k.a.y.r.a.
Daimi Üye
Halk arasında bilinen ismiyle; rahim ağzı yarası... Tıptaki adıyla; servikal erozyon... Tüm kadınların korkulu rüyası olan bu hastalık, düzenli aylık kontroller yapılmadığı taktirde sinsi bir şekilde ilerliyor ve kimi zaman büyük risklere de yol açıyor. Hem sağlığınızı hem de cinsel hayatınızı tehdit eden rahim ağzı yarasını daha yakından tanımaya ne dersiniz? Konuyla ilgili bilinmesi gerekenleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe yazdı.
Servikal faktör kısırlık nedeni olabilir
Çok küçük bir oranda da olsa infertilite nedenleri arasında sayılan ‘servikal faktör’, bu bölgedeki bir salgısal bozukluk nedeniyle spermlerin rahim içine geçişinin engellenmesine deniyor. Dolayısıyla ‘serviks faktörü’ teşhisinin konduğu infertilite vakalarında bu bölgedeki enfeksiyonların ve hastalıkların tedavisi sorunu çözebiliyor. Tedavinin uzun sürmesi veya bulguların kalıcı olması durumunda ise bu bölgeyi by-pass eden bir yöntem olan, aşılamaya geçiliyor.
Sık sık vajinit oluyorsanız
Sık sık vajinit geçiren kadınlarda altta yatan muhtemel neden bir rahim ağzı yarası da olabiliyor. Çünkü, rahim ağzı yarasından kaynaklanan alkalen akıntının vajinal bölgedeki asit ortamını bozması, vajende bakteri, parazit ve mantar enfeksiyonlarının oluşmasına zemin hazırlıyor. Hassaslaşan vajinal bölge sık sık enfeksiyonlara yakalanabiliyor.
Yaşam kurtaran test: Pap Smear Testi
Uzmanlar bazen rahim ağzındaki yaraların kanser habercisi olabileceğini belirtiyorlar. Bu noktada erken teşhisin son derece önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, kanserden korunabilmek içinse düzenli pap smear testi yaptırmanın yaşamsal önem taşıdığının altını çiziyorlar.
Pap smear testi, rahim ağzında kanser başlangıcı olabilecek herhangi bir hücresel değişikliği belirleyen basit bir test. Bu test bazen hafif bir enfeksiyon belirtisinin yakalanabilmesini de sağlıyor. Yani, bir erken tanı yöntemi.
Nasıl yapılıyor?
Jinekolojik muayene sırasında, doktorunuz tarafından steril özel bir çubukla rahim ağzındaki hücrelerden sürüntü şeklinde bir örnek cam üzerine alınıyor. Alınan bu örnek laboratuara (patolojiye) gönderilerek incelettiriliyor. Örnek alınırken siz hiçbir şey hissetmiyorsunuz.
Nasıl değerlendiriliyor?
Basit bir tedavi ile geçebilecek hafif bir enfeksiyon ya da örneğin alındığı bölgedeki bazı hücresel değişiklikler bu testle anlaşılabiliyor. Her hücresel değişiklik kanser demek değilse de, bazı durumlarda bu hücresel değişiklikler kanser anlamı taşıyor. Gecikildiğinde kadının ölümü ile sonuçlanabilecek rahim ağzı kanseri, bu testle anlaşıldığından hemen tedavi edilirse, hastalıktan eser kalmıyor. Yani bu test sayesinde en erken dönemde tanı konulmuş oluyor.
Kimler yaptırmalı?
Her kadının bu testi,adet görmeye başladığı andan itibaren hayatı boyunca (menopozda da devam ederek) önerilen sıklıklarla yaptırması gerekiyor. Pap smear erken tanı koymaya yönelik bir test olduğundan yaptırmak için kadının şikayeti olması gerekmiyor. Rahim ağzında yarası olan, cinsel ilişki sırasında ağrı ve batma duyan, damla şeklinde kanaması olan ya da sürekli akıntısı olan kadınlarınsa hiç vakit kaybetmeden pap smear testini yaptırmaları gerekiyor.
Ne sıklıkta yaptırmalı ?
Bir problem yoksa testi yılda bir yaptırmak yeterli oluyor. Eğer genital herpes veya human papilloma virüs (HPV) tanısı konulmuşsa veya üreme organlarının bulunduğu yerde siğil varsa ya da geçmişte yaptırılan pap smearden olağan dışı sonuç geldi ise, her üç ayda bir tekrarlanmasında yarar var.
Rahim ağzını(serviks), rahmin (uterus) vajinaya açıldığı kısım olarak da niteleyebiliriz. İçinde rahim ağzı kanalı (servikal kanal) ve çok sayıda salgı bezi yer alır. Rahim ağzı kanalının iç yüzeyi epitel hücrelerle kaplıdır. Bu hücreler salgı yapıcı özelliğe sahiptirler ve tükürük salgısına benzeyen bir salgı üretirler. Bu salgı adet döneminin farklı safhalarında farklı özellikler taşır. Kimi zaman mukus şeklinde koyu kıvamlı- sümüksü, kimi zaman da daha sulu, fazla miktardadır.
Vajinanın iç yüzeyi ise daha farklı hücrelerle kaplıdır. Bu hücreler, vajen dokusunu çeşitli dış etkenlere karşı (bakteriler, virüsler, cinsel ilişkinin ‘aşındırıcı’ etkileri) korumakla görevli yassı epitel yapıda hücrelerdir. Rahim ağzı kanalı ve vajinanın iç yüzeyini kaplayan bu iki ayrı hücre türünün yakın komşulukta olduğu bölgeye ise, değişim bölgesi (transformasyon zonu) adı verilir.
Farklı hücrelerin sınır savaşı
Değişim bölgesinde, birbirinden farklı bu iki hücre türü değişik yapıları ve davranış özellikleri nedeniyle sürekli birbirleriyle ‘geçimsiz’ durumdadırlar. Kısaca söylemek gerekirse, bu bölgede bir hücre türü diğer hücrenin sınırlarının ilerisine geçerek o bölgede kendi hakimiyetini kurmak istemekte ve bu nedenle burada hücreler adeta bir sınır savaşı halinde bulunmaktadırlar. Bölgede sürekli bir yıkım-yenilenme söz konusudur. Bu sırada sürekli olarak bazı hücreler atılır ve yenisiyle değiştirilir.
İşte, halk arasında ‘rahim ağzı yarası’ olarak bilinen hastalık; aslında rahim ağzı içindeki salgı yapıcı hücrelerin değişim bölgesindeki zaferinden başka bir şey değildir. Değişim bölgesindeki ‘savaş’ salgı yapıcı hücreler tarafından kazanılmış ve vajinanın yassı epitel hücreleri erozyon yoluyla ‘eritilmiştir’. Bu erime spekulum muayenesinde rahim ağzı üzerine ‘kızarık’ bir görünüm kazandırır ve doktor tarafından halk diline ‘yara’ olarak tercüme edilir.
Vajinal akıntı artıyor
Normalde rahim ağzı kanalının içinde vajinanın asit ortamından uzak olarak yaşayan hücreler, dışarıya taştıklarında salgılarını yapmaya devam ederler. Salgı yapıcı hücreler sayıca artmış olduklarından yaptıkları salgı miktarı da artar ve bu durum kadının akıntı şikayeti duymasına neden olabilir. Akıntının renginin koyu, kötü kokulu olması serviks iltihabını düşündürebilir. Enfeksiyonun kronikleştiği (kronik servisit) durumlarda genellikle bu bölgede yara (erozyon) olduğu görülür. Bu arada, doğum kontrol hapı kullanımı rahim ağzı kanalı içindeki salgı yapıcı hücrelerin çoğalmasını kolaylaştırdığından, doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda rahim ağzı yarasına nispeten daha sık rastlanır.
Pap smear testinin önemi
Rahim ağzı ‘yarası’ bir çok vakada akıntı şikayeti dışında bir sorun yaratmayabilir ve çoğu durumda muayene sırasında tesadüfen saptanır. Bazı kadınlarda ise ilişki esnasında kanamaya neden olabilir. Rahim ağzı yarası görünüm olara kanser veya kanser öncüsü lezyonlarla karışabileceğinden, saptandığında mutlaka pap smear alınarak durum değerlendirmesi yapılır. ‘Pap smear’ raporunda da erozyon tanısı doğrulanır.
Tedavi yolları
Rahim ağzı yarası tedavi edilmesi gereken bir durumdur. İlaçla tedavinin başarısı sınırlıdır. Pap smear incelemesi yapıldıktan sonra, rahim ağzı yarasının mutlaka dondurarak (kriyoterapi), yakılarak (koterizasyon) veya lazer ile buharlaştırılarak giderilmesi önerilir
alıntıdır
Servikal faktör kısırlık nedeni olabilir
Çok küçük bir oranda da olsa infertilite nedenleri arasında sayılan ‘servikal faktör’, bu bölgedeki bir salgısal bozukluk nedeniyle spermlerin rahim içine geçişinin engellenmesine deniyor. Dolayısıyla ‘serviks faktörü’ teşhisinin konduğu infertilite vakalarında bu bölgedeki enfeksiyonların ve hastalıkların tedavisi sorunu çözebiliyor. Tedavinin uzun sürmesi veya bulguların kalıcı olması durumunda ise bu bölgeyi by-pass eden bir yöntem olan, aşılamaya geçiliyor.
Sık sık vajinit oluyorsanız
Sık sık vajinit geçiren kadınlarda altta yatan muhtemel neden bir rahim ağzı yarası da olabiliyor. Çünkü, rahim ağzı yarasından kaynaklanan alkalen akıntının vajinal bölgedeki asit ortamını bozması, vajende bakteri, parazit ve mantar enfeksiyonlarının oluşmasına zemin hazırlıyor. Hassaslaşan vajinal bölge sık sık enfeksiyonlara yakalanabiliyor.
Yaşam kurtaran test: Pap Smear Testi
Uzmanlar bazen rahim ağzındaki yaraların kanser habercisi olabileceğini belirtiyorlar. Bu noktada erken teşhisin son derece önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, kanserden korunabilmek içinse düzenli pap smear testi yaptırmanın yaşamsal önem taşıdığının altını çiziyorlar.
Pap smear testi, rahim ağzında kanser başlangıcı olabilecek herhangi bir hücresel değişikliği belirleyen basit bir test. Bu test bazen hafif bir enfeksiyon belirtisinin yakalanabilmesini de sağlıyor. Yani, bir erken tanı yöntemi.
Nasıl yapılıyor?
Jinekolojik muayene sırasında, doktorunuz tarafından steril özel bir çubukla rahim ağzındaki hücrelerden sürüntü şeklinde bir örnek cam üzerine alınıyor. Alınan bu örnek laboratuara (patolojiye) gönderilerek incelettiriliyor. Örnek alınırken siz hiçbir şey hissetmiyorsunuz.
Nasıl değerlendiriliyor?
Basit bir tedavi ile geçebilecek hafif bir enfeksiyon ya da örneğin alındığı bölgedeki bazı hücresel değişiklikler bu testle anlaşılabiliyor. Her hücresel değişiklik kanser demek değilse de, bazı durumlarda bu hücresel değişiklikler kanser anlamı taşıyor. Gecikildiğinde kadının ölümü ile sonuçlanabilecek rahim ağzı kanseri, bu testle anlaşıldığından hemen tedavi edilirse, hastalıktan eser kalmıyor. Yani bu test sayesinde en erken dönemde tanı konulmuş oluyor.
Kimler yaptırmalı?
Her kadının bu testi,adet görmeye başladığı andan itibaren hayatı boyunca (menopozda da devam ederek) önerilen sıklıklarla yaptırması gerekiyor. Pap smear erken tanı koymaya yönelik bir test olduğundan yaptırmak için kadının şikayeti olması gerekmiyor. Rahim ağzında yarası olan, cinsel ilişki sırasında ağrı ve batma duyan, damla şeklinde kanaması olan ya da sürekli akıntısı olan kadınlarınsa hiç vakit kaybetmeden pap smear testini yaptırmaları gerekiyor.
Ne sıklıkta yaptırmalı ?
Bir problem yoksa testi yılda bir yaptırmak yeterli oluyor. Eğer genital herpes veya human papilloma virüs (HPV) tanısı konulmuşsa veya üreme organlarının bulunduğu yerde siğil varsa ya da geçmişte yaptırılan pap smearden olağan dışı sonuç geldi ise, her üç ayda bir tekrarlanmasında yarar var.
Rahim ağzını(serviks), rahmin (uterus) vajinaya açıldığı kısım olarak da niteleyebiliriz. İçinde rahim ağzı kanalı (servikal kanal) ve çok sayıda salgı bezi yer alır. Rahim ağzı kanalının iç yüzeyi epitel hücrelerle kaplıdır. Bu hücreler salgı yapıcı özelliğe sahiptirler ve tükürük salgısına benzeyen bir salgı üretirler. Bu salgı adet döneminin farklı safhalarında farklı özellikler taşır. Kimi zaman mukus şeklinde koyu kıvamlı- sümüksü, kimi zaman da daha sulu, fazla miktardadır.
Vajinanın iç yüzeyi ise daha farklı hücrelerle kaplıdır. Bu hücreler, vajen dokusunu çeşitli dış etkenlere karşı (bakteriler, virüsler, cinsel ilişkinin ‘aşındırıcı’ etkileri) korumakla görevli yassı epitel yapıda hücrelerdir. Rahim ağzı kanalı ve vajinanın iç yüzeyini kaplayan bu iki ayrı hücre türünün yakın komşulukta olduğu bölgeye ise, değişim bölgesi (transformasyon zonu) adı verilir.
Farklı hücrelerin sınır savaşı
Değişim bölgesinde, birbirinden farklı bu iki hücre türü değişik yapıları ve davranış özellikleri nedeniyle sürekli birbirleriyle ‘geçimsiz’ durumdadırlar. Kısaca söylemek gerekirse, bu bölgede bir hücre türü diğer hücrenin sınırlarının ilerisine geçerek o bölgede kendi hakimiyetini kurmak istemekte ve bu nedenle burada hücreler adeta bir sınır savaşı halinde bulunmaktadırlar. Bölgede sürekli bir yıkım-yenilenme söz konusudur. Bu sırada sürekli olarak bazı hücreler atılır ve yenisiyle değiştirilir.
İşte, halk arasında ‘rahim ağzı yarası’ olarak bilinen hastalık; aslında rahim ağzı içindeki salgı yapıcı hücrelerin değişim bölgesindeki zaferinden başka bir şey değildir. Değişim bölgesindeki ‘savaş’ salgı yapıcı hücreler tarafından kazanılmış ve vajinanın yassı epitel hücreleri erozyon yoluyla ‘eritilmiştir’. Bu erime spekulum muayenesinde rahim ağzı üzerine ‘kızarık’ bir görünüm kazandırır ve doktor tarafından halk diline ‘yara’ olarak tercüme edilir.
Vajinal akıntı artıyor
Normalde rahim ağzı kanalının içinde vajinanın asit ortamından uzak olarak yaşayan hücreler, dışarıya taştıklarında salgılarını yapmaya devam ederler. Salgı yapıcı hücreler sayıca artmış olduklarından yaptıkları salgı miktarı da artar ve bu durum kadının akıntı şikayeti duymasına neden olabilir. Akıntının renginin koyu, kötü kokulu olması serviks iltihabını düşündürebilir. Enfeksiyonun kronikleştiği (kronik servisit) durumlarda genellikle bu bölgede yara (erozyon) olduğu görülür. Bu arada, doğum kontrol hapı kullanımı rahim ağzı kanalı içindeki salgı yapıcı hücrelerin çoğalmasını kolaylaştırdığından, doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda rahim ağzı yarasına nispeten daha sık rastlanır.
Pap smear testinin önemi
Rahim ağzı ‘yarası’ bir çok vakada akıntı şikayeti dışında bir sorun yaratmayabilir ve çoğu durumda muayene sırasında tesadüfen saptanır. Bazı kadınlarda ise ilişki esnasında kanamaya neden olabilir. Rahim ağzı yarası görünüm olara kanser veya kanser öncüsü lezyonlarla karışabileceğinden, saptandığında mutlaka pap smear alınarak durum değerlendirmesi yapılır. ‘Pap smear’ raporunda da erozyon tanısı doğrulanır.
Tedavi yolları
Rahim ağzı yarası tedavi edilmesi gereken bir durumdur. İlaçla tedavinin başarısı sınırlıdır. Pap smear incelemesi yapıldıktan sonra, rahim ağzı yarasının mutlaka dondurarak (kriyoterapi), yakılarak (koterizasyon) veya lazer ile buharlaştırılarak giderilmesi önerilir
alıntıdır