Duyma bozukluğu
Adam doktora gider :
"Doktor bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabiliriz?"
Doktor :
"Eve gittiginiz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eger sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız."
Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uğrasmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?" diye sorar.
Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"
Karısı yine cevap vermez. Adam kadının dibine kadar gelir ve tekrarlar:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"
Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:
"Üçtür köfte diyorum ya!"
Matematik Finali
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
Uyanık
Adam trafikte 'alçaktan uçarak' giderken polise yakalanır. Kenara
çeker arabadan iner:
- Buyrun Memur Bey!
- Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım,
ehliyetiniz lütfen?
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
- Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim diil Memur Bey çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı,
silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba....
Polis iyice şaşırır:
- Torpido gözünde silah mı var?!?!?!!?!?!?
- Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi
bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
- Evet Memur Bey...
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine ekipler amiri 'Çok garip'der....
- 'Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...' Adam güler:
- 'İnanamıyorum... O şimdi benim için 'aşırı hızlı gidiyordu' da demiştir....
Yaşlı Fred
Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği halinde görevini yapması için çağırmış.Papaz ve aile efradı yatağın etrafında beklerken, Fred'in durumu anıden kötüleşmiş.Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.Papaz, anlayışlı bir şekilde,Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış.Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş. Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesı sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış. Cenazenin gömülmesinden hemen önce,Papaz ileri çıkarak: "Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt isteyerek birşeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"
Yıldırım
Savcı, morgdaki üç ceseti incelemek üzere gelmisti.
Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu.
"Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi
gecirdi ve öldü", dediler.
Ikinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu :
- Bu neden sırıtıyor?
"Bunun da oğlu doğmuştu. Sevincten kalbine yenik düstü" diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu.
"Bu neden oldu?" diye sordu savcı.
"Efendim, buna yıldırım çarptı" dediler.
- Peki neden sırıtıyor?
- Fotografını çekiyorlar sanmış...
Şimdi Geldim
Temel, bir binanın altıncı katından düşer. Hemen etrafına bir kalabalık toplanır. Yoldan geçen biri kalabalığı yararak, yaralı Temel'in üzerine eğilip sorar:
-Ne oldu?
Temel, zorlukla:
-Vallahi bilmeyrum. Ben de şimdi celdum.
Babasinin Dursun'a Mektubu!!!!!
Uy sevgili uşağum Dursun
Allah'ın selamı üstine olsin...
Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum, çabuk okuyamazsun ! Benden yana sual edersen, Allahuma pin şükür iyiyüm, yeni pir iş puldum. Emrimde yüze yakın adam var, hepsi de sessüz sedasuz, kendi hallerinde. Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum. Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli değül. Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum. Temel emicen de tükan açtı, o da otuza aldigini yirmipeşe verir, sürümden kazaniyormuş öyle dedi. Bizim köye findukçularin Temel'i muhtar sectuk, akillu usak da! Geçen gün hepimizi zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel akilludur, hem de durusttur.. Geçenlerde bir taksinin şoforu köye varmış, muhtari arayu, meğer yolda pir tavuk ezmuş sahibini soraymuş. Muhtar Temel tavuğa pakmış, ha pu bizden değildur, pizum köyde yassu tavuk yoktur, demiş. Senin küçüğün Memet cok akilli bir uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmiş, elinde bir ip sallayup duriy. Anan, “Uy uşağum ne edeysun orada ?” demiş. O da hava turumuna bakayrum demiş. Çektum oni akşam karşuma, anlat pakayum şu hava turumu işinu dedim. Anlatti, meğer ip sallanunca havanin rüzgarli olduğuni, ip islaninca da yağmur yağdiğuni anlaymiş. Çok akilli uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akilli degildun!
Yaa işte boyle usağum.. Memleçetten sağa pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazarum..
Baki Hudaya emanet ol.
Baban
Not: Mektupa para koyacaktum, ama geç aklima celdi, zarfi kapatmişum !
3 Dil
Temel ile Dursun bir gün Sultanahmet’te gezinirken bir turist yanlarına gelir bir adres sorar:
Turist İngilizce,Almanca ve Fransızca sorar fakat cevap alamaz.
Temel der ki:
- Ula Dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti.
Bunun üzerine Dursun:
- Ula neye yarayacak ki, bak adam üç dil biliyor, yine de derdini anlatamıyor…
Adam doktora gider :
"Doktor bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabiliriz?"
Doktor :
"Eve gittiginiz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eger sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız."
Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uğrasmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?" diye sorar.
Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"
Karısı yine cevap vermez. Adam kadının dibine kadar gelir ve tekrarlar:
"Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?"
Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:
"Üçtür köfte diyorum ya!"
Matematik Finali
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
Uyanık
Adam trafikte 'alçaktan uçarak' giderken polise yakalanır. Kenara
çeker arabadan iner:
- Buyrun Memur Bey!
- Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım,
ehliyetiniz lütfen?
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
- Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim diil Memur Bey çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı,
silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba....
Polis iyice şaşırır:
- Torpido gözünde silah mı var?!?!?!!?!?!?
- Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi
bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
- Evet Memur Bey...
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine ekipler amiri 'Çok garip'der....
- 'Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...' Adam güler:
- 'İnanamıyorum... O şimdi benim için 'aşırı hızlı gidiyordu' da demiştir....
Yaşlı Fred
Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği halinde görevini yapması için çağırmış.Papaz ve aile efradı yatağın etrafında beklerken, Fred'in durumu anıden kötüleşmiş.Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.Papaz, anlayışlı bir şekilde,Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış.Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş. Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesı sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış. Cenazenin gömülmesinden hemen önce,Papaz ileri çıkarak: "Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt isteyerek birşeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"
Yıldırım
Savcı, morgdaki üç ceseti incelemek üzere gelmisti.
Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu.
"Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi
gecirdi ve öldü", dediler.
Ikinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu :
- Bu neden sırıtıyor?
"Bunun da oğlu doğmuştu. Sevincten kalbine yenik düstü" diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu.
"Bu neden oldu?" diye sordu savcı.
"Efendim, buna yıldırım çarptı" dediler.
- Peki neden sırıtıyor?
- Fotografını çekiyorlar sanmış...
Şimdi Geldim
Temel, bir binanın altıncı katından düşer. Hemen etrafına bir kalabalık toplanır. Yoldan geçen biri kalabalığı yararak, yaralı Temel'in üzerine eğilip sorar:
-Ne oldu?
Temel, zorlukla:
-Vallahi bilmeyrum. Ben de şimdi celdum.
Babasinin Dursun'a Mektubu!!!!!
Uy sevgili uşağum Dursun
Allah'ın selamı üstine olsin...
Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum, çabuk okuyamazsun ! Benden yana sual edersen, Allahuma pin şükür iyiyüm, yeni pir iş puldum. Emrimde yüze yakın adam var, hepsi de sessüz sedasuz, kendi hallerinde. Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum. Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli değül. Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum. Temel emicen de tükan açtı, o da otuza aldigini yirmipeşe verir, sürümden kazaniyormuş öyle dedi. Bizim köye findukçularin Temel'i muhtar sectuk, akillu usak da! Geçen gün hepimizi zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel akilludur, hem de durusttur.. Geçenlerde bir taksinin şoforu köye varmış, muhtari arayu, meğer yolda pir tavuk ezmuş sahibini soraymuş. Muhtar Temel tavuğa pakmış, ha pu bizden değildur, pizum köyde yassu tavuk yoktur, demiş. Senin küçüğün Memet cok akilli bir uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmiş, elinde bir ip sallayup duriy. Anan, “Uy uşağum ne edeysun orada ?” demiş. O da hava turumuna bakayrum demiş. Çektum oni akşam karşuma, anlat pakayum şu hava turumu işinu dedim. Anlatti, meğer ip sallanunca havanin rüzgarli olduğuni, ip islaninca da yağmur yağdiğuni anlaymiş. Çok akilli uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akilli degildun!
Yaa işte boyle usağum.. Memleçetten sağa pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazarum..
Baki Hudaya emanet ol.
Baban
Not: Mektupa para koyacaktum, ama geç aklima celdi, zarfi kapatmişum !
3 Dil
Temel ile Dursun bir gün Sultanahmet’te gezinirken bir turist yanlarına gelir bir adres sorar:
Turist İngilizce,Almanca ve Fransızca sorar fakat cevap alamaz.
Temel der ki:
- Ula Dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti.
Bunun üzerine Dursun:
- Ula neye yarayacak ki, bak adam üç dil biliyor, yine de derdini anlatamıyor…