin yalnızlığı sarsmaz ruhu, içinde sevda yoksa.

Her beden bilir yalnız geldiğini dünyaya ve hatta yalnız gideceğini. Yalnızlık en çabuk alışılan duygudur o yüzden. Yadırganmaz, zordur ama itiraz edilmez. Oysa bir gönlün içi dolup taşmışsa, taşıyamıyorsa kendini bile, yalnızlık ölümden zordur sevgili!
Sensizliği anlatayım sana sevgili, eğer tarif etmeye yeterse sözcüklerim, sana o büyük sessizliği anlatayım. İyisi mi hayal etmeye çalış sen, yosun kokmayan bir denizi düşün mesela, hiç bulut geçmeyen gökyüzünü.
Notaları çalınmış bir şarkıyı mırıldanmayı, karada balık tutmayı, yer çekimine karşı duymayı dene. Ölüme kafa tut mesela, ecelle pazarlık yap. Rüyalarını yönet uyurken, hatta hiç uyuma bir daha! İşte sensizlik böyle bir şey!
Yine de devam ediyor hayat. Sabah oluyor, geceye varıyor. Gün bitiyor. Benim sensizliğim koca bir sessizlik aslında. Kaldırıp kenara koyduğum bir yanımda gizliyorum seni.
Yaşam dediğin anılar yığını, çoğaldıkça yaklaşıyor insan finale. Günleri harcıyorum bozuk para gibi. Sensizlik önceleri elimi ayağımı bağlasa da, şimdi daha dinginim. Bu sessizliğin de garip bir huzuru var, tabii bulabilene!
Daha önce de sevdim, daha önce de ağladım. Gitti birileri, ben gittim, dağıldık işte şu mahşer yerinin maketi dünyanın içine. Bütün sevişmeleri unutuyorsun, bütün öptüklerini, kaç kere seni seviyorum dediğini hayatın boyunca, hatırlamıyorsun. Her şeyin tesellisi vakit, seni de sürüklüyor peşinden.
Biz olmaktı önemli olan, beceremedikten sonra ne fayda? Sen kalmışsın, ben gitmişim ya da ikimizde durmuşuz olduğumuz yer ama yine biz olamamışsak, neye yarar?
Boş kalan her kalbi dolduracak birileri gelir mutlaka! Ancak hiçbir gelen, öncekinin yerini dolduramaz. Her boşluk sahibini temsil eder kalpte! Sonra gelen de mi gitti, onun da boşluğu kendine. Gönül dediğin ne büyük boşluklardan oluşuyor, sen hayal et işte!
Yani sevgili, sensizliğimin kıyısında oturuyorum. Manzarası eski anılara bakan yüreğimin efkarından, bir bardak dolusu şiir içiyorum. Kimler ne sevdalar yaşamış diyorum. Bu kalpler ne dayanıklıdır? Ruhlar acıyla onarıyor aslında kendini, acıyla büyüyor. Geride kalanlara dönüp bakmalı diyorum, sen de benim kalanımsın. Bu satırları ondan yazıyorum. Sana sesleniyorum, becerebilirsen gel de sensizliğin sessizliğini dinle sevgili! Duyuyor musun?....

Candan Ünal
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Kalbimizin Oturma Odası!


kalpoturma.jpg



Çocukluğum, evimizin oturma odasında geçti. Çoğumuzun öyledir sanırım.

Evde misafire ayrılan salonun kapısı kapalıdır. Annem, salon kapısını kilitlerdi.
Beyaz koltuk takımları, beyaz yemek masası ve o dönem güzlükle yurt dışından getirilen beyaz televizyonun bulunduğu oda bize yasaktı.
Sadece misafire açılan salon kapısının ardında, yine misafir gelince kullanılan altın kaplama çatal-bıçak takımları, Japon süslemeli porselen takımları bulunurdu. Onları kullanmak için ziyaretçilerin gelmesini beklerdik.
Şimdi evlerimizde salon ve oturma odası ayrımı neredeyse kalmadı. Zaten zor sığdığımız evlerin böyle lüksleri yok. Olsa da, kendimize kullanmayı layık görmediğimiz eşyaları, başkalarına sunmak ister miyiz, şüpheliyim!
İşin garip tarafı, bu alışkanlık çocukluğumuzdan beri bilinçaltımıza o kadar işlemiş ki, aşkta da bu düzeni kullanmaya devam ediyoruz.
Konu aşk olduğunda, kalbimizin oturma odası ve salonu var. Kendimiz için yapmayacağımız şeyleri, sevdiğimiz kişi için yapıyoruz. Garip!
Kendi sıkıntılarımız olduğunda aklımıza gelmeyen çözümler, söz konusu sevdiğimiz kişi olunca ortaya çıkıyor.

Kendini affetmek konusunda çok gaddar olabilen bizler, sevgilimizi kolaylıkla affediyoruz. İşin daha şaşırtıcı tarafı, kendimizi sevmekten yoksunuz ama başkasına öyle bir sevgi aktarıyoruz ki, şaşırmamak mümkün değil! Üstelik bu sevginin kaynağının nerede olduğunu düşünmek aklımıza gelmiyor.
Be kardeşim, madem yüreğinde bu kadar büyük bir sevgi potansiyeli var, neden işe kendini sevmekle başlamıyorsun? Böylece, hayatını zehir eden, sana kötü davranan, yaralayan, ihanet eden, kıran, hor gören, değer vermeyen biriyle zaman kaybetmekten kurtulursun. Ama yok! Biz kendi kaynaklarımızı hep başkaları için kullanırız. Bunun adına da “fedakarlık” deriz.
Kendimizi kandırmaktan öteye geçmeyen, sözüm ona özverilerle harcanan zamanın sonunda, ilişki biter, biz de ardından bağırırız. Siz kalbinizin oturma odasında yaşamaya devam eder ve salonu hep başkaları için açarsanız; elinizde kalan tek şey, mutsuz anılar albümü olacaktır. Benden söylemesi!


Candan Ünal
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
BİLİYORUM BİLMİYORUM



nobodyishomebyflina.jpg


Bana bıraktığın aşk gibi yarım yaşıyorum her şeyi..
Başlayıp da bitiremediğim yazılarım, sonuna kadar gelip de okuyamadığım kitaplarım, son sözlerini duyamadığım şarkılarım var..
Her şeyi aşkımız gibi paramparça yaşıyorum..
Bütün dünyam dudağımdaki yarım bir öpücüğün tadında artık..
Adını koyamadığım yakınlıklarım, bütün sırlarımı dökemediğim ilişkilerim var..
Son kelimesini bir türlü söylemediğim cümleler kuruyorum..
Ayın hiç aydınlatmadığı bir gecede, bir güzelliği imkansız bir aşka dönüştürüyorum.
Seni söylediğimde herkesi her şeyi kaybetmekten korkuyorum.
Söylemediğim son kelimesi adın hep oluyor cümlelerimin..
Bir günahımı Allah'tan saklar gibi, bir sırra bütün ruhumla teslim olur gibi susuyorum, sıra sana gelince...
Saçmalıyorum, saçma sapan şeyler yaşıyorum.
Acı veren o gerçeği, seni, kimselerle paylaşmadıkça da sevdiklerim korkuyor benden.. Adın bir duvar oluyor hayatımda..
Aşamadığım, kimselerin aşmasına izin vermediğim bir duvar gibi duruyorsun önümde.
Elim bir başka elin sıcaklığını hissedeceği anda, araya giriyorsun çarpıyorum sana.
Kalbim ne zaman başka bir güzelliğe kapısını açmaya kalksa, huysuz bir bebek gibi paramparça ediyorsun her şeyi..
Yüzüme adın çarpıyor, yüzüme yazdıklarım, yüzüme yaşadıklarımız, şarkılarımız, şiirlerimiz çarpıyor, gelip kalbime bir zamanlar canımın ta içinde senindim şimdi ise sessizce ağlıyorum.
yüreğimde -artık tek kişilik bir sırra- dönüşen adın daha da kamburlaştırıyor beni.
Ne seni yaşabiliyorum, ne de severim sandıklarımla mutlu olabiliyorum.
Hiçbir çözümü olmayan matematik problemi gibi, cevabı olmayan bir soru gibi beynimi kemiriyorsun..
Yavaş yavaş, sessiz çığlıklarla bağıra bağıra eriyorum bitiyorum..
Biliyorum, bilmiyorum..

alıntı
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Hüznün yırtık bir gömlek gibi durur sırtında.........

cb3c016260b2b05ba54cec9.jpg


.............Hayat...........
Hayatım dersin..anlatamazsın derdini kimselere, hep içine atarsın. Acıların dehşetli dalgalarında yolunu yitirmiş bir gemi gibi kalakalırsın tanımadığın denizlerin ortasında..şaşkın, bitkin, bir o kadar da yorgun ve çaresiz...

Oysa daha dün maviokyanusun üzerinde gezen martıların sessizliğinde huzur bulmuştum dersin..

Unutursun içindeki ışıkların renklerini.. Beyaz dedikçe bütün renkler siyaha çalmıştır.. Dalgın dalgın bakarsın sulara, umut yaralı bir kuş olmuş, uçmuş elinden.. Ayrılık sözleri su olup sızı sızı akar dilinde, içindeki bütün pınarlar kanamaya başlamıştır...

Kar yangını bir gecedir zaman artık kahrolası ıssız sokaklarda...

Bir dost ararsın, elini uzatırsın elin havada kalır...bir elini tutan diğer elindir..Sıcak bir tenin yoksulluğunda gözlerin tavanda, sözlerin ise ağzında çaresiz kalır... uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip saplanır kalbinin tam orta yerine..

Kendine en acımasız hançerleri batırır batırır çıkarırsın.. ne kadar sevgi varsa kanar içinde işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar... Oturup ağlamak istersin şöyle doya doya ama akmaz bir damla yaş gözlerinden...

Yüreğin ağlamayı bırakmak istemez ve gözpınarların kurur..
Gözyaşların gözlerine ait değildir..yüreğinin ağladığını hissedersin, yüreğin ağladıkça içine gömdüklerin de ağlar..

Ömrünce hep kırılırsın, kanarsın..durduramazsın kanamayı..
Kırgın, kızgın, yorgun, bir o kadar da yaralısın, bilirsin...
Haykırır, susarsın..

Sustukça yürürsün yüreğinin yollarına sererek hıçkırıklarını..yağmur gibi tomurcuklara yağar gözyaşların.

İçindeki kör karanlık patikalarda yolunu bulmaya çalışırsın ama nafile, kaderindeki hoyrat rüzgârlar bir yandan bir yana savurur incinen ince ruhundaki incinmişlikleri...

"Ey gecelerinde kahrolduğum hayat..sokaklarında sırılsıklam ıslandığım şehir.. Artık sığmıyorum sana" dersin..gökyüzünde katar katar turnalar göçüp gider sılana, turnalar gider sen kalırsın.

Uyku tutmaz geceleri, yitik düşlerinin gölgesine sığınırsın, gölgeler gider sen kalırsın.

Bilirsin ki, göçmen kuşlar uçamaz kanatları kırıksa...

Acılar ki, zemheri kadar karlı, uzak bir yol gibi uzun.


Kimseler görmesin diye gözlerinde sel sel taşan yalnızlığı, kimseler duymasın yüreğinin çığlıkların ışık sızmayan bir bodrumun karanlığına gömersin sesini.

Ey der susarsın, hey der susarsın, ah der susarsın..Off çığlıkların yankılanır susarsın.

Unutur yollar seni, unutur güvercinin...Unutur rüzgar,unutur gönlün dışındaki herkes ve herşey...........
 

elis

Daimi Üye
Katılım
1 Mayıs 2010
Mesajlar
4.752
Tepki
4.883
Puan
113
Yaş
44
Konum
burdan:)
paylasim icin sagol canim,,,
sen bitti say,ben uc nokta koyuyorum...
harika,,,,,,,,,,,,,,,,,,
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
En Umutsuz Kelimeler Dilimin Ucunda........


big59200918384316556.jpg


En umutsuz kelimelerim dilimin ucunda Seni unutmak için söyleyeceğim yalanlarımı hazırlıyorum Ezberlemeye çalışıyorum yalanlarımı Sensizlik bana ağır geliyor Saçmalamaya başlıyorum…

Yüreğimde ki eksikliğin Utanmadan sana acıktırıyor beni Ben sana doyamadım ya
Bundandır belki açlık nöbetlerim…

Bir yanlışlığın içinde kaybolmak gibi Ben sen olmadan kendi yanlışlarımın içinde kayboluyorum Yanlışlarım sana dairdi Seni unutamamak ta bir yanlışlıktı…

Bütün çareler çaresizleşmişken Ben bir şeylerden çare koparmaya çalışıyordum
Bir küçücük çare…Seni bana getirebilirmiydi…bilmiyorum

Yokluğun da hayalinle avunmak…Acılar damlatıyordu beynime Acılarım birikiyor…

Hayalinle savaş açıyor Yine hayalin galip geliyordu Ben acıyı unutuyorum
Hayalin ise hala gözümün önünde duruyordu…

Kalmadı…
Mecalim
Seni unutmaya da…
Sana kavuşmaya da…

Birileri çalsa seni hücrelerimden Koparsalar yüreğimde ki yüreğini Senden bana hiçbir kırıntı kalmasa…

Sen benden gideli çok zaman geçti Benim zamanlarım olmadı seni unutmaya

Unutmaya katlanamadı yüreğim…

Hasretini sardı yaralarıma…durdur dedi kanayan yanlarını Ama durmadı…
Yüreğim de çare olamadı kanayan yanlarıma

Oluk oluk akıyordu sensizlik her yerde Ve ben çaresizce seyrediyordum aynada ki acizliğimi…
Bana verdiğin acı seni unutturmuyordu içimdeki ateşi daha da alevlendiriyordu
Ve bu alevlerim sıçrıyordu her yana küçük küçük yangınlar çıkarıyordu
Küçük yangınlarım gittikçe büyüyordu Seni bulamıyordum…
Yangınlarıma su gibi akman gerekiyordu Ama ben seni bulamıyordum
Yoktun…

Sonra sus dedim yüreğime…
Sustu…
Sanki yorulmuştu…..
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Yüreğinin sesini biraz daha aç........


73241811544756721666224.jpg




Düştüm cümlelerimden..Susuyorum..Susuzluğuma can ver nefesinle...

Katransı bir geceden sonra " gül " doğumlarına şahit yüreğimle akıyorum
satırlara. Ağustos ayazlarına maruz kalmış kalemimi kıyılarında umut
dalgalarına vuruyorum..Susuzum biliyorsun. Ve bir o kadar
uykusuzum.Giydir gözlerini Harami karanlığı gözlerime.Dudaklarım
çölleşmiş. Vur bulutların nemini senli cümlelerimin benli boylarına..
Durma öyle..Kaldır başını (son) baharlardan. Topla gülüşlerini vadesi
dolmamış zamandan. Sancıları bağladım yüreğimin yamalarına.
Karanlıklarda kaldım. Susuzluktan çatlıyor yüreğim.. Çölleşmiş topraklarıma
" susmalarınla " düş...Yağ üzerime bulut bulut..Sal üzerine ıslak kirpiklerini.
Savur gölgelerini delice bağrı yanık göğsüme. Eğ başını göğsümün kanayan
yanına..Sesini aç yüreğimin..Duy yüreğimin kuruyan çığlıklarını..Hadi
sevgili..Susuzluğuma yürek susuşlarınla can ver ..Geleceğime bin kurşun
sıkan kuraklığa inat sözlerim ol nadasa bırakılmış dudaklarımda...
Dua dua savrul yalnızlıktan kavrulmuş denizlerime.
Varlığınla düş susuzluğuma.


Mülteciyim zamansızlığın "Adressizim" Kıyılarında yaşamama izin ver

Sınır dışı hallerimi bilirsin sen. Kovulmalarımı, imla bozukluklarımı..
Mülteciyim zamansızlığın. Adımlarımı çektim adreslerimden..Bir bavulu
bile doldurmayan ömür sahifemi düştüm satırlardan..Adressizim. Hayat
yekun yetersiz. Bakiyelerim hep karanlığa bölünüyor. Menzilim hiçlik iken
sen tut beni.. Ve öyle bir sev ki beni; ölüm bile hayran kalsın sevdana.
Züleyha'nın Yusuf'u sevdiği gibi sev gibi.Gözünü karat..Kapat
perdelerini.Benden başka göz bilme ..Adımdan başka hiçbir cümleyi
alma dudaklarına.Avuçlarına yasla uykusuz gözlerimi.Öyle bir sev ki;
Leyla gibi savur dudaklarından beni mim``siz çöllerine..Susuz bırak
beni...Kurusun geçmişim..Yeter ki senin yanında olsun son
nefesim..Sırtlan beni geleceğimi / kız düşlerimi..Kimliğimden soyunmuş
bu adamı hüviyetine al..Sahiplen adressiz ellerimi..Yalnızlık etiketini,
fişlenmiş geçmişimi, Filistin askısı gören kimliksizliğimi savur tozlu raflara.
İçimdeki kekeme çocuğu sev. Şefkatine al öznesiz cümlelerimi..
İki dudağından gayri bir yer bilmeyeyim.. Devrildim bir kez karanlığın
ayak dibine..Yaralarım Eyyub gibi kanar. Sancılarım İsa gibi sabrımı
yoklar.Hadi ölümle yamamadan hüviyetsizliğimi al beni cümlelerine.Ben
susayım. Kapat üzerimi sesli kelimelerinle..Dizlerim kan revan. Köklerim
ise ağıt figan..Kapındayım..Kıyılarındayım...Dağınıklığımı , yarımlığımı
sen TAMAMLA..
Ve sonra her şeye göğsünü gerip benim sende YAŞAMAMA izin ver..



Sürgüle Kapılarını..Ört üzerine Umutlarını..Sen ve Ben..Biz'iz artık...

Beni ve seni biz yaptığın için diline kepenk vurmak isteyecek
rüzgarlar.Beni hayatına aldığın için karanlıklar üşüşen saçlarına..
Ayazlar kıyılarına dolacak..Küfür kokan yangınlar zorlayacak
kapılarını..Sana kast edecek zaman. Beni yüreğine aldın diye bıçağın
keskin yüzü beklese de seni, sakın boynunu bükme kekeme
gecelere.Rest çekecek ölüm..Sen beni yaşat sonu ölüm ile müjdelense de
susma sen..Eteğine uzanırsa militan yüzlü karanlıkların eli sakın çekinme
elini tetiğini götürmeye.Vur alnı ortasından bize uzanan ayrılıkları.

Korkma sakın. Tek bir adım atma geriye..Bu doğum sancılı olsa da vakit
tamam. Gün; güle, karanlık, fecre gebedir.Dilin vurgun yese de toprağa
susmak yakışmaz sevgili...Tek toprağa vurulmaz kelepçe. Hadi durma
öyle..Bağır bağırabildiğin kadar.. Yaşa beni gücün yettiği kadar..


" Yüreğinin sesini biraz daha aç ;
Çünkü hiçbir " gül " topraksız....
Hiçbir hayat " umutsuz " yeşermemiştir...


alıntı
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Baharlı Umudum



703269iocb2c5ibyc.gif


Güzel olan hiçbir şey eskimez dedi dostum.

İncecik bir sızı duydum, sustum...
Gözlerimi kapayıp kana kana içtim kelimelerini.

Eskimiyordu hiç, biliyordum...
Senin gözlerimde hiç eskimediğin, eskimeyeceğin gibi...
Ben seni bulmak için tüm dünyayı dolaşabilirdim ama sen buldun beni.
Bende kaybettiğim beni...

Uzansam sana, dokunmak bir şey değil yanmaktan korkuyorum.
Korktukça kaçıyorum senden, kaçabildiğim kadar uzağa...
Ne kadar uzağa kaçsam o kadar yanı başımda oluyorsun sonra...
Ben de kalemimi elime alıp yazıyorum.

Tükenmez kalemim tükeniyor,
konuşan dilim lal oluyor, anlatamıyorum seni kâğıtlara...
Yaşam aşk rengine büründükçe dağlar hasrete yükleniyor.

Dağlar taşır mı bu yükü bilmem ama ben eziliyorum hasretten.



122705fj7ilifga7.gif


Aşkın tedavisi yok mu?
Acılar çekiyoruz ve tel tel kopuyor hayat ellerimizden.
Uzanıyorum, tutamıyorum kopan ipleri.
Dur ve bak şimdi geçmişe. Neredeyiz?
Başta mı, sonda mıyız, yoksa bu sokağın adı aşk çıkmazı mı?
Her bahar bir başlangıç ve her güzel şey umuda yeni bir adım.

Hadi çıkalım saklandığımız kuytudan. Sobelendik çoktan.

Çıkalım ve geçen bahar gibi umudumuzu uçuralım kendi gökyüzümüzde bu baharda.
İzin verelim martı seslerine, çekelim içimize çiçek kokularını papatya bahçemizde... Hadi çıkalım saklandığımız kuytudan ve kaçalım bu dünyadan...
Yorulduk... Yıprandık...
Ama her bahar umut demek hala...
Umudum var ama yine de gözlerim yanıyor...
Göz pınarlarım kuruyuncaya kadar ağlıyorum...
Sonra yüreğimde ebemkuşağı çıkıyor.
Her renkte seni görüyorum.



534464j4tl6joi4z.gif


Mavi hayallerimizi, sarı bizi ısıtan güneşi çağırıyor aklıma.
Tut ki bu bahar da diğer baharlar gibi bitsin.

Ne çıkar...

Kaç bahar kaldıysa ömrümde benim o kadar umudum var!
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Avuçlarındayım Acının


18795345ky3.gif


Avuçlarındayız acının, git gide daha çok sıkıyor bizi


Yüreğimiz cenderede kan damlıyor gözlerimize


Ve biz her gün biraz daha eriyoruz içimizdeki ateşle


Dumanı sen..nedeni ben..


472663b15imefkfutz2.gif


Göz görmeyince de katlanmıyor gönül


Ferman yazsam aşkımıza okuyan kül olur


Türkü olsak dillere bende aksam nağme nağme yüreğine


Ama..Suskunum ben..nedeni sen..

472663b15imefkfutz2.gif


Dokusam nakış nakış sevdayı içine


Ellerin her dem saçımı okşar mı?


Yar yüreğim kelepçede sana tutsak


Sahibim sen..nedeni ben..


472663b15imefkfutz2.gif



Gözyaşlarım dansediyor gözbebeklerimde


Boğazımda esir kelimeler yutkunsam ölürüm sanki


Gökyüzü kanarken kendi kızıllığına


Ölen ben..nedeni sen..



472663b15imefkfutz2.gif



Aşkın ete kemiğe bürünmüş şeklisin sen..

Soluduğum hava, aldığım nefessin sen..

dünyaya geldiysem nedenisin sen..


Neye yarar bu can sensiz...

yaşıyorsam sebebisin sen..


18795345ky3.gif
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Sensiz Gecelere Bir Yenisi Daha Eklenecek......


thiscb5.jpg


İşte...
Sensiz geçirdiğim bir gece daha oluyor.İçimde yine hüzün, yine yalnızlığın buruk acısı, yine büyük özlemin içimi kemiriyor bu gecede.
İstemiyorum gece olmasını...
Korkuyorum sensiz karanlıktan, her geceki gibi yine sensiz hayallerim, yine bu ızdırap, yine bu yüreğimin çığlığı, yine bu derin çığ....
Ne zaman son bulacak bu bekleyiş, ne zaman bitecek bu isyan...
Sevmiyorum geceleri...
Bu ıssız sokaklar yalnızlığımı kamçılıyor, sensizliği yaşatıyor bana. Ürkek bir çocuk gibi kapkara gökyüzüne bakıyorum endişeyle, durduramıyorum bu ızdırabı, üşüyor yüreğim sensizlikten.
Nefret ediyorum gecelerden....
Öylece bakıyorum bomboş gözlerle etrafa, yoksun yine...Rüzgar esiyor delice, saçlarımla oyun oynuyor, yüzüme vuruyor bir tokat gibi gecenin ayazı
Olmasın artık gece...
Bilmeyim günlerin nasıl geçtiğini, özlemi yaşamasın bedenim.Gözlerim görmesin karanlığı, hissetmeyim sensizliğin nasıl bir duygu olduğunu.
Bıktım gecelerden....
Beynimi yiyip bitiren bu hasret yazılarını yazmayım artık, yokluğunu anlatmayım karanlığa, paylaşmasın benimle gece sensizlik hüzünlerimi.
Son bulsun geceler....
Yerden yere vuruyor bu keder beni, kelepçeler takılmış kalbime suçlu gibi, kıpırdayamıyorum nefes alamıyorum, konuşamıyorum. Kaskatıyım, taş gibiyim, öylece donuğum. Bekliyorum saatlerin geçmesini bu isyanın son bulmasını...
Sabah olsun artık, bitsin bu haykırış geceleri....
 
OP
Unutulmaz

Unutulmaz

Daimi Üye
Katılım
4 Kasım 2010
Mesajlar
725
Tepki
312
Puan
63
Konum
İstanbul
Bırak Yüreğini Ellerime...

--------------------------------------------------------------------------------

Her gece sana yazdım
cümlelerin içine bütün sevgimi kattım.
Bir girdapsam tutkularında
can simidinde olmak isterim
hayata her sarıldığında.
Aşkın içine sen kuşkuları kattın
ben bağlılığı.
Ürkme işte!!
Buz kesen yüreğini
ver ellerime
eriteyim çelik buzlarını.
Çünkü ben sabrıma
bütün sevgimi kattım.
Sen hiç korkular içinde
kanrevan kaldın mı?
Ben senin gözlerinde
koyu şüphelere takıldığımda
korkular içinde kanrevan kaldım.
Korkularımdan kurtulmak için
kalemi elime alıp durmadan yazdım.
Seni yazdım.
Sensizliği yazdım.
Bizi yazdım.
Sezsizliği yazdım.
Ama asla senden yana
ümitsiz uykulara yatmadım.
Ürkme işte!!
Bırak üşüyen kalbini ellerime.
Ben yüreğini ömrüme kattım.
Kalemimin kömürüne
bizi
ölümsüz sevda diye yaktım.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst