Carol Krucoff
“Egzersiz”den bahsetmeye başlayın ve eleştirilmeye başlarsınız. İnsanların sağlığa iyi geldiğini bildikleri “-meli/-malı”lardan biri olmasına rağmen yetişkinlerin sadece üçte biri düzenli olarak egzersiz yapıyor. “E” ile başlayan bu kelimeye nefret o kadar büyük ki, çoğu sağlık profesörü şimdi “fiziksel aktivite” veya “hareket” gibi çok daha kabul edilebilir bir terminoloji üzerinde duruyor. Yine de semantik ve bayağı bahanelerin ötesinde (“vaktim yok” “çok yorgunum”) çoğunlukla bazı derin psikolojik meselelerin olduğuna inanıyor California A Santa Ynez’deki diyetisyen Francie White. White yeme ve vücut imajı sorunları konusunda uzman.
“Yeme alışkanlıklarının genelde duygusal bir bileşeni vardır ve egzersiz modellerinin de olabilir,” diyor White. “Aşırı yeme alışkanlığı olan kadınlara danışmanlık yaparken fark ettim ki, çoğu ihmal etmiyor da bilerek ve isteyerek egzersize direniyorlar”.
Egzersizi Engellemek
White, “egzersiz direnci” kelime öbeğini, “düzenli bir şekilde fiziksel olarak aktif olmayıp bilinçli veya bilinçsizce engellemek” diye tarif ettiği şeyi tanımlamak için kendi uydurdu. Women’s Health Issues dergisindeki bir makalesinde iki genel örnek tanımlıyor: Bilinçsiz direnç – kişi egzersiz hedefleri koyar, bir programa başlar, daha sonra bunu sabote eder ve vazgeçer.
Aktif inkâr – kişi egzersiz önerildiğinde öfke, yetersizlik duygusu tecrübe eder.
“Yeme bozukluklarının açlıktan ölme durumundan spektrumun diğer ucunda aşırı yemeye kadar varan farklılıklar göstermesi gibi egzersiz örnekleri de egzersiz bağımlılığı ve egzersiz direncine kadar değişkenlik gösterebilir”. White bu fenomeni ilk defa 1980lerde yeme bozukluklarından iyileşen kadınlarla sürdürdüğü terapi gruplarını yönetirken ve müşterilerinin fiziksel olarak aktif olmalarına yardımcı olamadığında fark etti. “Sonunda sadece dinlemeyi denedim,” diyor. “Duyduğum şey aşağılamadan tacize kadar egzersizle bağlantılı acı tecrübelerdi.”
Egzersiz direnci genelde ergenlik çağında başlar. Kızların oyun heyecanı, hareket ettiklerinde aldıkları süzen bakışlarla beraber utanca dönüştü. “Bu tür istenmeyen ilgi ve bazen taciz, gerçek anlamda onları tutuk yapmış,” diyor. “Bazı kadınlar Shape dergisindeki bir modele benzediği için gelen ilgiyi istemez, bu yüzden egzersize direnmek vücutlarını kontrol etmek için bir girişim
Asla Yeterince İyi Değil
Birçok kadın sporda yeterince iyi olmadığını hissederek öfke veya üzüntü duygularını da dile getirdiler. Bu kadınlar egzersizi kaldıramayacakları bir performans standardı – ve bir görünüm standardı – olarak bağdaştırmışlardır. “Egzersiz bir bakıma kendilerine ihanet etmeleri haline geldi”, diyor White.
“Onları bu kadar derinden inciten bir şeyde yer almak istemediler.” White kadınlar üzerine odaklanıyor çünkü müşterilerinin çoğu kadın fakat erkeklerde de egzersize direnenler olduğunu söylüyor. “Erkeklerin direnç nedenleri daha farklı olma eğiliminde,” diyor. “Genelde cinsellikle daha az fakat erkeklerden beklenen atletik olmada kendilerini yetersiz hissetmeleriyle ilgili”.
Hareketsiz yaşam süren her erkeğin de egzersiz direnci olmadığını, söylüyor White. Yerleşik huyların egzersiz sırasında gerginlik veya panik içeren tembellik veya aktivite sırasında taciz tecrübelerini hatırlamadan çok daha fazlası olduğu konusunda bilgi veriyor. Egzersiz direncini yenmenin en ideal yolunun tecrübeli bir terapist tarafından yönetilen bir grup çalışmasında yer almak olduğunu belirtiyor. White bu konularda 350 kadar terapisti eğitmiş. White egzersize direnç gösterenlere şunları yapmalarını söylüyor: karatahtayı temizlemenize yardımcı olsun diye yalnızca bir aydan bir yıla kadar olan sürede egzersiz yapmayın.
Yaşattığı zevk için yapabileceğiniz bir egzersiz seçin, kilo kaybı veya sağlık sorunları ilk hedefiniz olmasın.
Ne olursa olsun en az altı hafta boyunca her hafta o aktiviteyi birkaç kez tekrarlayın.
Bu stratejiler bir kimsenin hayatta olmanın en temel zevklerinden birini tekrar ele geçirmesinde yardımcı olabilir diyor Kaliforniya Berkeley’den anti-diyet hareketinin öncüsü Geneen Roth. Roth’un best-seller kitapları ve popüler workshopları insanların egzersizi ruhu canlandıran “aktif oyun” olarak görmesi konusunda cesaretlendirmiştir. “İnsanlar tıpkı yemek yediklerinde yaptıkları gibi koşu bandında çalışırken TV izliyor, dergi veya bir roman okuyor,” diyor Roth. “Kendilerini dışarıda bırakmaya çalışıyorlar ki böylece o eylemi yapmıyor gibi davranabilsinler”.
Dans etmek veya bahçe ile ilgilenmek gibi 30 dakikalık günlük aktiviteler de belirgin bir şekilde sağlığı destekliyor olsa da Roth “önceden egzersiz olarak bilinen aktiviteyi gerçekleştirme sebebi kalbimiz için iyi olması veya kolesterolü düşürmesi DEĞİL. Vücudunuzu hareket ettirmek dümdüz karınlardan ve incecik butlardan ibaret değildir. Enerjiyle dolabilecek kol ve bacaklara sahip olacak, güneşle ısınacak ve rüzgâr ile suyun içinden geçecek kadar… şanslı olmaktan ibarettir. Vücudunuzu hareket ettirmek hayatta olmaya olan minnettarlıkla ve neşeyle fiziksel bir bağlantısıdır”.
“Egzersiz”den bahsetmeye başlayın ve eleştirilmeye başlarsınız. İnsanların sağlığa iyi geldiğini bildikleri “-meli/-malı”lardan biri olmasına rağmen yetişkinlerin sadece üçte biri düzenli olarak egzersiz yapıyor. “E” ile başlayan bu kelimeye nefret o kadar büyük ki, çoğu sağlık profesörü şimdi “fiziksel aktivite” veya “hareket” gibi çok daha kabul edilebilir bir terminoloji üzerinde duruyor. Yine de semantik ve bayağı bahanelerin ötesinde (“vaktim yok” “çok yorgunum”) çoğunlukla bazı derin psikolojik meselelerin olduğuna inanıyor California A Santa Ynez’deki diyetisyen Francie White. White yeme ve vücut imajı sorunları konusunda uzman.
“Yeme alışkanlıklarının genelde duygusal bir bileşeni vardır ve egzersiz modellerinin de olabilir,” diyor White. “Aşırı yeme alışkanlığı olan kadınlara danışmanlık yaparken fark ettim ki, çoğu ihmal etmiyor da bilerek ve isteyerek egzersize direniyorlar”.
Egzersizi Engellemek
White, “egzersiz direnci” kelime öbeğini, “düzenli bir şekilde fiziksel olarak aktif olmayıp bilinçli veya bilinçsizce engellemek” diye tarif ettiği şeyi tanımlamak için kendi uydurdu. Women’s Health Issues dergisindeki bir makalesinde iki genel örnek tanımlıyor: Bilinçsiz direnç – kişi egzersiz hedefleri koyar, bir programa başlar, daha sonra bunu sabote eder ve vazgeçer.
Aktif inkâr – kişi egzersiz önerildiğinde öfke, yetersizlik duygusu tecrübe eder.
“Yeme bozukluklarının açlıktan ölme durumundan spektrumun diğer ucunda aşırı yemeye kadar varan farklılıklar göstermesi gibi egzersiz örnekleri de egzersiz bağımlılığı ve egzersiz direncine kadar değişkenlik gösterebilir”. White bu fenomeni ilk defa 1980lerde yeme bozukluklarından iyileşen kadınlarla sürdürdüğü terapi gruplarını yönetirken ve müşterilerinin fiziksel olarak aktif olmalarına yardımcı olamadığında fark etti. “Sonunda sadece dinlemeyi denedim,” diyor. “Duyduğum şey aşağılamadan tacize kadar egzersizle bağlantılı acı tecrübelerdi.”
Egzersiz direnci genelde ergenlik çağında başlar. Kızların oyun heyecanı, hareket ettiklerinde aldıkları süzen bakışlarla beraber utanca dönüştü. “Bu tür istenmeyen ilgi ve bazen taciz, gerçek anlamda onları tutuk yapmış,” diyor. “Bazı kadınlar Shape dergisindeki bir modele benzediği için gelen ilgiyi istemez, bu yüzden egzersize direnmek vücutlarını kontrol etmek için bir girişim
Asla Yeterince İyi Değil
Birçok kadın sporda yeterince iyi olmadığını hissederek öfke veya üzüntü duygularını da dile getirdiler. Bu kadınlar egzersizi kaldıramayacakları bir performans standardı – ve bir görünüm standardı – olarak bağdaştırmışlardır. “Egzersiz bir bakıma kendilerine ihanet etmeleri haline geldi”, diyor White.
“Onları bu kadar derinden inciten bir şeyde yer almak istemediler.” White kadınlar üzerine odaklanıyor çünkü müşterilerinin çoğu kadın fakat erkeklerde de egzersize direnenler olduğunu söylüyor. “Erkeklerin direnç nedenleri daha farklı olma eğiliminde,” diyor. “Genelde cinsellikle daha az fakat erkeklerden beklenen atletik olmada kendilerini yetersiz hissetmeleriyle ilgili”.
Hareketsiz yaşam süren her erkeğin de egzersiz direnci olmadığını, söylüyor White. Yerleşik huyların egzersiz sırasında gerginlik veya panik içeren tembellik veya aktivite sırasında taciz tecrübelerini hatırlamadan çok daha fazlası olduğu konusunda bilgi veriyor. Egzersiz direncini yenmenin en ideal yolunun tecrübeli bir terapist tarafından yönetilen bir grup çalışmasında yer almak olduğunu belirtiyor. White bu konularda 350 kadar terapisti eğitmiş. White egzersize direnç gösterenlere şunları yapmalarını söylüyor: karatahtayı temizlemenize yardımcı olsun diye yalnızca bir aydan bir yıla kadar olan sürede egzersiz yapmayın.
Yaşattığı zevk için yapabileceğiniz bir egzersiz seçin, kilo kaybı veya sağlık sorunları ilk hedefiniz olmasın.
Ne olursa olsun en az altı hafta boyunca her hafta o aktiviteyi birkaç kez tekrarlayın.
Bu stratejiler bir kimsenin hayatta olmanın en temel zevklerinden birini tekrar ele geçirmesinde yardımcı olabilir diyor Kaliforniya Berkeley’den anti-diyet hareketinin öncüsü Geneen Roth. Roth’un best-seller kitapları ve popüler workshopları insanların egzersizi ruhu canlandıran “aktif oyun” olarak görmesi konusunda cesaretlendirmiştir. “İnsanlar tıpkı yemek yediklerinde yaptıkları gibi koşu bandında çalışırken TV izliyor, dergi veya bir roman okuyor,” diyor Roth. “Kendilerini dışarıda bırakmaya çalışıyorlar ki böylece o eylemi yapmıyor gibi davranabilsinler”.
Dans etmek veya bahçe ile ilgilenmek gibi 30 dakikalık günlük aktiviteler de belirgin bir şekilde sağlığı destekliyor olsa da Roth “önceden egzersiz olarak bilinen aktiviteyi gerçekleştirme sebebi kalbimiz için iyi olması veya kolesterolü düşürmesi DEĞİL. Vücudunuzu hareket ettirmek dümdüz karınlardan ve incecik butlardan ibaret değildir. Enerjiyle dolabilecek kol ve bacaklara sahip olacak, güneşle ısınacak ve rüzgâr ile suyun içinden geçecek kadar… şanslı olmaktan ibarettir. Vücudunuzu hareket ettirmek hayatta olmaya olan minnettarlıkla ve neşeyle fiziksel bir bağlantısıdır”.