Sabır ile ilgili hikayeler

elis

Daimi Üye
Katılım
1 Mayıs 2010
Mesajlar
4.752
Tepki
4.883
Puan
113
Yaş
44
Konum
burdan:)
Kavak ile Kabak

Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermiş Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyümüş ve neredeyse, kavak agacıyla aynı boya gelmiş Birgün dayanamayıp sormuş kavağa:
- Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
- On yılda demiş kavak
- On yılda mı? diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak
- Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak
- Doğru! demiş ağaç ''Doğru!''
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak, önce üşümeye başlamış sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış
Sormuş endişeyle kavağa:
- Neler oluyor bana ağaç?
- Ölüyorsundemiş, kavak
- Niçin? diyerek devam ettirmiş sorusunu,
Ağaç:
- Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için
__________________


Çin Bambu agacının yetismesi, olumlu ısrar icin guzel bir örnektir

Çinliler bu agacı söyle yetistirir: Önce agacın tohumu ekilir,sulanır ve

gübrelenir Birinci yıl tohumda herhangi bir degisiklik olmaz Tohum

yeniden sulanıp gübrelenir Bambu agacı ikinci yılda da topragın dısına

filiz vermez Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan islem tekrar

edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir Fakat inatcı tohum bu yılda

da filiz vermez Cinliler büyük bir sabırla besinci yilda da bambuya su

ve gübre vermeye devam ederler

Ve nihayet besinci yılın sonlarına dogru bambu yeşermeye baslar ve altı

hafta gibi kısa bir sürede yaklasik 27 metre boyuna ulasır Akla gelen

ilk soru şudur : Çin bambu agacı 27 metre boyuna altı hafta da mı Yoksa

bes yılda mı ulasmıstır? Bu sorunun cevabi tabii ki bes yıldır

Büyük bir sabırla ve israrla tohum bes yıl süresince sulanıp

gübrelenmeseydi agacın büyümesinden hatta var olmasindan söz edebilir -

miydik? Bir basarının şartları her zaman çok basittir


Bir süre için alışın,

Bir süre tahammül edin

Her zaman inanın

Ve hicbir zaman geri dönmeyin


Bir Saliha kadın vardı Bir gün ekmek pişirmek için tandır yaktı Tandır, tamam yandı ve kızgın hale geldi ki, öğle namazı vakti oldu O kadınçağızın, henüz emzikte bir çocuğu vardı Yavrusunu bir kenara koydu, gitti abdest aldı ve namaza durdu Kadın, namaz kılarken, oğlan sürtüne sürtüne tandırın kenarına vardı Kadın, gözünün ucuyla çocuğunun tandırın kenarına kadar geldiğini fark etti amma, namazda olduğu için ilgilenmedi, namazını bozarak yavrusunun yardımına koşmadı Namaz ı kılıp bitirdiği zaman gördü ki, yavrusu tandıra düşmüş ve o kızgın tandırda ateşin tam orta yerinde kendi kendine oynayıp duruyor, bir kılına bile zeva gelmemiş Aldı, bağrına bastı, ağladı ve Allah’a şükrederek evinin işleriyle uğraşmağa devam etti
Gördünüzmü ? O kadıncağızın sabrı ve tevekkül ü teslimiyetiyle Hak Teala yavrusunu nasıl esirgedi ve ateşte yakmadı Şu halde, Allah’ın kazasına sabredeçeğiz ki rızasına ve nimetine erişebilelim Zira, sabır kişiyi ferahlığa kavuşturur, ahiret için de bir sermayedir

Sabır çanağı

Sabırla ilgili çok meşhur bir deyim vardır, sabır çanağı taştı, diye Hikayesi ise şöyle; zengin bir adam genç yaşta ölmüş Karısı da bir yıl sonra ölünce, mallarının tek varisi olan küçük kızlarına amcası vasî olmuş Amcası, yengesi ve oğulları, yetim kızcağızın hem mallarını yerler hem de hizmetçi gibi davranırlarmış

Bütün ev halkının ayrı ayrı tafralarını çeken, hakaretlerine hedef olan bu yavru, sık sık dayak yermiş Halini kimselere anlatmasını beceremez ve hiç kimse ile konuşturulmayarak çamaşır, bulaşık, ortalık temizliği mutfak işleri gibi adi hizmetlerde çalıştırılırmış Kabahati olsun olmasın her gün dövülerek korkutulurmuş

Tavan arasındaki odasında geceleri geç vakitlere kadar ağlayan kızcağız, bir gece rüyasında Eyüp Peygamberi görmüş

Rüyasında Eyüp Peygamber, bu kızın derdini dinlemiş, sırtını sıvazlamış, onu teskin ve teselli etmiş, sabır tavsiye ederek kendisine bir çanak vermiş

—Bak yavrum, bu çanağı gizli bir yerde sakla Her gün bildiğin duaları oku ve vaktin oldukça “Ya sabır” çek ve bu çanağa üfle Derdini bu çanağa anlat Gözyaşlarını bu çanağa biriktir Bir gün bu çanak taşacak ve senin çilen de o zaman dolacak

Kız sabahleyin erkenden uyanmış Rüyasında gördüğü nurani yüzlü ihtiyarı bir türlü unutamıyormuş Rüyasın çok tesiri altında kalmış Uzun uzun hayallere dalıp mahmur mahmur düşünmüş Sonra kalkıp giyinmek için dolabını açmış Bir de ne görsün? Eyüp Peygamberin rüyasında verdiği çanak… Çok şaşırmış, ama bu sırrı kimseye söylememesi gerektiğini düşünerek, sessizce çanağı alıp bağrına basmış

Aradan aylar geçmiş, kız günde 2-3 defa odasına çıkar, gizlice dolabını açar, sabır çanağını öper, derdini çanağa anlatır, ağlar, teselli bulurmuş

Çanağın dibinde peyda olan berrak, şeffaf ve koyuca kıvamlı bir sıvı her gün biraz daha çoğalmaya başlamış Günler geçtikçe bu berrak sıvı çanağı iyice doldurmaya yüz tutmuş Bu arada kızın hayatı da çekilmez bir hal almış

Hatta sıcak yemek yüzüne hasret kalmış Her gün birkaç öğün dayak yer olmuş Bir gece geç vakitlere kadar uyumayan ve hüngür hüngür ağlayarak çanağa derdini döken kızcağız, sabahleyin dolabı açtığında çanağın taşmak üzere olduğunu görmüş

Acaba şimdi ne olacak diye uzun uzun düşünmüş O sırada kendini aşağıdan çağırmışlar Korkudan eli ayağı birbirine girmiş ve çanağı nasıl tuttuğunu anlayamadan sallayarak yerine koyup aşağı koşmuş

O gün bütün ev halkı hazırlanmış, vapurla İstanbul’a gidiyorlarmış Kızı bekçi olarak eve bırakmışlar Sıkı tembihatlar vermiş ve talimatlarda bulunmuşlar

Ev halkının bindiği vapur, fırtına yüzünden kazaya uğramış ve ev halkının hepsi de boğularak ölmüş Sabırlı kız, babasından kalan mallara sahip olduğu gibi zalim amcasının da tek mirasçısı olmuş Artık sabredemez oldu, manasına gelen, “Sabır çanağı taştı” deyiminin hikâyesi bu şekilde anlatılmaktadır
 
G

guzelcem

Misafir
Sabır -gayret- etmek gerekir.... YÜCE ALLAH sabır eden kullarını mükafatlandırır... emeğine sağlık canısı.!
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst